Aralık 11, 2022 08:29 Europe/Istanbul
  • Türkiye'den köşe yazarları

Yeniasya: Torunlarımız da borç ödeyecek

Star:

Çocuk istismarına da yargısız infaza da hayır!

Milli gazete:

 2 yılda meydana gelen iş kazalarının yüzde 116

Şimdi ise hafta içi köşe yazıları:

...***

Faruk Çakır, 10 Aralık tarihli Yeniasya gazetesinde, "Hukuk ve ekonomi kol kola"başlıklı yazısını okuyucularla paylaşıyor.

" Geçen günlerde Konya’da düzenlenen ‘Ekonomi ve Hukuk Buluşmaları’ toplantısında ekonomi kadar ve belki daha fazla ‘hukuk’ konuşulmuş. Çünkü hukuk ve adaletin iyi işlemediği bir yerde ekonomi de düzgün işlemez. Bu mesele belki bin defa gündeme geldiği halde, Türkiye’yi idare edenlerin meseleye başka pencereden bakması nasıl yorumlanabilir?"diyen yazar, yazısınıjn devamında şu ifadelere yer veriyor:

...***

Mevlana Sanayi ve İş Dünyası Federasyonu ve Konya İş Kadınları Derneği Başkanı Güliz Arıkoğlu şöyle demiş: “Yargının bağımsızlığını, hukukun üstünlüğünü ve ileri demokrasiyi; güçlü ekonominin ve yüksek refahın olmazsa olmaz şartı olarak görüyor, geliştirmek için fikirler ve çözüm önerileri üretiyoruz.”

Türk lirasının değer kaybı, yüksek enflasyon, artan borç ve finansmana erişim sorunlarını aşmanın ve sürdürülebilir kalkınmayı sağlayarak refahımızı kalıcı artırmanın ilk ve en önemli yolu ileri bir hukuk devleti ve demokrasinin olduğuna dikkat çeken Arıkoğlu şunları da söylemiş: “2000’li yılların başlarındaki demokratikleşme adımlarımız ve sağlıklı finans yönetimi, ülkemize orta demokrasi ve orta gelir tuzaklarını aşma ümidi verdi. Ancak 2011 yılından sonra yaşadığımız kısırdöngüler sonucunda ülkemiz orta gelir ve orta demokrasi tuzaklarına takılı kaldı.”

KONSİAD Başkanı Ali Kaya da, hukuka yapılan yatırımla beraber ekonominin de büyümesine katkı sağlanacağını dile getirerek, “Biz yatırımcılar olarak büyük şirketler yönetiyoruz burada sorunlarla karşılaşıyoruz hukuktaki uzlaşma yoluyla birçok şeyi halledebiliriz” demiş.

TOBB Etü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Fatih Özatay da şöyle konuşmuş: “Temel sorunumuz zengin ülkelerle aramızdaki gelir farkının kapanmaması. Burada hukuk sistemi devreye giriyor. (...) Önemli konulardan birisi de eğitimdir. Bizim eğitim düzeyimiz orta ikiden terk. Beşeri sermayeye göre 2018 verisinde Çin birinci Türkiye 40. durumda. 2021 verilerine göre ise Hukukun egemenliğini Kore ile karşılaştıracak olursak, Türkiye yüzde 36.5 Kore ise yüzde 84.6 yani burada sıfıra doğru gittikçe çözümler kötüleşiyor. Üzülerek söylüyorum, bu verilere göre bizim ikinci ligte olmamız çok şaşırtıcı bir şey değil.”

Daha İyi Yargı Derneği Başkanı Av. Mehmet Gün’ün tespitleri de şöyle: “Mahkemelerin bize kaliteli hizmet vermesi gerekiyor ki bir yargıcın karar verdiği karardan dolayı başka bir yere tayin edildiği durumda hepimiz o mahkemenin kapısına gidip o adamı savunmalıyız. Ama şimdi ne avukatı savunabilecek durumdayız ne de mahkemeleri savunacak durumdayız. Tam tersine diyoruz ki bu mahkemedekileri hizaya sokar mısın diyoruz çünkü mahkemeler kaliteli hizmet veremiyor. Bizim kaliteli hizmet istediğimiz insanları iyi bir kariyer gelişimine tabii tutmamız gerekiyor. (…) Onun için bir insanın 30 yaşına kadar yargıda önemli görevler yapmaması lazım. ‘Çocuk hakimler’ diye bir terim bizim dilimize yerleşti, bizim bir an önce bu terimden kurtulmamız lazım. Hukukçuların eğitim üyelerini kendi içlerinden yetiştirmeleri lazım. Bir taraftan kariyerlerini geliştirirken bir taraftan da öğretim üyeleri ve toplumun en saygın insanlarını yetiştirmemiz lazım.” (ekonomim.com, 30 Kasım 2022)

“Ekonomi düzelsin” demeden önce “Hukuk ve adalet sistemi düzelsin” demek gerekir vesselam.

...***

Akif Beki 10 Aralık tarihli Karar gazetesinde, " Fukaranın yedi rüyası"başlıklı yazısını okuyucularla paylaşıyor.

" Hayır, fukaranın yedi rüyası var ve yedisi de muz yemek üzerine değil. Gerçi rüya gibi bir şahlanış yaşıyoruz. Rüyada yaşamak gibi... Gerçek hayatta Türkiye Yüzyılı, dostlardan borç harçla ayakta zor dururken başlamaz çünkü. Ekonomi, adeta kolbaşının küheylanı olmuş da yine bir şahlanışın içindeyken halk, açlık sınavını sabırla kazanmaya çağrılmaz. Şahlanma yüzyılımızda, kuru ekmekle karın doyurmaya razı edilmek isteniyorsak biri, bizi uyutuyordur. Sorsan; kıtlık ve yokluk içindeki dünyaya, dolu raflarımızla ağalık ediyoruz. Bol keseden... Oysa iktidarın ‘âkil’ vatandaşları, bu pahalılıkta şapır şupur muz yiyenleri ayıplıyor. Ancak rüyada rastlanabilecek bir gerçeküstü şahlanma şekline benzemiyor mu?"diyen yazar, yazısının devamında şu ifadelere yer veriyor:

...***

 “Üç-beş gün yumurta yemeseniz, ölür müsünüz! Bir hafta et yemeseniz ne olur, ölmezsiniz yahu! Şart mı muz yemeniz, görüyorum yiyenleri” diye uyarıyordu biri.

“Dış güçler Erdoğan’ı niye istemiyor, demek ki desteklememiz lazım” demeliymiş vatanseverler.

Karnı tok, sırtı pek bey abiler; yumurta, et, muz yiyememekten şikayetin niçin vatana ihanet olduğunu her gün açıklıyor halka. Dillerinde tüy bitti, yazıktır.

Bir de nereye kadar kuru ekmekle soğana talim edersek düze çıkacağımızı sormaz mı hala bazı uyumazlar?

Rüyada sayıklıyorlar desem, uyku sayıklaması için fazla mantıklı sorular.

Et ve süt çok pahalanmasın diye fiyatları baskılayınca etçi de sütçü de battı; halk, yoksulluktan etle süt alamazken peyniri de yiyemez oldu ya...

Bıraksan diyecekler ki; hadi seçime kadar sıktık dişimizi, biz dayandık... 18 liranın üstünde baskılanmış bu sun’i dolar kuru ve yapay fiyatlar da dayanabilecek mi? Dayansalar bile et, süt ve peynirdeki gibi onların gerçeğiyle de seçimden sonra yüzleşmeyecek miyiz?

Bu kadar hezeyan, düşler aleminde olur olmasına da... Uyanınca bizi nasıl bir ertelenmiş felaketin beklediğine, dağ gibi birikmiş faturaların altından nasıl kalkacağımıza, yumurtayla muzu bir daha rüyamızda bile görüp göremeyeceğimize kafayı takarsanız, uyku tutmaz. Tutsa bile uyumanın anlamı kalır mı?

Hiç değilse rüyanızda gelecek korkusuyla, ekmek kaygısıyla boğuşmayın. Birkaç saatliğine dahi olsa dalabilmenin tadını çıkarın.

Yıkıma sürüklendiğimiz fikrini baştan atamamak ayıltır, en tatlı uykudan bile uyandırır insanı be arkadaş, fal taşı gibi açar gözlerini.

Uykunun makbulü, simsiyah karanlıkta yatılanıdır. Fakat renkli rüyalar da eşsiz nimet. Fakirin sırtı, başka nerede ısınır? Garibanın duaları hangi alemde daha çok kabul olur? Bahtsızların yüzü, ıssız gecelerde gülebilir mi yoksa hiç!

...***

Akın Aydın 10 Aralık tarihli Yenimesaj gazetesinde, " Özetle geride kalan hafta"başlıklı yazısını okuyucularla paylaşıyor.

" Enflasyon karşısında çaresiz kalan iktidar partisi ve yılmaz savunucusu MHP bildik taktiği uygulamaya geçirdiler. Neydi o taktik? Önce düşman yarat. Sorunu, üzerine yık ve halkın önüne at. Son düşman üç harfli marketler. Piyasada tetikçilik yapıyorlarmış. Hatta FETÖ kokusu bile üzerlerine sinmiş (!). Hatta ve hatta bu tetikçilerin nihai amacı iktidarı düşürmekmiş! Enflasyonun, hayat pahalılığının sebebi de bunlarmış."diyen yazar, yazısının devamında şu ifadelere yer veriyor: 

...***

Sayın Erdoğan: 'Para cezası demek ki bunları ıslah etmiyor' derken Devlet Bahçeli; 'Sürekli zam yapan zincir marketlerin, FETÖ ile irtibat ve ilişkisi titizlikle araştırılsın' dedi.

Erdoğan'ın onca suçlama ve hedef göstermesine ses çıkarmayan BİM'in İcra Kurulu Üyesi Galip Aykaç sabah kahvaltısında yürek yemiş olacak ki (!) Bahçeli'ye cevap verme cüretini gösterdi. 

Sen misin! Adaletin tam tesis edildiği, sosyal hukuk devletinde Devlet Bahçeli'ye cevap veren! Anında haddini bildirdiler. 

Kürşad Yılmaz, 'Kime kimlere hangi güce güveniyorsanız bütün güvendiğiniz güçlerle hepinize diyorum; tuttuğunuz köşe başları mezarınız olur'.

BİM CEO'su Galip Aykaç "Maksadım asla kendisini kırmak değildi. Kusura bakmasınlar lütfen" diyerek Devlet Bahçeli'den özür diledi ve Gıda Perakendecileri Derneği Başkanlığı'ndan istifa etti. 

Bu şahıs, can güvenliğinden endişe etmiş olacak ki, özgür iradesiyle özrünü diledi!

Diğer taraftan Sayın Savcılarımız bu açıklamalarda herhangi bir tehdit veya kasıt görmemişler. 

DW muhabirleri enflasyonun sorumlusunun gerçekten zincir marketler olup olmadığını araştırmak için liste hazırlıyor ve alışverişe çıkıyor. 

Aynı listeye BİM'de 232,5 TL öderken Tarım Kredi Kooperatifi'nde 253,5 TL ödüyorlar.

Gerçi o mahalleden bakınca tam bir provokatörlük ama maalesef gerçek!

Vatandaşın teşhisi ise tam. 'Zamlardan dolayı zincir marketleri suçlamak hava sıcaklığından ötürü termometreyi suçlamakla aynı şeydir'. (sosyal medya)