Mart 05, 2023 08:16 Europe/Istanbul
  • Türkiye'den köşe yazarları

Cumhuriyet: 5 genel başkandan Akşener sonrası birlik mesajı: Hedefimiz; kaybedeni olmayan bir zafer

Yeniasya:

Depremin maliyeti 25 milyar doları bulabilir

Star:

Dünya Altılı Masa'nın dağılmasını konuşuyor

Şimdi ise hafta içi köşe yazıları:

...***

Akif Beki 4 Mart tarihli Karar gazetesinde, " Masa ne kaybeder Akşener ne kazanır?"başlıklı yazısını okuyucularla paylaşıyor.

" Akşener yapacağını yaptı, 'ya hep ya hiç'e oynadı. Kılıçdaroğlu'nun adaylığına karşı "noter değiliz" çıkışıyla kriz çıkardığında film incelmişti, dün koptu. Süreci ve seçimi nasıl mı etkiler? Anlaşamazlarsa iki adayları olur, ortak adayı da ilk turda millet seçer, Altılı Masa'nın sonu olmaz deniyordu. İlk sonuç şu, Altılı Masa dağılmadı ama artık Beşli Masa."diyen yazar, yazısının devamında şu ifadelere yer veriyor:

...***

İkincisi; muhalefetin, cumhurbaşkanlığı seçimini ilk turda kazanma şansı artık suya düştü. Seçim, ikinci tura kalır.

Üçüncüsü, muhalif seçmen bunu sevmez. Canı sıkıldı, morali bozuldu, umudu kırıldı. Ve kızgın. Gerekçesi ne olursa olsun, masadan kalkanı suçlama ihtimali daha yüksek.

Erdoğan'a avantaj kazandırdığını, iktidarı sevindirdiğini düşünenler, Akşener'i sorumlu tutacak.

İYİ Parti'ye daha çok kızar, acısını ondan çıkarmaya yönelirlerse de tepki, Akşener'i vurur. Bu senaryoda Akşener'in ayrılması, masaya kaybettirmez. Bilakis Kılıçdaroğlu'na daha çok sarılmayı kamçılayabilir.

Dördüncüsü; masayı dağıttı, muhalefeti böldü diye iktidar cephesi sevinçli, yerinde duramıyor. Kendilerine yarayacak, masaya zarar verecekmiş gibi. Çok istiyorlardı bunu ve en çok istedikleri şey oldu. Akşener, dünyaları bağışlasa bu kadar olmazdı.

Fakat Akşener'in hamlesi, tam tersi sonuç doğurabilir. Muhalefetten çok iktidar oylarını bölebilir. Masadayken uzak duran kimi iktidar seçmeni, şimdi Akşener ve İYİ Parti'yi bir seçenek olarak görmeye başlayabilir.

İktidar partilerinden memnun olmayıp muhalefet ittifakına da kanı ısınmayanlara, gidebilecekleri ayrı bir kapı açıldı.

Masa çok başlı, kaotik diye ürkütülen, kafası karıştırılan, arada sıkışmış seçmene çekici gelebilir. Akşener'in çıkışının iktidardan İYİ Parti'ye oy çekmesi, zayıf senaryo görünmüyor.

Beşincisi ise "ya tarih olacağız ya tarih yazacağız'' restiyle kendi yoluna gitmesi, Akşener'den muhalif seçmen götürebilir. Ancak iktidardan getireceği oylar da bunu telafi edebilir. Aşabilir bile.

Velhasıl; cumhurbaşkanlığı seçiminde iktidara kazandırsa kazandırsa en fazla bir turluk zaman kazandırır.

Seçim, Erdoğan'la 'tamam mı, devam mı' referandumu gibi geçeceğe benziyor.

Muhalefet oyları, bölünse de muhalefet içinde kalır, bu şartlarda iktidara gitmez.

Muhalefetteki bölünme, Erdoğan'ın ilk turda kazanıp kazanamama şansını değiştirmez yani.

İlk turda bölünecek muhalefet oyları, ikinci tura kalan adayda ise tekrar birleşecek. Erdoğan karşıtı oylar, Erdoğan'a yine yönelmeyecek.

Dolayısıyla nihai sonucu belirleyecek bir hamle hiç değil.

İktidarı kazançlı çıkaracak diye hevesle el çırpmak için de hayata küsüp karalar bağlamak için de erken. Bu hamur, daha çok su kaldırır vesselam.

...***

Cevher İlhan 4 Mart tarihli Yeniasya gazetesinde, "Kızılay skandalları"başlıklı yazısını okuyucularla paylaşıyor.

" Günlerdir yöneticilerince de teyid edilen Kızılay’ın tam de deprem bölgesinde felâketzedelerin yokluğundan şikâyet ettikleri çadır, konteynır ve gıda malzemesi sattığından bahsediliyor. Skandal, AHBAP Derneği Başkanı Haluk Levent’in açıklamasıyla ortaya çıktı. Bu durumda, öncelikle çadır ve konteynır yetmiyorsa ve stokları önceden tükenmişse Kızılay’ın ya da AFAD’ın neden üzerinden haftalar geçtiği halde hâlâ çadır temin edemediği sorusu soruluyor."diyen yazar, yazısının devamında şu ifadelere yer veriyor:

...***

Keza “şirketleştirildiği” ve bünyesinde on bir şirketin kurulduğu Kızılay bünyesinde “Kızılay Yatırım Holding, Kızılay Portföy Yönetimi, Kızılay Sağlık, Kızılay Kültür ve Sanat, Kızılay Çadır ve Tekstil, Kızılay Sistem Yapı anonim şirketleri”nin kurulduğu yöneticilerince de teyid edilen “Kızılay skandalı”nın bir diğer yönünün ifşası oluyor.

Ancak asıl skandal, hakkında İstanbul Ticaret Odası’na kayıtlı 13 ayrı şirkette yönetici kaydı bulunduğu ve maaş aldığı iddiaları Meclis gündemine taşınan Kızılay Başkanı’nın evvela sosyal medyadan “belirlenen asgari çadır stok seviyesini garanti etmekle yükümlü olduğunu ve kamu ile uluslararası kuruluşların taleplerini ürettiğini, satışlardan elde ettiği gelirleri Kızılay’a aktardığı” paylaşımıyla satışı kabul edip olumlaması; peşinden de verilen tepkiler üzerine, “Arkadaşlarımız insiyatif almışlar. Bana sorsalardı, CEO’larına sorsalardı kurumsal olarak vereceğimiz cevap şu olurdu, AHBAP böyle bir yardımda bulunmak istiyor tamam çok güzel ama bunun nakliyesine destek versin, çadırları sevk etsinler sonra bakarız derdim ben. Eleştirdim arkadaşları, refleksleri yanlış olmuş” çarkıyla açığa çıkıyor.

Mâlum Cumhurbaşkanı depremin ikinci haftasının sonunda Adıyaman’da “Sarsıntıların yıkıcı etkisi, olumsuz hava nedeniyle ilk birkaç gün Adıyaman’da arzu ettiğimiz etkinlikte çalışma yürütemedik. Bunun için helallik istiyorum” demiş.

Bununla en üst düzeyde Cumhurbaşkanı “ilk birkaç gün depreme arama-kurtarma âcil müdahalesinden gıda-çadır, korunma ve barınma ihtiyaçlarının karşılanmadığını kabulle savunmaya geçerek açıkça itiraf ediyor. Oysa deprem gibi âfetlerde ne olursa “birkaç günde” oluyor. Son depremde de insanlar o birkaç günde “kurtarın!” diye enkazın altından dışarıdakilere seslendikleri, “imdat!” çığlıklarını ata ata çoğu soğukta vefat ettikleri belirtiliyor. 

Özetle bu ikrar, öncelikle “Hani her yerde yetişilmişti?”, “Hani daha ilk günde yeterince müdahale edilmişti?” sorularının haklılığını bir defa daha ortaya koyarken, yine “bir nevi “birkaç gün” diye meseleyi hafife alıp geçiştirme ve unutturma taktiğini güdüyor. Zira sadece Adıyaman’da değil, büyük yıkıma uğrayan diğer il, ilçe ve köylerde günlerce enkaza müdahale edilmediği ortada.

...***

Mustafa Balbay 4 Mart tarihli Cumhuriyet gazetesinde, "

Ve Akşener öfkeyle kalktı!"başlıklı yazısını okuyucularla paylaşıyor.

"Akşener’in partisinin genel idare kurulu (GİK) toplantısından sonra yaptığı zehir zemberek konuşmaya ilişkin 10’a yakın başlık oluştu aklımızda.

En hafifini kullandık! Sanki bugüne kadar hiç Kılıçdaroğlu’nun adı geçmemiş... Sanki CHP kadroları, “Adayımız, genel başkanımız” dememiş... Sanki Gültekin Uysal ve Temel Karamollaoğlu hiç Kemal Bey’e övgüler dile getirmemiş... İlk kez 6’lı masanın 12. toplantısında gündeme gelmiş de Akşener bunu duyunca, “Hiç beklemiyordum. Bana bunu da mı yapacaktınız” deyip masadan fırlamış ve mikrofonların önüne gelmiş..."diyen yazar, yazısının devamında şu ifadelere yer veriyor:

 

...***

İşte bu ruh haliyle konuştu Akşener...

Sözleri çok ağırdı... “Kumar ve noter masası”“5’li kıska甓Dayatma”“Kişisel hırs”... Buna karşı kendi duruşunu dile getirdi:

“Dimdik durduk... Boyun eğmedik... Direndik...”

Usul esasın kapısıdır. Üslup içeriği çevreler. Akşener bunu tercih etti. Tercih diyoruz, çünkü toplantının üzerinden bir gece geçti. Ardından kadrosuyla 2 uzun toplantı yaptı.

Bu tercih, diyalog kapılarını da kapatmak demek. 

Akşener, ailesine vasiyet edecek kadar korumacı davrandığı Kılıçdaroğlu’na bunu yaparken yukarıda vurguladığımız gibi çok düşünmüş taşınmış ve zamanını kollamış görünüyor!

Akşener “Artık milletin sesini duymuyorlar” dediği 5 genel başkanla diyalog kapısını tümüyle kapatarak devam etti:

- İki Adayımız var. İmamoğlu ve Yavaş... Alınlarının akıyla belediye başkanlığını yapıyorlar. Şimdi onları tıpkı Kurtuluş Savaşı günlerindeki gibi saraya karşı zorlu bir vazife bekliyor.

Ekledi:

- Sizi ateşten gömlek bekliyor... Giyin!

Akşener, İmamoğlu ve Yavaş’ın CHP adayı olarak seçildiğini bilmiyor mu?

Eğer CHP’ye rağmen adaylıkları gündeme gelirse CHP’nin içinde fay hatları oluşacağını bilmiyor mu?

Bu durumda 12 toplantıdır örülen 6 partinin tepesindeki yakınlığın tabana yansıması çabasının heba olacağını bilmiyor mu?

Bütün bunları bilerek bu tercihi yaptı.

İmamoğlu, “Adayım Kılıçdaroğlu” deyip yana çekildi.

Tanıdığımız kadarıyla Yavaş da “Kemal Bey’in bilgisi ve onayı dışında hareket etmem” tutumunu sürdürüyor.

Gelelim İYİ Parti tabanına... Özellikle Ege illerinde İYİ Parti tabanındaki AKP karşıtlığı en az CHP tabanı kadar. Anketler Akşener’in ola ki Cumhur İttifakı’na yakınlaşması halinde oy oranının yüzde 5’e düşeceğini söylüyor. Akşener partisini büyütmek istiyorsa bu yönde hareket etmeyecektir. Salt iktidar olmak istiyorsa, başka...

Kılıçdaroğlu’nun ilk değerlendirmesi, “Taşlar yerine oturacak” şeklinde oldu. 

Meral Hanım’ın attığı taşların nereyi vurduğu ortada! Kılıçdaroğlu’nun döşediği taşların da henüz yerine oturmadığını yaptığı açıklamadan anlıyoruz!