Nisan 17, 2023 09:54 Europe/Istanbul
  • Türkiye'den köşe yazarları

Yeniasya: Ülkeyi derin krizden çıkaracağız

Yeniçağ:

Hiç kadın milletvekili çıkarmayan 20 il

Milli gazete:

8 AKP vekili hiç söz almadı, 14 vekil sadece bir kez konuştu 

Şimdi ise hafta içi köşe yazıları:

...***

Emre Kongar 16 Nisan tarihli Cumhuriyet gazetesinde, "Medyaya baskılar artıyor"başlıklı yazısını okuyucularla paylaşıyor.

"14 Mayıs 2023 seçimlerine giderken iktidarın medya üzerindeki baskısı iyice arttı. En son örnek, TELE1 Genel Yayın Yönetmeni Merdan Yanardağ’a “Düzenin mafyalaşması” başlıklı yazısı nedeniyle 7 ay 15 gün hapis cezası verilmesi. Ceza, Yanardağ’ın “Türk milletini, Türkiye Cumhuriyeti devletini ve devletin kurumlarını aşağıladığı” gerekçesiyle verilmiş ve elbette temyiz yolu açık."diyen yazar, yazısının devamında şu ifadelere yer veriyor:

...***

Savunmasında, yazısının tamamen siyasi analiz ve eleştiri mahiyetinde olduğunu belirten Yanardağ, hem hükümeti hem de toplumu uyardığını söylemiş.

Çağdaş Gazeteciler Derneği Yönetim Kurulu, “Bu açıklama her an erişime engellenebilir!” uyarısıyla, Mart ayı “Medya İzleme Raporu”nu ve bu rapor hakkındaki “açıklamasını” yayımladı.

Yayımlanan “açıklamanın” özetini, içerideki ve dışarıdaki tüm okurlarım için, aşağıda, bölümler halinde aktarıyorum.

Dikkat çeken gelişmelerden biri, erişime engellenen bir habere ilişkin yapılan haberin de erişime engellenmesiydi.

Geçen ay, Türkiye’nin, Irak anayasasına aykırı olarak Irak Kürt Yönetimi ile yaptığı petrol ticaretinden kaynaklı Uluslararası Tahkim Mahkemesi tarafından cezaya çarptırılmasına ilişkin 28 ve 29 Mart tarihlerinde “Birileri götürdü cezası millete” ve “Parayı kazanan niye ödemiyor” başlıklarıyla yayımlanan haberlere, 30 Mart 2021 tarihinde mahkeme kanalıyla erişim engeli konuldu.

Söz konusu haberlerin erişime engellendiğini duyuran Karar gazetesindeki habere de bir gün sonra erişim engeli getirildi.

Haber, AKP döneminde Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile Hazine ve Maliye Bakanlığı görevlerini de yürüten, aynı zamanda AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın damadı olan Berat Albayrak ile ilgiliydi.

Geçen ay; Türkiye’de üye sayısı bakımından en büyük katılımcı sözlük olan Ekşi Sözlük’e 6 Şubat Kahramanmaraş Depremleri sonrası getirilen erişim engeli, kaldırılmasından bir gün sonra tekrar uygulandı.

Kocaeli Barış gazetesi muhabiri Merve Dişli’nin, “AKP’li gençlere rağmen ocak kurmuşlar, gençlerin haberi yok!” başlıklı haber nedeniyle; AK Gençlik Ocakları Genel Başkanı Barış Çiftçi tarafından aranarak “Bedelini ödeteceğim” denilerek tehdit edilmesi de raporda yer alan olaylardan biriydi. İçerideki ve dışarıdaki sevgili okurlarım, elbette haksız ve hukuksuz kararlarla mahkûm edilmiş olanları, hastaları, yaşlıları, hamileleri, lohusaları, çocukları unutmuyoruz, unutmayacağız. Anayasa Mahkemesi’nin tartışmalı kararlarını da not ettik. Bağımsız adaletin tecellisi için 14 Mayıs seçimlerini bekliyoruz.

...***

Mehmet Kara 16 Nisan tarihli Yeniasya gazetesinde, "Mülâkatı getir, sonra da “kaldıracağız” de…"başlıklı yazısını okuyuculrla paylaşıyor.

" CHP, İYİ Parti, Saadet Partisi, Gelecek Partisi, DEVA Partisi ve Demokrat Parti liderlerinin altında imzalarının olduğu Mutabakat Metni 240 sayfadan oluşuyor. Metinde 9 ana başlık 75 alt başlık ve 2 bin 300’den fazla vaat var.  Eğitimden sağlığa, adaletten eğitime, emeklilerden öğrencilere, ekonomiden sosyal politikalara, dış politikadan güvenlik ve göç politikalarına kadar pek çok vaadin arasında hemen yapılacaklarda sıralanmıştı."diyen yazar, yazısının devamında şu ifadelere yer veriyor: 

...***

Geçtiğimiz Salı günü AKP de seçim beyannamesini açıkladı. Ama öyle vaatler var ki, insanı hayret içinde bırakıyor.  

Ekonomik fiyatlarla et ürünlerine erişimin kolaylaştırılacağı, asgari ücrete Temmuz ayında da zam yapılacağı, her ailede bir kişiye istihdam sağlanacağı gibi vaatler sıralanırken, yıllardır hükümete yakın sendikaların bile ısrarla üzerinde durduğu kamuya personel alımında mülâkatın kaldırılacağının vaat edilmesi insanları acı acı güldürdü.  

Enflasyon tek haneye düşecek, Ankara-İstanbul arasına süper hızlı tren yapılacakmış. Gençlere faizsiz ya da az faizle kredi verilecek, siyasî parti kapatmaya Meclis onayı getirilecekmiş. Daha bunun gibi birçok vaat.  

1 yıl boyunca yapılan bütün yanlışlar, sanki kendisine ait değilmiş gibi, bu yanlışları düzeltecek icraatlar vaat etmesi düşündürücü değil mi? Bu milletin aklıyla alay etmekten başka bir şey değil. Sanki, AKP iktidarda değil de muhalefet iktidarda. Sanki, 5 senedir “tek yetkili” bir cumhurbaşkanı yok…  

Peki, KPSS’den yüksek oy aldığı halde mülâkatlarda elenenlerle ilgili bir işlem yapılacak mı? En başta da helâlleşme olacak mı? 

AKP’nin açıkladığı beyannamede yer alan mülâkatın kaldırılması, öğrencilere vergisiz telefon, ücretsiz internet gibi vaatlerin aynısı Millet İttifakı’nın Mutabakat Metninde de yer alıyor. Beyannameyi yazanlar mutabakattaki bu vaatlerden haberdar iseler bunun adı aşırmak değil midir? 

Tıpkı emekliye bayram ikramiyesi, EYT, 3600 gibi konularda Millet İttifakının ısrarı ile olmamış gibi. Hele ki, Millet İttifakının vaatleri arasında yer alan cumhurbaşkanlığına ait sarayların halkın hizmetine açılacağı, uçakların satılıp hazineye devredileceği vaatlerini almamışlar! 

Gelecek Partisi Sözcüsü Serkan Özcan, “Millet İttifakının el emeği göz nuru ‘ortak mutabakat metni”ni almışlar önlerine, ne lazımsa kesip, kopyalayıp beyanname hazırlamışlar. Huylu huyundan vazgeçer mi?” sözleri ile aslında durumu özetlemiş, başka söze de gerek bırakmamış… 

...***

Taha Akyol 16 Nisan tarihli Karar gazetesinde, " Mesela ihale dosyası"başlıklı yazısını okuyucularla paylaşıyor.

" Kamu İhale Kanunu’nun başına gelenler, iktidarın yirmi yılını yansıtan bir film gibidir. Kamu eliyle “bizden” iş çevrelerine servet transferi, pahalı inşaatlar, hukuk devleti imajının gölgelenmesi, son yıllarda yatırım gelmemesi, ama bütün bunlar olurken, ‘uçuyoruz, dünya bizi kıskanıyor’ propagandası… Filmin ilk bölümünde 2001 krizi var… Popülizm ülke kaynaklarını tüketmiş, ekonomi krize girmiştir. Kemal Derviş’in ünlü “15 Kanun”undan biri, 4 Ocak 2002’de kabul edilen 41 maddelik Kamu İhale Kanunu’dur."diyen yazar, yazısının devamında şu ifadelere yer veriyor:

 ...***

Ecevit imzasıyla Meclis’e sevk edilmişti. Artık iktidarlar ‘yandaşa ihale’ yapamayacaktı. Sadece kanunda yazılan çok sınırlı “istisna” hallerinde “davet usulü” uygulanacaktı.

AK Parti iktidarı bu “istisna”ları genişleterek kanunu değiştirmeye başladı, istediğine ihale verme yollarını genişletiyordu.

Durmuş Yılmaz 2020’deki bir açıklamasında İhale Kanunu’nunda “191 değişiklik yapıldı, kaynak tahsisi bozuldu ve yolsuzlukları arttı” diye açıklama yapacaktı. (6 Aralık 2020)

TÜSİAD Başkanı Muharrem Yılmaz daha 2014’te “Hukukun üstünlüğüne riayet edilmeyen… ihale yasası onlarca kez değiştirilen böyle bir ülkeye yabancı sermayenin gelmesi mümkün değildir” diyerek kamuya yansıyan ilk uyarıyı yapmıştır. (23 Ocak 2014)

Başbakan Erdoğan bunu uyarı gibi almadı, Grup Konuşmasında TÜSİAD’ın “kendi ülkesini dışarıya kötülediğini… yabancı sermayeyi korkutamaya çalıştığını, her yerde bunun adının ihanet olduğunu” söyledi. (28 Ocak 2014)

Sanki dünyadaki iktisadi kurumlar ve şirketler İhale Kanunu’ndaki değişiklikleri bilmiyorlardı da TÜSİAD ihbar ediyordu! Nitekim AB dahil uluslararası raporlarda bu konu sürekli tenkit edilegelmektedir.

İktidarın Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Plan Bütçe Komisyonun’da nasıl konuştu biliyor musunuz?

Şöyle:

“Sayıştan raporları gözümü açtı… Elimden gelse Kamu İhale Kanunu’ndaki tüm istisnaları kaldırırım.” (5 Kasım 2014)

Tabii yetki onda değildi.

Bozulma ağırlaşarak devam etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan 2020 sonlarında, doğru bir kararla “reform dönemine gidiyoruz” diyerek ortodoks iktisatçılar Naci Ağbal’ı Merkez Bankası’na, Lütfi Elvan’ı Hazine ve Maliye Bakanlığı’na getirdi. Göstergelerde iyileşmeler başlıyordu.

Bakan Lütfi Elvan, hazırladığı paket hakkında bilgi verirken şunları söyledi:

“Kamu İhaleleri için de yeni bir sistemin devreye girecek. Sertifikasyon sistemi getiriyoruz. Firmaların liyakat ve yetkinliklerini belirleyen kriterler kamuoyuyla paylaşılacak. İhalelerde denetimi güçlendirip, tasarruf ve şeffaflığı artıracağız… İhale Kanunu’ndaki istisnaların önemli bir kısmını kaldıracağız.” (16 Mart 2021)

Allah biliyor, Elvan’ın reform paketini dinlerken içimde bir umut belirmişti… Fakat Cumhurbaşkanı, “milli ve yerli model” diyerek bugünkü politikalarına yönelecek, Ağbal’ın yerine Kavcıoğlu’nu, Elvan’ın yerine Nebati’yi getirecekti… Sonrası malum…

Ve… 2023 seçimlerine giderken Ak Parti’nin Seçim Beyannamesi’nde bir cümle:

“Kamu İhale Kanunu güncellenecek!”

Yıllar geçtikten, hasar vahim surette büyüdükten sonra, bu bir tek cümle…

Filim burada sona eriyor. Sonrasını yaşayarak göreceğiz.