Nisan 26, 2023 12:48 Europe/Istanbul
  • Türkiye'den köşe yazarları

Yeniasya: Tek kişilik hükûmet sistemi küresel güçlerin dayatmasıdır

Star:

DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan açık açık itiraf etti: Seçmenimiz CHP'ye oy vermez

Milli gazete:

Babacan'dan Muharrem İnce açıklaması: Güvenmiyorum, oy vermem

Şimdi ise hafta içi köşe yazıları:

...***

Mustafa Balbay 25 Nisan tarihli Cumhuriyet gazetesinde, "Bu seçimin önceliği vicdandır!"başlıklı yazısını okuyucularla paylaşıyor.

" Siyasetin klasik kuralını yeri geldikçe vurguluyoruz. Halk seçime üç ana duygu ile gider: umut, öfke, korku! 14 Mayıs seçimlerinde vicdan her üçünün de önünde duruyor. Halkımız 20 yılı vicdan terazisinde tartıp ona göre karar verecek. Bu kez sadece son bir aya bakıp “Eldeki bir mi, daldaki iki mi” dengesine dayalı bir karar verme süreci görünmüyor. İktidar kirli gömleğin üzerine yenisini giyip halkın karşısına çıkmak ve sadece son görüntüye dayalı karar vermesini sağlamak istiyor."diyen yazar, yazısının devamında şu ifadelere yer veriyor:

...***

Ancak vicdan aynı zamanda derin bir hafızadır. O nedenle halk 20 yılı yan yana dizip bugünle toplama çıkarma yapacak.

Vicdan dış etkilere karşı yalıtılmış mahremiyet içerir. O nedenle yoğun baskılar çok işe yaramaz.

Bu seçimin önceliği vicdan olacak. Hangi sağduyulu yurttaş, cami avlusunda miting yapılmasını akla ve vicdana sığdırır? Üstelik böyle bir ortamda söylediklerinin büyük çoğunluğu doğru değilse.

Hangi sağduyulu yurttaş, düz bir devlet memurunun bile milletvekili aday adayı olabilmesi için mutlaka istifa etmesi gerekirken o memurun en üst yöneticisi durumundaki bakanın istifa etmemesini vicdani bulur? Üstelik o bakanlar, seçim çalışmasını bakanlıkta, bakanlık gücüyle ve elemanlarıyla yapıyorsa!

Hangi sağduyulu yurttaş, Yüksek Seçim Kurulu’nun iktidardan gelen tüm istemleri kabul edip muhalefetin tüm istemlerini reddetmesini vicdani bulur? Üstelik o kurul üyeleri Yargıtay, Danıştay gibi ülkenin asırlık kurumları tarafından buraya gönderilmişse!

Hangi sağduyulu yurttaş, salgın döneminde bile önceliği halka değil, elektrik dağıtım şirketlerine vermiş bir iktidarın seçime haftalar kala bir ay bedava doğalgaz veriyorum demesini vicdani bulur? Üstelik o şirketler altyapı için gerekli yatırımları bile yapmamışken!

Hangi sağduyulu yurttaş, kontrolü altındaki Radyo ve Televizyon Üst Kurulu aracılığıyla; kendisini eleştiren, gerçekleri söyleyen yayın organlarına akıl almaz cezalar verip kendi medyasına sınırsız özgürlük verilmesini vicdani bulur? Üstelik kendi medyasına her türlü ilan ve reklam desteğini verirken!

Hangi sağduyulu yurttaş, milyonlarca kişinin yüreğinden kopan yardımlarla büyüttüğü Kızılay gibi bir kurumun iktidar holdingi haline gelmesini vicdani bulur? Üstelik bu kurum kan ve çadıra bile ticari meta gözüyle bakarken!

Hangi sağduyulu yurttaş, kamuya eleman alımında KPSS sonrası mülakat yapılmasının torpilin daniskası haline gelmesini vicdani bulur? Üstelik bunu iktidar sahipleri de son düzlükte kabul edip kaldıracağız demişken!

Herkesin gözü önündeki bu örnekleri artırmak mümkün. Bir de halkın gözünden kaçırılanlar var...

...***

Kazım Güleçyüz 25 Nisan tarihli Yeniasya gazetesinde, " Değişim zamanı"başlıklı yazısını okuyucularla paylaşıyor.

" Milletin birliğini temsil makamında bulunma gereğinin seçim sürecinde tümden rafa kaldırılıp, başından beri fazlasıyla sergilenmekte olan partili kimliğinin ayrıştırıcı, ötekileştirici, dışlayıcı ve suçlayıcı söylemlerle çok daha ileri boyutlarda açığa vurulduğu bir siyaset ortamındayız. Öyle ki, bayram günü iştirak edilen cami açılışında cami avlusu yine siyasî miting alanına çevrildi ve muhalefet yuhalattırıldı."diyen yazar, yazısının devamında şu ifadelere yer veriyor:

...***

Devamında, çocuk bayramı için makamda misafir edilen çocukların yanında da muhalefet kötülendi ve çocuklardan biri dayanamayıp “Nasıl yani?” diye sorma gereği duydu.

“Tepe”de nasıl bir halet-i ruhiyenin hâkim olduğunu da gösteren örnekler peşpeşe gelirken, Millet İttifakı Cumhurbaşkanı adayının deprem bölgesinde provokatif saldırılara hedef olmasında pek şaşılacak birşey yok!

Eşzamanlı olarak muhalefet partilerine ait binalara silahlı saldırılar yapılmasında da...

Vakıa şu ki, 21 yıldır sürdürdüğü iktidara iyice alışan ve bırakmamak için elindeki bütün imkanları sonuna kadar kullanma gayretinde olan bir zihniyetle karşı karşıyayız.

Bu zihniyete göre, millî irade kendisine destek verdiği müddetçe makbul ve geçerli. 

Aksi bir ihtimalin olabileceğini artık düşünemiyor, dahası aklından bile geçirmiyor. Ama gelinen noktada milletin çoğunluğu bu kanaatte değil. Senelerce bu iktidara oy vermiş olanların dahi epeycesi derin bir pişmanlık içinde ve bu tercihinden vazgeçmiş. Ve 14 Mayıs seçimleri halktaki “iktidardan bıkma”  işaretlerinin her geçen gün daha da görünür hale geldiği bir ortamda yapılacak. Demokrasinin gereği şu ki, iktidar ilelebed oturulacak bir makam değil. Zamanı gelince yine milletin oylarıyla el değiştirecek. Başarısız olan ve halkın güvenini kaybeden bir iktidar, yerini en güçlü alternatifine bırakacak.

Bu değişimi kansız, kavgasız, hilesiz, entrikasız gerçekleştirmenin aracı olan seçim, siyaseti kavga ve savaş sebebi değil, hizmet yarışının alanı haline getirmenin de vesilesi.

Seçimin doğru ve sağlıklı sonuçlar vermesinin en önemli şartlarından biri hür, eşit ve âdil bir ortamda yapılması. Ve halihazırda bu noktada da ciddi sıkıntı ve problemler var.

Bunların da aşılması için yine tek adam rejiminin 14 Mayıs günü sandıkta tasfiye edilip parlamenter sisteme geçilmesi gerekiyor.

...***

Esfender Kormaz, 25 Nisan tarihli Yeniçağ gazetesinde, " Doğal gazda gizli vergi"başlıklı yazısını okuyucularla paylaşıyor.

" Hükümet konutlarda kullanılan doğal gazla ilgili iki karar açıkladı; Bir ay boyunca konutların doğal gaz tüketiminden ücret alınmayacak. Aylık 25 metreküpe denk gelen mutfak ve sıcak su için doğal gazın bedeli 1 yıl boyunca faturalardan düşülecektir. Bu miktar yaklaşık 100 liraya denk geliyor. Ne var ki, fatura gelecek hükümete yansıyacak. Çünkü süreç 19 Nisan'da kesilen faturadan sonra başlayacak ve ücretsiz fatura dönemi seçim sonrası 19 Mayıs olacak."diyen yazar, yazısının devamında şu ifadelere yer veriyor:

...***

14 Mayıs'ta AKP kaybederse, gelen hükümet devletin devamı esas olduğu için aynı kararı uygulayacaktır.

Anlaşılan odur ki, hükümet o kadar sıkıştı ki, kendinden sonraki hükümeti de bağlama kararı alabiliyor.

Gelecek iktidarın ilk yapması gereken, dünyada olduğu gibi Türkiye'de de doğal gaz fiyatlarını indirmek olmalıdır. Çünkü mevcut siyasi iktidar doğal gaz fiyatlarını vergi gibi kullandı.

Eğer bir siyasi iktidar doğal gazı, maliyetinin çok üstünde satıyorsa, bu gizli vergi demektir.

2019 yılını temel yıl olarak (100) alırsak, dünyada doğal gaz toptan satış fiyatı, 2023 Mart ayında 83,2' ye geriledi. Türkiye'de ise, 421,9'a yükseldi.

Aynı dönemde TÜFE endeksi de 100'den 306,98 yükseldi. Yani Türkiye TÜFE sepetinde yer alan doğal gaz ortalama fiyat artışı yıllık TÜFE oranın üstünde oldu.

Aslında aynı yıllar için TÜFE endeksinde dünya ortalama fiyat artışı yüzde 22'yi de düşürmek gerekir.

Doğal gaz dolarla alınıyor. Ama Türkiye'de doğal gaz fiyatları kur artışının da çok üstünde oldu. Yine; 2019 yılını 100 alırsak 2023 Mart ayında dolar kuru endeksi 278,8 oldu. Zaten kur artışı fazlasıyla enflasyona yansıyor.

O zaman demek ki siyasi iktidar doğal gaz fiyatlarını enflasyonun çok üstünde artırmış. Mevcut siyasi iktidar, yoksul ve kış demeden doğal gaz fiyatlarını enflasyonun da çok üstünde artırmak yoluyla milletten gizli vergi almış. Bugün iane gibi bir ay bedava doğal gaz kararı alması, aklıselim sahibi herkesi rahatsız eder.