Haziran 25, 2023 11:27 Europe/Istanbul
  • Türkiye'den köşe yazarları

Star: Akşener'den CHP itirafı: 15 vekil istemek hayatımın en büyük pişmanlığı

Milli gazete:

Ülkemizde de çok görülüyor! Bu hastalığa 1.3 milyar insan yakalanacak

Yeniasya:

Piyasalar yangın yeri

Şimdi ise hafta içi köşe yazıları:

...***

Yıldıray Oğur 24 Haziran tarihli Karar gazetesinde, "İYİ Parti’nin CHP sorunu"başlıklı yazısını okuyucularla paylaşıyor.

" Seçimlerin ardından muhalefette yenilginin hesaplaşması sürüyor. Bu hesaplaşmanın en sert yaşandığı parti; her zaman diğer partilere göre parti içi demokrasinin daha iyi olduğu hatta bu yüzden çok başlı ve kaotik görünen, eleştirilebilirlik seviyesi ülke ortalamasının üzerinde olan, eleştirince karşında küfür eden militanları en az bulduğun, kendi seçmenleri ve camiasında muhalefet etmenin maliyeti en düşük olan CHP."diyen yazar, yazısınıjn devamında şu ifadelere yer veriyor:

...***

Muhalefet bloğunda hem parti içi hem de parti dışındaki eleştirilerden en az hasar alan parti ise İYİ Parti.

Muhalif kanallarda seçim yenilgisinin faturasını muhafazakâr partilere, Suriyelilere kesmek maliyetsiz hatta alkış garantili, Yeşil ve Sol Parti bile aday çıkarmadığı için suçlanabiliyor ama İYİ Parti ile ilgili eleştiriler düşük desibelden dillendiriliyor.

Çünkü İYİ Parti ve Akşener’in Kılıçdaroğlu’nun adaylığına masadan kalkma hamlesi ile itiraz etmesi “haklı çıkmak” olarak görüldü ve bu bir dokunulmazlık zırhına dönüştü.

Halbuki o hamlenin kendisinin yarattığı haftalar süren tartışmalar ve neden olduğu kafa karışıklığı da Altılı Masa’nın yönetemezliği adına iktidarın tezlerini teyit etmiş, Kılıçdaroğlu’na karşı Sinan Oğan’a giden muhalif oylara dönüşecek bir tepkinin oluşmasına neden olmuş, birbirine düşen muhalefetin itibarından çok şey götürmüştü.

Ama Cumhurbaşkanlığı seçimi dışında da İYİ Parti’nin seçim performansı üzerinde yeterince konuşulmadı.

Yeni kurulan bir parti olarak 2018’de girdiği ilk seçimde yüzde 10 oy alarak büyük bir başarıya imza atan İYİ Parti, bazı anketler yüzde 20’yi zorladığı görünen, pek çok ankette ise 13’ün üzerinde göründüğü bir seçimde yüzde 9,7’ye düştü.

2018 seçimlerinde 4 milyon 970 bin oy alan İYİ Parti bu seçimlerde oyunu 5 milyon 269 bine yükseltti. 4,5 milyon yeni seçmenin de eklendiği seçimde oylarını sadece 300 bin artırabildi. Herhangi bir şehirde birinci olamadı, çok az şehirde ikinci olabildi.

Altılı Masa’da muhafazakar partilerle İYİ Parti’nin kurması beklenen yakın ilişkiyi, CHP’nin kurması sadece masadaki Cumhurbaşkanlığı adaylığı dengesiyle ilgili değildi.

İYİ Parti en başından itibaren pek çok fikri konuda da masadaki muhafazakar partililerle karşı karşıya gelmişti.

DEVA Partisi ile Ergenekon, Balyoz tartışmasını CHP’liler değil, İYİ Partililer yaptı. Saadet Partisi ile İstanbul Sözleşmesi tartışmasında da CHP’liler değil, İYİ Partiler vardı.

Altılı Masa’nın Anayasa değişikliği taslağında hassas konulara girilememesinin sebebi de CHP değil, İYİ Parti’ydi.

İYİ Parti’ye yakın isimler, DEVA, Gelecek partilerinin masada olmaması gerektiği tezinin güçlü savunucuları oldular, Kılıçdaroğlu’nun helalleşme, başörtüsü girişimi gibi adımlarına karşı çıktılar.

Nitekim muhafazakar partilerle ittifakı da İYİ Parti değil, CHP yaptı.

...***

Faruk Çakır 24 Haziran tarihli Yeniasya gazetesinde, " Siyaset böyle olmamalı"başlıklı yazısını okuyucularla paylaşıyor.

" Mütedeyyin insanların dahi bozulduğu bir cemiyette, siyasetçilerin bozulmamasını ummak ve beklemek belki gerçekçi olmaz; ama biz yine de ‘kendisi için değil, milleti için çalışan’ siyasetçilerin olmasını isteyelim ve dileyelim. Son seçimlerde milletvekili seçilen bir ismin, TBMM’de karşılaştığı tablo üzerine sosyal medya hesabından yaptığı paylaşım herkesi düşündürmeli. “Milletin vekili” olarak TBMM’ye gidenlerin ‘millete vekalet’ etmekten ziyade, partilerinin isteğine göre hareket ettiği ifade ediliyor."diyen yazar, yazısının devamında şu ifadelere yer veriyor:

...***

Bu noktada kabahati sadece vekillerde ya da siyasi partilerde bulmak da belki hakperestlik olmaz. Fakat bu meselenin ciddi bir dert olduğunu görmek ve millet olarak çare aramak durumunda olduğunu kabul etmek durumundayız.

Yeni milletvekilinin çizdiği tablo şöyle: “Ben ilk kez seçilmiş, taze bir milletvekiliyim. Siyasi tecrübem hayat tecrübemden az. Çok fazla siyasi dili bilmem, daha çok halk gibi yaşar, halk gibi konuşur, halk gibi düşünürüm. Çünkü ben esasen halkım, temsil ettiğim kesim halk, mahşer günü hesap vereceğim kişiler halk. Allah var, muhalefet milletvekilleri şehirlerinin ve ülkemizin sorunlarını meclis gündemine taşıyor. (İktidara mensup vekiller ise) muhalefetin dillendirdiği sorunlara hemen ‘red’ oyu kullanıyor.

Böyle ülke yönetilmez, böyle yöneticilik, böyle milletin vekilliği olmaz. Ülkemizin sorunlarını konuşurken parti üniformalarımızı çıkartmamız, tarafsızca particilik yapmadan objektif olmamız lazım.

Körü körüne bile bile ‘sorun yok’ yalanına el kaldırılmaz! Sen o sorunu bile bile nasıl ‘sorun yok’ diye red kaldırıyorsun, akşam nasıl vicdanın rahat yatıyorsun? Binlerce insan senin o ‘sorun yok’ diye red kaldırdığın oylama konusunda mağduriyet yaşıyor, üstelik bunu da biliyorsun. (...) Olmaz, böyle olmaz. Sizi halkımıza buradan şikayet ediyorum. Sussam dilsiz şeytan olurum. Haksızlık yapıyorsunuz.

...***

Murat Çabas 24 Haziran tarihli Yenimesaj gazetesinde, " Faiz de dolar da ata binmiş süvari gibi"başlıklı yazısını okuyucularla paylaşıyor.

" Faiz arttıkça dolar artıyor. Faiz ve dolar artıkça enflasyon artıyor. Enflasyon arttıkça faiz yine artıyor… Bu böyle uzar gider. 20 yıllık Ortodoks politikalar bir işe yaramadı. Son 1.5 yıl heterodoks politikalar uygulandı. Şimdi çevir kazı yanmasın misali yine Ortodoks politikalara dönüldü. Ama görülüyor ki ne Ortodoks ne de heterodoks politikalar ekonomideki çöküşü değiştirmedi."diyen yazar, yazısının devamında şu ifadelere yer veriyor:

...***

Şimdi Mehmet Şimşek'li ekonomi yönetimi küresel fonları ülkemize çekebilmek için onların talebi olan faiz artırımlarını radikal bir şekilde yapıyor. Ve bunların devamının da geleceği ifade ediliyor. Yani faizler kademeli olarak 'istikrarlı' bir şekilde artırılacak. Madem günün sonunda faiz artıracaktık, neden düşürdük? Bu durum, hükümette ve ekonomi yönetiminde var olan kafa karışıklığını net olarak gösteriyor. Faiz artırımı sonrası dün döviz kurları tarihi rekorlarını tazeledi.

Hem de ne şahlanış… Dolar 25.73 lirayı görürken, Euro 28 liraya dayandı. Günün sonraki saatlerinde dolar 25.12 seviyesine gerilese de, bilinen bir gerçektir ki, dolar gördüğü rakamı unutmuyor ve oraya yerleşiyor. Zamlı asgari ücretin, daha vatandaşın cebine girmeden eriyeceğini ve açlık sınırının altında kalacağını ifade etmiştik.

11 bin 402 liralık net asgari ücret ilan edildiği gün 483 dolar seviyesindeyken, dün rekor dolar kuruyla hesaplandığında 443 dolara kadar geriledi. 

Bir günde 40 dolar eridi.

BTP lideri Baş, dolar kurunun yükseleceğini ifade ettikten sonra bunun etkilerini şöyle anlatmıştı:

"25 liranın üstüne çıkan dolar ne demek biliyor musun? Türkiye'de yeni bir enflasyon dalgası demek. Bu enflasyon dalgası son bir yılda yaşadığımız enflasyon dalgasının neredeyse tıpa tıp aynısı olan bir enflasyon dalgası. Bu enflasyon dalgasının, bu hayat pahalılığının altında ezilecek olan yine biziz, yine toplum, yine vatandaş."

Mehmet Şimşek yönetimi küresel fonların Türkiye'ye akması için getirildi ama döviz kurlarındaki hareketliliğe ve küresel fon sahiplerinin faiz beklentilerine bakılırsa bu pek gerçekleşmeyecek.

Hükümet bunu fark etti ki, soluğu yine Arap sermeyesinin kapısında aldı.

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ile Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Abu Dabi'de BAE lideri Al Nahyan ile bir araya geldi.

Amaç, Batıdan gelmeyen yabancı sermayeyi, Arap ülkelerinden temin etmek…

Anlatılanlara bakılırsa, Arap sermayesi de bedava gelmiyor.

Savunma sanayisine ve enerji sektörüne gözlerini dikmiş vaziyetteler. Yabancıların –Batılı ya da Arap hiç fark etmez- boyalı kağıtlarını alıp iş yapacağız diye vermediğimiz taviz kalmıyor. Halbuki Milli Ekonomi Modeli, dışarıdan bir kuruş borç almadan kendi paramız ve kendi zenginliklerimizle kalkınmanın modelidir. Artık inadı bırakalım.

Etiketler