Temmuz 05, 2016 16:17 Europe/Istanbul

Geçen bölümlerde aile kurumu ve bu değerli kurumun önemi hakkında konuştuk.

Ancak burada üzerinde mutlaka durulması gereken önemli bir nokta, modern toplumlarda aile ocağında yaşanan değişiklikler ve bu durumdan doğan krizler ve zararlardır. Görünen o ki aile kurumu çağmızın gelişmelerinden kaynaklanan bazı krizlerden ve zararlardan korunamıyor ve özellikle bazı gelişmiş ülkelerde aile kurumun makul ve mantıklı yapısı ciddi hasarlara maruz kalıyor.

Kuşkusuz aile ocağının temelinin güçlenmesi toplumu da bir çok muhtemel hasarlara karşı koruyacaktır. Bu yüzden bugünkü sohbetimizi aile ocağını tehdit eden bazı krizlere ve zararlara ayırdık.

Batılı toplumlar sanayi devriminden sonra bir çok değişime maruz kaldı ve başta aile kurumu olmak üzere çeşitli kurumlar önemini kaybederek ciddi zararlara uğradı. Bundan başka günümüz dünyasında sekularizm, liberalizm ve feminizm gibi bazı yeni türemiş düşünceler de dünyanın bazı yörelerinde aile ocağına hakim olan krizleri körüklediği gözleniyor. Bu süreç günümüzde kutsal aile ocağını zayıflatırken, yeni yapılanmaları gündeme getirdiği anlaşılıyor. Nitekim günümüzde aile fertlerinin bir arada ve huzur içinde yaşama modeli değiştiği ve annesiz, babasız veya kimsesiz çocuklar ve özellikle bekar anneler gibi yeni aile modelleri ortaya çıktığı gözleniyor.

Doğal ve mantıklı şekli ile aile ocağını kurmak ve içinde anne, baba ve evlatların bulunması, tüm aile fertleri için en ideal ve en uygun ve en dayanıklı modeldir. Ancak maalesef günümüzde aile modelinin değiştiği ve tek ebeveynli, eşcinsel eşler, ortak eşli aileler, bekar anneler, aynı evde evlenmeden yaşayan çiftler vesaire aile modelleri, gerçek aile modelini tehdit etmeye başladı. Kuşkusuz bu tür modellerin yaygınlaşmasından doğan sorunlarla mücadele edebilmek için en başta bu tür modelleri tanımak ve çocukların üzerindeki etkilerini tespit etmek gerekir.

Tek ebeveynli veya tek cins aile modeli günümüzde gündeme gelen yeni aile modellerinden biridir. Bu tür ailelerle cinsiyet farklılığı söz konusudur ve evlatların doğurulması da gerçekleşir, fakat eşlerin arasında şer’i nikah, çocukların şer’i doğumu ve eşlerin ortak yaşamı söz konusu değildir. Bu yüzden bu tür ailelerde çocuklar genellikle ebeveynlerinden sadece biri ile yaşar. Bu tür aile yapısına eksik aile veya tek ebevenli aile denir. Gerçi bu tür bir aile tüm devirlerde ve tüm toplumlarda bir nevi var olan bir aile yapısıdır, fakat günümüz modern dünyada daha çok yaygınlaştığı gözleniyor.

Bazı sosyologlar, tek ebeveynli ailelerin Batı’nın sözde modern medeniyeti ve laubali yaşamın ürünü olduğunu belirtiyor. Ebeveynlerden birinin resmi boşanma yerine eşinden gönüllü olarak ayrılması, ihanet, gayri meşru ilişki ve istenmeyen gebelik durumları, Batı dünyasında tek ebeveynli ailelerin ortaya çıkmasında ve yaygınlaşmasında etkili olan etkenlerdir.

Amerikalı yazar Patrick J. Bukanan bu konuda şöyle yazıyor: Kürtaj, boşanma oranının artması, doğum oranının düşmesi, tek ebeveynli aile sayısının artması, gençlerin intihar eğilimi, uyuşturucu madde tüketimi, çocuklara ve eşe karşı kötü davranmak, cinsel ilişkilerde laubalilik, hepsi Batı toplumunun kültürel değişim sürecinde parçalandığını ve ölmeye yüz tuttuğunu gösteren durumlardır.

Günümüzde maalesef Batılı toplumlarda tek ebeveynli aile modelinin artık sıradan bir duruma dönüştüğü gözleniyor. Nitekim son iki kuşak boyunca Batı’da her iki ebeveyni ile yaşamayan çocuk sayısı ve yine evlilik dışı doğan çocukların sayısı her geçen gün daha da artıyor. Aile yapısında yaşanan bu değişiklik, toplumun diğer kurumlarında da bazı değişiklikleri tetiklediği belirtiliyor. Daha çok boşanmaların sonucunda ortaya çıkan tek ebeveynli aile sayısının artması, evlilik dışı doğan bebeklerin sayısının artmasına da yol açmış bulunuyor. araştırmalara göre Amerika’da tek ebeveynli ailelerde yaşayan çocuk sayısı 1960 ila 2010 yılları arasında tam iki kat arttığını gösteriyor. Bu tür durumların %90 kadarında ise Amerika’da ve bazı Kuzey Avrupa ülkelerinde çocukların bakımı anneye bırakılıyor.

Aslında tek ebeveynli aile sorunu sadece Amerika ile sınırlı kalmıyor. Araştırmalar İngiltere’de de her beş çocuktan biri sadece annesi veya babası ile yaşadığını gösteriyor.

Tek ebeveynli ailelerin üzerinde yapılan araştırmaların büyük bir bölümü, babanın yokluğunun çocukların üzerindeki olumsuz etkilerini doğruluyor. Bu tür ailelerin şekillenmesinden doğan olumsuz etkilerden biri, babalarından uzak yaşayan çocukların talim ve terbiyelerinde, eğitim ve sağlık durumlarında ve iktisadi yaşamlarında ciddi sıkıntılarla karşılaşmalarıdır.

Uzmanlar kadının bakımından sorumlu olduğu tek ebeveynli ailelerde babanın yokluğundan doğan sıkıntı sadece babasız kalmakla sınırlı olmadığını belirtiyor. Eşlerinden boşanan erkekler çocukların geçimine duyarsız oluyor ve anne tek başına ailenin tüm mali yükünü üstlenmesi gerekiyor. Bu durumda ve iktisadi baskı sonucu anne çocuklarının yetişmesiyle daha az ilgileniyor.

Annenin bakımından sorumlu olduğu ailelerde yetişen çocukların büyük bir bölümü babanın yokluğu yüzünden mali sıkıntılarla karşılaşıyor. Bu tür çocuklar genellikle zorlu ve  uygunsuz bir yaşamla karşı karşıya kalıyor ve genellikle eğitimlerinde kısıtlamaları tecrübe ediyor. Bu durum tabi ki babanın ailede yokluğundan ve bu yüzden mali sıkıntı yaşanmasından kaynaklanıyor.

Değerli dostlar, tek ebeveynli aile yapısının olumsuz yönleri sadece mali ve iktisadi konularla sınırlı kalmıyor ve maalesef bu tür ailelerde yetişen çocukların en ciddi sorunlarından biri, davranış bozukluğu gibi talim ve terbiye alanı ile ilgili oluyor.