Şubat 12, 2016 16:24 Europe/Istanbul

Aile ocağı en köklü sosyal kurumdur.

Kuşkusuz aile kurumunun başarısı ve güçlü olması toplumun da başarısına ve güçlenmesine katkı sağlar ve bilakis, aile ocağının başarısızlığı ve sarsılması, toplumsal ve hatta siyasi sorunları ve krizleri tetikler.

Aile düzeninin tüm sosyal arenalarda önemi itibarıyla aile meselesiyle ilgilenmek kaçınılmaz bir zaruret olarak karşımıza çıkar. Bu yüzden biz de bu önemli kurumu ve çeşitli boyutlarını tanımak için sizler için yeni bir dizi sohbet programı hazırladık.

Aile ocağı, sevgi ve aşk yuvası başlığı altında hazırladığımız dizi sohbetimiz boyunca aile ocağının önemi ve güçlendirilmesinin yolları ile tanışmanın yanı sıra aile fertlerinin görev ve birbirine ve topluma karşı sorumluluklarını irdelemeye çalışacağız.

İslam dini açısından ailenin bireyin ve toplumun sağlığı üzerindeki etkisi, aile temellerinin güçlendirilmesi, çağdaş dünyada aileyi tehdit eden tehlikeler ve yine İslam öğretileri temeline dayanan yöntemlerle aile ocağının temellerinin güçlendirilmesi, dizi sohbetimiz boyunca üzerinde durmak istediğimiz bazı önemli başlıklardır.

Bu çerçevede istihdam, sosyal bozukluklar, kültürel ve sosyal iletişim ve benzeri meselelerin aile temelinin pekiştirilmesi üzerindeki etkileri de ele alınacak diğer konuların arasında yer alıyor.

Öte yandan kadınların aile içindeki eksen rolü itibarıyla sohbetimizin bir bölümünü da İranlı kadınların aile içindeki özel konumu ve rolüne ayıracağız.

Aile hakkında çeşitli teorisyenlerin görüşlerinden etkilenen farklı tanımlar sunuluyor. Ancak basit bir tanımlamada aileyi, sosyal yaşamın ilk hücresi veya birimi ve bir kadın ve bir erkekten ve muhtemelen bir veya bir kaç çocuktan oluşan toplumun en temel kurumlarından biri olarak tanımlayabiliriz. Karı koca ilişkileri ve toplum tarafından kabul gören belli akrabalık bağları ve bireylerin birbirine yönelik hak ve sorumlulukları, aile kurumunun belli başlı özellikleri sayılıyor.

Bir başka ifade ile aile, toplum adı verdiğimiz bir yapılanmanın en temel taşıdır ve sosyal düşüncelerin ve ahlakın oluşmasında ve toplu bir kimliğin şekillenmesinde etkili sayılır.

Sosyologlar ise aile ocağının sosyal yaşam alanındaki önemine vurgu yapıyor.

Batılı sosyologlardan Burgess ve Locke'a göre aile, evlilik bağı, kan bağı veya birbirini koca, karı, anne, baba, erkek kardeş ve kız kardeş olarak benimseyen ve karşılıklı iletişimde bulunan ve ortak bir kültürü yaratan ve belli bir ünitede bir arada yaşayan insanlardan oluşan bir topluluktur.

Aile kurumu ister sekular ister dindar, tüm toplumlarda benimsenen ve belli bir rolü, konumu, şanı ve çeşitli işlevi bulunan tek sosyal nizamdır. Aile tüm sosyal kurumların ve teşekküllerin birinci temel taşıdır. Yine bir medeniyetin oluşması, miras meselesi, insaniyetin gelişmesi ve ilerlemesi de aile ocağıyla ilgilidir. Ayrıca tüm sünnetler, örf ve adetler, bireysel ve sosyal özellikler aile aracılığı ile yeni kuşağa aktarılır.

Toplum ailelerden oluştuğuna göre aile içinde her türlü sorun ve kriz doğal olarak toplumu da etkiler ve bilmukabele aile kurumu da çevresindeki toplumdan etkilenir. Kuşkusuz doğru plan yapmak ve aileyi doğru yönlendirmek ve yönetmekle daha sağlıklı ve daha dinamik bir topluma kavuşmak mümkündür.

Son zamanlarda küresel gelişmeler ve modernitenin etkileri ve ayrıca aile konusu ile ilgili yanlış ve sorumsuz yaklaşımların yaygınlaşması yüzünden maalesef bir çok toplumda aile kurumunun temellerinin zayıfladığına şahit olmaktayız. Ancak İran İslam Cumhuriyeti nizamında bu nizamın dayandığı dini inanç ve değerler çerçevesinde İranlı aileler günümüz dünyasının bu tür sorunlarından oldukça uzaktır. Ama yine de sanal dünyanın tesirleri ve sulta düzenine bağlı medyanın İslamî toplumlarda aile ocağına hakim olan kültür ve kuralları yumuşak savaş çerçevesinde hedef seçmesi yüzünden İranlı aileler de çağımızda söz konusu olan tehditlere maruz kalmaktadır.

Gerçekte aile ocağını korumak ve dıştan gelen tehditlerle mücadele etmek için her şeyden önce ailenin işlevleri incelenmesi ve bilinmesi gerekir.015