Aile ocağı, sevgi ve aşk yuvası - 16
Bugün tek ebeveynli ailelerde çocukların talim ve terbiyesi ile ilgili bazı sorunların üzerinde durmak istiyoruz.
Hatırlanacağı üzere geçen bölümde babanın yokluğunun çocukların yaşamı üzerindeki olumsuz tesirlerinden söz ettik ve dedik ki, ebeveyni boşanan çocukların arasında davranış bozukluğu, ebeveyni vefat eden çocuklara nazaran daha fazla göze çarpıyor. Maalesef tek ebeveynli ailelerde çocukların talim ve terbiyesi konusunda da daha fazla sıkıntı yaşanıyor. Bugünkü sohbetimizde babanın yokluğunun çocukların talim ve terbiyesi üzerindeki olumsuz tesirlerini gözden geçirmek istiyoruz.
Çocukların yetiştirilmesinden sadece anne sorumlu olduğu ve baba ölüm, boşanma veya aileden ayrılma ve ailesine karşı sorumluluk hissetmeme gibi durumlar yüzünden aile ile birlikte olmadığı durumlarda anne genellikle çocukları yetiştirmekte ciddi sıkıntılar yaşıyor.
Yanlız kalan annelerin büyük bir bölümü aileden sorumlu tek kişi olarak daha az talim ve terbiyeye yönelik eğitim ve deneyimden yararlanabiliyor, çünkü bu durumdaki anneler genellikle uzun süre çalışmak zorunda kalıyor ve daha az evlatlarına zaman ayırabiliyor.
Örneğin yeni dul kalan bir kadın bir yandan hayat arkadaşını kaybetme üzüntüsünü yaşarken, öbür yandan kocasının sorumluluklarını ve görevlerini de yerine getirmesi gerekiyor. İki kişinin görevini birden yürütme konusunda denge sağlama meselesi bazen aylar ve hatta yıllar sürebilir ve anne ancak iktisadi sorunların üstesinden gelir ve aynı zamanda çocukları teselli etme rolünü de yerine getirmesi gerekir. Boşanma yüzünden yalnız kalan ve çocukların bakımını üstlenen anneler de genellikle ortak yaşamda gördükleri zarar yüzünden çocuklarının talim ve terbiyesinde büyük engellerle karşı karşıya gelir.
Sosyal bilimler uzmanları çocuklar için esas anne ve babaları ile bir arada yaşamanın en ideal durum olduğunu ve tek ebeveynli ailelerde veya üvey baba veya üvey annenin bulunduğunu ailelerde esas anne ve babanın hazır bulunduğu ailelere nazaran çocukları yetiştirilmesinde daha kötü şartlarda bulunduklarını kaydediyor.
Araştırmaların sonuçları resmi nikahla bir araya gelen geleneksel aile modeli toplumun bekası ve istikrarı için en uygun aile modeli olduğunu ve böyle bir ailenin de en dayanıklı aile olduğunu gösteriyor.
Bu konuda yapılan en önemli araştırma İsveç’te yapılan bir araştırmadır. Yapılan bu araştırmada örnek alınan bir grupta 65 bin çocuk tek evbeynli ailede ve bir milyon çocuk da gerçek iki ebeveyni olan ailede incelemeye alındı. Araştırma iki örnek grubun sayısı eşit olmamasına karşın tek ebeveynli ailelerde yaşayan çocukların arasında çok kötü davranışların öte gruba nazaran kat kat fazla olduğunu ortaya koydu. Yine aynı araştırmaya göre psikolojik hastalıklar, intihar veya intihar girişimi, taciz ve uyuşturucu bağımlılığı tek ebeveynli ailelerde yaşayan çocuklarda daha fazla görünüyor.
Bundan başka, tek ebeveyni ailelerde yetişen çocukların arasında 13 ila 19 yaş arasında resmi evlililk veya evlilik dışı ilişkide bulunma eğilim daha fazla olduğu ve bu oran tek ebeveynli ailelerde doğan kızların arasında iki kat olduğu gözleniyor.
Batılı psikologlar Mc Lanahan ve Bumpass tek ebeveynli ailelerde yetişen kızların genellikle daha çabuk evlenmek ve çocuk sahibi olmak istediklerini ve yine bu kesimin arasında boşanma, yeniden evlenme ve evlilik dışı bebek sahibi olmanın daha fazla olduğunu belirtiyor.
Mc Lanahan ve Sandfor ise 1994 yılında yaptıkları bilimsel bir araştırmada, lise iki okuyan öğrencilerin arasından iki grup seçti. Bir grup dağılmış ailelerde ve bir grup da iki ebeveyni olan ailelerde yaşayan çocuklardan oluşuyordu. Bu iki araştırmacı, anne ve babası ile birlikte ve bir arada yaşayan öğrencilerin istikrarsız ailelerde yaşayan çocuklara nazaran sosyal yaşamlarında daha aktif oldukları ve kendi kendilerini yönettikleri sonucuna vardı. İki araştırmacı ayrıca tek ebeveynli ailelerde çocuklarla ilgilenme zafiyeti yüzünden bu ailelerde yetişen çocukların arasında sınıfta kalma, okuldan veya işyerinden atılma vakaları da daha fazla olduğu sonucuna vardı.
Son yıllarda özellikle bekar anneler veya boşanmış aileleri da kapsayan tek ebeveynli ailelerin üzerinde yapılan araştırmalar, bu meselenin tesirleri çok kalıcı ve uzun vadeli olduğunu gösteriyor. Tek ebeveyni ile yaşayan çocuklar iki ebeveyni ile yaşayan çocuklara kıyasla iki kat daha fazla ruhi ve psikolojik hastalıklara maruz kalıyor. Bu çocukların arasında intihar eğilimi ve ihtimali ve sosyal davranış bozuklukları da iki kat daha fazladır. Genelde bu tür ailelerde yetişen çocuklar genellikle uyuşturucu madde bağımlılığı ve türlü ruhi ve psikolojik sorunlara marus kalma riski yüksektir.
Çocuk psikologu Dr. Brus Kupland ise şöyle diyor: Bekar ebeveyn genellikle yaşamlarını sürdürmek için destekten yoksun olduklarından ve yine sürekle çalışmak zorunda kaldıklarından, bu durum çocukları üzerinde daha az denetimleri olmasına yol açıyor.
Kuşkusuz çocuklarının üzerinde yeterli denetimi olmayan ebeveyn çocukları ile uygun ilişki de kuramaz ve genellikle çocuklarına doğru ahlaki değer ve ilkeleri aktarmakta zorluklarla karşı karşıya kalır. Bu yüzden bu tür ailelerde yetişen çocuklar genellikle uygunsuz yaşam modelleri seçerek kendi yaşamlarını tehlikeye atar.
Uzmanlar çocukları doğru yetiştirmenin sağlıklı ve huzurlu bir ortam oluşturmadan gerçekleştirmenin mümkün olmadığını belirtiyor. Aile içinde huzursuzluk, ebeveyn arasında anlaşmazlık ve sürtüşme, aile fertleri ve özellikle ebeveyn arasında samimi ilişki yokluğu ve sonuçta ailenin güvenliği ve huzurunun sarsılması, çocukların doğru yetiştirilmesini tehlikeye atar. İslam dini çocuğun gelecekte iyi bir kişiliğe kavuşması için ebeveynin birlikte çocuklarına bakmalarının şart olduğunu belirtiyor ve insan yaşamının her anı için özel kurallar ve hükümler belirliyor.015