Şubat 13, 2016 11:21 Europe/Istanbul

Geçen bölümde aile temellerinin güçlenmesinde etkili olan bazı etkenlerden söz ettik ve ayrıca aile fertlerinin kendi hak ve sorumluluklarını bilmesi, aile temelinin güçlenmesinde etkili olduğunu beyan ettik.

Bugünkü yazımızda yine aile fertlerinin hak ve sorumluluklarını ve özelikle eş ve çocuklara karşı yükümlülükleri ve görevlerini masaya yatırmak istiyoruz.

Beşeri toplumlarda ailevi ilişkiler ve izdivaç meselesi her toplumun inancı, ahlak ilkeleri, sosyal adetleri, insani duyguları ve yasalarına tabi bir konudur. Gerçekte yasalar ve hukuk ilkeleri aile fertlerinin birbirine karşı asgari hak ve sorumluluklarını belirleyerek düzenler ve bir ölçüde aile içinde yaşanabilecek anlaşmazlıkları gidermekte ve aile fertlerinin birbirinden beklenti seviyesini belirlemekte etkilidir.

Bir başka ifade ile kanunlar da aslında ahlaki, dini ve sosyal öğretilerin ve normların etkisi altındadır.

Ancak unutmamak gerekir ki kanunlar ve kurallar uygulanmak üzere güvence altına alındığı ve elzem getirdiği halde tüm ahlaki, dini ve sosyal meseleleri kapsamaz. Dolaysıyla beşeri kanunlar ailenin saadet ve mutluluğu için gerekli tüm kuralları içermez. Bu yüzden sağlam ve sağlıklı bir aile inşa etmek için beşeri yasaların yanında dini hükümlerin ve ahlaki ilkelerin de uygulanması gerekir.

Kuşkusuz aile ocağının bekası ve iyi bir ailenin kurulması için yasal güvencelerin bilinmesi zaruridir. Gerçekte yasaları ve özellikle hukuk ilkelerini bilen çiftlerin birbirinden beklentileri makul hale gelir. Unutmamak gerekir ki hukuk ilkeleri ortak bir yaşamın başlatılması için gerekli asgari standartları içerir.

Burada üzerinde durulması gereken bir nokta da, İslam'ın hukuk nizamında adaletin hakim olduğu meselesidir. Yani İslam dini kadın ve erkek arasında hukuki bir denge oluşturmayı hedeflemektedir. İslamî düşüncede kadın ve erkek ne tam olarak birbirine eşittir, ne de birbirinden tamamen bağımsızdır ve ancak birbirini tamamlayan iki mahluk sayılır.

Bu arada hak ve sorumlulukların birbirinden ayrı olmadığı da belirtilmelidir. Yani kimin bir hakkı varsı ona göre de bir sorumluluğu vardır ve bilakis kimin sorumluluğu varsa ona göre bir hakkı söz konusu olur. Kuşkusuz aile fertlerinin de birbirine karşı hem hakkı ve hem sorumlulukları vardır. İslam dininde aile hukukunun temeli desteğe yönelik hukuktur ve aileye destek mantığı aile için geçerli olan tüm hükümleri kapsar.

İslam'ın hukuk nizamında ailenin geçimi ve ekonomisinden erkek sorumludur. Erkek her türlü fikri, ruhi, ahlaki ve iktisadi meselelerde eşine ve çocuklarına karşı sorumludur ve bu sorumluluklardan kaçmak veya duyarsız kalmak, ailevi yaşama yönelik en büyük afettir.

İran İslam Cumhuriyeti medeni kanunun 1107. Maddesine göre kadının konut, elbise, yiyecek, ev eşyası, sağlık giderleri gibi tüm konvansiyonel ve normal giderleri karşılamak erkeğin sorumluluğudur ve bundan Nafaka olarak söz edilir ve ödenmesinde yaşanacak her türlü müsamahakarlık yasal takiple sonuçlanabilir. Her halükarda insanın ailevi sorumluluklarını bilmekten gafil olması da yıkıcı tesirleri olabilir. Bu yüzden insan sürekli ailesine yönelik sorumluluklarını düşünmesi ve bu sorumlulukları doğru biçimde tanıyarak yerine getirilmesine özen göstermesi gerekir.

Her erkek izdivaç sorumluluğunu üstlenmekle beraber eşine karşı sorumluluk üstlenmiş olur. Evin erkeği kendi tedbirleri ile ailesini en iyi şekilde yöneterek kendisinin ve eşinin ve evlatlarının mutluluk ve saadetine zemin oluşturur. Yüce Allah da erkeği evin reisi olarak tanır ve ailenin ağır sorumluğunu ona verir. Nitekim Kur'an'ı Kerim'in Nisa suresinin 34. Ayetinde şöyle buyurur:

Allah'ın insanlardan bir kısmını diğerlerine üstün kılması sebebiyle ve mallarından harcama yaptıkları için erkekler kadınların yöneticisi ve koruyucusudur.

Öte yandan kadın, yaratılış nizamında üzerine düşen hamilelik ve çocukları iyi yetiştirmek gibi görev sorumluluklarını en iyi şekilde yerine getirebilmek için huzurlu ve güvenli bir ortama ihtiyaç duyar. Bu yüzden erkeğin evin reisi olarak ailenin ihtiyaçlarını gidermek ve geçimini sağlamak sadece şer'i bir görev değil, aynı zamanda kadın ve erkeğin yaratılışına uygun tekvini bir hakikattir.

Bundan başka erkeğin eş ve çocuklarının yaşam giderlerini karşılama, nikah bedeli ve aile fertlerine onurlu bir yaşam temin etmeye yönelik sorumlulukları ona ailenin reisi olma hakkını doğurur.

Allah Resulü –s– şöyle buyurur: erkek ailenin reisidir ve her reis, elinin altındaki insanlardan sorumludur.

İslam kanunlarına göre ise resmi nikah ve izdivaçtan sonra kadın erkeğe karşı mali hakka kavuşur. Yani erkek malının veya parasının bir kısmını eşine vermeyi kabul eder ki buna da mehir ya da nikah bedeli denir.

Kuşkusuz nikah bedeli erkeğin gerçek maddi gücüne göre belirlenmesi gerekir. Yüce Allah Nisa suresinin dördüncü ayetinde erkekleri mehir ödemekle yükümlü kılmış ve şöyle buyurmuştur:

Kadınlara mehirlerini gönül rızası ile (cömertçe) verin; eğer gönül hoşluğu ile o mehrin bir kısmını size bağışlarlarsa onu da afiyetle yiyin.

Bundan başka erkeğin aileye yönelik sorumluluğu, ailenin huzur içinde yaşamasını ve ihtiyaçlarının giderilmesini sağlamaktır. Bilindiği üzere yaşamın karşılanması gereken bazı maddi bedelleri vardır. Bu bedel karşılanmadığı takdirde aile içinde huzursuzluğa ve eşlerin ilişkilerinde sıkıntılara yol açar. Erkeğin en önemli görevlerinden biri ailenin geçim bedelini karşılamaktır. Bir başka ifade ile erkek gücü yettiğince evin maddi manevi ihtiyaçlarını karşılamak için çalışmalı ve çaba harcamalıdır. Erkek evde eşi ve çocuklarının ihtiyaçlarını gözetlemesi ve evin işleri ile ilgilenmesi gerekir.

İslam Peygamberi giyim kuşam ve yiyeceklerin karşılanmasından kadının erkek üzerindeki hakkı şeklinde söz etmiştir. Evin ihtiyaçlarını gözetlemek ve eşin ve çocukların muhtemel isteklerini karşılamak, hem erkeğin ailesine özen gösterdiğinin işaretidir, hem de eşin kocasına güven duymasına ve yoksulluk zamanlarında kocasının halini gözetlemesine katkısı olur. Erkek evin sorumluluğunu üstlenmekle aslında her türlü zorluğu üstlenmiş olur ve ailesine huzurlu ve güvenli bir ortam oluşturmaya çalışır. Her ne kadar erkek bu yolda çaba harcarsa, aile içinde değeri ve konumu daha da yükselir.

İslam dinine göre eşi ve çocuklarının huzuru ve rahatı için çaba harcayan erkeğin ahirette yüce konumu vardır. İslam Peygamberi –s– bizzat çarşıya çıkar ve evinin ihtiyaçlarını satın alırdı. Bu konuda kendisinden sorulduğunda o hazret şöyle karşılık vermiştir: Cebrail bana dedi ki kim ailesi için çalışır ve onları başkalarına muhtaç olmaktan kurtarırsa, Allah yolunda adım atıyor demektir ve Allah yolunda cihad sevabını kazanır.015