Suud ittifakının çöküşü için geri sayımın başlaması - 2
Geçen bölümde BAE Dışişleri Bakanı Karkaş, Yemen’de savaş pratikte sona erdiğini ve bu yüzden Yemen’deki askerlerini geri çekme kararı aldıklarını açıklandığını anlattık.
Bu karar aslında Suud rejiminin Yemen dosyasında hezimete uğradığı anlamına geliyor. Arabistan ve BAE Yemen savaşı konusunda birbiriyle anlaşmazlıkları vardı, çünkü Riyad, Ebu Dabi’nin eski düşmanı Yemen’in İhvancılarını açıkça destekliyordu. Şimdi ise BAE’nin bu son kararı Suud rejimine açık ve net bir mesaj olduğu anlaşılıyor. Gerçi BAE’nin bu kararının sebebi kesin olarak bilinmiyor, ancak Ebu Dabi yönetimi bu karara rağmen Yemen’in güneyinde siyasi gelişmelerin takipçisi olacağını açıkladı. Aslında BAE bu kararla Yemen dosyasında sadece nüfuz aşamasına geçmek istiyor olabilir.
Arabistan’la BAE arasında sürtüşmeler, Aden eyaletinde BAE’ine ait askeri bir helikopterin Riyad müttefiki olan teröristlerce düşürülmesinin ardından tırmanmaya başladı. Bu hadise, BAE’nin Yemen’de ilk kara hareketında uğradığı hezimetlere bir yenisini eklemiş oldu.
BAE Dışişleri Bakanı Enver Karkaş açıklamasında ayrıca İran’ın Ensarullah hareketine desteğini sürdürmesi yüzünden Yemen’de siyasi çözüm süreci çıkmaza girdiğini iddia etti ve sadece kesin bir karar almak gerektiğini belirtti. Aslında Karkaş’ın kesin karardan neyi kastettiği pek bilinmiyor, fakat bazı gözlemciler BAE’nin Yemen’in güneyini ve kuzeyini birbirinden ayırma şartlarını hazırlamaya çalıştığından öz ediyor. Eğer bu mesele doğru ise, BAE’nin Arabistan’ın gerginlik yaratan davranışlarına verdikleri en sert ve en güçlü cevap olacaktır.
Arabistan’ın BAE Dışişleri Bakanı Karkaş’ın sözlerine tepkisi gecikmedi ve Arabistan’da karar merkezlerine yakın yazarlar tarafından verildi. Söz konusu yazarlar bu tür açıklamanın tüketim tarihi geçtiğini ve sadece bir çabalama olduğunu, Yemen savaşı henüz sona ermediğini yazdı.
BAE Suud rejimi Yemen’e askeri saldırıyı başlattığında büyük bir şevk ve coşku ile arenaya girdi ve çok sayıda askerini Mareb’in doğusundan başkent Sana’ya işgal etmek amacıyla Yemen topraklarına soktu, fakat 4 Eylül 2015 tarihinde Yemen ordusunun füzesinin isabeti sonucu bir anda 60 askerini kaybetti. Bu konu BAE’ini askerlerini Yemen’in Güney eyaletlerine yöneltmeye zorladı. Ancak Yemen’in güneyinde de durum pek iç açıcı değildi ve IŞİD teröristleri sürekli BAE askerlerine saldırıyordu ve bu da işi onlar için zorlaştırmıştı.
Ancak BAE’nin esas sorunu, Arabistan rejimi ile yaşadığı ihtilaftı. Zira Suud rejimi Yemen’de ihvani akıma bağlı olan ıslah partisini destekliyordu. BAE ise bu meseleyi kolay kolay gözardı edemiyor ve bu parti ile uzlaşmak için siyasi bir çözüm yolu bulamıyordu. Öte yandan Suud rejimi de BAE’nin bu kaygısını umursamıyordu, oysa ihvaniler BAE’inde devlet yapısına yönelik bir tehdit olarak algılanıyordu. Bu yüzden Arabistan sadece BAE’nin adamı olan Halid Bahah’ı görevden uzaklaştırmakla yetinmedi ve aynı zamanda Yemen’in kaçak Cumhurbaşkanı Mansur Hadi’ye Ali Muhsin El Ahmer’i yardımcısı olarak seçme talimatı verdi. El Ahmer ise hali hazırda Yemen’de ıslah partisinin askeri kanadının başında bulunuyor.
Aslında Arabistan ve BAE gibi ülkelerin Yemen’de ifa ettiği rolü Amerika belirliyor, fakat burada akla gelen soru şu ki neden beyaz saray Hazr-ı Mot eyaletinin merkezi Makla’yı El-kaide’nin pençesinden kurtarma görevini BAE güçlerine verdi ve bu operasyonda Suud rejimine bağlı güçleri karıştırmadı? Oysa bu eyalet de Suud rejiminin gündemindeydi.
Uzmanlar şöyle diyor: Yemen’in Güney eyaletlerinde bulunan BAE askerleri, Mutemer Şaabi el-Aam partisine yakın olan komutanları ve milisleri cezbettiğini ve ıslah partisi ile bağlantısı olan başkalarını sıkıştırdığını belirtiyor. BAE komutanları ayraca güneyde selefi güçler ve Güney hareketine bağlı milislerle de sıkı ilişki peşinde koşuyor. Söz konusu komutanlar bu milislerle irtibatlarını güçlendirme şartı olarak onlardan Vahabi ideolojisinden el çekmelerini ve bu örgütlere destek veren Suud derneklerle mali ilişkilerini kesmelerini istiyor. Burada hangi örgüt bu şartları kabul ederse BAE’nin desteğinden yararlanıyor.
BAE’nin Yemen’de askeri operasyonlarını durdurma kararı bir çok anlam ifade ediyor. Örneğin bu karar BAE’nin Yemen’de yıpratıcı ve beyhude savaştan bıktığını ve Arabistan rejimi ile birlikte Batı’nın kara listesinde yer almak istemediğini gösteriyor.
Arap medyası BAE’nin Yemen’le ilgili kararını içerik ve açıklandığı zaman itibarı ile beklenmedik bir karar olarak yorumluyor. Çünkü Yemen’de yasal yönetimine karşı kurulan ve Suud rejiminin başını çektiği Arap ittifakı amacını Mansur Hadi iktidarına meşriyet kazandırmak ve işbaşına geri getirmek ve Husilerin ve Ali Abdullah Salih taraftarlarının isyanını bastırmak şeklinde açıklamıştı. Şimdi BAE’nin bu kararı Kuveyt’te Mansur Hadi ve Ensarullah ve Yemen Kongre partisi temsilcileri arasında devam eden Yemen barış müzakerelerini de etkileyebileceği ifade ediliyor.
BAE’nin Yemen’de çekilme kararında dikkat çeken bir nokta, bu kararın BAE Dışişleri Bakanı Enver Karkaş tarafından düzenlenen bir basın toplantısı sırasında açıklanmasıydı. Dışişleri Bakanı Karkaş yaptığı açıklamada özetle ülkesinin tutumu gayet net ve şeffaf olduğunu, BAE açısından Yemen savaşı sona erdiğini ve ülkesi bundan böyle Yemen’de sadece siyasi gelişmeleri ve hareketlilikleri rasat edeceğini ve bundan böyle Yemen’de kurtarılan bölge tabir ettiği bölgelerde Yemenlilere yardım etme rolünü ifa edeceklerini belirtti.
BAE’nin kararında dikkat çeken bir başka nokta da bu ülkenin en güçlü adamlarından ve Ebu Dabi velihat prensi Muhammed bin Zaed’in şimdiye kadar görülmemiş bir çıkış yaparak twitter sayfasında bu kararı tekrarlamasıdır. BAE veliaht prensi böylece Dışişleri Bakanı Karkaş’ın sözlerine ve alınan kararı onayladı ve daha doğrusu bu kararın perde arkasında kendisinin bulunduğunu ve bu karardan sorumlu olduğunu ortaya koydu.
Dışişleri Bakanı Karkaş’ın sözleri gayet kısa ve netti ve Fars körfezinde yer alan diğer bazı Arap emirliklerinin yetkililerinin mesajlarını sessizce iletmek amacıyla ifade ettikleri gibi önceden hesaplanan bir açıklamaydı. Çünkü bu açıklama Fars körfezinde yer alan taraflarca ve Arap dünyasında ve uluslararası arenalarda irdelenerek içindeki mesajlar anlaşılacaktı.
Her halükarda BAE Dışişleri Bakanı Karkaş’ın açıklamasından çıkan ilk sonuç bu ülkenin Yemen’de devam eden beyhude savaşta sabrının tükendiğiydi. Bu savaş ikinci yılına girdi, fakat hiç bir küçük veya büyük hedefina ulaşamadı ve daha doğrusu yıpratıcı bir savaşa dönüştü.
BAE’nin Yemen’de askeri operasyonlarına son verme kararı, bu ülke Arabistan’dan sonra bu savaşta en aktif bir şekilde varlık sergileyen ülke olduğu ve yine Arabistan’dan sonra en çok insan gücü ve maddi kayba uğrayan devlet olduğu halde gündeme geldi. Bu bağlamda şimdiye kadar 100’ü aşkın BAE askeri Yemen’de çatışma arenalarında öldürüldü ki en ağır kayıp da Ensarullah füzesinin Eylül 2015’te BAE üssüne isabet etmesi sonucu yaşandı ve 60 kadar BAE askeri bu olayda helak oldu. Yine Yemen’de BAE’ine ait üç helikopter düşürüldü ve yolcuları ve mürettebatı helak oldu. Bu üç helikopterin ikisi geçen hafta düşürüldü.
BAE Yemen savaşındaki haksız konumunu haklı göstermek için yayımladığı resmi bildiride, düşürülen hekikopterlerini teknik arıza yüzünden ve deneme uçuşu sırasında düştüğünü iddia etti, fakat gözlemciler son iki helikopterin art arda düşürülmesi BAE’nin aniden Yemen’den geri çekileceklerini açıklamasında etkili olduğunu belirtiyor.
Her halükarda BAE’inde karar mekanizmalarına yakın kaynaklar özel oturumlarında Yemen savaşına girmenin amacı Yemen’in güneyini geri almak ve Ensarullah güçlerini geri püskürtmek olduğunu belirterek bu amaç gerçekleştiğini ileri sürüyor ve Ensarullah hareketinin bu bölgeden kuzeye doğru geri çekildiğini veya geri çekilmek zorunda kaldığını iddia ediyor. Bu çevreler BAE askerleri Aden havaalanını ve Cumhurbaşkanı sarayını korumayı sürdürdüklerini ifade ediyor.
Ancak Yemen’in güneyinde hala çözülemeyen temel bir sorun bulunuyor ki bu da, IŞİD ve El-kaide gibi tekfirci terör örgütlerinin bu bölgede geniş çaplı varlığı ve intihar eylemleri ve bomba yüklü araçlarla saldırı düzenlemeleridir. IŞİD ve El-kaide teröristleri bu tür operasyonlarını en çok Aden ve Makla’da düzenliyor. Bu yüzden BAE iki ay önce Makla’ya özel kuvvetlerini göndererek El-kaide terör örgütlerine bağlı güçleri Hazr-i Mot eyaletinden atmaya karar verdi. Fakat BAE’nin bu kararı alırken Suud rejimi ile koordinasyon yapıp yapmadığı bilinmiyor.
Öte yandan Suud rejiminin BAE’nin Yemen’den geri çekilme kararına nasıl bir tepki vereceği şimdilik açıkça bilinmiyor, fakat belli ki Riyad da BAE’nin bu kararı karşısında adeta şoka uğramış bulunuyor. gerçekte BAE’nin bu kararda Arabistan ile koordinasyon yapıp yapmadığı da pek önem arz etmiyor, çünkü her halükarda kararın tek yanlı bir karar olduğu anlaşılıyor. Üstelik bu karar Kuveyt’te Yemen barış müzakereleri doruk noktasına ulaştığı ve sağlanan ateşkes ihlal edildiği ve Ensarullah’ın saldırıları Arabistan sınırlarına kadar ulaştığı bir sırada gündeme geliyor.015