Ağustos 14, 2016 17:43 Europe/Istanbul

İnsanların güzel sıfatlarından biri yetimlere bakmak ve onlara sevgi göstermektir.

Gerçekte insanların yaşamında öyle boşluklar ve eksiklikler vardır ki bunları gidermek ancak hayırsever ve kerim insanların yardımlarıyla mümkündür. Yetimlerin bakımı ve onlara sevgi göstermek söz konusu meselelerden biridir. Bugünkü sohbetimizde bu konu ile ilgili hadisleri gözden geçirmek istiyoruz.

Sevgi ve ilgiye ihtiyaç duymak, her insanın içinde var olan bir duygudur ve bu duygu çocuklarda daha kuvvetli olmakla beraber ebeveyn tarafından karşılanır. Fakat yetim çocuklar bu nimetten mahrumdur. Bu yüzden İslam dini yetimlerin sevilmesini çok tavsiye etmiştir. Yüce Allah Bakara suresinin 17. ayetinde hayırseverliğin mısdağını sayarken yetimlere ilgi göstermenin Allah’a, ceza gününe, İslam Peygamberi’ne –s–, semavi kitaplara ve meleklere imandan sonra geldiğini belirtirken şöyle buyurmakta:

İyilik, yüzlerinizi doğu ve batı tarafına çevirmeniz değildir. Asıl iyilik, o kimsenin yaptığıdır ki Allah'a, ahiret gününe, meleklere, kitaplara, peygamberlere inanır. (Allah'ın rızasını gözeterek) yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışlara, dilenenlere ve kölelere sevdiği maldan harcar, namaz kılar, zekât verir. Antlaşma yaptığı zaman sözlerini yerine getirir. Sıkıntı, hastalık ve savaş zamanlarında sabreder. İşte doğru olanlar, bu vasıfları taşıyanlardır. Müttakîler ancak onlardır!

Yüce Allah Duha suresinde de yetimler hakkında şöyle buyurur:

O, seni yetim bulup barındırmadı mı? Öyleyse yetimi sakın ezme.

Rahmet Peygamberi olan ve kendisi de çocukluk çağında yetim kalan ve bu acıyı çok iyi bilen İslam Peygamberi –s– yetimlere bakan insanların mükâfatı hakkında şöyle buyurur: Bir yetime bakan ve onu başkalarına muhtaç olmayacak yere kadar yetiştiren insana yüce Allah cenneti vacip kılmıştır, nitekim eğer biri yetim malına ihanet ederse cehennemi hak etmiştir.

İslam Peygamberi –s– bizzat yetimlerin bakımını üstlenmişti. Rivayetlere göre bir gün Allah Resulü –s– Medine’ye dönerken yolda babası olmadığı için bir yetim çocuğa serzeniş eden bir kaç çocuğa rastladı. Çocuklar yetim çocuğa “senin baban yok, ama bizim babamız falanca kişi, şanı ve mevkii de şöyle” diyordu. Allah Resulü –s– yetim çocuğun yanına gitti ve neden ağladığını sordu. Çocuk şöyle arz etti: Ben Uhud savaşında şehit düşen falanca kişinin oğluyum. Annem yeniden evlendi ve beni dışladı, ablam da vefat etti. İslam Peygamberi –s– bu sözlerin ardından çocuğa sarıldı ve sevgi gösterdi ve şöyle buyurdu: Eğer baban öldürüldüyse, ben senin babanım ve eşim de senin annen ve kızım Fatıma da senin ablandır. Bu sözleri duyan çocuk çok sevindi ve şöyle haykırdı: Bakın çocuklar, artık beni serzeniş edemezsiniz, çünkü benim annem, babam ve ablam hepinizden üstündür.

Kur'an'ı Kerim ayetlerine göre yetim çocuklarla güzel ve şefkatli konuşmak ve onlara uygun biçimde yiyecek, elbise vermek ve her zaman saygı duymak gerekir. Yetim çocukları asla azarlamamalı veya onları öfkeyle dışlamamalıyız. İslamî rivayetlerde de yetimlere saygı üzerine sık sık vurgu yapılmıştır. Allah Resulü –s– bu konuda şöyle buyurur: Müslümanların en güzel evi, içinde bir yetimin yaşadığı ve ona iyilikte bulunulan evdir. En kötü ev de, orada bir yetime saygısızlık edilen evdir.

İmam Ali –s– de şöyle buyurur: Yetim çocuğun talim ve terbiyesinde kendi evladınmış gibi davran.

Sahabeden biri şöyle anlatıyor: Hepimiz Resulullah’ın –s– huzurunda oturuyorduk. Bir çocuk geldi ve şöyle arz etti: Ben yetimim ve yetim kız kardeşim ve dul anam var. Rabbimizin sana verdikleri yiyeceklerden bize de ver ki Allah da sana mutlu olacak kadar kendi nimetlerinden versin. Resulullah –s– şöyle buyurdu: Sen ne güzel konuştun evlat. Ardından sahabeden Bilal’e döndü ve şöyle buyurdu: Hadi git ve bizde ne varsa onun için getir. Bilal de içinde 21 adet hurma olan bir kapla geri döndü. Resulullah –s– şöyle buyurdu: Bak, yedi hurma senin, yedisi de kız kardeşinin, yedisi de annenin. O sırada sahabeden cömertliği ile bilinen Maaz Bin Cebel kalktı, yetim çocuğun başını okşadı ve şöyle dedi: Rabbim senin yetimliğini telafi etsin ve senin babanın salih halefi yapsın. Maaz’ın bu güzel hareketini gören Resulullah –s– sordu: Maaz, bunu neden yaptın? Maaz arz etti: Ona sevgide bulunmak için. Resulullah –s– şöyle buyurdu: Canım onun gücünün eline olana and olsun ki hangi Müslüman bir yetimin bakımını üstlenir ve bu işin üstesinden iyi bir şekilde gelir ve onun başını sevgi ile okşarsa, yüce Allah da onun makamını dokunduğu saç telleri sayısı kadar yükseltir ve amel mektubunda bir sevap yazar ve bir günahını siler.

Evet, İslam kültüründe yetim çocukların ihtiyaçlarını karşılamanın en iyi yolu, onları ailenin bir üyesi olarak kabul etmektir. Nitekim İmam Bagır –s– bu konuda şöyle buyurur:

Dört özellik vardık ki kimde olursa, yüce Allah onun için cennette bir ev yapar. Bunlar bir yetimi koruma altına almak, bir mağdura yardımcı olmak, ebeveyni sevmek ve elinin altında çalışanlara hoşgörülü davranmaktır.015