Aile ocağı, sevgi ve aşk yuvası - 21
Bugün duygusal boşanma ve aile ve çocukların üzerindeki etkisi hakkında sohbet etmek istiyoruz.
Hatırlanacağı üzere geçen bölümde çağdaş dünyada aile ocağını tehdit eden ve ciddi meselelerden biri olan çiftlerin duygusal boşanmasından söz ettik ve dedik ki aile içindeki ilişkilerin soğuması ve hatta sönmesi, çiftlerin cismi, ruhi, duygusal ve hatta söz ve davranışları üzerinde yıkıcı etkisi vardır ve aile içinde her türlü sevgi ve saygıyı yıktığı gibi pozitif enerjinin da azalmasına yol açar.
Kuşkusuz duygusal boşanma meselesi hem çiftleri ve hem çocukları olumsuz yönde etkiler ve bu yüzden bu konu aile ocağının yapısını irdelerken önemli bir konu sayılır ve tüm detayları ile erdelenmesi gerekir.
Aslında bir çokları ile akla gelen ilk soru, çiftlerin duygusal boşanmasının çocukların üzerindeki tesiri ve büyüklüğüdür. Bazıları duygusal boşanma yaşayan çiftin sadece kendileri yalnız kaldıkları hissine kapıldığını ve aile içinde tek başına kaldığını düşünerek acı çektiğini, çocuklar ise ebeveynin yayında yaşamına devam ettiklerini ve bu durumdan etkilenmediğini savunur.
Bazı araştırmaların sonuçları duygusal boşanmanın çiftlerde depresyon, ızdırap, gerginlik ve öfke gibi duygulara yol açtığını gösteriyor. Duygusal boşanma vakasını yaşayan insan artık kişisel sağlığına da duyarsız kaldığı gibi ailenin diğer fertlerinin sağlığını da umursamaz olur. Böyle bir insan görevlerini doğru biçimde yerine getirmez ve ailenin diğer fertlerine karşı sorumlulukları hakkında da soğuk davranmaya ve rağbet göstermemeye başlar.
Eğer bu insan evin kadını ise örneğin ev işlerine ve evin temizliğine karşı duyarsız olur ve genellikle yapmadığı veya yarım bıraktığı işleri söz konusudur, fakat bu işleri yerine getirmek veya tamamlamak istemez.
Eğer bu insan evin erkeği ise işine ve sorumluluklarına karşı daha fazla duyarsız olur ve bu durum duygusal boşanmadan kaynaklanan sorunu ikiye katlar. Bu durumda olan insanların ruhi bunalımları güncel yaşamlarındaki durumla düğümlenerek durumu daha da vahim hale getirir. Böyle bir ortamda insan ruhai açıdan mutlu olmaya rağbet göstermez, mutlu olan ortamlara katılmak istemez ve genellikle yalnız kalmayı tercih eder ve yavaş yavaş depresyona sürüklenerek ruhi sağlığı bozulur. Kuşkusuz ruhi sağlığı bozulan bir insanın cismi sağlığı da tehlikeye girer. Sonuçta depresyona sürüklenen bu insan ailenin diğer fertleri için de sıkıntı yaratmaya başlar.
Aile içinde gerçek neşe ve mutluluk ve samimi ortam hiç kuşkusuz anne ve babanın sağlıklı ve sevgi temeline dayalı ilişkilerinden etkilenir. Böyle bir aile ortamında çocuklar yeteneklerini daha rahat sergiler ve geliştirir. Bundan daha da önemlisi çocukların kendi gelecekleri için iyi bir örneğe ihtiyaç duymalarıdır. Duygusal boşanma ile sarsılan anne ve baba çocukları için asla iyi örnek olamaz, çünkü bu durumdaki insanlar ev ortamını çocukların sağlıklı talim ve terbiyesi için hazırlayamaz. Bu tür ailelerin içinde genellikle gerginlik ve öfke veya bir nevi duyarsızlık hastalığı hakimdir. Doğal olarak aile içinde doğru düzgün sevgi ve gönül birlikteliği görmeyen çocuk yaşamının ileriki aşamalarında ve aile ocağı kurmakta zorluk çeker ve ailevi sorunların çözümü için gerekli yetenekten yoksun olur.
Kuşkusuz her insan mutlu ve neşe dolu bir aile ortamında yaşamak ister. Buna göre bir çok ailede duygusal boşanmanın nasıl önlenebileceği sorusu gündeme gelir. Bir başka ifade ile duygusal boşanmayı engelleme yolları nelerdir?
Uzmanlara göre beklentilerin seviyesini düşürmek, yaşam tarzını değiştirmek, diyalog kurmak ve görüş alış verişinde bulunmak, duygusal boşanmanın önlenmesinde en etkili araçlardır.
Gerçekte duygusal boşanmanın temeli, yanlış gerçekleşen izdivaçtır. Çiftler en başta birbirini değiştirme çabasından el çekmeleri gerekir. İnsanlar değiştirilemez ve bunun yerine asıl kendi önceliklerimizi değiştirmemiz gerekir. Çiftler ortak yaşamlarında kavga ettiklerinde birbirini suçlamamaları gerekir. Burada ne kimse yargıçtır, ne de avukat. Her iki taraf meselenin çözümüne ne kadar katkı sağlayabileceğine bakması, esnek davranması ve gerçekçi olması gerekir. Arkadaşlarımıza ve bizimle aynı kandan olan akrabalarımıza karşı irili ufaklı hatalarını görmezden geldiğimiz gibi hayat arkadaşımızı da kendimizin vazgeçilmez ve ayrılmaz bir parçası saymalıyız, işte o zaman bir çok sorunun kendiliğinden çözümlendiğine şahit olabiliriz.
Günümüzde çiftlerin arasında şeffaflaştırma ve yanlış anlaşılmaları giderme ve aralarına düşen düğümü çözümlemenin en etkili yöntemlerinden biri “Çift tedavi” yöntemidir. Çift tedavi yönteminde karı kocanın ilişkilerini ideal yönde düzeltmek ve değiştirmek için bir dizi ortak tedavi celseleri düzenlenir. Çift tedavi yönteminde esas varsayım, çiftlerin yaşadığı sorunların bireysel olmadığı, bilakis bireyler arasında olduğu varsayımıdır. Çift tedavi yönteminde ise çeşitli teknikler kullanılır, ki bu tekniklere, “yankı tekniği” ve “güncel eşlik” tekniklerini örnek verebiliriz.
Yankı tekniğinde tedaviyi uygulayan kimse kocadan eşi ile anlaşmazlığı hakkındaki görüşünü beyan etmesini istiyor ve eşinden de kocasının sözlerini dikkatle dinlemesini talep ediyor. Bu iş, karı koca arasındaki yanlış anlaşılma bertaraf oluncaya kadar devam ediyor ve karı koca birbiriyle doğru biçimde irtibat kurma yöntemini öğreniyor.
Güncel eşlik tekniğinde ise kadın belli bir günde kocasının sevdiği işleri yapma sözü veriyor ve bunun için eşinden hiç bir şey beklemiyor, koca da belli bir günde aynı şekilde hiç bir şey beklemeksizin eşinin sevdiği işleri yapıyor. Bu tekniğin yardımı ile yavaş yavaş karı koca arasındaki yanlış anlaşılmalar bertaraf ediliyor ve yerini sevgi ve muhabbet alıyor.
Evet, her halükarda duygusal boşanmayı önleme ve tedavi etme yöntemleri oldukça önemli konulardır ve karı kocanın bu yöntemleri ve teknikleri bilmeleri gerekir.015