Sana katliamı, Suud rejiminin uğradığı yenilginin intikamı - 3
Yemen’de milli kurtuluş hükümetinin başkanının belirlenmesi, BM Yemen özel temsilcisinin bu ülkede barış müzakerelerini yeniden başlatma çabaları ve Washington’un Yemen krizine son vermek üzere hazırladığı planın Suud rejiminin muhalefeti ile karşılaşması, son günlerde Arap medyanın en çok savaşzede Yemen’le ilgili gelişmelerde üzerinde durduğu başlıklardır.
BM Yemen özel temsilcisi İsmail Veled Şeyh Ahmet geçen gün Riyad’da Yemen’in istifa eden firardaki Cumhurbaşkanı Mansur Hadi ile görüştü.
Öte yandan Şeyh Ahmet Riyad’da Mansur Hadi ile görüştüğü sıralarda Yemen siyasi yüksek konseyi Başkanı Salih Semad, Aden eyaletinin eski valisi Abdulaziz Salih bin Habtur’u milli kurtuluş hükümetini kurmakla görevlendirdi.
Aslında BM Yemen özel temsilcisi Şeyh Ahmet, geçen Ağustos ayında kuveyt’te askıya alınan Yemen barış müzakerelerini yeniden başlatmaya çalışıyor. Bu çerçevede Arap dünyasının önde gelen medyası son günlerde en çok bu konuyu ele alarak irdelemeye çalıştı.
Öte yandan Rusya’nın Sputnik haber ajansının Arapça bölümü Yemen’de krizin tırmanmasından BM’nin bu ülkeyi saran savaş durdurmakta müsamahakarlığını sorumlu tuttu. Gerçekte Suud rejiminin Yemen’e karşı kurduğu ittifak Yemen krizinin siyasi yollardan çözümlenmesinin yerine askeri seçeneği tercih ettiği gözleniyor. Yemen halk kongresi liderlerin Fares Selihi şöyle diyor: Yemen’de son günlerde çatışmaların şiddetlenmesinin sebebi, BM’nin Mansur Hadi yandaşlarına çatışmaları durdurmalarına ve geniş çaplı ateşkese evet demelerini sağlamaya yönelik müsamahakar tutumudur.
Selihi Yemen’e saldıran ittifak art arda uğradığı hezimetlere ve uluslararası camianın uyarılarına rağmen askeri seçenekten el çekmediğini, bu ittifak asla siyasi seçenek üzerinde durmak istemediğini vurguluyor. Oysa Arabistan’ın en büyük müttefiki Amerika Jasta yasasını çıkararak Suud hanedanına gözdağı vermişti.
Lübnan’ın El Ahbar gazetesi ve Mısır’ın El Bedil internet sitesi, Bin Habtur’un milli kurtuluş hükümetini kurmakla görevlendirilmesinin ardından Yemen düşmanları barış müzakereleri yolunda engel çıkarmaya devam edeceklerini yazdı.
El Ahbar gazetesi şu ifadelere yer verdi: Askeri çatışmaların artması ve müzakerelerin yeniden başlaması ile ilgili çabaların ivme kazanması ile beraber Bin Habtur’un Yemen’de milli kurtuluş hükümetini kurmakla görevlendirilmesi Yemen krizini yeni bir aşamaya taşıyabilir. Milli kurtuluş hükümeti Yemen’i savaş ve kuşatma ortamında yönetmesi gerekiyor. Bu karar Mansur Hadi yönetiminin istifa etmesi ve Hadi’nin Riyad’a kaçmasından 18 ay sonra alınıyor.
Bin Habtur’un milli kurtuluş kabinesini kurmakla görevlendirilmesinin ardından Yemen krizi siyasi ve askeri açıdan daha da vahim hale geleceği anlaşılıyor. Tahminlere göre bu kararın ardından müzakerelerin yeniden başlaması bir süre ertelenecektir, çünkü Arabistan ve başını çektiği ittifakın desteklediği tarafın bazı zaferler elde etmesi gerekiyor.
Mısır’ın El Bedil sitesi de Bin Habtur’un şimdiki şartlarda milli kurtuluş hükümetini kurmakla görevlendirilmesini Arabistan’ın yüzüne indirilen sert bir tokat niteliyor. Gerçi Riyad rejimi Yemen siyasi yüksek konseyinin kurulmasını eleştirdi ve bu konseyi tanımadığını açıkladı, fakat yüksek konseyi işlerini ilerletti ve mevcut siyasi boşluğu doldurmak amacıyla milli kurtuluş hükümetinin başını atadı. Bu gelişme müzakere sürecini zorlaştıracaktır, gerçi bu müzakereler henüz başlamadan yenilgiye mahkum olduğu gözleniyor. Şimdi ise BM bu müzakerelerin gözlemci tarafı olarak yaklaşık 18 aydır Yemen savaşını durdurma çabalarında hezimete uğradığı belirtiliyor.
Öte yandan Elcezire, Elarap ve Elhayat medya organları da ABD Dışişleri Bakanı John Kerry’nin Yemen krizinin çözümü için hazırladığı plana işaretle Riyad ve Washington arasındaki anlaşmazlıktan söz etmeye başladı.
John Kerry geçen Ağustos ayının ortalarında Yemen savaşını sonlandırmak için bir plan sundu, fakat planın kaderi belirsizliğini sürdürüyor ve BM de şimdiye kadar planda yer alan zirvenin düzenlenmesi için belli bir tarih ve mekanı belirlemediği gözleniyor. Bu durum, çatışma tarafları hala müzakerelere yeniden başlama konusunda uzlaşamadıklarını ve önceki müzakereleri başarısızlığa sürükleyen eski şartları üzerinde ısrar ettiklerini gösteriyor.
Elarap gazetesi, Amerika yönetimi BM Yemen özel temsilcisi ve Yemen’in kaçak Cumhurbaşkanı Mansur Hadi’yi baskı altında tuttuğunu ve onlardan Yemen krizinin çözümü ile ilgili yol haritasında hükümetin kurulmasını öngören maddeye, Ensarullah hareketinin başkent Sana’dan çekilmesi ile ilgili maddeye nazaran öncelik vermelerini istediğini yazdı.
Amerika yönetimi özel temsilcisinin yol haritası Yemen’de milli vahdet hükümetinin kurulmasına dayanmasını ve Ensarullah hareketinin de seçkin rolü bulunmasını istiyor. Amerika Ensarullah’ın başkent Sana’dan çekilmesi ve daha sonra da silahlarını üçüncü bir tarafa teslim etmesini öngörün maddelerin daha sonra uygulanmasını istiyor.
Elarap gazetesi Amerika’nın bu tutumu Ensarullah hareketinin yeni hükümette bulunma talebi ile örtüştüğünü, oysa Yemen’in firardaki yönetimi buna karşı çıktığını ve öncelikle Ensarullah’ın Sana’dan çekilmesini ve silahlarını teslim etmesini istediğini belirtiyor.
Elhayat gazetesi ise şu değerlendirmede bulunuyor: Gerçi Amerika kararlı fırtına operasyonu ve 2216 sayılı kararnamede Arabistan’ı destekledi, ancak bundan bir kaç hafta önce de Yemen’deki müsteşarlarını geri çekti. Şimdi ise Amerika Riyad ve Mansur Hadi’ye müzakerelere başlamaları için baskı uyguluyor. Gerçi şimdi bu müzakerelerin referans olma durumu ve öncelikler değişti, fakat Arabistan Washington’un isteklerine evet diyemiyor, çünkü Yemen’e müdahaleyi kendisi için kader belirleyici bir durum olarak görüyor. Arabistan Yemen’e müdahaleyi kendisinin ve FKİK üyelerinin güvenliğinin güvencesi olarak görüyor ve İran’ın Yemen’de ve her türlü müzakerede ifa ettiği rolü tehlikeli değerlendiriyor. Oysa Amerika Yemen’de asıl El-kaide’nin güçlenmesini tehlikeli buluyor. Bu yüzden iki ülke Yemen’deki önceliklerin üzerinde anlaşmazlık yaşadıkları gözleniyor.
Öte yandan sonunda sınır tanımayan hekimler örgütünün de sabrı tükendi ve Arabistan savaş uçaklarının örgüte bağlı hastaneleri bombardıman etmesine gösterdiği tepkide Yemen’den çekilme kararı aldığını açıkladı.
Aslında sınır tanımayan hekimler örgütü bu kararı ile bir nevi kararlı fırtına operasyonunu ve Arabistan’ın başını çektiği Arap ittifakını kınadı ve ayrıca BM genel sekreteri Ban Ki Moon’un yüzüne de sert bir tokat indirdi.
Konuyu ele alan Ray el Yom gazetesi baş yazısında bu karara değinerek sonunda sınır tanımayan hekimler örgütünün de sabrı tükendiğini ve Arabistan savaş uçaklarının örgüte bağlı hastaneleri bombardıman etmesine ve onlarca hekim ve hemşire ve hasta ve kadın ve çocukları katletmesine gösterdiği tepkide Yemen’den çekilme kararı aldığını yazdı.
Sınır tanımayan hekimler örgütü bundan önce Suud ittifakına bağlı savaş uçakları örgütün gözetiminde faaliyet yürüten Hacce eyaletindeki Abas hastanesine düzenledikleri hava akınında 19 sivil öldüğünü ve 24 kişinin de yaralandığını açıklamıştı.
Gerçekte bu saldırılar örgütü Yemen’deki hekim ve hemşire kadrosunu çekme kararı almaya zorladı. Dünyanın en büyük uluslararası hayırsever kurumlarından biri olan bu örgütün Yemen’den çekilme kararı kararlı fırtına operasyonu ve Arabistan ve tüm müttefikleri ve hamilerini kınama anlamına gelir ve bir kez daha Yemen’de yaşananların insan hakları ihlali olduğunu ve bombardımanların ve kuşatmanın devam etmesi bu ülkenin insanlarının hayatını tehlikeye attığını göstermektedir.
Aslında sınır tanımayan hekimler örgütünün Yemen’den çekilme kararından sonra Arabistan’ın başını çektiği Arap ittifakının resmi sözcüsü Ahmet Asiri de artık bombardımanların büyük bir titizlikle yapıldığını ve Yemen’de sadece askeri hedefler vurulduğunu da iddia edemez. Öte yandan bu karar BM genel sekreteri Ban Ki Moon’un da yüzünü kızarttı. Çünkü Moon bundan bir kaç hafta önce Arabistan’ın baskıları yüzünden bu ülkenin ve müttefiklerinin adını çocuk haklarını ihlal eden rejimlerin listesinden çıkarmış ve böylece Arabistan ve müttefiklerinin Yemen’de çocukları katliam etmesine göz yummuştur.
Öte yandan Arabistan’ın başını çektiği Arap ittifakının elebaşıları sınır tanımayan hekimler örgütünün Yemen’den çekilme kararının ne gibi hukuki sonuçları olacağının bilincindedir ve bu yüzden hızla bir bildiri yayımlayarak bu karardan duydukları esefi dile getirerek örgüt yetkilileri ile bu krize çare bulmak için görüşme talebinde bulunmuştur. Gerçi örgütün bu davlete olumlu cevap vereceği düşünülmüyor. Nitekim örgüt bir bildiri yayımlayarak son aylarda iki kez Arap ittifakının üst düzey yetkilileri ile görüştüklerini ve yönettikleri hastanelerin coğrafi konumunu ve haritalarını onlara verdiklerini ama buna rağmen dört hastane ittifaka ait savaş uçaklarınca hedef alındığını açıkladı. Sınır tanımayan hekimler örgütü bildiride Arap ittifakı elebaşılarının Riyad’da verdikleri sözlere bağlı kalmadıkları ve sürekli örgüte ait hastaneleri vurdukları anlaşıldığını ve böylece bu ittifakla yeni oturum düzenlemenin faydası olmayacağını vurguladı.
Aslında sınır tanımayan hekimler örgütünün böyle bir sonuca varmakta pek haksız olmadığı anlaşılıyor. Arabistan’ın başını çektiği kararlı fırtına operasyonunde yer alan ittifak son 17 ayda Yemen’de 7 bin insanı katletti, on binlerce Yemenli vatandaşı da yaraladı ve bu yoksul ülkenin tüm altyapılarını çökertti ve tarihi eserlerini imha etti. Arabistan hatta okullara, hastanelere, düğünlere ve yas törenlerine bile acımadı.015