Kasım 25, 2016 14:46 Europe/Istanbul

Gerçekte İran İslam Cumhuriyeti ile AB arasındaki karşılıklı ortak çıkarlar ve yönler, aralarındaki ihtilaf konularından çok daha fazladır.

Stratejik konumdan yararlanmak, bölgesel önemli konumda yer almak, muazzam enerji kaynakları ve büyük piyasası, AB üyeleri başta olmak üzere başka ülkeleri İran ile ilişki kurmaya teşvik edecek çok önemli etkenler ve fırsat yaratan durumlardır.

İran’ın Ortadoğu bölgesinde konumu eşsizdir. Gerçekte İran İslam Cumhuriyeti bölge stratejik konuma sahiptir. Bu konum tüm siyasi, iktisadi, ticari, bilimsel, teknolojik ve kültürel alanlarda uluslararası stratejistlerin itiraf ettiği bir konudur. Bu etkenlerden hareketle İran İslam Cumhuriyeti bölgenin barış ve güvenliğinin teminedilmesinde anahtar rol ifa edebilir. İran İslam Cumhuriyeti stratejik konumuna dayanarak Fars körfezi bölgesinde her türlü güvenlik sisteminin temel unsurudur. Nitekim İran’ın anahtar konumu Tahran ve AB başkentleri arasında işbirliği ve teamülde çok önemli zeminleri oluşturabilir.

İran İslam Cumhuriyeti’nin çeşitli çatışmaların ve krizlerin ve istikrarsızlığın devam ettiği bir bölgede istikrarlı bir ülke olarak yer alması, İran’ın stratejik rolünün önemini yansıtır ve bölgesel teamüllerde güvenlik bazında İran ve bu coğrafyanın sınırları yakınında yer alan AB arasında önemli bir unsur sayılır. Oysa bölgenin Arap ülkeleri genellikle birbiriyle tarihi anlaşmazlıkların yanı sıra toprak anlaşmazlığı içindedir ve hiç bir zaman bölgede etkili bir güvenlik sistemi kurmaları düşünülemez.

Öte yandan bölgelerarası ilişkiler çerçevesinde işbirliği de İran ve AB ülkeleri arasındaki işbirliğinin bir başka boyutu olabilir. Yine Afganistan ve Irak ve Suriye konularında istişare ve görüş alış verişi, Fars körfezinde güvenlik ve istikrarın sağlanması, orta Asya bölgesi ve Ortadoğu’nun karmaşık vaziyeti alanları da İran ve AB arasında önemli işbirliği zeminleri olabilir.

Gerçekte İran’ın bölgede sahip olduğu stratejik konumve bölgesel teamülleri İran ve AB ülkeleri arasında işbirliği ve istişare bağlamında çok iyi ve geniş zeminler oluşturarak tarafları birbirine yakınlaştırabilir. İran İslam Cumhuriyeti bu çerçevede, AB ile iktisadi işbirliğini geliştirmeyi bölgenin istikrarına katkı ve hem kendisi ve hem bölge ülkelerinin milli çıkarları ve hedefleri yönünde değerlendiriyor.

Avrupa parlamentosu son otuz küsur yılda İran’la ilgili özel kararnameleri veya genel kapsamlı kararnamelerinde İran’ın iç ve dış meselelerinden bir çok konuyu tartışmaya açmış ve genellikle eleştirmiştir. Ancak Avrupa parlamentosunda bazı kanatlar da İslamî şura meclisi milletvekilleri ile teamülde bulunmaya ve karşılıklı parlamenter heyetlerin ziyaretine ilgi duyduğu açıktır. Nitekim son yıllarda çeşitli parlamenter gruplar İslamî şura meclisi veya Avrupa parlamentosundan karşı tarafı Tahran’da veya Brüksel veya Strasburg’da ağırlamış ve görüşmelerdebulunmuştur.

Şimdi ise Bercam nükleer anlaşması sonrası dönemde oluşan yeni atmosferde bu süreç uygun bir tanımla yeniden başlatılabilir. İran meclisi ve Avrupa parlamentosunun parlamenter heyeti veya ilişkiler grubunun varlığı resmi olarak iki parlamentonun milletvekilleri arasında işbirliği ve parlamenter ilişkileri geliştirme bağlamında uygun zemin olabilir. Bir nevi dostluk grubu veya parlamenter lobi sayılan ilişkiler heyeti çerçevesinde İranlı milletvekilleri ile Avrupalı parlamenterlerin ilgi duydukları çeşitli konuları tartışmak ve aralalrındaki işbirliğini geliştirme yolları için zemin hazırlamak mümkün. Bir çok durumda İran ve Avrupa meclislerinin milletvekilleri arasındaki diyalog üzerinden bu milletvekilleri iki tarafın resmi temsilciler, politikacılar, devlet adamları ve diplomatlardan daha iyi bir şekilde ve hiç bir siyasi ve diplomatik kısıtlama ve protokole tabi olmaksızın mevcut sorunları tartışarak bu sorunlara çözüm yolu bulabilir ve sonuçta tarafların parlamenter, siyasi, iktisadi, ticari ve kültürel işbirliğinin gelişmesine vesile olabilir.

AB dünyanın en büyük iktisadi ve ticari bloku olarak dış ticaret alanındaki ilişkilerinde koordineli ve uyumlu hareket ediyor ve dünyanın çeşitli bölgelerinde etkili bir dayanışma sürecinin şekillenmesine destek veriyor. Bu arada AB bölgesel ticari blokların kurulmasına da destek veriyor. AB  ülkelerine göre bölgesel işbirliğinin geliştirilmesi bu bölgelerde yer alan ülkelerin arasında ihtilafların ve gerginliklerin giderilmesi ve istikrarın sağlanmasında  çok etkilidir.  AB çeşitli bölgesel iktisadi birliklerin arasındaki ilişkileri düzenlemekle bu bölgelerde yer alan ülkelerle ilişkiler daha iyi düzenlenebileceğini ve bu ülkelerle tek tek müzakere etmek  ve zaman ve maddi açıdan daha fazla bedel ödemek yerine bu ülkelerin kurduğu birlikle müzakere etmek ve işbirliği anlaşmaları imzalamak daha mantıklı ve daha uygun olacağını düşünüyor. Bu yüzden AB bölgesel dayanışma çerçevesinde bölgesel birliklerin arasında ilişkilerin gelişmesine destek veriyor ve bunun dünyanın ticari blokları ile ilişkilerini geliştirmekte yararlı görüyor. AB’nin FKİK, ASEAN ve diğer bir çok bölgesel kurum ve kuruluşla  ortak oturumlar düzenlemesini de bu çerçevede değerlendirmek gerekiyor. Buna göre İran’ın de üyesi olduğu EKO ile AB arasında ortak oturum düzenli olarak her yıl gerçekleşebilir.

İran İslam Cumhuriyeti  önemli ve stratejik konumu itibarı ile FKİK ülkeleri, orta Asya ve Hazar denizi bölgesinde yer alan ülkelerle işbirliği ve teamül üzerinden  ve EKO gibi iktisadi kurumlar veya OPEC gibi petrol üreten ülkelerin teşkilatı ile işbirliği çerçevesinde önemli ve anahtar rol ifa ederek AB ile ilişkilerini düzenlemekte özelbir yer bulabilir.

İran sahip olduğu muazzam petrol ve doğalgaz kaynakları yüzünden Avrupalı büyük firmaların ilgi odağındadır. Öte yandan Avrupa’ya enerji taşıyan Nobacco doğalgaz boru hattı projesi gibi bazı projelerin ciddi engellerle karşılaşması ve Avrupa’nın bu konuda Rusya’ya olan bağımlılığını azaltmak istemesi, İran’ı AB ülkelerinin ihtiyaç duyduğu enerji ihtiyacını karşılayan temel üreticilerden biri yapabilir. Özellikle AB enerji kaynaklarını çeşitlendirmek de istemektedir. Bu çerçevede AB İran ile yakın ilişki kurmayı, enerji alanındaki sakıncaları bakımından önemsiyor.  Bir kaç sanayileşmiş ülkeden oluşan bubirlik başta petrol olmak üzere enerji meselelerine yönelik özel hassasiyeti vardır.  Aslında petrolün AB ülkeleri için  önem arz etmesi, birliğin bu enerjiye sahip olan ülkelere özel bakışı olmasına neden oluyor.  Öte yandan İran İslam Cumhuriyeti de bir yandan yirmi yıllık kalkınma programında iktisadi kalkınmayı önemli hedef olarak bilerleyen ve öbür yandan enerji alanında eşsiz bir konuma sahip olan bir ülke olarak kalkınma için doğru bir yol olan enerji diplomasisi sayesinde Avrupalı firmaların yatırım ve katılımından ve maddi imkanlarından kalkınma yönünde yararlanabileceğini düşünüyor.  Bu işbirliğinde enerji ile dış politikanın birleşmesi, ortak çıkarlar çerçevesinde  daha fazla işbirliği fırsatı doğurarak sonuçta barışçıl ilişkilerin devam etmesine ve milli çıkarların gelecekte de temin edilmesine vesile olabilir.

Aslında AB’nin İran için önemi ve iki taraf için çıkarları çoktur, ancak burada sadece bazılarına değinmek istiyoruz.

  • AB de BM gibi İran’ın uluslararası arenalarda ve özellikle ticari alanlarda varlık sergilemesi açısından uygun bir kapı gibidir. Bu konu özellikle İran’ın siyasi açıdan ağırlığının artması bakımından önem arz ediyor.
  • İran ve AB arasında ticari müzakerelerin yeniden başlaması İran’ın nükleer dosyasının çözüme kavuşmasına endekslenmişti. Bu sürecin yeniden başlaması İran ve dünya ticaret örgütü arasında ticari müzakerelerin yeniden başlaması için iyi bir deneyim olacaktır. Bir bakıma İran ve AB arasındaki müzakerelerin başlaması İran ve dünya ticaret örgütü arasında muhtemel ticari müzakerelerin başlamasına vesile olabilir. Bundan başka AB, dünya ticaret örgütünün önemli bir tarafı ve örgüte yön vermekte etkili rol ifa etmesi itibarı ile ve yine birliğe üye ülkelerin iyi işbirliği şartlarında İran’ın bu örgüte üye olarak kabul edilmesinde olumlu ve yapıcı rol ifa edebilir.
  • AB’nin IMF, dünya bankası, dünya ticaret örgütü, OECD ve benzeri kurumlarda konumu ve bu konumların üzerindeki nüfuzuna bakıldığında, AB iki tarafın kazanacağı bir işbirliğine irade ettiği takdirde ve bu nüfuzu kullanarak söz konusu mali kurumların imkanlarından yararlanmak mümkün. AB teknik, teknolojik, sanayi, mali ve para imkanlarına sahiptir ve bu yüzden İran’ın kalkınma ve imar projelerine büyük yatırımlar yatırım yapabilir ve teknoloji transferi yapabilir.
  • Stratejik ihtiyaçları karşılamaya gelinci, üretim sürecinde bazı belirleyici ihtiyaçların karşılanması, İran’ın AB ile iktisadi ilişkilerini korumak ve takviye etmekte yüksek çıkarları olduğunu gösteriyor. Nitekim sanayi verilerinin yanı sıra teknolojik gereksinimler de önem arz ediyor.
  • AB ile ilişki kurmak İran’ın dış ilişkilerinde denge kurma bakamından da önemarz ediyor. Çünkü yeşil kıtada yer alan ülkeler dünyanın şimdiki düzeninde önemli aktörlerden sayılıyor.

İran ve AB işbirliği yapmak için yüksek kapasiteleri bulunuyor. Bugün İran ve AB diyalog modelleri arasında iki tarafın da kazançlı çıkacağı yeni bir modele göre ilişkilerini yeniden tanımlayabilir. Eğer İran ve AB arasında uygun diyalog ortamı oluşursa, iki taraf arasında sorun yaratan konular işbirliği alanlarına dönüşebilir. Dolaysıyla yapıcı teamül ve yeni işbirliğinin başlatılması için ortak bir algılamaya ihtiyaç bulunduğu gözleniyor ve bunu da Bercam nükleer anlaşması karşıladığı anlaşılıyor. Buna göre AB de son onyılda İran ile ilişkilerini gözden geçirerek yeni oluşan ortamda yeni ve olumlu bir ilişki sürecini başlatmaya sıcak bakıyor. Gerçekte Bercam nükleer anlaşması AB’nin İran ile ilişkilerini düzenleme bağlamında bir nevi strateji ve karar ekseni olabilir. Üstelik İran ve AB arasında işbirilği Ortadoğu gibi jeo politik ve aynı zamanda huzursuz bir bölgeye barış, istikrar ve huzur armağan edebilir ve bu yüzden bu işbirliği uluslararası camia için de faydalı olur.

Her halükarda İran ve AB ilişkilerinin önemini anlatmak medyanın önemli görevlerinden biridir. İran Ortadoğu ve Fars körfezi gibi stratejik bölgelerde stratejik önemi sahiptir. AB de yeşil kıtada ve uluslararası arenada önemli bir aktör sayılır. Buna göre iki tarafın teamülü uluslararası camiaya büyük faydaları dokunacağı kesindir.