Kasım 28, 2016 15:43 Europe/Istanbul

Direniş ekonomisi modelinde, kültürel politikalar, terbiye ve eğitim, ekonomik politikaların yanında önemli ve kilit bir rol ifa eder.

Direniş ekonomisi, asil dini ve ahlaki değerleri toplumda yerleştirerek, ekonominin büyümesi ve canlanmasına katkı sağlar ve İslam'ın ideal toplumunun tahakkuku için zemin sağlar.
Hatırlayacağınız üzere, geçtiğimiz bölümde, direniş ekonomisinin İslami düşünce v öğretilere dayalı olduğunu ifade etmiştik, kalkınma ve ilerleme modeli olarak direniş ekonomisinin iki yönden İslami düşüncelerle ilişkilidir. Bu modelde bir taraftan, İslam açısından ekonomi patlolojisi yapılır, diğer yandan da, tehlike ve tehditler karşısında ekonominin güçlendirilmesi için plan ve stratejiler, İslam düşüncesinden alıntılanıyor zira, İslam öğretilerinde, toplumun ekonomik ilişkilerinin düzeltilmesi, akide ve ibadet meseleleriyle birlikte gündeme getiriliyor. Kuran öğretilerine göre, insanın gerçek mutluluğu, tevhid, ekonomi sağlığı ve yolsuzluk yapılmaması sayesinde tahakkuk bulur. Yüce Allah, sağlıklı ve canlı ekonomiye toplumun daimi ve sürdürülebilir biçimde sahip olup, yararlanması için birey ve toplumun temizliği, takva ve adaleti kriter olarak gösteriyor.

Nitekim Araf Suresinin 96. ayetinde şöyle buyrulmaktadır: "Eğer, o memleketlerin halkları iman etseler ve Allah’a karşı gelmekten sakınsalardı, elbette onların üstüne gökten ve yerden nice bereketler(in kapılarını) açardık..."

Direniş ekonomisinden bahsederken, tevhidi dünya görüşüne dayalı olan ve yaşamın maddiyat konularını belli bir model ve yorum çerçevesinde takip eden bir ekonomiden söz ediyoruz. 

Tevhidi dünya görüşünde, hayatın felsefesini ve hangi hedef için varoluğunu bilmesi ve hayat talimatlarını Vahyani kaynaklardan alması halinde, ekonomi,  yaşam ve geçimini İlhai ve Vahyani hedefler üzerine kurmuş olur.

Bu yüzden bu insan eğer, bir araç, teknik veya sanayi edinmesi halinde, onu kendi inandığı hedefler için kullanmış olacak.

Ekonomi bilimi de bu araçlardan biri sayılıyor, İslami kültür ve inanç, bu araçların insan tarafından nasıl kullanılacağını sunuyor, böylece direniş ekonomisi, bir yandan İslami değerler, kültür ve ilkeler karışımıyken diğer yandan da o değerlere dayalı stratejiler, teknikler ve politikaları içeriyor. Örneğin, direniş ekonomisinde üzerinde durulan önemli meselelerden biri, cihat konusu ve cihatçı kültürdür.

Kuran-i Kerim ayetleri ve rivayetlere göre, cihat, kutsal bir çaba ve gayretten ibarettir ve Allah yolu için oluşmuştur. 

Direniş ekonomisinde önemli bir konu sayılan ekonomi cihadı, bütün ekonomik faaliyetler İhalı koku ve renk alır. Bu yaklaşım, İslam'in dünya görüşünden kaynaklanıyor.

Bu bakışa göre, dünya, ahiret için bir geçiş köprüsüdür ve insan dünyada nefsani tutuku ve dış düşmanlarla mücadele verir.

ekonomi cihadı da, kökü İslam kültüründen gelen bir karamdır ve  geleneksel ekonomik düşüncelerde sık sık görülen çıkarcı düşüncenin aksine, Allah yolunda ekonomi cihadı, dünya ve ahiret mutluluğun garanti eder.

Bu düşüncede, kişsel çıkarları esas alan liberel ekonomik düşüncenin tersine, toplumsal çıkarlarını dikkate alarak, kişsel çıkarları, toplumsal çıkar ve maslahatları tehlikeye atmayacak şekilde, belli kurallar çerçevesinde kabul ediyor.

Böylece direniş ekonomisi modelinde, kültürel politikalar, terbiye ve eğitim, ekonomik politikaların yanında önemli ve kilit bir rol ifa eder. Direniş ekonomisi, asil dini ve ahlaki değerleri kalıplaştırarak, ekonominin büyümesi ve canlanmasına katkı sağlar ve İslam'ın ideal toplumunun tahakkuku için zemin sağlar.

Hatta Batılı ekonomistler bile, ekonomi eğitiminin önemine vurgu yapmışlardır. Mesala, 1983 yılında ABD başkanınına hitaben hazırlanan "millet tehlikede" başlıklı bir raporda şöyle ifade ediliyor:

"ABD'nin dünyada ekonomi, bilim ve teknolojideki öncülüğü ilk kez Japon kalitesi randmanı ve Alman dayanıklığı gibi güçlü rakipler karşısında, onların modern eğitim sistemi yüzünden tehlikeyle karşı karşıya kalmıştır. Bu süreç, Amerikan toplumunun güvenliği ve onurunun zarar görmesine neden olur."

Bu raporun başkana sunulmasının ardından, ABD'de genel eğitimin muhtelif seviyelerinde ekonomi eğitimi için ciddi planlamalar yapıldı.

Bu plan uyarınca, ABD genel eğitim sistemine, eğitim kitaplarında değişiklik yapılarak Amerikan öğrencilerin bilişsel ebadı, teknik ve eğilim boyutlarının ilk, orta okul ve lise seviyelerinde güçlendirilmesine gayret gösterildi.

Kutsal İslam dini işte bu noktaya, bin 400 yıl önce vurgu yapmıştır. İslam önderleri ve liderlerinin ticaret hükümlerinin öğrenilmesi gerektiğine ve helal mal ve ekmek kültürünün yayılmasına tekrar tekrar yaptıkları vurgu, İslam'ın ekonomi eğitimine ciddi biçimde önem verdiğini göstermektedir. Sağlıklı ve verimli bir ekonominin tahakkuk bulması için, ekonomi ile ilgili doğru görüş, bilgi ve eğitime ihtiyç var. Direniş ekonomisi ise, bir yandan İslam değerlerini yayıp, yerleştirmeye, diğer yandan da israf, tüketicilik, tamahkarlık gibi uygun olmayan kültürlerle mücadele etmeye çalışıyor.

Bu yüzden İslam İnkılabı Rehberi Ayetullah Hamanei, direniş ekonomisi modelini sunuarken, kültürel ve ekonomik meselelerin patolojisinin büyük vurgu yapmıştır. 

Direniş ekonomisi, bir İslami düşüncedir, Bu düşünce, unsurlar ve endekslerinin önce belirlenmesi, ilke ve temellerinin tesip edilmesi ve bu ilkelere dayalı anlalizler yapılması halinde toplumda yerleştirilebilir.

Direniş ekonomisi, toplumun ilerleme ve kalkınmasını, tevhidi dünya görüşü ve İslam ideolojisinden kaynaklanan ekonomik faliyetlerle ilgili kültür ve değerlerin toplumda yerleşmesi halinde sağlayabilir

Bu şartlarda, sıradan insandan yetkiliye ve ekonomi üreticileri ve işadamlarına kadar toplumun her bir ferdi, kendi üzerine düşeni yapması gerekiyor.

Evet, direniş ekonomisi, kısa süreli selbi bir yaklaşım ve sırf bir savunma tekniği değil, bir nevi eylemsel bir ekonomi ve ileri görüşlü bir yaklaşımdır.

Bu yaklaşımda, hem İslami olan ve hem bizi ekonomide hakkettiğimiz konuma ulaştırabilecek ideal bir ekonomi peşindeyiz. Böyle bir ekonomi, İslam dünyası için etkin ve ihlam verici ve büyük İslam medeniyetinin şekillenmesine zemin sağlabilecek.

Direniş ekonomisinde dillendirilmesi gereken çok hassas bir nokta da, dirençli ekonomi ile savunma ekonomisidir.

direniş, savunma ve müdafaa anlamındadır, yani, gelen darbeleri etkisizleştirmekten ibarettir, ancak dirençli ekonomi, direnişin ötesinde bir konudur. Bu konu, İslam İnkılabı Rehberi'nin konuşmasında da dikket alınmıştır.

Ayetullah Hamanei bu bağlamda şöyle beyan etmiştir:

"Direniş ekonomisi, kendi etrafımıza duvar örmek ve sadece savunma amaçlı bir şeyler yamak değil". Bu sözler, direniş ekonomisinin savunma ekonomisindan daha geniş kapsamlı bir eylem alanı olduğunu gösteriyor.

İslam İnkılabı Rehberi başka bir yerde de şöyle buyurmuştur:

"Direniş ekonomisinde, önemli ve temel bir ilke, ekonominin dirençli olmasıdır, ekonomi dirençli olmalıdır".

Dirençli ekonomi, tehdit ve baskılar karşısında iki biçimde yer alır; birinci, dirençli olması ve dışarıdaki düşmanlar tarafından baskı fırsatını alır, ikinci şu ki, baskı ve tehdit oluşması halinde, güçlü ve sağlam yapı ve belli planın olması için kendiliğinden baskıyı defeder.

İslam İnkılabı Rehberi Ayetullah Hamanei şöyle buyurmuştur:

"Ekonomi, dirençli olmalıdır, düşmanın komploları karşısında direnmelidir... hepimizin görevi, ülkeyi düşmana karşı geçilmez, etkilenmez ve güçlü hale getirmek ve korumaktır. İşte bu gündeme getirdiğimiz direniş ekonomisinin gereksinimlerinden biridir.

İslam İnkılabı Rehberi başka bir yerde de şu şekilde uyarıda bulunmuştur:

"Dirençli bir ekonomi, kendi içini inşa etmekte dirençli ve dayanıklı olan ve direnen ve dünya bu veya şu köşesindeki muhtelif değişikliklerle sallanmayan bir ekonomidir".

 İslam İnkılabı Rehberi'nin kullandığı tabir, ekonominin kendisi, sahip olduğu yapı türüyle gelen baskıları defetmesi gerektiğini gösteriyor. Oysa savunma ekonomisi, sadece baskı ve tehditler karşısında savunmakla yetinir ve bu yolda, güçlü ekonomik yapı ve temeller ve belli programa sahip olmadığı için ciddi şekilde zarar ve darbe görür. Bu ekonomi, belki baskılarını bertaraf edebilir, ancak direnen ekonomiye gelen zarar daha fazla olacak.

Böylece, direniş ekonomisi, öncü ve fırsat yaratan bir ekonomidir. Yani sadece fiili imkanlarla yetinmiyor, yeni faaliyet zeminleri peşindedir.