Mart 04, 2017 06:16 Europe/Istanbul

Direniş ekonomisinin gerçekleşmesi için önünde birçok kültürel engeller var. Bu yüzden kültürel faaliyetler direniş ekonomisinin tahakkuku için çok önemli bir konudur.

Buna ilaveten, direniş, cihat ve mücadele kültürü gibi genel anlamlı kavramların üzerinde durup, reklamını yapmak ve yaymak ve böylece uygun kültürel kavramın yaygınlaştırılması gerekiyor. Direniş ekonomisinde kültür inşa etmekle ekonomik cihat, Allah yolunda cihat etmek gibi öneme sahip olacak.

Değerli dostlar, bugün "Direniş ekonomisi, İslami kalkınma ve ilerleme modeli" adlı dizi sohbetimizin son bölümünde sizlerle tekrar birlikte olmanın mutluluğunu yaşıyoruz. 

Bugünkü sohbetimizde, direniş ekonomisindeki bazı diğer unsurlar ve bileşenlere değineceğiz, ardından bir sonuç değerlendirmesiyle bu dizi sohbetimizi kapatmış olacağız.

Direniş ekonomisinin önemli altı yapılarından biri, enflasyonun kontrol altına alınmasıdır, ancak bu önemli husus çok az dikkate alınmıştır.

Enflasyon, yaptırım ve baskı altındaki toplumlara acı ve çile çektiren bir sorundur. Ancak bu sorun yanlış bir toplumun finansal ve parasal sistemindeki yanlış kararlar ve planlamalar sonucu ortaya çıkabilir.

Enflasyon halihazırda bir hastalık gibi, ekonominin bağışıklık sistemini ciddi sorunlara maruz bırakmıştır, öyle ki bu mesele, uluslararası arenada, enflasyon yaşanan ülkelerin ihracatını azaltırken ithalatını arttırmış bulunuyor. Bu da, yurt içinde ürünlerin fiyatının yüksek olmasından ötürüdür. Bu yüzden ekonomi, enflasyon şartları altında istendiği kadar  verimli olamaz, zira fiyatların yüksek olduğundan, üretim maliyeti artar ve bunun sonucunda yurt içinde üretilen mallar, dışarıda daha ucuz maliyetle üretilen benzer ürünlerle rekabet gücünü kaybeder. üretim zayıflayınca da, işsizlik artar ve nihayetinde, toplumda işsizlik oranı ve sosyal suçlar artar ve ardından o toplumun toplumsal, siyasi ve güvenlik amaçlı masrafları da buna paralel tırmanır ve bu da, bir toplumu, direniş ekonomisi hedeflerinden alıkoyar.

Nitekim söylediğimiz gibi, direniş ekonomisinde, yerli üretim ve üreticilere desteğe öncelik verilmesi gerekiyor. Enflasyonun kontrolü, hem üreticiler ve hem tüketiciler için güvenli bir ortam sağlamış olacak.

Direniş ekonomisinin tahakkuk bulması için atılması gereken başka ve etkin bir adım ise, çıkarcılık ve vurgunculuğun kontrol altına alınmasıdır.

Çıkarcılıktan maksat, piyasadaki dalgalanmalarından yararlanarak kolay yoldan kazanç elde edilen üretken olmayan faaliyetlerdir.

Çıkarcılık ve aracılığa dayalı ekonomilerde, en fazla zarar gören bölüm üretken sektör olur, ekonomi mekanizmaları, balon fiyatlara doğru gider ve dev dalgalanmalar oluşur. Bu gibi ekonomiler, dış baskı karşısında en ufak direniş göstermeden hızla dağılır.

Direniş ekonomisinin tahakkuk bulması için gereken bir diğer husus ise, piyasa döviz fiyatının stabilize olmasıdır. Döviz piyasasındaki dalgalanmalar, üretim, arz ve talebi etkiler ve bu bağlamdaki düzeni ve pazarı bozar. Bu yüzden hükümet, finans ve döviz politikalarını belirleyen en önemli makam olarak, döviz piyasasındaki dalgalanmaları, önleyici tedbir ve önlemlerle en düşük seviyeye indirebilir ve böylece ekonomi ilerideki şiddetli şoklara maruz kalmaktan kurtulabilir.

Piyasaya uygun ve gerektiği miktarda döviz pompalanması, sanayi sektörü ve halkın genel ihtiyaçlarına ilgi ve önem gösterilmesi, piyasanın şartlarına göre uygun merci kurun belirlenmesi, hükümetlerin döviz piyasası ve fiyatının kontrolü için alabilecek ileriye dönük tedbirler olabilir.

Bu yüzden döviz kurlarının kontrolü ile direniş ekonomisinin tahakkuku için zemin sağlanmış olabilir.

Petrol gibi tek ürüne dayalı gelire bağımlılıktan kurtulmak da direniş ekonomisinin tahakkukuna katkı sağlayabilecek bir diğer politikadır. Bu bağlamda, petrol dışı ürünlerin ihracatında var olan kabiliyetler tespit edilerek, uygun ve ölçülü siyaset koymak suretiyle planlama yapılması için çaba gösterilmelidir. Bu kabiliyetler, tarımsal ürünler veya hatta turizm sektöründe olabilir. Tek ürün gelirine bağımlılıktan toplum kurtulmalı ve esneklik kabiliyetini arttırmalıdır. Ekonomi, alternatif yollarla kolay biçimde erişmekle, uygulanan baskı ve yaptırımların üstesinden gelebilecek.

Direniş ekonomisinin tahakkuk bulması için ekonomi ve ticaret diplomasisinin de takviye edilmesi gerekiyor. Günümüz dünyasında, hiçbir ülke kendisi için ekonomik bir duvar örme gücüne sahip değil. Uluslararası düzeyde işler bölünmüştür ve bu doğal bir ekonomik ilke sayılır. Uluslararası pazarda ekonomiyi zararlardan uzak tutma yolu, pazarda pazarlık gücünü kazanmaktır. Örneğin, piyasada pazarlık gücünü kazanmak için ihtiyaç olan belli ürünlerde özel bir brand ve markaya sahip olmak ve pazarda kendi için bir pay elde etmek gerekiyor. Dost ülkelerle özel ekonomik ilişkiler kurmak, bölgesel bloklar kurmak, büyük bir partnerden kaç tane küçük partnere ticari ortakların sayısını arttırmak, direniş ekonomisinin tahakkukuna katkı sağlayabilecek uygun yoldur.

Değerli dostlar, "direniş ekonomisi, İslami kalkınma ve ilerleme modeli" adlı dizi sohbetimizin son bölümünde konuyu toparlayıp bir sonuç değerlendirmesi yapmak istersek şunu ifade etmemiz gerekiyor ki:

Düşman ve sulta düzeninin ülkelerin geri kalmasını sağlamak için kullandığı yöntemlerden biri ekonomide kriz ve balon dalgalanmalar oluşturmaktır. Bu krizler bir taraftan tehdit, diğer taraftan ise fırsat sayılabilir. Eğer ülke yönetimi ve halkı, sadece kısa vadeli, geçici ve başka bir deyişle sakinleştirici bir çözüm peşinde olsalar, ekonomik yapıları değişmeyecek ve ülkenin bütün imkanları, çekişmeler ve dalgalanmaların yatıştırılması için harcanacak ve böylece kaynaklar ziyan olacak. Bu durum ise hiç kuşkusuz büyük bir tehdit sayılır. Ancak eğer bu baskılar bir ülkenin ekonomik yapısında reform ve değişikliğe neden olursa, sonunda, ekonomi bağımsızlaşır ve kendi ihtiyaçlarını o ülke karşılayabilir ki bu ekonominin güçlendirilmesinden ibarettir.

Bu iş ve gereken fırsatların sağlanması için sistematik, uzun vadeli ve stratejik bir düşüncenin varlığına ihtiyaç var. Bu yüzden, yaptırım ve baskı altındaki toplumlar, yeni ekonomik alanlarda yenilik ve yaratıcılık ve de teorisyenlik yapmaları şarttır. Bu arada, İslami toplumlarda, İslam öğretilerine dayalı kendi ekonomik, siyasi ve kültürel politikalarını belirlemek için yeni bir çaba başlatmalılar.

Son yıllarda İslam İnkılabı Rehberi Ayetullah Seyyid Ali Hamanei kendi tavsiyelerinde ciddi şekilde bu hususlara dikkat çekmiştir.

Ayetullah Hamanei, İran'ın ekonomik gücünü arttırmak için "direniş ekonomisi"ni kilit bir kavram olarak gündeme getirmiştir. Direniş ekonomisinin unsurları ve bileşenleri, bağımsız bir ekonomiyi düşünen bütün toplumların işine yarayabilir ve önlerini açabilir. Direniş ekonomisi, direniş şartlarında bütün ekonomik alanlarda ekonominin ilerletilmesi için kullanılan bütün önlemler ve çözüm yolları paketidir.

Direniş ekonomisi, sulta düzeninin her alanda baskını dikkate alarak bütün düzeylerde direnç ve direnişi arttırmak için siyaset koymak ve yapılan planlamaları uygulamaktır. İslam İnkılabı Rehberi Ayetullah Hamanei, direniş ekonomisi yaklaşımını, bilgi tabanlı, üretim eksenli, fırsat sağlayıcı, içten büyüyen, dışarı açılan ve öncü olarak nitelemiştir ki bu da, ihracatın geliştirilmesi ve rekabet ortamının oluşturulmasına yeniden yapılmış bir vurgudan ibarettir. Direniş ekonomisi politikalarında, yerli ekonominin güçlendirilmesi, gıda güvenliğinin temini, finans sisteminin takviyesi, üretimde kalite ve rekabetin yükseltilmesi ve yerli üretimin arttırılmasına vurgu yapılmıştır. Kuşkusuz, ekonomiyi güçlendirmek ve bir bölümü içeriden ve bir bölümü dışarından kaynaklanan şok verici dalgalanmalar karşısında direnmek için kontrol edici güce sahip olmamız gerekiyor, böylece dalgalanmalardan ekonomimiz az etkilenir, ayrıca, dünya ile de yapıcı temaslarımızı korumuş olabiliriz. 

Ekonomiye direniş sözcüğünün eklenmesi, ekonomiyi kendi kapasitesiyle her hangi bir darbe karşısında kendini koruyarak, yaptırımlardan kaynaklanan dış tehditlerden üretim ve kalkınma hedefleri zarar görmeyecek şekilde daha canlı ve dinamik olması anlamına gelir.

Bu bağlamda dikkate alınması gereken bir diğer önemli nokta ise, bilimsel ve bilgi tabanlı ekonomiye ilgi göstermektir ki yenilikle bilimsel düşünceleri, ürüne dönüştürebilir ve üretilen malları, uluslararası piyasaya sürmek suretiyle ülke, petrol gibi tek ürün gelirine bağımlılıktan kurtulabilir.

Direniş ekonomisi, ekonominin güçlendirilmesi, krizlerin giderilmesi, çürük ve işe yaramaz yapı ve kurumların onarılmasının ardından gündeme getirilir ki muhakkak, herkesin buna inanarak rol ifa etmesi ve mantıklı ve akıllı yöneticilik yapılması, bu gibi bir konu için gereklidir.

Direniş ekonomisinde, işlerin halka verilmesi ise çok önemli ve kilit bir ilkedir. Bu iş için ilk etapta, bütün halkın güçlendirilmesi gündeme alınmalıdır, çünkü üretken ekonomik faaliyetlerde bütün bireylerin etkin varlığı için zemin sağlanması gerekiyor.

Direniş ekonomisinin gerçekleşmesi için önünde birçok kültürel engeller var. Bu yüzden kültürel faaliyetler direniş ekonomisinin tahakkuku için çok önemli bir konudur.Buna ilaveten, direniş, cihat ve mücadele kültürü gibi genel anlamlı kavramların üzerinde durup, reklamını yapmak ve yaymak ve böylece uygun kültürel kavramın yaygınlaştırılması gerekiyor. Direniş ekonomisinde kültür inşa etmekle ekonomik cihat, Allah yolunda cihat etmek gibi öneme sahip olacak.