Mart 03, 2017 18:22 Europe/Istanbul

Bugünkü sohbetimizde girişimciliği konuşacağız.

Girişimcilik, bireylerin özgüvenini sağladığı ve takviye ettiği için insanlık toplumunun ekonomi başta olmak üzere her alanda büyümesi ve gelişmesine neden oluyor. Bu yüzden içeriden ve dışarıdan gelebilecek her türlü baskıya dayanabilir ve sabır ve de çaba ve gayretle, sorunları önünden kaldırabilir. Bu işte direniş ekonomisinde izah edilen konum ve yerin ta kendisidir.

Önceki sohbetimizde söylediğimiz gibi, çalışma, gayret ve emeğin faydaları, hem maddidir ve hem manevi. hem içseldir hem dışsal. 

Çalışmayla bir taraftan insan gelir elde edip, yaşam ihtiyaçlarını karşılayabilir ve kalkınma ve bayındırlığa neden olur, bir taraftan da, insan çalışmayla faydalı bir varlık olduğunu hisseder. Bu his, insana neşe ve zindelik verir ve insani gelişmenin önemli endekslerinden olan yaşam ümidini arttırır.

Toplumun en önemli etkenlerinden insan gücü, yeteri kadar verimli olmaması halinde, kalkınma ve gelişmenin bütün sürecini etkiler ve hareketi yavaşlatır veya durdurur.

Meslek ve iş, her hangi bir toplumun önemli ve hayati ihtiyaçlarından sayılır ve kamu güvenliğinde önemli bir role sahiptir, meslek ve iş hatta kültürel sorunları bertaraf edilebilir, bu yüzden, hükümetlerin iş fırsatı yaratmaları gerekiyor.

Girişimcilik ve yaratıcılık için çaba ve gayret göstermek, direniş ekonomisinin önemli gereksinim ve girişimlerinden sayılır.

İş fırsatları, iş fırsatı yaratanın yanısıra, başkalarının da rızıklanmasını sağlar.

İş fırsatı yaratmanın önündeki engelleri kaldırmak için gereken çözüm yollarından, devletin özel sektöre yönelik bakışının değiştirilmesi, yolsuzlukla mücadele, ekonomi güvenliği oluşturulması, köylerden şehirler ve küçük şehirlerden büyük şehirlere göç kontrolü ve yeraltı ekonomisinin kontrolüne işaret edilebilir.

Ancak ülkeler ve bölgelere göre girişimcilik ve iş fırsatı yaratmanın önündeki engeller ve sorunlar, değişebilir, bu yüzden o bölge ve coğrafyaya uygun politikalar geliştirilmeli ve böylece artan iş fırsatı, toplumun bireyleri için oluşturulması gerekiyor. Bir ülkenin en fazla girişimciye değil de en iyi girişimcilere ihtiyacı var.

Girişimcilik, toplumsal, ekonomik ve kurumsal olmak üzere 3 alandan oluşur.Girişimcilik, iktisadi mal veya hizmet üretimi için üretim faktörlerinin bir araya getirilerek, ekonomik fırsatların yeni değerlere dönüştürüldüğü organizasyonun oluşturulmasıdır. Gerekli zaman ve çabanın ortaya konulmasıyla finansal, psikolojik ve sosyal riskler alınarak parasal kazanç ve kişisel tatminin elde edildiği farklı eylemler ortaya konulmasıdır.

Girişim, insanların istekleri doğrultusunda ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla üretim yapan ve yeni teknolojileri uygulayan, yeni ürünler geliştiren veya pazarı genişleten ekonomik birimdir.

Girişimler İnsan ve malzemeden oluşan kişi veya emtia topluluğu şeklindeki örgütlerdir. Kâr (kazanç) ve yarar (fayda) sağlamayı amaçlar. Üretim, pazarlama, tedarik, finansman gibi amaçlarla ortaya çıkarlar. Girişimler hukuki nitelikleri itibariyle genelde bir işletme veya şirket olarak yapılanırlar. Ancak girişim kavramı bir işletmeden ziyade yenilikçi, değişen şartlara uyum sağlama kabiliyetine sahip ve belirli bir düzeyde risk almış olan bir oluşumu anlatır.

Girişimciliğe dayalı ekonomi sisteminde, yaratıcılar ve fikir ve düşünce sahipleri, bir işletmenin esas sermayesi ve sürdürülebilir ekonominin önemli etkenlerinden sayılır.

Girişimcilik tanımı da, insan bilimlerinin diğer alanlarında görüldüğü gibi anlamsal ve kavramsal bileşen ve unsurları arasında bir nevi farklıdır.

Ancak, ahlak, sorumluluk, yaratıcılık ve yenilikçilik, çalışma, üretme, riski göze almak, yararlı olmak ve yeni değer oluşturmak, girişimciliğin kavramsal ve anlamsal hazırlıklarından sayılır kuşkusuz.

Bilimde ve ekonomide girişimcilik ise, yeni maddi ve manevi değer, sorumlu çabayla olası tehlike ve risklerin göze alınarak üretilmesidir.

Girişimci ise, bir mal veya hizmeti üretmek, pazarlamak için sağladığı kaynaklarla üretim faktörlerini (doğa, emek, sermaye) sistemli ve bilinçli bir şekilde bir araya getiren, bu faaliyeti yaparken ortaya çıkabilecek zararı da göze alan kişidir. Girişimci genelde sorumluluk ve risk alan, başarma isteği güçlü, fırsatları ve geleceği sezebilen, değişiklikleri benimseyebilen ve şartlara adapte olabilen kişidir. Girişimci bazı fonksiyonları yerine getirir ve inovasyon ve yenilik yapar.

Girişimciler, macera peşinde olup, risklerini kabul eden kişilerdir, sermaye ve iş gücünü biraraya getirerek, onun genel programını ayarlar ve ayrıntıları üzerinde denetim yapar. Bir girişimcinin, bireyler üzerinden işleri yönetme kabiliyeti ve gücüne sahip olması gerekiyor, ancak riskleri kabul etmek ve maceracılık, işin doğasıdır.

Böylece, her an değişen günümüz dünyasında, kıt kaynaklar ile girişimcilik ve yaratıcılık arasında anlamlı bağ ve ilişki kuran toplum ve örgütler, mutlu olabilir.

Başka bir deyişle, gereken zemin ve alt yapıyı sağlayarak, insan kaynaklarını girişimcilik teknik ve maharetiyle donatan toplum ve kurum, kalkınma ve ilerleme yolunda ileriye doğru hareket edebilir.

Girişimcilik, örgüt ve kurumları, kritik kesitlerde kurtarabilir ve ve bekasını güvenceye alabilir bir kabiliyettir.

Girişimcilik, toplumun bireylerinin çoğu tarafından bir yaşam tarzı olarak benimsendiğinde, toplumda gelişme esasları, diğer toplumlara göre daha hızlı büyür zira, girişimcilik ve girişimciler, iş fırsatı yaratabilir, teknoloji transferi sağlayabilir, yaşam şartlarını iyileştirebilir ve refah ve servet sağlayabilir.Bu yüzden muhtelif ülkeler, girişimcilik faaliyetlerini geliştirmeye ilişkin plan ve programlarını uygulamaya çalışır.

Girişimcilik, bireylerin özgüvenini sağladığı ve takviye ettiği için insanlık toplumunun ekonomi başta olmak üzere her alanda büyümesi ve gelişmesine neden oluyor. Bu yüzden içeriden ve dışarıdan gelebilecek her türlü baskıya dayanabilir ve sabır ve de çaba ve gayretle, sorunları önünden kaldırabilir. Bu, işte direniş ekonomisinde izah edilen konum ve yerin  ta kendisidir.

Girişimcilik, meslek sahibinin memnuniyetini ve verimliliğini arttırmakla birlikte, monoton ve tek düzey şeklinde sürüp giden iş ve çalışma halet-i ruhiyesini, yavaş yavaş, yaratıcı bir tavır ve harekete dönüştürebilir.

Bahsi geçen bu prosedür, bir toplumun ekonomisinin büyümesi ve gelişmesi için en ucuz araçlardan biri olarak, en verimli sonucuyla oldukça büyük öneme sahiptir. 

Eğer girişimcilik için bir endeks söylemek istersek, en iyisi "yaratıcılık"tır.

İslam İnkılabı Rehberi Ayetullah Seyyid Ali Hamanei, son yıllarda defalarca girişimcilik ve yeni iş fırsatları oluşturulması konusuna ve bunun için gereken zemin, alt yapı, imkanlar, bilimsel ve insani sermayelere ve toplum fertlerinin ekonomik faaliyetlerdeki rolü ve katılımının en yüksek seviyeye çıkarılmasına vurgu yapmıştır.

İslam İnkılabı Rehberi, sulta düzeninin İran'a yönelik baskı ve ekonomik yaptırımlarına işaretle, direniş ekonomisinin gerçek anlamının girişimcilikten ibaret olduğunu belirtmiştir.

İslam İnkılabı Rehberi, girişimciliğin ne kadar değerli olduğunu şu cümlelerle anlatmıştır:

"Eğer birisi, iş zemini ve fırsatı sağlar, bir ibadet yapmış olur, birisine bir iş vermek ve onun bir gelir sahibi olmasını sağlamak iyi bir iştir hem de çok iyi ve gerekli bir iştir, yani girişimcilik, ülkede iş fırsatı sağlar, üretime neden olur, yatırım ve yatırımcının, iş fırsatı yarattığı gibi...

İşçi sermaye oluşturabilir, servet üretebilir. Bu tabi ki, iş ve çalışmanın önemli bir tarafıdır, ancak başka bir önemi de var. İşin öneminin diğer boyutu şudur ki siz bir hazineyi çıkarıyorsunuz. Bir insan kendi yeteneklerini ancak böyle ortaya koyabilir ve üretim yapabilir...İş ve meslek sahibi olmayan insan, Allah'ın verdiği gizli bir yeteneğini kendi bilmeden öylesine durgun şekilde bırakmıştır. Siz bu insanı çalıştırdığınızda, daha önce akmayan bu kaynağı aktırıyorsunuz.

Demek ki, iş fırsatı yaratmak ve birini çalıştırmak, hem büyük ekonomik yanı var hem de çok büyük insani yanı. Bu yüzden ben, muhtleif bölümlerde girişimciliğin bir ibadet, değerli bir iş ve  değerli bir üreticilik olduğunu söylüyorum."

Açıktır ki, girişimcinin faaliyet nedeni, kişisel çıkardır, ancak ülkelerde girişimcilik için uygun zemin ve ortam sağlamak, ulusal çıkar çerçevesinde yer alır.

Başka bir deyişle, girişimcilik, kalkınma ve ilerlemenin motoru ve itici gücüdür. Bir girişimci, kendi yaptığı iş alanında teknik ve maharet sahibi olması halinde yüksek konum ve yere varıp, başarılı olabilir. 

Maharetli iş gücü, girişimcilik alanında büyüme ve kalkınmaya olumlu bakar ve küçük işler ve işletmelerin takviyesini sağlayabilir.

Şimdiki durumda dünyada yaratıcı ve mucit insanlar, girişimciler olarak, sanayi, terbiye ve hizmet alanlarında çok büyük başarı ve gelişmelere imza atmıştır.

Direniş ekonomisinde girişimcilik, toplumun ekonomi alanında her türlü ihtiyaçlarını karşılayabilecek şekilde özgüvene sahip olabilir ve maddi dünyada üretim, imar ve müdahale ile, toplum için huzur sağlayabilir.

Böylece, toplumun kibirli sultacıların baskısına karşı dayanma gücü artar ve istila imkanını onlara vermez.