Şubat 03, 2017 17:58 Europe/Istanbul

İslam İnkılabı Rehberi Ayetullah Hamanei şöyle buyuruyor:

Çağdaş büyük insan İmam Humeyni –ks– muttaki bir bilgin, düşünceli bir alim, siyasetçi bir hekim ve yenilikçi bir mümin ve cesur ve akıllı bir arif ve adil bir hükümdar ve fedakar bir mücahitti. İmam Humeyni –ks– büyük bir fakih, filozof, arif, ahlak öğretmeni, edip ve şairdi.

Image Caption

İran İslam inkılabı büyük ve muhteşem ve etkileyici bir harekettir. Ancak İslam İnkılabı Lideri Ayetullah Hamanei’nin de vurguladığı üzere bu inkılap İmam Humeyni’nin –ks– adı olmadan dünyanın hiç bir yerinde bilinmez.

Gerçekten de İmam Humeyni’nin –ks– İran milletinin muazzam kıyamında ifa ettiği liderlik rolü, bu inkılap onun hidayeti ve geleceğe dönük tavsiyeleri ve akılcı nasihatleri olmaksızın zafere ulaşamayacak kadar büyüktü. İşte bu yüzden İmam Humeyni –ks– ile ilgili tüm gelişmeler de inkılap tarihinin önemli bir bölümü olarak tarihte kayda geçmiş bulunuyor. örneğin İmam’ın tutuklanması ve 1964 yılında sürgün edilmesi ve ayrıca 1 Şubat 1979 tarihinde bu halkçı ve muttaki liderin yurda geri dönmesi, bu gelişmelerin önemli başlıklarıydı. Gerçekte İmam’ın muzaffer geri dönüşü İslam inkılabının on günlük bir süre içerisinde, yani 1 ila 11 şubat tarihleri arasında zafere ulaşmasında muazzam bir etkisi oldu.

Bugün ve İslam inkılabının zaferi üzerinden 37 yıl geçtiği bir ırada bu büyük inkılabın çağdaş tarihin en etkileyici hadisesi olduğu ve diğer devrimlerde olduğu gibi sönmediği ve bilakis daha da gelişerek tüm dünyayı aydınlatmaya devam ettiği anlaşılıyor.  Buna göre bu inkılabı zafere götürecek ve daha sonra da yönetecek şahsiyetin seçkin özellikleri olmaı gerektiği aşikardır. Nitekim İmam Humeyni –ks– bu seçkin özelliklere sahipti ve pratikte de İran milletinin İslami hareketinin başında büyük ve eşsiz bir lider olduğunu ispat etti.

İmam Humeyni’yi –ks– diğer devrimlerin liderlerinden farklı kılan en önemli özelliği, İmam’ın ilahi oluşu ve İslam dinine kurtarıcı bir din olarak kesin inancıydı. Gerçekte İmam Humeyni –ks– seçkin bir alimdi ve fıkıh, ahlak, irfan ve İslamî felsefe üzerine geniş bilgiye sahipti. Bu yüzden müslüman İran milleti İmam’ı izlemeyi bir yükümlülük olarak görüyordu. Ancak İmam Humeyni –ks– İran milletinin kalbinde sadece seçkin bir din adamı olarak yer almıyordu. İran milletinin İmam’a güvenmesinin sebebi, İmam’ı İslam ve Kur'an'ı Kerim öğretilerine bağlı bir lider olarak görmeleriydi. Nitekim İmam Humeyni –ks– hakikaten İslam öğretilerine inanıyordu ve diğer devrimlerin liderleri gibi inandığı düşünceyi sadece zafere ulaşmak için kullanmadı.

Image Caption

İmam Humeyni’nin –ks– Allah tealaya derin ve güçlü imanı, kendisini her an yüce Allah mahzarında görmeye ve böylece büyük bir huzura kavuşmasına vesile olmuştu. Nitekim Kur'an'ı Kerim de Rad suresinin 28. Ayetinde iman eden ve gönülleri Allah’ı anmakla huzura kavuşan insanların ancak Allah’a anarak gönülleri huzura kavuşacağını bilmeleri gerektiğini buyurmuştur.

Bu güven ve huzur duygusu İmam’ın mücadele sürecinde ve olaylar ve sorunlarla karşılaşmasında çok etkili ve belirleyiciydi. Örneğin İmam Humeyni –ks– 14 yıl sürgün ve vatandan uzak olduktan sonra yurda dönmeye karar verdiğinde şah rejimi İmam’ı getirecek uçağı düşürmekle tehdit etti. Ancak İmam Allah’a tevekkül ederek kararını uyguladı. Nitekim İmam’a uçakta eşlik edenler de İmam’ın yolculuk boyunca gayet sakin ve huzurlu olduğunu anlattı.

Buna göre İmam Humeyni –ks– mücadele yıllarından ve daha sonrasında Allah’a tevekkül ederek iç huzurdan başka eşsiz ve emsalsiz bir şecaat örneği de sergiliyordu. Gerçekten de İmam Humeyni –ks– Allah’tan başka hiç bir devletten veya güçten korkmuyord ve Fussilet suresinin 30. Ayetinin en somut mısdakı olarak bizim Rabbimiz ancak yegane Allah’tır, diyordu. Ayet şöyle buyuruyor:

Şüphesiz, Rabbimiz Allah'tır deyip, sonra dosdoğru yolda yürüyenlerin üzerine melekler iner. Onlara: Korkmayın, üzülmeyin, size vâdolunan cennetle sevinin! derler. nice devrim liderleri ve ülkelerin başkanları sırf korku ve muhafazakarlık yüzünden düşmanla uzlaşmış ve yaptıkları devrimin ülkülerini unutmuştur. Ancak İmam Humeyni –ks– böyle yapmadığı gibi, cesur ve dik duruşu ve sözleri ile İslam inkılabı ve İran milletinin düşmanlarını korkuya ve paniğe sürüklemiştir.

İmam Humeyni’nin –ks– İran milletini ve yetkilileri cesaretlendiren bir çok şecaat örneklerinden söz etmek mümkün. İmam zalim Pehlevi rejiminden hiç bir zaman korkmadı ve konuşmaları ve ifşa edici bildirileri her zaman İran milletinde özgüven ve cesaret duygusunu geliştirdi. İmam Humeyni –ks– 1964 yılında tutuklanması hakkında şöyle diyor: Vallahi ben ömrümde hiç korkmadım. O gece onlar beni götürdüklerinde de asıl onlar benden korktu ama ben onları teselli ediyordum.

İmam Humeyni –ks– sadece despot Pehlevi rejimi değil, bu rejimin patronu yani Amerika’dan da asla korkmadı ve defalarca konuşmalarında bu sultacı devleti aşağıladı. İmam Amerika’ya büyük şeytan diyordu ve bu devletin zulmü altında bulunan milletleri kıyam etmeye çağırıyor ve açıkça şöyle diyordu: Biz Amerika’ya karşı amansız mücadelemize başladık ve umarız evlatlarımız zalimlerin sultası altından kurtularak dünyada tevhid bayrağını dalgalandırır. Biz eminiz ki eğer cani Amerika ile mücadele görevimizini tam olarak yerine getirirsek, evlatlarımız zafer balının tadına varacaktır.

Image Caption

İran’da İslam inkılabı zafere ulaştığı günlerde dünyanın çeşitli ülkeleri inkılaplarında ve siyasi ve sosyal gelişmelerinde o dönemde gündemde olan komünizm veya kapitalizm modellerinden birini seçmek zorundaydı. Ancak İmam Humeyni –ks– geleceğe dönük keskin bakışı ile ve seçkin bir din alimi olarak İran milletine İslamî nizamı önerdi ve İran milleti de büyük bir şevkle bu öneriyi benimsedi. İmam Humeyni –ks– böyle bir nizamı kısaca şöyle özetliyordu: biz İslam Cumhuriyeti istiyoruz. Cumhuriyet hükümetin biçimini ve şeklini belirlerken, islamiyet de ilahi yasalara dayalı muhtevasını belirliyor.

Demek ki İmam Humeyni’nin –ks– gözetlediği İslam, sadece ibadet etmekle sınırlı olan İslam değildi ve insanın ve toplumun başta hükümeti olmak üzere tüm alanlarında etkili olan bir İslam’dı. İmam Humeyni –ks– bu İslam’ı Öz Muhammedi İslam olarak adlandırıyordu ve bu büyük dini sadece bireysel meselelere ve ibadetlere indirgeyen ve zalimlerle mücadeleyi gözardı eden İslam’dan sapkın algılamalara karşı çıkarak böyle bir İslam’ı Amerikan İslam’ı olarak adlandırmıştı.

İmam Humeyni’nin –ks– sade yaşamı da bir başka önemli özelliğiydi ve İslam öğretilerinden kaynaklanan bir özellikti. Dünyada siyasi liderler refah ve lüks içinde yaşarken, İmam Humeyni İslam Peygamberi –s–  ve ehli beyt –s– fertlerinden esinlenerek sade ve takvalı bir yaşam sürdürüyordu, öyle ki yabancı yetkililer İmam’ın huzuruna çıktıklarında dünyanın en büyük inkılabının liderinin bu şekilde yaşaması karşısında şaşkınlıklarını gizleyemiyordu. Nitekim İmam’ın sade yaşam tarzı insanların ona karşı daha fazla yakınlık ve sevgi hissetmelerine sebep oluyordu.

Dünyada bir çok lider ve politikacı konuşmalarda insanlara yalakalık etmeye ve pratikta onları kendi partilerine çekmeye çalışır. Oysa İmam Humeyni –ks– İslamî hareketin ta başından itibaren İran milletine karşı özel inayeti ve hakiki sevgisi söz konusuydu. İmam inkılabın ancak insanları aydınlatmak ve uyandırmakla ve halkın eliyle gerçekleştirmekle hedefina ulaşabileceğine inanırdı. Bilmukabil İran milleti de İmam’a karşı büyük sevgi ve ilgi besliyordu ve bu yüzden İmam’ın tavsiyelerini harfi harfine ve büyük bir güven duygusu içinde uyguluyordu.

İmam’ın bu etkisini İran milletinin İslam inkılabını zafere ulaştırmay veya Saddam rejiminin dayattığı 8 yıllık savaşta Baas ordusuna karşı direnmekte görmek mümkün.

İmam Humeyni –ks– büyük bir tevazu içinde kendisini halkın hizmetkarı ilan ediyor ve yetkililere de halkın hizmetinde olmalarını tavsiye ederek şöyle diyordu: Eğer halk bir hükümeti destekleyecek olursa, o hükümet düşmez. Eğer millet bir rejimin hamisi olursa, o rejim yok olmaz.

Image Caption

Basiret ve geleceği düşünmek, İmam Humeyni’nin –ks– bir başka seçkin özelliğiydi. İmam iç ve dış meselelerde daha derin ve geleceğe dönük bir bakışa sahipti. Nitekim İmam İslam inkılabı zafere kavuşmadan yıllar önce mücadeleye başladı ve insanları bilinçlendirerek mücadeleci ve inkılapçı insanlar yetiştirdi. İmam Humeyni –ks– inkılaptan sonra da uzak görüşü sayesinde İran’a defalarca türlü tehlikelerden korudu. Nitekim İmam’ın etrafındakileri kendisinden sonra Ayetullah Hamanei’yi tevsiye etmesi de geleceğe dönük keskin bakışının işaretiydi.

Bugün İslam İnkılabı Lideri Ayetullah Hamanei’nin akılcı liderliği üzerinden 27 yıl geçtiği bir sırada İmam Humeyni’nin –ks– ne denli seçkin ve akıllı talebisinin siyaset ve diyanet arenalarında ve özellikle İslam inkılabını korumakta etkili biri olacağının bilincinde olduğu daha iyi anlaşılmaktadır. Bu talebi ve mürit hiç bir zaman üstadının ülkülerinden taviz vermedi ve üstadını şöyle anlattı: Çağdaş büyük insan İmam Humeyni –ks– muttaki bir bilgin, düşünceli bir alim, siyasetçi bir hekim ve yenilikçi bir mümin ve cesur ve akıllı bir arif ve adil bir hükümdar ve fedakar bir mücahitti. İmam Humeyni –ks– büyük bir fakih, filozof, arif, ahlak öğretmeni, edip ve şairdi.