İslam inkılabının zafer yıldönümü - 1
İran İslam inkılabı 38. Zafer yıldönümünü kutlama eşiğinde bulunuyor.
Bu inkılap zafere kavuştuğu ilk günden itibaren küresel sulta düzeninin düşmanlığı ile karşılaştı. Oysa İslam inkılabı İran milleti için tüm alanlarda muazzam bir değişimin başlangıç noktası olduğu gibi, büyük bereketleri beraberinde getirdi. Bağımsızlık, İslam inkılabının zafere kavuşması ve halkın oylarının kahir çoğunluğu ile kurulan İslam Cumhuriyeti nizamı ile beraber İran milletine armağan edilen en büyük hediye oldu. Bu bağımsızlık aynı zamanda İran milletine onur ve izzet kazandırmakla beraber bir çok bağımsızlık isteyen millete de ilham kaynağı oldu. İslam inkılabı değerlerini, şiarlarını ve evrensel mesajlarını savunarak muazzam bir değişim yarattı. gerçekte bu inkılabın büyük getirilerini beyan etmek için basiret sahibi olmak ve inkılabı ve getirilerini ve değerlerini tanımak ve mahiyetini bilmek gerekir.İslam inkılabı yaklaşık kırk yıllık mazisinde büyük getirileri oldu, ki bu getirilerin başında ecnebilerden siyasi ve kültürel açıdan bağımsız hale gelmek, ekonomik büyümek, beşeri sorumlulukla beraber özgürlük, özgüven, istiklal ve adalet gibi getiriler yer alıyor.
Ancak İslam inkılabı zafere kavuştuktan sonra dayatılan 8 yıllık savaştan düşmanların türlü askeri ve siyasi komploları olmak üzere bir çok düşmanlıkla karşı karşıya getirildi, fakat İran milleti tüm bu zorluklara karşı direndi ve en düşük bedelle en büyük zaferlere imza attı ve inkılabı tüm boyutlarda geliştirmeye devam etti. Nitekim bugün İslam inkılabı üzerinden yaklaşık kırk yıl geçtiği bir sırada İslam inkılabı hala tüm dünyaya manevi mesajlarını ve insani ve kurtarıcı değerlerini tanıtmaya devam ediyor ve adalet peşinde olan milletlerin düşmanlarını öfkelendirirken, özgürlük ve gerçek istiklal peşinde olan milletleri daha da ümitvar ve sulta düzeni ile mücadelede daha da kararlı kılmayı sürdürüyor.
İslam inkılabının en önemli tesirleri ve bereketleri yarattığı muazzam değişimin ve dini ve değersel inkılabın mesajların ürünüdür ve zorba devletlerin aşırı talepleri karşısında dik duruşu beraberinde getirmiştir. Bu yüzden küresel istikbar güçleri tüm imkanlarını seferber ederek ve çeşitli alanlarda harekete geçerek İslam inkılabını durdurmaya veya kontrol altına almaya ve kendi istekleri doğrultusunda yönetmeye çalıştı. Fakat İslam İnkılabı Lideri Ayetullah Hamanei ve İran milletinin uyanık davranması ve direnmesi tüm ecnebi kumpasları ve saldırıları etkisiz hale getirmeyi ve iç sorunlara katlanmayı kolaylaştırmayı ve engelleri ortadan kaldırmayı ve tehditleri fırsatlara dönüştürmeyi başardı.
Bugün İslam inkılabının zaferi üzerinden geçen tüm yıllarda İran milletinin ileriye dönük hareketi devam etmiştir. Gerçekte iktisadi kuşatmalar ve 8 yıllık dayatılan yıkıcı savaş ve türlü yaptırımlar her defasında İran milletini daha da zor durumlara sürükledi, ancak İslam Cumhuriyeti nizamı buna rağmen bilimsel ve teknolojik alanlarda en zirve noktalara ulaşmayı ve büyük zaferlere ve kazanımlara imza atmayı başardı.
İran milleti bu yıl İslam inkılabının zafer yıldönümünü ülkenin siyasi ve iktisadi alanlarında yeni bir değişim yaşadığı bir sırada kutluyor. Bilindiği üzere son yıllarda Batı’nın İran’ın nükleer programı bahanesi ile dayattığı yaptırımlar zirveye ulaştı ve Batı İran’ı uluslararası arenada inzivaya itmek için büyük çaba harcadı. Ancak İran milleti bir an olsun yoluna devam etmekte tereddüt etmedi ve büyük bir özgüven duygusu ve emin adımlarla yoluna devam etti. İran İslam Cumhuriyeti Batı’nın dayattığı haksız yaptırımlara rağmen bir çok alanda büyük başarılara ulaştı. İslam İnkılabı Lideri Ayetullah Hamanei bu konuda şöyle diyor:
Bu yıllarda İran milleti tüm baskılara ve eksikliklere rağmen bilim ve teknoloji alanlarında ülkenin sürdürülebelir iktisadi kalkınmasında önemli rol ifa eden yeni teknolojilere kavuşmakta sürekli ileriye doğru adım attı.
Kuşkusuz iktisadi baskılar ve yaptırım, bir ülkenin kalkınmasını engelleyen en önemli iki etkendir. Ancak İran milleti bu iki engelleyici engele rağmen geleceğe umutla bakmak ve genç bilim adamları ve uzmanlarının yenilikçiliği sayesinde hatta en zorlu şartların altında ülkenin petrol ve doğalgaz, nükleer sanayii, yeni enerjiler ve tıp bilimi ve nano teknoloji gibi hassas alanlarda ülkenin üretim çarkının durdurulmasına müsaade etmedi. Bu gün petrol ve doğalgaz ve petro kimya sektöründe bir çok Avrupalı firma İran ile işbirliği yapmak için birbiriyle sıkı bir rekabet yaşıyor. Avrupa’nın Zeimens gibi büyük firmalarının temsilcileri ve heyetleri Avrupa başkentleri ile Tahran arasındak adeta mekik dokuyarak İranlı yetkililerle müzakere ediyor ve art arda anlaşmalar imzalıyor. Bugün bir çok yabancı firma ve yatırımcı İran’da uzun vadeli iktisadi projelere katılmak istiyor ve hepsi İran piyasalarına geri dönmeye çalışıyor.
Bugün Total ve Shell gibi büyük petrol firmaları üst düzey yöneticilerini Tahran’a gönderiyor. BP, Stat Oil, Look Oil ve diğer petrol firmaları da İran’ın petrol ve doğalgaz sektöründe işbirliği yapmak istediklerini açıklıyor.
Wall Street Journal gazetesi İran’a dayatılan yaptırımlar kaldırıldıktan sonra İran yabancı sermaye cezbinde büyük gelişme kaydedeceğini yazdı. Dünya bankası 2016 yılının ekonomik ufkunu açıkladığı raporunda, petrol fiyatlarının düşmesine rağmen bölgede 2016 ila 2018 yılları arasında ekonomik büyüme oranı %5’in üzerine çıkacağını belirtti. Dünya bankası raporunda bölgenin bu gelişmesinin temelinde İran’ın göz kamaştıran iktisadi büyümesi yattığını ve İran bölgede gelişen en büyük ekonomiye sahip olduğunu vurguladı.
Gerçekte tüm bu başarılar Amerika yönetiminin İslamî nizamla muhalefetinde izlediği en büyük temel stratejilerinden biri, İran’da bazı eksiklikleri abarttığı ve inkılapçı hareketleri etkilemeye çalıştığı bir sırada elde edilmiştir. Çünkü İran milleti tüm bu komplolara rağmen umutsuzluğa kapılmadı ve yılmadı. İran milleti bağımsızlık ve iktidarını pekiştirme sürecini hızla geride bıraktı ve düşmanları umutsuzluğa sürükleyerek planlarını suya düşürdü.
Gerçekte İslam inkılabının getirileri hakkında insaflı bir yorum yapmak gerekirse İslam inkılabının hemen hemen tüm hedeflerine ulaşmakta ve tüm alanlarda başarılı olmakta tam not aldığı söylenebilir. Nitekim hatta İran düşmanları bile İslam Cumhuriyeti nizamı hiç bir alanda mağlup olmadığını itiraf etmektedir.
İran milleti tüm dünyaya İslam inkılabı dinamik, hareketli ve neşeli bir inkılap olduğunu ve asla değerleri eksilmediğini, bilakis zaman ilerledikçe bu değerlerin arttığını ve tesirleri ve bereketleri daha da belirgin hale geldiğini ispat etti.
Amerika ve müttefikleri İslam inkılabına karşı belirledikleri ilk hedefleri, İslamî nizamın ilerlemesini engellemekti. İktisadi yaptırımlar ise düşmanların İslam Cumhuriyeti nizamının ilk günlerinden itibaren İran’a baskı uygulamak üzere düşmanların kullandığı bir silah oldu ve Amerika ve Avrupa birliği tarafından türlü iktisadi alanlarda İran’a karşı uygulandı. Amerika tüm gücü ile İran’ın petrol sektöründen mali ve yatırım piyasasına katar her türlü alanda yaptırım uyguladı ve İran’daki iktisadi mevcut yapıları değiştirerek halk arasında hoşnutsuzluk yaratmaya çalıştı. Bugün bile beyaz saray yetkilileri hala yaptırımdan savaşa kadar tüm seçeneklerin masada olduğundan dem vuruyor. Bu sözler aslında Batı’nın üzerinde yatırım yaparak İran’ı yaptırımlarla mücadelede zayıf götermeye çalıştığı yumuşak savaş mısdakı sayılır.Ancak ne var ki Batı’nın izlediği bu yöntem pratikte sonuç vermediği gibi pek de etkili olamadı. İran İslam Cumhuriyeti çeşitli altyapılarda her türlü iktisadi baskıya karşı direnebilecek güçtü olduğunu ortaya koydu ve bu yüzden İran’da yetersizlik yaratma üzerinde yapılan yatırımlar pratikte hezimete uğradı ve yerini daha önemli bir strateji olan İran’ın ilerlemesini engelleme stratejisine bıraktı. Bu strateji birinci stratejiden daha tehlikeliydi ve bu yüzden yaptırımlar da bu anahtar hedefe doğru yön çevirdi. İşte bu yüzden İslam İnkılabı Lideri Ayetullah Hamanei çeşitli etkinliklerde yaptığı konuşmalarında İran milletinin Amerika ile sorunu devamlı bir sorun olduğunu belirtti. Ayetullah Hamanei bu büyük mücadelenin olmazsa olmazı ülkenin bilimsel ve teknolojik alanlarda kalkınması için direnmek ve çaba harcamak olduğunu ve bu da ülkenin zaferine vesile olacağını vurguladı.Gerçek bağımsızlığa kavuşmak, zorlu bir savaştır ve bir çok engelle karşı karşıyadır. Bu savaştan ancak istiklalini direnişi ile sürdüren ve zorba devletlerin aşırı taleplerine karşın mücadele veren ve çeşitli stratejik teknolojilerde zorba devletlere olan bağımlılıklarını en düşük düzeye düşüren ülkeler zaferle çıkmıştır. Nitekim İran İslam inkılabı da bağımsızlık söyleminin direniş ve izzet ve özgüvenle beraber olduğunu ispatlamıştır.