Şubat 03, 2017 19:05 Europe/Istanbul

İslam inkılabı 20 yüzyılın son inkılabı olarak siyasi ve sosyal bir hareketti ve o dönemde küresel tüm dengeleri etkilemeyi başardı, öyle ki bu inkılap ve inkılabı takip eden gelişmeler dünyayı hayrete boğdu.

Bu bağlamda ünlü Times gazetesi şöyle yazdı:

Dini şahlanış ve inkılap tüm alemi sardı ve Batı dünyası İran’da yaşanan inkılap yüzünden bir kez daha İslam’ı keşfetti.

Batılı düşünür John L. Esposito ise İslam inkılabını cihanşumul bir inkılap şeklinde değerlendiriyor.

İran inkılabı ve küresel yankıları adlı kitapta dünyanın seçkin bilim adamları ve çeşitli ülkelerin üniversiteleri ve araştırma merkezlerinde faaliyet yürüten uzmanlar ve şahsiyetler İran İslam inkılabının yankılarının boyutlarını çeşitli açılardan ele alıyor.

Bu eser İslam inkılabına yönelik derin baışı ve çeşitli kaynaklara dayanarak yaptığı yorumları ve analizleri itibarı ile değerli ve aydınlatıcı ve üzerinde durmaya değer bir eser olarak tanımlanıyor. Eserde yer alan araştırmalar bağımsız makaleler şeklinde George Town üniversetise uluslararası ilişkiler ve İslamî etüt hocası John L. Esposito tarafından toplanarak derlemiştir.

John L. Sposito İran İslam inkılabının önemi hakkında şöyle yazıyor:

Dost düşman, herkes İran İslam inkılabının İslam dünyası ve Batı dünyası üzerinde önemli etkisi olduğu konusunda hemfikirdir. Bu inkılap ayrıca bazıları için ilham ve harekete geçme kaynağı olmuştur. Çağdaş İran hayatının ilk onyılını inkılabı kurumsallaştırma ve ihraç etmekten ibaret olan iki bileşik hedefle başladı. Yeni kurulan İslamî Cumhuriyet için anayasa hazırlandı ve bu anayasa İslam şeriati hidayetinde seçilmiş parlamenter bir yönetimi belirledi ve Ayetullah Humeyni –ks– velayeti fakih makamı olarak tanımlandı. Sonuçta İran toplumunda göz kamaştıran bir değişim yaşandı. Hükümet bankacılık, sigorta, dış ticare, büyük sanayi sektörlerini ele alarak dış borçlarını ödemeye başladı, yatırım ve özellikle dış yatırıma daha az bağımlı olan bağımsız bir ekonomi oluşturdu. İnkılap teorik boyuttan başka pratikte de İran’ın sosyal ufkunda derin değişim yarattı.

Image Caption

İslam inkılabı düşmanları bu inkılap zafere kavuştuğu ilk günlerden itibaren inkılabın bölgesel ve küresel etkileri ile mücadele etmeye çalıştı ve İslam inkılabını şii ve etnik bir inkılap gibi göstermeye çalıştı. Ancak John Esposito çok farklı düşünüyor ve şöyle diyor:

İran İslam Cumhuriyeti hayatının ilk günlerinde ikinci hedefi, yani inkılabı ihraç etmeyi dış politikasının erkanlarından biri olarak ilan etti. Ancak inkılabın başka hiç bir boyutu bu kadar çok medya organlarının ilgisini çekmedi ve Batılı ve İslamî devletlerin korkusuna sebep olmadı. Eğer yanlış anlamalar Batı ve özellikle ABD’nın İran’ın siyasetlerini gelelde ve İran inkılabının küresel yankılarını özelde anlayamamalarına yol açtığı söyleyecek olursak, pek de abartmış sayılmayız. Bu yanlış anlamaların en yaygın olanı, İran inkılabını aşırı şiir ve etnikçi olarak algılamaktır.

Ancak İslam inkılabı ilk günlerden itibaren bilinçli bir şekilde kendinden cihanşumul bir tablo sergiledi ve cihanşumul ülkülerin peşinden gitti. Örneğin İmam Humeyni –ks– bu inkılabın kökleri İslamî ilkelere uzandığını ve dünyanın tüm mazlumlarına ister şii ister gayri şii, herkese ait olduğunu vurguladı.

Amerikalı düşünür John Esposito şöyle devam ediyor:

İslam inkılabı zafere kavuştuğu günden itibaren bir çok müslüman öğrenci hangi etnik gruba bağlı olduğunu düşünmeksizin İran’ı örnek almaya başladı. Böylece Kahire üniversitesinde cemaati islamiye adlı teşekkülün sünni öğrencileri İran milletinin gerçekleştirdiği inkılabın ders almak ve hedef belirlemek ve bundan yararlanmak üzere derinlemesine ele alınmayı hakettiğini açıkladı. Gerçekte hem seçkin kesim ve hem tüm halk kesimleri bu inkılabı seyrek olarak şii bir zafer şeklinde algıladı. Bir çok müslüman bu inkılabı İslam’ın şeytani güçlere karşı galibiyeti ve üçüncü dünyanın ABD emperyalizmine karşı zaferi olarak algıladı.