Düşünürlerin bakışında İslam inkılabı - 3
20. yüzyılın en büyük gelişmelerinden biri İran’da İslam inkılabının gerçekleşmesiydi.تن
Batılı yazar ve şarkiyatçı Antony Black, İslam’ın siyasi düşünce tarihi adlı eserinde İran İslam inkılabını ve önemini ve dünyadaki tesirlerini ele aldı. Antony Black bu kitapta İmam Humeyni’nin –ks– siyasi düşüncesini şöyle anlatıyor:
Ayetullah Humeyni’nin siyasi düşüncesi dürüst insanların hükümeti yönetmeleri üzerindeki ısrarı itibarı ile başka devrimlerden tamamen farklıydı ve belki de çağdaş dünyada emsalsizdi. İslamî hükümet başlığı, velayeti fakih gibi ikinci bir başlığı da içeriyordu. Şahı yabancı emperyalizmin ajanı olarak itibarsızlaştırmak bu hedefe ulaşmak için bir araçtı. 1960’lı yılların sonları ve 1970’li yılların başlarında ve Ayetullah Humeyni ve diğer bazıları, hükümet pratikte gaspçıların ve zalimlerin elinde bulunduğu zaman adil ve müçtehit fakihin mümkünse, İslamî hükümetin başına geçmesi ve müslümanların arasında eşitlik ve adaleti sağlaması gerektiği yönünde bir tezi gündeme getirdi. Bu tezin o özel yıllarda gündeme getirilmesinin sebebi ise şah rejiminden İslam karşıtı bir rejim olarak gündeme gelen telakkiydi.
Antony Black, İmam Humeyni’nin –ks– siyasi görüşü hakkında da eserinin 533. Sayfasında şu ifadelere yer veriyor:
Ayetullah Humeyni, İslamî felsefeyi göre ve Eflatun ve Aristo’dan esinlenerek, kanunların amacı şerefli ve faziletli insanlar ürütmek olması ve bu insanların kanunların canlı simgeleri olmaları gerektiğini ilan etti. İyi kanunlar iyi alışkanlıklara sebep olur. Dolaysıyla İslamî hükümetin amacı, iyi ve faziletli insanları yetiştirecek şartları oluşturmaktır ve Ayetullah Humeyni şeriatin her kanun gibi uygulanması için bir hükümet gerektiren bir kanun olduğu yönende özetle karmaşık bir istidlal gündeme getirdi.
Batılı düşünür Antony Black, İmam Humeyni’nin siyasi felsefesi hakkında da şöyle diyor:
Ayetullah Humeyni şeriati uygulamak için ancak İslam hükümetin kurulması gerektiği yönünde inkılapçı bir görüşü benimsedir. Geleneksek görüşe göre bir hükümet şeriatin uygulanması için teşvikte bulunur veya en azından uygulanmasına mani olmaz ise meşrudur. Eğer hükümet müslümanların kendi inancına amel etmelerine mani olursa veya onları dinine amel etmeye muktedir edemeyecekse, o hükümetten kurtulmak gerekir. Ayetullah Humeyni bu yönde bazı deneyimleri vardı. Bir çokları için ve özellikle İran’da ve İslam dünyasında yalın ayaklı tabir edilen kesim için onun istidlalleri ikna ediciydi, zira batılılaşmayı teşvik eden ve şeriati gözardı eden hükümdarlar, yoksullara zorbalık yapanlarla aynıydı.
Antony Black, İmam Humeyni’nin düşüncesini de şöyle açıklıyor: Ayetullah Humeyni’ye göre ancak bir İslamî hükümet şeriatin uygulanması için güvenilebilirdir. Bu görüş özgürlükçü sünnilerce de benimsenen bir görüştü. Ayetullah Humeyni’nin siyasi tezinin odak noktası şu soruydu: İslamî hükümetin bileşenleri nedir? kim hükümet etmelidir? Ayetullah Humeyni’nin cevabı ise velayeti fakihti. Eğer kifayetli ve ilim ve adalet sahibi bir fakih varsa, o fakih gayb imamın halefi olur. Ayetullah Humeyni şii toplumun iyi bir hükümete yönelik ihtiyacını gözeterek tutumunu amelci temellerin üzerinde inşa etti.