İslam inkılabı; Benzersiz inkılap - 7
Her ülkede yaşanan büyük değişimlerle beraber o ülkenin sanat ve musikisi de bu değişimlerden şiddetle etkilenir, nitekim İran’da İslam inkılabının zafere ulaşma sürecinde musiki önemli rol ifader ve o günlerde okunan marşlar bugün hala halk arasında yaşayan ve unutulmayan eserlerdir
İran İslam cumhuriyetinde inkılapçı marşlar, inkılap yıllarında inkılapçı hareketin doruk noktasına ulaştığı sıralarda ve daha sonra inkılabın zafere kavuştuğu günlerde ve zaferden sonraki dönemde bu inkılabı ve inkılapçıları desteklemek ve zalim şah rejimi ile muhaletef etmek amacıyla yaratılan ve icra edilen hamaset marşlarına verilen addır.
İnkılap zafere kavuşmadan önce bu tür marşlar genellikle farklı siyasi eğilimlerin taraftarı olan sanatçılarca bestelenirdi. Bu marşların büyük bir bölümü yeraltı stüdyolarda amatörce kaydedildikten sonra el altından halk arasında dağıtılırdı. Bugün bu marşlar her yıl İslam inkılabının zafer yıldönümünde ilk günkü yorumu ile veya daha farklı yorumlarla yayımlanıyor ve özellikle okullarda inkılap zafer yıldönümü kutlamaları sırasında öğrencilerce icra ediliyor.
İran’da müzik sanatı da diğer bir çok alan gibi doğru yolundan saptırılmış bir sanat haline gelmişti. o yıllarda İran müzik sanatı gerçek kimliğini ve değerini kaybetmiş ve sanat müziği de esas kalıbından ve çerçevesinden uzaklaşmış ve tavernaya dönüşmüştü.
Ancak 1979 yılında İslam inkılabı zafere kavuştuktan sonra müzik sanatı yeniden gerçek kimliğine kavuştu ve üzerinde sağlanan doğru denetim ve gözetimle beraber uluslararası arenalarda yeniden eski konumuna kavuştu ve aynı zamanda İran’ın siyasi ve sosyal gelişmeleri üzerindeki etkinliğini ve gerçek konumunu yeniden elde etti.
İran’ın inkılap yorumcularından Muhammed Golriz şöyle diyor:
İran milletinin himmeti ile zafere ulaşan İslam inkılabının temel erkanlarından ve sırlarından biri halk arasında oluşan birlik ve dayanışmaydı. İran milletinin ortak bir hedef olan tağut rejiminin devrilmesi için aynı sloganları atmak üzere gönül ve ağız birliği bu önemli hedefin gerçekleşmesine vesile oldu ve böylece biz de İslam inkılabının zaferine şahit olduk. Kuşkusuz bu birliktelik ve dayanışmada çeşitli etkenlerin etkisi vardı. Ancak sanat ve müzik ve inkılapçı marşlar alanında yıllarca deneyimi olan biri olarak halkı bütünleştiren ve İslam inkılabının yüce ülkülerini ve hedeflerini gerçekleştirmek için heyecanlandıran etkenlerden biri inkılapçı marşlar ve müziklerdi. Bu marşların beste ve güftelerini yapan sanatçılar ise İran milletinin inkılapçı sloganlarından ve haykırışlarından ilham alarak bu eserleri yarattılar.
Gerçekte İran’ın asil musikisi de her daim bu milletin ve halkın yanında yer almış ve İran toplumunun kültürünü ve normlarını gözetlemiştir. İran musiki sanatı İslam inkılabı sırasında ve sonrasında yine bu halkın yanında yer aldı ve onlara yardımcı oldu. İslam inkılabı her şeyden önce ve her şeyden ziyade beste ve güfte sanatçıları arasında vuku buldu ve onlar da toplumu besteleri ve güfteleri ile harekete geçirdi.
İranlı ünlü besteci ve müzik uzmanı Piruz Ercümend, İslam inkılabını İran musiki sanatını kurtaran etken olarak tanımlıyor ve bu büyük hadisenin müzik sanatını yok olmaktan kurtardığını vurguluyor.
Ercümend şöyle diyor: Pehlevi döneminde İran müziği pop müziğine doğru kaymaya başladı, öyle ki sanat müziği sanatçıları bu asil müziğin yok olup gitmesinden kaygı duyduklarını dile getiriyordu. Pop müziğinin ilkin Batı tarzı ile İran müzik dünyasını etkilemesi ve bu etkiyi de daha sonra İran müziğinin arabesk türüne dönüşerek devam ettirmesi, İran sanat müziği alanında faaliyet yürüten tüm sanatçıları bu müzik dalının akibeti ve bütünüyle yok olup gitmesi konusunda cidden kaygınlandırmaya başladı.
Ancak İslam inkılabından sonraki ilk yıllarda İran’da bir nevi inkılap ve hamaset müziği ortaya çıktı, ki bu da İran’da İslam’dan sonra ikinci tarihi dönem niteliğindeydi. Gerçekte İran’da ilk dönem meşrute dönemine ve meşrute devrimi yıllarını kapsayan dönemde ve ikinci dönemde biraz önce belirtildiği üzere İslam inkılabı yıllarını kapsadı. Bir inkılabın en önemli getirilerinden biri müzik sanatının tamamen milli hale gelmesi ve bu alanda kayda değer eserlerin yaratılmasıdır.
Ancak her şeye rağmen, İslam inkılabının başlarında ortaya çıkan eserlerin güftelerine bakıldığında, daha çok şiar ve slogan mahiyetinde oldukları anlaşılıyor. Bu özellik aslında muhatapların heyecanı ve o günlerin coşkusundan kaynaklanıyor ve bestecileri ve güfte yazarlarını kendiliğinden bu tarza doğru çekiyor.
Bazı eserlerin güfteleri ise İran’ın seçkin şairlerinin şiirleri arasından seçilmiş ki bu da yapımcının titizliğini ortaya koyuyor. Bu kategoride yer alan eserler ise ebedileşen ve günümüzde hala halk tarafından büyük bir zevkle dinlenen eserlerdir.
İran sanat müziği yorumcularından Hüsameddin Sırac inkılap yıllarına ait musiki hakkında şöyle diyor:
İnkılapçı müzik gerçekte hem inkılap öncesinde ve hem sonrasında var olan bir gerçekti ve o yıllarda çok güçlü eserler ortaya çıktı, öyle ki bunun bir daha İran musiki tarihinde tekrarlanabileceğini düşünemiyorum.
Sırac değerlendirmesinin devamında o yıllarda büyük başarı sağlayan eserlere bazı örnekler verdikten sonra Çavuş müessesesinin çalışmalarını şöyle anlatıyor: Çavuş müessesesi hem inkılaptan önce ve hem inkılaptan sonra bir çok inkılapçı ve hamaset nitelikle eserlere imza attı ve hepsi de başarılı çalışmalardı. Bu başarı da kesinlikle inkılap şartlarından kaynaklanıyordu, yani o yıllarda hakim olan atmosfer hamasete açık olan bir atmosferdi. Şair hamaset şiir yazıyordu ve besteci de canı gönülden bestesini yapıyor ve yorumcu da seslendiriyordu.
Hüsameddin Sırac ve diğer bir çok araştırmacıya göre İslam inkılabı ister istemez o heyacan ve hareket dolu yıllarda beste ve güftecileri derinden etkiliyordu ve her besteci ve güfteci ve yorumcunun yaptığı ortak çalışmanın ürünü o günlerin coşkulu ve dalgalı ve heyecanlı hisleri ile adeta bütünleşiyordu.
Kuşkusuz bu eserlerin güftelerinin ele alınması gereken bir boyutu, bu şiirlerin içeriği ve muhtevasıdır. Bu açıdan bakıldığında bu şiirlerin en belirgin yönleri Rehber’in takdir edilmesi, daha iyi bir yarın vaadetmek, dikta rejimle mücadele, ecnebi karşıtlığı, halkçılık, direnişe çağrı, eşraflıkla mücadele, düşmanın acımasızlığı, vahdet ve dayanışma, uzlaşmazlık ruhu, fedakarlık ve şehadet ruhu ve Allah’ın hakimiyetiydi.
Bazı inkılap marşlarının ne adı vardır, ne de kimin bu eseri yaptığı bilinmektedir ve bu yüzden adsız ve ünvansız hayatını sürdürmektedir. Bir çok inkılap marşı da tüm teknik ve sanatsal eksikliklerine rağmen hala muhataplarını heyecanlandırabiliyor.
Tarihin de şahadat getirdiğine göre inkılap marşları insanların mücadelelerinde büyük rol ifa etmiş eserlerdir. Çünkü bu eserlerin güfteleri dini coşku ile bütünleşmişti ve Aşura, adalet, özgürlük, bağımsızlık gibi insanları coşturan kavramları ve konuları vurguluyordu. Öte yandan velayet ilkesi, adalettaleplik, İslam’ın insan yetiştiren öğretileri de İslam inkılabının marşlarında muhteşem eğilimlerden bazılarıydı.
Hamaset muhtevasının dışında İslam inkılabının ilk günlerindeki marşlar mevcut atmosferden ve siyasi sert havadan etkilenerek genellikle hitap şeklinde bestelenmişti. Böylece bu marşlar bir takım siyasi ve sosyal mesajlarının yanı sıra sert ve radikal hamasetleri ile içinde barındıran eserler oluyordu.
İslam inkılabı zafere yaklaştığı aylarda İran milletinin inkılapçı öfkesinin tercümanı olan İran’ın geleneksel sanat müziği merhum Muhammed Rıza Lütfi ve Perviz Meşkatian ve diğer bazı müzik ustalarının çabaları ile İslam inkılabının sanatına yeni bir can ve yeni bir ruh kazandırdı. O aylardan bestelenen ve yüce Allah’ın mustazafların hamisi olduğunu, ordu ve inkılap muhafızlarının salabetini vurgulayan ve şehitleri takdir eden ve düşmanı hor gören marşlar İslam inkılabı zafere kavuştuktan sonra da uzun yıllar halk tarafından büyük ilgi ile dinlendi ve dinlenmeye de devam ediliyor. O yılların en önemli besteleri ise İslam inkılabının büyük önderi ve İslam Cumhuriyeti nizamının kurucusu İmam Humeyni –ks– için bestelenen marşlardı. Bu eserler İran müzik sanatını onurlandırdığı gibi inkılaptan sonra da müzik sanatının ilerlemesi ve gelişmesinde büyük payı oldu.
Öte yandan İran’da İslam inkılabı zafere kavuştuktan sonra inkılap besteleri ve güfteleri yeni bir akımı başlattı. Bu dönemde inkılabın yeni bestelerin ve güftelerin üzerinde en büyük tesiri, bu eserlerin muhtevasında büyük bir değişim yaratmasıydı.
Daha sonra Saddam rejiminin İran’a dayattığı savaşla beraber inkılap şiiri ve musikisi yeni bir alana girdi. Gerçi yeni alanda İran müziği aceleci davranıyor gibiydi, ancak zamanla İran müzik sanatının baş tacı ve onuru oldu.
Her halükarda İslam inkılabı müziği ve inkılap şiirleri ve besteleri ve güfteleri ister inkılap öncesi ve ister sonrası ve özellikle 8 yıllık dayatılan savaş yıllarını kapsayan dönemi çok aktif ve dinamik bir süreç izledi, öyle ki bu sürecin tesiri günümüze dek devam etti ve önümüzdeki yıllarda da devam edeceği anlaşılıyor.