Hidayet hadisi - 9
İyi insanlarla oturup kalkmak İslam peygamberi (sav) açısından oldukça önemli ve değerli bir meseledir ve bu önem o hazretten günümüze dek kalan bir çok rivayet ve hadiste vurgulanmış ve yansımıştır.
Allah resulü (sav) ulema ile muaşeret etmeyi ibadet sayıyor.
Bir hadise göre bir gün ensardan bir adam İslam peygamberinin (sav) huzuruna çıktı ve şöyle arz etti: ey Allah’ın resulü (sav) eğer bir cenaze yerde kalmışsa ve defnedilmeyi bekliyorsa ve bir alimin meclisi de o sırada düzenleniyorsa hangisine katılmam uygun olur? Resulüllah (sav) şöyle buyurur: eğer o cenazeyi defnetmek için başka insanlar varsa, alimin meclisine katılmak cenaze törenine katılmak ve bin hastayı ziyaret etmek ve bin gece namaz kılmak ve bin gün oruç tutmak ve bin yoksula sadaka vermek ve bin mustahap hac ziyareti ve Allah yolunda canın ve malınla bin kez cihat etmekten daha üstündür. Bunların hangisi bir alimin meclisine katılmakla boy ölçüşebilir ki? Acaba bilmez misin ki Allah’a itaat ve ibadet etmek ilim ve bilime bağlıdır ve dünya ve ahiret hayrı bilime ve şerri de cahilliğe bağlıdır?
Salih ve bilgin insanlarla muaşeret etmek insanlara şeref ve hidayete vesile olur, gönüllerindeki pası siler ve nurani ve safa dolu yapar ve onları maneviyata yönlendirir. Bu yüzden kutsal İslam dininde ve peygamberin (sav) ve mutahhar ehli beytinin (sa) pratik siyerinde sürekli din alimlerine saygı gösterilmesine vurgu yapılmıştır. Nitekim Allah resulü (sav) şöyle buyurur: kim bir alimi karşılamaya giderse, beni karşılamaya gelmiş gibi olur ve kim ki ulemayı ziyaret ederse beni ziyaret etmiş olur ve kim ki ulema ile oturup kalkarsa, benimle oturup kalkmış gibi olur ve benimle oturup kalkan, Allah ile oturup kalkmış gibi olur.
İman dereceleri daha yüksek olan ulema ve bilginler genellikle başkalarını daha fazla etkileyebilir ve kendi fikri ve inanca dayalı özelliklerini başkalarına intikal ettirebilir veya güçlendirebilir. Nitekim İmam Seccad (sa) bu konuda şöyle buyurur: Salih insanlarla oturup kalkmak insanı hayır ve salaha yönlendirir ve ulema insanlarla hemsohbet olmak insanın şuur ve bilincini geliştirir.
Yine İmam Ali’nin (sa) şöyle buyurduğu nakledilir: ulema ile oturup kalkan insan vakarlı ve saygın olur ve alçak ve hor insanlarla muaşeret edenler de küçülür ve alçalır.
İmam Ali (sa) bir başka yerde de şöyle buyurur: ulema ile oturup kalkarsan ilmin artar, edepli olursun ve nefsin temizlenir.
Gerçek alim ve bilginin oldukça yüce ve muazzam bir mevkii vardır. Böyle bir alimin yüce Allah katında makamı peygamberlerden sonra gelir ve kıyamet gününde de Allah’ın izni ile enbiyalar gibi şifaatte bulunabilir. Bu alimler peygamberlerin mirasçılarıdır ve onların yüzüne bakmak ibadet sayılır. İlmine amel eden alimle oturup kalkmak şayestedir. Büyük bilgin ve hekim Lokman oğluna şu nasihatte bulunuyor:
Oğlum, ulema ile oturup kalk ve onları ziyaret etmek için evlerine git. Böylece sen de onlar gibi olabilirsin.
Ancak burada esas soru şu ki hangi alimden bilim öğrenmeli ve hatta yüzüne bakmak ibadettir?
Bu sorunun cevabında söylenmesi gereken şu ki insanları haktan uzaklaştıran bilginler tabi ki muaşeret edilmeyi haketmez. İmam Sadık (sa) Hz. İsa’nın (sa) havarilerine şöyle hitap ettiğini anlatır:
Hz. İsa’nın (sa) havarileri o hazrete şöyle erz eder: ya ruhullah, bizler kimlerle oturup kalkmalıyız? Hz. İsa şöyle karşılık verir: onu ziyaret etmek sizeallah’ı hatırlatan ve sözleri bilginiz arttıran ve ameli de sizleri ahiret için teşvik eden insanlarla.
İmam Musa Kazım (sa) da bu konuda şöyle buyurur:
Her alimle oturup kalkmayın ve meclisine katılmayın. Ancak sizi beş şeye davet eden alimlerle muaşeret edin. sizi kuşkutan yakine, kibirden tevazülü olmaya, hilekarlıktan ihlasa, düşmanlıktan hayırseverliğe ve dünya sevgisinden takvaya davet edenlerle muaşeret edin.