Hollywood’da Siyahiler - 2
Hatırlanacağı üzere, geçen bölümde Amerikalı siyahilerin Hollywood dünyasının idari sisteminde karşılaştıkları ayrımcılıktan söz etmiştik. Bugün ve daha sonraki bölümlerde Hollywood sinemasının siyahilerle ilgili hazırladığı eserleri gözden geçireceğiz.
Bugünkü sohbetimizde Hollywood sinemasının siyahilerin imajını bozmak üzere yapımını gerçekleştirdiği “bir milletin doğuşu” adlı eseri gözden geçirmek istiyoruz.
Bir milletin doğuşu adlı eser 1915 yılında Amerikada ekran edilen David Vark Grifith’in yönetmenliğini yaptığı bir eserdir. Bu eserin senaryosu ise Thomas Dickson’un 1905 yılında yazdığı kabile üyesi adlı ırkçı romanından alıntıdır. Bir milletin doğuşu adlı filmin süresi yaklaşık üç saattir. Şimdi bu eserden bir sahnenin sinema ve sosyal boyutu ile ilgili izlerini gözden geçirmek istiyoruz ve bir sonraki bölümde yine bu eserin iki sahnesini ele alacağız.
Bir milletin doğuşu adlı filmin macerası Amerika’ın iç savaşları başlamadan önceki günlerde başlıyor. Fill ve Tad Stoneman adlı iki kuzeyli arkadaş Güney Carolina’da Ben Cameron adında bir arkadaşlarını ziyarete gidiyor. Fill bu ziyaret sırasında Ben’in kardeşine aşık oluyor ve Ben de bir fotoğrafı gördükten sonra Fill’in kız kardeşi Eliz’e gönül veriyor.
İki kuzeyli Stoneman ve güneyli Cameron aileleri arasındaki ailevi ilişkiler ısındığı sıralarda Amerika’de Kuzey Güney savaşı başlıyor. Bu savaşta Tad Stoneman ve Cameron ailesinin iki küçük oğulları ölüyor. Ben Cameron yaralanıyor ve hastanede hemşire olarak çalışan Eliz Stoneman ile tanışıyor ve birlikte evlenmeye karar veriyor. Ancak Eliz babasına yardımcı olmak üzere Ben’i terk ediyor.
Amerika’da 1865 yılında iç savaş sona erince Stoneman ve Cameron aileleri iki karşı cephede yer alıyor. Siyahiler kölelikten kurtuluyor. Stoneman ailesinin babası Güney Carolina’ya giderek orada özgürlüğüne kavuşan siyahi kölelerin siyasi haklarını elde etmelerine yardımcı oluyor.
Bir milletin doğuşu adlı filmin devamında savaşzede bölgelerin yeniden inşa edildiği gözleniyor. Güney Carolina eyaletinde ise yasama işi siyahilerin ve siyasi fırsatçıların eline geçiyor. Siyahiler ise ellerine geçen fırsatı kötüye kullanarak katliam ve yağmalara başlıyor ve böylece halkın yaşamını aksatıyor. Filmde güneylilerin ve özellikle Cameron ailesinin siyahilerin yağmaları ve barbarlıklarından acı çektikleri telkin ediliyor. Filmin son bölümünde ise bu kargaşaya son vermek için güneyli beyazlardan bir grup Ben Cameron liderliğinde Kuklaks Klan adında bir intikam örgütü kuruyor. Bu örgüt hem geçmişte ve hem şimdi Amerika’da beyaz ırkının üstünlüğünü savunuyor ve hedeflerine ulaşmak için siyahilere karşı şiddet ve terör uyguluyor. Filmin sonunda söz konusu ırkçı örgütün siyahi isyancıları tarumar ederek Amerika’nın güneyine barış ve adaleti geri getiriyor ve böylece toplum beyazların sayesinde huzura kavuşuyor. Filmin sonunda Fill Stoneman ve Margaret Cameron birbirine kavuşuyor ve film Ben Cameron’la Eliz Stoneman’ın aşk dolu bir sahnede birbirine kavuşmaları ile son buluyor.
Bir milletin doğuşu adlı eserin bağnaz bakışı ve ırkçı muhtevası bir çok eleştirmen tarafından eleştiri konusu olmuştur. Sinema dünyasının seçkin tarih yazarı David Cock, dünya sineması tarihi adlı eserinde şöyle yazıyor:
Bir milletin doğuşu, beyaz sarayda özel olarak gösterilen ilk filmdi ve kendisi tarihçi olan Amerika dönem Başkanı Wilson filmi seyrettikten sona bu eseri takdir etti.
Bir milletin doğuşu adlı eserin ikinci bölümünün başında ve iç savaştan sonra imar süreci başlığı altında Amerika halkının tarihi adlı Wilson’un eserinden bazı satırlara rastlıyoruz. Burada kuzeyliler Abraham Linkoln suikastından sonra güneyde medeniyeti yok etme ve beyaz güneyi siyah güneyin ayakları altında ezme çabası ile suçlanıyor. Wilson ayrıca Kukloks Klan örgütünün kuruluşunu destekliyor ve kuruluşunu bir zaruret olarak tanımlıyor.
Bir milletin doğuşu adlı filmin Kukloks Klan adlı filmden sergilediğini güzel tablo söz konusu terör örgütünün eserin ekranlara girdikten sonra yeniden ihya olması ve görülmemiş bir şekilde üye sayısının artmasına yol açtı. Gerçekte ırkçı terörist örgütün güçlenmesi Grifith’in eseri Wilson gibilerinin elinde ideolojik bir malzemeye dönüştüğünü gösteriyor.
Gerçekte Hollywood sineması Kukloks Klan terör örgütüne meşruiyet kazandırması ve örgütten müspet bir imaj sunması, tesirini ABD sokaklarında yaşanan çatışmalarda aramak gereken sosyal ve kültürel sorunlara yol açtı.
Tarih yazarı David Cock’ten başka Sergey Aizschtain gibi ünlü sinema eleştirmenleri de bir milletin doğuşu adlı eserin iğrenç mahiyetinden söz etti ve eseri ırkçılığı yaymakla suçladı.
Gerçekte ırkçı bakışın kökleri, Amerikan toplumunun bu ülkenin Amerika – Afrika kökenli azınlığa dayanan bir durumdur. Alan Rice gibi bazı sinema eleştirmenlerine göre bir milletin doğuşu adlı eser ırkçı kalıpları yaygınlaştırdı ve bu kalıp ondan sonra ve hatta 1960’lı yıllarından sonrasına ve ırk eşitliği hareketi başladığı dönemine kadar sürekli tekrarlandı. Bu kalıp siyahileri uygar olmayan bir toplum olarak gösteriyordu.
Şimdi, bir milletin doğuşu adlı eserde yer alan ve siyahilerin nasıl aşağılandığını gösteren bir sahnedeki izlere bakmak istiyoruz.
Evet, Amerika’da iç savaş sona ermiş ve siyahiler Güney Carolina’da kontrolü ele geçirmiştir. Filmin 113. Dakikasında başlayan ve yaklaşık 4 dakika süren bir sahnesinde siyahilerin beyazlarla siyahilerin evliliği ile ilgili bir yasayı çıkarmak üzere Güney Carolina eyaletinin meclisine geldiklerine şahit oluyoruz. Sahnenin başında meclisten siyahilerle dolan uzaktan bir görüntü veriliyor. Bu uzaktan görüntü meclis genel kurul salonunun tümünü kapsıyor ve siyahilerin gürültüsü ve izdihamı gösteriliyor. Ardından orta ölçekte bir görüntüde bir siyahi meclis tribününün ardında yer alıyor ve bir metni okuyor. Bu siyahi meclis başkanlık divanı üyelerinden biridir ve el hareketleri ve bağırmaları ile siyahi temsilcileri onun sözlerini dinlemeye davet etmeye çalışıyor. Daha sonraki görüntülerde siyahi temsilcilerin meclis genel kurul salonunda dağınık vaziyette yer aldıkları ve asla başkanlık divanının sözlerine kulak vermedikleri gösteriliyor.
Kamera siyahilerin meclisinden uzak görüntüde düzensiz ve kargaşa içeren bir görüntü verdikten sonra temsilciler meclisinde dolaşıyor ve böylece siyahilerin uygunsuz ve asla medeni olmayan davranışlarından örnekler sererek eyalet meclisinde düzensizliğin hakim olduğunu ispat ediyor ve ardından yakın görüntü vermeye geçiyor.
Bir milletin doğuşu adlı eserin yönetmeninin siyahilerin örf ve adetlere aykırı davranışlarından yakın ve orta mesafeden görüntü vermeye çalışmasının sebebi ise, filmin muhataplarına siyahilerin sosyal ve medeni olmayan insanlar olduğunu daha fazla telkin etmeye yöneliktir. Örneğin yakın bir görüntüde siyahi bir temsilci sandalyenin üzerine çıkmış vaziyette oturuyor ve o sırada yemek yerken, yanı başında duran bir başka siyahi temsilci ile sohbet ediyor. Yine bir başka görüntüde siyahi bir temsilci masanın üzerinde ayakkabılarını çıkarıyor ve bir başka siyahi temsilci de çikolata yerken onu seyrediyor. Bu manzaradan bir kaç adım ötede bir başka siyahi temsilci yasama meclisinin ortasında sigara içiyor. Meclisin ikinci katında ise bir grup siyahi temsilci maymun gibi dans ediyor.
Bir milletin doğuşu adlı film seyircilere siyahi temsilcilerin meclis Başkanı ve yardımcılarının sözlerini dinlemediklerini ve birbirine saygı göstermediklerini telkin etmeye çalışıyor. Bir başka sahnede bir kaç beyaz meclisin ikinci katından siyahi temsilcilerin saçma ve komik davranışlarını seyrediyor ve bu manzaradan üzüntü duydukları gösteriliyor.
Aslında bir milletin doğuşu adlı filmde siyahilerin bu şekilde tanıtılmasının amacı, muhataplara siyahilerin sosyal ve resmi davranış tarzını bilmediklerini ve yasama meclisinde bulunmayı ve toplum için karar almaya lıyakatları olmadıklarını telkin etmeye zemin hazırlamaktır.
Bir milletin doğuşu adlı film, toplumu yönetmek için resmi bir mekan olan yasama meclisinde siyahi temsilcilerin mantıksız davranışlarını göstererek muhataplarına siyahilerin katılımcı ruhtan yoksun, yasalara saygı göstermeyen ve beceriksiz bir topluluk oldukları için halkın yaşamını iyileştirebilecek yasaları çıkaramadıklarını ve bunun için beyazlara muhtaç olduklarını telkin etmek istiyor. Film sonuçta beyazların toplumun önemli sosyal ve siyasi mevkilerini kendi ellerinde bulundurmaları ve siyahilerin de ancak beyazları izlemeleri gerektiğini telkin etmek istiyor.
Evet, Hollywood’da siyahiler başlıklı sohbetimizin bu bölümünde bir milletin doğuşu adlı eserin nasıl siyahilerden aşağılık bir görüntü verdiğini gösterdik. Bundan sonraki bölümde bu filmin iki önemli sahnesini daha ele alarak eserin ne denli ırkçı olduğunu göstereceğiz.