Hüzünlü nefes-12
https://parstoday.ir/tr/radio/religion-i278976
İran Radyo Podcast Merhaba. "hüzünlü nefes" podcast'inin bir başka bölümüne hoş geldiniz.
(last modified 2025-07-02T06:00:32+00:00 )
Temmuz 02, 2025 09:00 Europe/Istanbul
  • Hüzünlü nefes-12

İran Radyo Podcast Merhaba. "hüzünlü nefes" podcast'inin bir başka bölümüne hoş geldiniz.

Bu podcast'te, Yasin Hicazi'nin "Ah" adlı kitabından ilham alarak ve Şeyh Abbas Kumi'nin "Nefes el-Mahmum" adlı kitabındaki anlatılara dayanarak Kerbela hikayesini adım adım takip ediyoruz. Bu, her anı seçim, özlem ve sebatla dolu günlerin sade ve akıcı  bir anlatımıdır.
Bu bölümde, Aşura'nın en zorlu ve acı saatlerine giriyoruz. Dostların birer birer can verdiği, umutların azaldığı ve zorlukların her zamankinden daha ağır bir şekilde Hüseyin ve ailesinin üzerine çöktüğü zamanlar... Burada artık gerçek ve vefadan başka hiçbir şey kalmamıştır.
Yine, bu anlatıların derinliklerinden, sonuna kadar kalmayı seçen insanların hayatını ve acılarını görmeye çalışacağız. Bu, hala bizimle konuşabilen ve karanlıkta bir ışık olabilen bir hikaye.
Gelin, bir kez daha birlikte, sessiz ve sözsüz, bu hikayeyle nefes alalım; ve bu kader anlarını birlikte gözden geçirelim.
Fakat tarihi yolculuğumuza çıkmadan önce bu podcastin  "İran Radyo" medya servisi tarafından sunulan bir podcast serisi olduğunu hatırlatıyorum. Daha fazla podcast dinlemek isterseniz, https://iranradio.ir/tr web sitesi ve bu sitenin sosyal medya hesaplarını takip edebilir, görüş bölümünde yorumlarınızı bizimle paylaşabilirsiniz. 
-+-+-+-+ ara +-+-+-+-
Savaşın başlamasından bir saat kadar sonra, Ömer b. Haccac Hüseyin'in -a.s.- ordusuna baktı ve şöyle dedi: "Karşımızda duranlar savaşçı ve cesurdur. Onlar ölümü seçmişler ve dünyadan el çekmişlerdir. Onlarla teke tek savaşa girmememiz daha iyi olur. Hep birlikte saldırırsak, taşla bile onları yenebiliriz." Ömer Sa'd onun sözünü kabul etti ve ordu  içinde kimsenin teke tek savaşa girmemesini ilan etti. Kufe ordusunun sol kanadında Şimr saldırdı. Ancak Hüseyin'in -a.s.- yarenleri direndiler ve mızraklarla düşmanla karşılaştılar.
Ordunun sağ kanadının komutanı olan Ömer b. Haccac, Fırat'a yöneldi ve Hüseyin'in   yarenlerine dönerek şöyle dedi: "Ey Kufe halkı! Emirin emrinden çıkmayın ve cemaatten ayrılmayın. Dinden çıkan birini öldürmekte tereddüt etmeyin."
Hüseyin -a.s.- ona şöyle cevap verdi: "Biz mi dinden çıktık, ve siz mi hak üzerinde  kaldınız? Allah'a yemin olsun ki, canınız alındığında ve bu yolu sonuna kadar gittiğinizde, kimin  dinden çıktığını ve ateşe daha layık olduğunu anlayacaksınız."
Savaş devam etti ve Müslim b. Avsece cesurca savaştı, recez okudu. Zorlu bir mücadelenin ardından yere düştü. İmam Hüseyin -a.s.- ve Habib b. Mezahir onun başucuna geldiler. Müslim, Habib'e Hüseyin'e -a.s.- yardım etmesini ve sonuna kadar onun  yanında kalmasını söyledi. Müslim'in şehadeti, yarenlerini hüzne boğdu.
İmam Hüseyin'in -a.s.- birkaç yareni birbiri ardına meydana çıktı ve düşmandan çok sayıda kişiyi öldürdüler. Hüseyin'in -a.s.- süvarileri defalarca düşman saflarına saldırdı ve onların düzenini bozdu. Kufe süvarilerinin komutanı, ordusunun sürekli dağıldığını gördü. Ömer Sa'd'a yardım istemek için birini gönderdi ve bu küçük grubun ordularına ne haller getirdiğini söyledi. Ömer Sa'd, ok yağmurunun başlamasını emretti. Atların çoğu yaralandı veya öldürüldü ve Hüseyin'in -a.s.- yarenleri yaya kaldı.
Hüseyin -a.s.- yarenlerini sabır ve direnişe davet  ederek şöyle diyordu: "Ey yüce soylular, ölüm acı ve rahatsızlıktan sizi geniş bir cennete ve ebedi nimete götüren bir köprüden başka bir şey değildir. Ama düşmanlarımız için ölüm, muhteşem bir evden zindana ve azaba düşmek gibidir." 
Yarenler arasında, İmam Ali'nin sahabelerinden Ebuzer Gıffari'nin kölesi Cevn b. Ebi Malik, savaşmak için izin istedi. Hüseyin -a.s.- ona şöyle dedi: "Seni azat ettim, bizimle kalıp kendini tehlikeye atmana gerek yok." Ancak Cevn şöyle cevap verdi: "Ey Resulullah'ın oğlu, rahatlık zamanında sizinle olayım da şimdi zorluk gelince sizi yalnız mı bırakayım? Ben siyah, nesebi olmayan ve kokusu hoş olmayan bir köleyim, ama cenneti benden esirgeme ki  arınayım. Kanım sizin kanınızla karışıncaya kadar sizden ayrılmayacağım."
Cevn meydana girdi ve cesurca savaşarak şehit oldu. Hüseyin -a.s.- onun bedeninin yanına geldi ve şöyle dua etti: "Allah'ım, onun yüzünü ak et, kokusunu hoş kıl ve onu iyilerle haşret." Sonraki günlerde, Cevn'in bedenini bulan birisi, ondan hala misk gibi hoş bir koku geldiğini söylemişti. Cevn'den sonra, Enis b. Ma'kıl meydana çıktı ve yirmiden fazla kişiyi öldürmeyi başardıktan sonra kendisi de şehit oldu.
Başlangıçta Ömer Sa'd'ın ordusunda olan Yezid b. Ziyad (Ebu'ş-Şa'sa), İmam Hüseyin'e -a.s.- katıldı. Ok atışlarıyla beş kişiyi öldürmeyi başardı ve sonunda şehit oldu. Ondan  sonra, Hüseyin'in -a.s.- müezzini Haccac b. Mesruk meydana geldi, savaştı ve 25 kişiyi öldürdü, ancak kendisi de  şehit oldu.
Bu sırada Ebu Sem'a Sa’idi, Hüseyin'e -a.s.- şöyle dedi: "Ey Eba Abdullah, canım sana feda olsun. Bu insanlar sana çok yaklaştılar ve ben senden önce şehit olmak istemiyorum. Bugün öğle namazını kılmak ve sonra Allah'a kavuşmak isterim." Hüseyin -a.s.- buyurdu ki: "Namazı bana hatırlattın, Allah seni gerçek namaz kılanlardan eylesin. Şimdi  namaz vaktidir. Karşıdaki ordudan namaz kılmamıza izin vermelerini isteyin."
Düşman ordusundan Husayn b. Temim şöyle dedi: "Sizin namazınız kabul olmaz." Ancak Habib b. Mezahir ona şöyle cevap verdi: "Peygamber'in ailesinin namazı mı daha iyi kabul edilir, yoksa sizin namazınız mı sanıyorsun?" Savaş yeniden şiddetlendi. Habib  düşman ordusunu geri püskürttü, düşman süvarisini yaraladı ama kendisi de yere düştü. Habib b. Mezahir bu savaşta 22 kişiyi öldürdü ancak sonunda düşman ordusundan bir adam son darbeyi vurdu ve Habib şehit oldu. Habib'in şehadeti Hüseyin -a.s.- için çok zor oldu. Hüseyin -a.s.- kalbi kırık bir şekilde dua etti ve şöyle dedi: "Allah'ım, ona rahmet et. Ne büyük ve takvalı bir adamdı. O, her gece bir hatim indiren biriydi."
Öğle namazı vaktinde, Hüseyin -a.s.- Züheyr b. Kayn ve Said b. Abdullah el-Hanefi'ye öne geçip namazı kıldırmalarını emretti. Said b. Abdullah el-Hanefi, Hüseyin'in -a.s.- önünde durarak kendisini oklara siper etti. Sağdan veya soldan gelen her oka karşı kendini siper etti ve sürekli okların hedefi oldu. Sonunda yere yığıldı ve ardından hayatını kaybetti.
-+-+-+-+ ara +-+-+-+-
Öğle vaktine kadar şiddetli bir mücadele devam etti ve İbn-i Sa'd'ın ordusu, Hüseyin'in yarenlerine tek bir yön dışında saldıramıyordu. Çünkü Hüseyin'in yarenleri çadırları birbirine yakın kurmuştu ve düşmanın çadırlar arasından geçebileceği bir boşluk kalmamıştı. Tüm erkekler çadırların tek bir tarafında toplanmıştı. Ömer b. Sa'd bu durumu görünce, sağdan ve soldan bu düzeni bozmak ve Hüseyin'in yarenlerini her yönden kuşatmak için bir grup  göndermelerini emretti. Hüseyin'in yarenleri, her üç veya  dört kişi, iki çadırın arasına duruyor ve İbn-i Sa'd'ın ordusundan çadırları yağmalamak veya sökmek için gelen herkesi öldürüyor veya okla vuruyor, hatta atlarını  ellerinden alıyorlardı.
Ömer b. Sa'd daha sonra şöyle emretti: "Çadırları ateş verin, ama çadırlara girmeyin ve yerinden sökmeyin." Onlar da ateş getirip çadırları ateşe verdiler. Hüseyin -a.s.- çadırların yanmasına izin verdi ve şöyle buyurdu: "Ateş aldığında, size iki taraftan gelemezler." Ve gerçekten de öyle oldu.
Şimr b. Zi'l-Cevşen, Hüseyin'in -a.s.- çadırına at sürdü, Hüseyin'in çadırına mızrak sapladı ve bağırdı: "Ateş getirin de bu çadırları içindekilerle birlikte yakayım!" Kadınlar ağlayarak çadırlardan dışarı fırladılar. Hüseyin -a.s.- bağırdı: "Ey Zi'l-Cevşen'in oğlu, ehlimin çadırlarını mı yakmak istiyorsun? Allah seni ateşte yaksın!"
Züheyr b. Kayn, on yareniyle birlikte Şimr'e doğru saldırdı ve onları çadırlardan uzaklaştırdılar. Bu çatışmada, Şimr'in arkadaşlarından biri öldürüldü. Kufe halkı bu sahneyi görünce Şimr'in yardımına koştular. Züheyr b. Kayn eşsiz bir cesaretle savaştı ve şöyle recez okuyordu: "Ben Züheyr'im, Kayn'ın oğlu. Kılıcımla sizi Hüseyin'den, peygamberin pak torununun etrafından dağıtıyorum." Hüseyin'in omzuna vurarak ilerleyen Züheyir 120 kişiyi öldürdü. Sonunda düşman ordusu onu şehit etti.
Hüseyin -a.s.- Züheyr'in şehadetinden sonra şöyle buyurdu: "Allah seni rahmetinden uzaklaştırmasın ve katiline  lanet etsin."
Amr b. Karaza Ensari de meydana çıktı ve Hüseyin -a.s.- ile konuştu. Hüseyin -a.s.- ona savaşmasına izin verdi. O, Hüseyin'in -a.s.- önünde savaştı ve İbn Ziyad'ın ordusundan çok sayıda kişiyi öldürerek düşmanın ilerlemesini durdurmak  için büyük çaba sarf etti. Hüseyin'i savunmak uğruna, İmam’a  doğru gelen hiçbir oku cevapsız bırakmadı ve kendini siper etti. Aynı şekilde, İmam’a doğru gelen her kılıca karşı da kendi canını tehlikeye attı. Bu şekilde, Amr b. Karaza ağır yaralar alıncaya kadar Hüseyin'e -a.s.- hiçbir zarar gelmedi. Hüseyin'e -a.s.- döndü ve sordu: "Vefamı yerine getirdim mi?" Hüseyin -a.s.- şöyle cevap verdi: "Evet, benden önce cennete gidiyorsun. Peygamber'e selamımı söyle ve ona benim de onun yolunda olduğumu bildir."
Amr b. Karaza'nın kardeşi Ali, düşman ordusundaydı. Ali İmam’a döndü ve sert bir dille Hüseyin'in kardeşini saptırdığını ve ölümüne neden olduğunu bağırdı. İmam sakin ve net bir şekilde, Allah kardeşini hidayete erdirmişti ve o saptırılmamıştı, ancak yolu şaşıran Ali'nin kendisiydi dedi. Ali, tehditle ya Hüseyin'i öldüreceğini ya da onun karşısında öleceğini söyledi.  Öfkeyle İmam’a doğru saldırdı; ancak Nafi’ b. Hilal onun yolunu kesti ve mızrakla onu yaraladı.
Nafi’ b. Hilal, bu olaydan önce, zehirli oklarının üzerine adını yazar ve onları düşmana fırlatırdı. Yüksek sesle bu okların işaretli ve tehlikeli olduğunu ve fırlatılmalarının boşuna olmadığını söylerdi. Oklar birer birer hedefe ulaştı ve okları bittikten sonra kılıcını çekti ve düşmana doğru gitti. Bu savaşta düşmandan 12 kişiyi öldürdü ve birkaçını da yaraladı. Ancak sonunda elleri çalışamaz hale geldi ve yere oturdu. Şimr b. Zi'l-Cevşen ve askerleri onu esir aldılar ve Ömer Sa'd'ın yanına götürdüler. Ömer Sa'd ona neden böyle yaptığını sordu ve Nafi’ gururla onlardan 12 kişiyi öldürdüğünü ve yaptığından pişman olmadığını söyledi. Ömer Sa'd onun öldürülmesini emretti ve Şimr bunu yaptı.
-+-+-+-+ ara +-+-+-+-
Nafi'den sonra, Cunade b. Haris meydana çıktı, düşmandan 16 kişiyi öldürdü ve kendisi deşehit oldu. Oğlu, cesur bir genç olan Amr b. Cunade, henüz hazır olmamasına  rağmen meydana geldi. O da savaş reeczleri okudu, Hüseyin'in -a.s.- düşmanlarını eleştirdi ve sonunda İmam'ın yolunda canını verdi. Ardından Kerbela'da babasını kaybetmiş başka bir genç, annesinin teşvikiyle meydana koştu. İmam Hüseyin -a.s.- annesinin rızası  olup olmadığından endişeleniyordu, ancak genç annesinin kendisini gönderdiğini söyledi. Cesurca savaştı ve sonra şehit oldu.
Hüseyin'in -a.s.- yarenlerinden Kur'an okuyan siyahi bir köle meydana çıktı. Cesurca savaştı ve düşmandan 70 kişiyi öldürdüğü söyleniyor. Yaralandığında ve yere düştüğünde, İmam Hüseyin -a.s.- gözleri yaşlı bir şekilde yanına geldi ve yüzünü onun yüzüne koydu. Köle gülümseyerek can verdi. Diğer yarenler de birer birer meydana gidiyor ve şehit oluyorlardı.
Abdullah b. Urve Gaffari ve kardeşi Abdurrahman, İmam'ın yanına gelip canlarını feda etmek için büyük bir istekle meydana çıkmak istediler. İmam Hüseyin -a.s.- onlara sevgiyle  "Aferin" dedi. Onlar da cesurca savaştılar ve şehit oldular.
Hanzala b. Es'ad Şibami, İmam Hüseyin'in -a.s.- karşısında durdu. İmam'a bir zarar gelmesin diye yüzünü ve boynunu düşman oklarına ve mızraklarına siper etti. Hanzala düşmanlara, onlara nasihat etmenin faydasız olduğunu  çünkü artık azabı hak ettiklerini söylüyordu. İmam Hüseyin -a.s.- ile vedalaştı, meydana gitti ve şehit oldu.
Cabir kabilesinden iki genç kuzen, Seyf b. Haris ve Malik b. Abd, ağlayarak İmam Hüseyin'in -a.s.- yanına geldiler. İmam "Neden ağlıyorsunuz?" diye sordu. Onlar da "Kendimiz için değil, düşman kuşatması altında olduğunuz için size ağlıyoruz," dediler. İmam onlara dua etti, onlar da cesurca savaştılar ve şehit oldular.
Abis b. Ebi Şebib Şakiri cesaretle meydana çıktı, tek başına çok sayıda düşmanla savaştı ve sonunda  düşmanlar tarafından kuşatılarak şehit oldu.
İmam Hüseyin'in yarenleri birer birer yanına geliyor, vedalaşıyor ve saygıyla şöyle diyorlardı: "Selam olsun sana, ey Resûlullah'ın oğlu." İmam da şöyle cevap veriyordu: "Selam olsun size; yakında biz de size katılacağız." O, şu ayeti okuyordu: "Onlardan kimisi sözünü yerine getirmiş, kimisi de beklemektedir. Onlar sözlerini asla değiştirmemişlerdir." Hepsi iman ve hazır bir şekilde meydana gidiyor, göğüslerini ve canlarını kılıç ve mızraklara siper ediyorlardı.
Düşman onlara aman veriyor veya mal teklif ediyordu, ancak Hüseyin'in yarenleri hiçbirini kabul etmiyor ve şöyle diyorlardı: "Eğer Hüseyin öldürülür ve bir anne oğluna ağlarsa, kıyamet günü İslam Peygamberi'ne ne cevap vereceğiz?"
İmam’ın tüm yarenleri son kişiye kadar savaştı ve şehit oldu. Bu sırada İmam Hüseyin şöyle buyurdu: "Benim yarenlerimden daha vefalı yarenler hiçbir günde görmedim."
İmam Hüseyin'in -a.s.- birçok yareninin sadakatine ve  direnişine rağmen, son anlarda meydanı terk etmeye ve canlarını kurtarmaya karar verenler de oldu. Örneğin, Dahhâk b. Abdullah el-Maşrıki, İmam Hüseyin'in -a.s.- yarenleri şehit olduktan sonra atını sakladı ve bir süre yaya olarak savaştı. İmam'dan ve Süveyd b. Amr'dan başka kimsenin kalmadığını görünce İmam'ın yanına giderek, kendisi savunmada kaldığı sürece savaşacağını ve kimse kalmadığında gitmesine izin verileceğini hatırlattı. İmam ona izin verdi ve onun için dua etti. Dahhâk atını aldı, düşman ordusunun arasından geçti ve tanıdıklarının yardımıyla savaştan kaçmayı ve kurtulmayı başardı.
-+-+-+-+ ara +-+-+-+-
Hüzünlü nefes" podcast'inin bu bölümünün sonuna kadar bizimle kaldığınız için teşekkür ederiz. Bu anlatıda, Hüseyin'in Kerbela'daki yarenlerinin sadakatinin son anlarını gözden  geçirdik; direnişle, acı vedalarla ve yeniden buluşma sözleriyle dolu saatlerdi. Bu hikayelerin her biri kalbimizde   bir soru bırakıyor ve bize bir kez daha sadakatin, fedakarlığın ve hakikatin zaman ve mekandan öte yaşayan değerler olduğunu hatırlatıyor.
Gelecek bölümlerde, bu yolculuğun sonuna adım adım yaklaşana kadar sizinle olmaya devam edeceğiz; iman ve insanlık anlamını yeniden tanımlayan bir yolculuğun.
Sizlerden ayrılmadan önce podcastlerimiz ile ilgili görüşlerinizi [email protected] üzerinden iletebileceğinizi hatırlatıyoruz. Bu podkast "İran Radyo" medya servisi tarafından sunulmuştur.  Daha fazla podcast dinlemek isterseniz, https://iranradio.ir/tr web sitesi ve bu sitenin sosyal medya hesaplarını takip edebilirsiniz. 
Sizlerden ayrılırken hepinizi yüce Allah’a emanet ediyoruz. /