Temmuz 24, 2020 14:43 Europe/Istanbul

Bir kez daha manevi büyük Hac farizasına yaklaşırken, sizler için hazırladığımız sohbetimizin 1. bölümünde birlikteyiz.

Evet, bir kez daha büyük manevi Hac farizasını yerine getirme ve ilahi çağrıya lebbeyk demeye yaklaşıyoruz. Allah teala Hac suresinin 27. ayetinde şöyle buyurmakta:

İnsanlar arasında haccı ilân et ki,gerek yaya olarak, gerekse nice uzak yoldan gelen argın develer üzerinde sana gelsinler.

 

Güzel Hac farizası her şeyden önce topluca yerine getirilen muhteşem bir ibadi merasimdir. Hac farizasının ilk çağrısı ve en güzel göstergesi, tevhit şiarıdır. Her yıl milyonlarca Müslüman dünyanın dört bir yanından ibadet ve ilahi kata yaklaşma niyetiyle bir araya gelerek Hac’cın kükreyen ırmağında hep birlikte tevhit  nidasını haykırıyor ve Allah tealanın davetine karşılık veriyor:

Lebbeyk Allahümme lebbeyk, lebbeyk la şerike lehe lebbeyk.

 

Her hacı Hac farizasına bu şiarlar başlıyor ve böylece her türlü şirkten ve simgelerinden nefret ettiğini haykırıyor. Hacı daha sonra büyük bir ihlas ve kalbi sefa ile Allah tealanın kulluğuna yöneliyor.

Hac aslında İslam dininin küçük bir modeli ve örneğidir. Güya Allah teala İslam’ı tüm boyutları ile birlikte tek bir ibadette özetlemeyi ve böylece hacılara bir tek ibadetle İslam’ın tümünü idrak etme şansı tanımayı mukadder buyurmuştur. Üstelik bu deneyim yeryüzünün en kutsal mekanı olan Mekke’de ve tevhidin en önemli ekseni olan Kâbe’nin etrafında gerçekleşiyor.

Bu yıl dünyanın dört bir yanında milyonlarca Müslüman Zilhicce ayının gelmesi ve kutsal topraklara yolculuğa başlamayı beklerken, S. Arabistan Hac ve Umre Bakanlığı bir açıklama yaparak korona virüs salgını ve dünya genelinde yarım milyon insanın ölümüne yol açması gözetilerek kameri 1441 Hac merasimi kısıtlı bir şekilde ve başka ülkelerden hacı adaylarını kabul etmeden düzenleneceğini duyurdu. Böylece İran ve diğer ülkelerden bu yıl Hac farizasına katılmak isteyen hacı adaylarının bu ziyareti iptal edilmiş oldu.

Hac, Müslümanlar için şer’i vaciplerden biridir. Her yıl bir kaç milyon Müslüman Hac farizasını yerine getirmek üzere Mekke’de Kâbe’nin etrafında toplanır ve bu muhteşem manevi ibadeti yerine getirir. Bu yüzden Dünya Sağlık Örgütü S. Arabistan yönetimi ile müzakerelerinde bu yıl Hac merasimi için gerekli tedbirleri almasını istedi.

Amerikalı üniversite hocası Dr. İbrahim Musa da Mekke ve Medine’de milyonlarca Müslümanın bir araya geldiğine ve korona virüs tehlikesine işaretle hacıların sağlık durumu konusunda uyarıda bulundu.

New York Times gazetesinde bir makale yayımlayan Amerikalı uzman Dr. İbrahim Musa şu ifadelere yer verdi:

Bundan önce Hac farizasına müşerref olan biri olarak Hac merasimi ne denli kalabalık olduğunu hatırlıyorum. Hacı adayları S. Arabistan’a ayak bastığı andan itibaren Hac farizasının çeşitli merasimini yerine getirip evlerine dönünceye kadar çok kalabalık ortamlarda yan yana bulunuyor. Hac farizasında sosyal mesafe veya karantina uygulamak, bu farizanın temposu ile çelişki arz eder. Gerçi bazı enfeksiyon hastalıkları için hacılar daha önce aşılanıyor, fakat hali hazırda korona virüs için aşı bulunmuyor.

Rivayetlere göre Hac her daim vacip bir ibadettir ve hiç bir koşul altında terk edilmemelidir. Yine devletler ve milletlerin hacılar için gerekli şartları tedarik görmeleri gerekir. ister Şia ister Sünni, tüm İslami mezheplerde Hac vacip bir ibadettir ve İslam’ın beş erkanından biri sayılır.

Allah Resulü -s- son Hac ziyaretini bitirdikten sonra Hac ibadetinin vacip olduğunu ilan etti. Al-i İmran suresinin 97. ayeti de Hac ibadetinin vacip olduğuna işaret ederek bunu yapmaktan kaçınanın kafir olacağını buyuruyor. Hac farizasının önemi, İslami hükümdarın halkın bu ibadete ilgisinin azaldığını fark ettiği zaman, beytülmalden yapacağı ödeme ile bazı insanları Hac ziyaretine göstermesini ve Kâbe’nin çevresini boş bırakmamasını gerektirecek kadar fazladır.

Buna karşın her Müslüman Hac farizasını yerine getirmek için üç özelliğe sahip olması gerekir. ilkin, mali açıdan gücü yetmesi gerekir; yani hacca gidip döndüğü zaman yaşamında mali açıdan sıkıntı oluşmaması gerekir. ikincisi, hacca gitmesinin bir sakıncası olmaması gerekir; yani yolu açık olması ve güvenliği tehdit altında olmaması gerekir. Üçüncüsü ise cismi açıdan yeteri kadar güçlü olması gerekir; yani fiziksel olarak Hac farizasını yerine getirebilecek kadar güçlü olması gerekir.

Kuşkusuz tüm bu şartlara aynı anda sahip olmak pek de kolay değildir. Örneğin Abdullah bin Zübeyr Mekke valisiyken birçok hacının Hac yapmasına engel oldu; yani o günlerde hacılar için ikinci şart, yani yolun güvenli ve engelsiz olduğu şartı yoktu. Son yıllarda da Suud hanedanı Yemen ve Suriye halkını siyasi hedefleri doğrultusunda Hac farizasına kabul etmediğine şahit olmaktayız. Gerçi bu tür durumlarda Hac farizası tamamen tatil edilmiş sayılmaz, zira bazı kesimler bu farizayı yerine getiriyor.

Bazen bazı tehlikeler hacıları ve Müslümanları tehdit edebilir. Eskiden eşkıyalar ve yağmacılar Hac kafilelerinin yolunda pusuya yatıyor ve yol güvenliğini tehlikeye atıyordu ve bu yüzden Hac farizası tatil ilan edilirdi.

Yine Hac tarihinde Mekke ve Kâbe’de kalabalık yüzünden ölümcül salgın hastalıkların kayda geçtiği bilinmektedir. Eskiden dünyanın dört bir yanından Mekke’ye gelen hacılar bugünkü gibi sağlık hizmetlerinden yararlanmıyor ve Hac yetkilileri de şaibeli hastalıkları olan insanları karantinaya almıyor ve çevrede hijyen veya dezenfektan çalışması yapılmıyordu. Bu yüzden salgın hastalıklar hacıların arasında hızla yayılıyor ve çok can alıyordu. Tarihçilerin belirttiğine göre Hac tarihinde bu ilahi fariza 40 kez tatil edilmiştir.

Geçmişte Hac farizasının askıya alındığı bir hadise de Osmanlı döneminde taun salgınıydı. Bu salgın yüzünden 1814 Hac farizası hacı sayısını şiddetle etkiledi. Taun salgını 1831 yılında Hindistan’dan Mekke’ye bulaştı ve hacıların dörtte üçünü öldürdü. 1846 yılında Mekke’de kolera salgını yaşandı ve 15 bin kişi hayatını kaybetti ve kent halkı 1850 yılına kadar bu hastalıkla uğraştı. Kolera 1865 ve 1883 yıllarında tekrar Mekke’yi vurdu.

1858 yılında Mekke pandemi haline gelen bir hastalığa maruz kaldı, öyle ki Mısırlı hacılar Kızıldeniz’e doğru kaçmak ve orada karantina altına alınmak zorunda kaldı.

Yine bundan yaklaşık yüz yıl önce Şam’da bir salgının önlenmesi için gereken tedbirlerin alınmaması, korkunç bir faciaya yol açtı.

Şimdi ise dünya korona virüs pandemisi ile uğraşıyor. Bu salgın Müslümanların dünya genelinde toplu ibadet adetlerini olumsuz etkilediği gibi Hac farizasının da S. Arabistan dışındaki Müslümanlar için iptal edilmesine yol açtı. Buna göre bu yıl Müslümanlar korona virüs salgını yüzünden bu ilahi ibadete katılma şansından mahrum kalıyor.

Aslında bu günlerde Müslümanların yüreğini sızlatan acı, yıllarca bu ziyareti hasretle bekleyen hacı adaylarının hasretidir. Bu insanlar böyle bir günü bekleyerek Hac farizası ile yüreklerini tazelemek isteyen insanlardır. Bazı hacı adayları şimdiden yaşlanmış, fakat Kâbe ziyareti yüreklerini genç tutmuş ve bu ziyaretin hasreti ile yanıp tutuşmuştur, fakat ne var ki bu yıl korona virüs salgını onların kavuşma bekleyişini bir süre daha uzattığı anlaşılıyor.

İrlanda’nın Kavan camiinde namaz kılan Muhammed Tarık şöyle diyor: arkadaşlarım Hac ziyareti için Mekke’ye gitmek istiyordu, fakat şimdi bir ömür bekledikleri arzunun aksadığına şahit oluyorlar. Ama onlar sadece üzgün değiller ve üzgün olmanın ötesinde bir hisleri var ve sürekli gözyaşı döküyorlar.

İngiliz öğretim üyesi prof. McLuin ise şöyle diyor: Müslümanlar yaşamları boyunca İslam’ın temel vaciplerinden birini yerine getirmek için para biriktirdi; bu yüzden onların üzüntüsü, sıradan bir yaz tatilinin iptalinden çok ötede bir üzüntüdür. Bu durum onlara indirilen manevi bir darbe gibidir.

İranlı genç çift İhsan ve eşi şöyle diyor:

Kalbimiz kırık; biz ilahi güvenli haremde takva ve birlik içinde Kâbe’yi tavaf etmek ve dünyanın en kutsal mekanında ilahi rahmetten yararlanmak istedik. Şimdi ise yine de İmam Cevad’la -s- birlikte dua ediyoruz:

«اَللّهُمَّ ارْزُقْنی الْحَجَّ الَّذی افْتَرَضْتَهُ عَلی مَنِ اسْتِطاعَ اِلَیْهِ سَبیلاً وَاجْعَلْ لی فیهِ هادِیاً وَ اِلَیْهِ دَلیلاً وَ قَرِّبْ لی بُعْدَ الْمَسالِکِ وَ اَعِنّی عَلی تَاْدِیَةِ الْمَناسِکِ وَ ..»

Allah’ım, yerine getirebilen herkese vacip kıldığın Hac farizasını bana da nasip eyle ve onun içinde bir kılavuz ve bir delil belirle ve yolların uzaklığını yakınlaştır ve Hac amellerini yerine getirmeme yardım et.

Etiketler