İmam Sadık’ın -as- İslami öğretilerde akılcı yöntemi
https://parstoday.ir/tr/radio/uncategorised-i155630-İmam_sadık’ın_as_İslami_öğretilerde_akılcı_yöntemi
İmam Cafer Sadık’ın -as- mübarek veladetini idrak ediyoruz. Bu vesile ile tüm İslam dünyasını tebrik ederek sizleri bu münasebetle hazırladığımız özel programı dinlemeye davet ediyoruz.
(last modified 2022-10-07T16:32:52+00:00 )
Kasım 02, 2020 19:43 Europe/Istanbul

İmam Cafer Sadık’ın -as- mübarek veladetini idrak ediyoruz. Bu vesile ile tüm İslam dünyasını tebrik ederek sizleri bu münasebetle hazırladığımız özel programı dinlemeye davet ediyoruz.

Bugün ehlibeyt semasının 5. Yıldızının evi, bu semaya 6. yıldız olmak için doğan bir bebek yüzünden nurlar içinde coşmaktadır. İmam Muhammed Bakır’ın -as- oğlu ve Caferi mezhebinin kurucusu İmam Sadık -as- dır ve şia mezhebi ise bilimsel zenginliğini ve maarifinin büyük bir bölümünü o hazrete borçludur.

İmam Sadık’ın -as- çalkantılı dönemi, Müslüman milletler ve fethedilen ülke halklarının düşüncelerinin çatıştığı ve İslami merkezlerin dış dünyaya açılması nedeni ile  çeşitli felsefi ve teolojik düşüncenin çatışma dönemiydi. Bu şartlarda İmam Sadık -as- Müslümanları dinsizlik ve küfürden kurtarmak ve İslami maarif ve ilkelerinin sapmasını engellemeyi hedef edindi.

Böyle bir çağda çeşitli ekoller ve hatta İslam’a karşı olanlar, Müslümanların düşünce ve inançlarını etkilemeye başlamışken İmam Sadık -as- akıl yolu ile İslam dinini savunmaya çalışırdı.

İmam Sadık -as- bu bağlamda şia mezhebinin inanç, ahkam ve ilahiyatını tanıtır ve sapkın akımlara karşı şia mantığı ve delillerini sunuyordu zira akılcı delillerle dini tanıtmak ve savunmak, dinin güçlenmesi ve ispat edilmesine, dinin kabul edilmesi yollarını hazırlama ve mezhebin hakkaniyetinin güçlenmesine sebep olacağını biliyordu. İmam Sadık -as- din hakikatleri Rasûlüllah’tan -saa- almıştı ve Allah resulü de vahiy yolu ile bu hakikatleri Allah Teâlâ’dan almıştır. Bu yüzden İmam Cafer Sadık -as- çeşitli akımlara karşı seçici, akılcı ve eleştirel yaklaşım sergilerken, çeşitli akımlarda doğru ve haklı yönler bulunca onları onaylıyor ve eğer yanlış bulduysa onları reddediyordu.

İlim ve akılcılık, insanların hidayet yolunu aydınlatmakta temel rolü olduğunda ilim, bilim ve insanlık toplumunun akılcılığının arttırılması ise İmam Sadık’ın -as- en önemli ve başlıca kaygılarındandı. Şia düşüncesinin asaletinin korunması ve bekası, İmam Sadık’ın en önemli hedefiydi. Eğer düşünce akli selim üzerine kurulursa doğal olarak bu düşünce bir asalete sahip olur. Hava ve heves ya da siyaset üzerine olan ya da insanların hırsları ile ilgili olan düşüncelerin bir değer ve asaleti olmaz. Bir düşüncenin değeri ise doğru ve güçlü temeller üzerine kurulmasına bağıdır.  İmam Sadık -as- ise mübarek ve bereketli yaşamı boyunca öz İslami düşüncenin mantık ve akıl üzerine kurulu olduğunu en güçlü şekilde ispatladı.

İmam Cafer Sadık’ın -as- döneminde şia mezhebi göz kamaştırıcı ilerlemeler sağlarken geniş çapta yayılmayı başardı, üstelik Caferi mektebin kurulması ise İslam tealiminin ihya ve canlanması için uygun ortam oluşturdu. Akılcılığın varlığı, dine karşı alimane davranmak, temelsiz mezhepsel taassup ve bağnazlıklardan uzaklaşmak ve fıkha yenilikçi yaklaşım, Caferi mektebinin özellikleri olarak onun dinamik olmasına sebep oldu. Ehlibeyt imamlarının rivayetlerine baş vurarak, o hazretin akılcılık yönlerinden doğru ve aydın bir tanıma sahip olabiliriz. İmam Sadık’tan -as- akıl ile ilgili bir çok rivayet günümüze kadar ulaşmıştır.

Örneğin İmam Sadık’ın -as- sözlerindeki aklın önemine işaret ettiği rivayetlerinden birine değinebiliriz. İmam Cafer Sadık -as- şöyle buyuruyor:

Allah, aklı kendi nurundan yarattı ve onu tüm mahluklarına üstün kıldı.

İmam ayrıca aklın, iman ve küfrün sınırında olduğuna işaretle şöyle buyuruyor:

İman ve küfür arasında akıl eksikliğinden başka bir şey yoktur.

Bu rivayete göre küfür ve hava ve heves şaibelerinden uzak olan insanın aklı, imanın zaruretini ispatlar ve küfrün seçilmesi ise aklın çalışmaması sonucu yaşanır.

Ehlibeyt imamlarının 6'ncısı hz. Cafer Sadık bir rivayette Huşam bin Hekem’e şöyle buyuruyor:

Allah insana iki kılavuz belirlemiştir; biri enbiya ve imamlar gibi dış kılavuz ve diğeri ise her insanın içinde olan iç kılavuz yani akıl.

Bu yüzden bir fikri ekol ve mektebin değer ölçülerinden biri akıldır ve akla değer vermeyen her hangi bir ekole önem vermemeli.

İmam Sadık’ın -as- fikri asaleti ve değeri, akla ilgisine ilaveten ilme verdiği önem sayesindedir. Eğer bir mekteb ve okul ilme değer verirse o ekol yüksek bir değere sahip olur. Toplum ve insanı cehalete teşvik eden ve insanın akıl gücünü köreltmeye çalışan ekolün hiçbir değeri yoktur ve hatta tehlikeli olduğu bile söylenebilir. Tarihin de gösterdiği gibi insanın aklını hiçe sayan ekoller onları istismar etmeye ve fikri açıdan sulta kurmaya çalışıyorlar ve sonuçta insanları içten boşaltarak Allah’ın eksen alınması yerine insanı eksen olarak tanıdıkları ortaya çıkıyor.

Fakat İmam Sadık’tan aklın çalıştırılması ve ilim öğrenmeye teşvik bağlamında bir çok rivayet bulunuyor. Şia mezhebi her zaman insanları Allah dininde düşünmeye teşvik etmiş ve ilahi tealimin boy aynası olan masum imamlar ise akıl ve ilmin doğru dengesine dayanarak çevrelerindekileri de bu yöne doğru yönlendirmişlerdir.

Alim, ilmin hakikatı ışığında açıkça hakikatı bulur, hidayete kavuşur. İmam Cafer Sadık'ın tabiriyle "nur" olan bu ilmin iki özelliği vardır:   

1) Nurda meçhul bir nokta yoktur. Yine ilim, şek ve şüphe olması bir yana, ancak yakin haddine ulaştığı zaman hakikat olur.   

2) Nur aydınlatıcıdır. Hakiki ilim de hakikatleri batıl şeylerden ayırt ettirecek derecede aydınlatıcı olmalıdır. İnsanın sapmasına ve helak olmasına sebep olan fikri karanlıkları yok etmeli, inanç temellerini sarsan şüpheyi alimden uzaklaştırmalıdır; alime ilim ve fikir sebatı vermelidir. Ve yine hidayet yolunu ona aydınlatıp onu hak ve hakikatlere doğru yönlendirmeli ve sonucu kurtuluş olan insani kemale ulaştırmalıdır.   

Kelam ve inanç alanında da o hazretin sahip olduğu engin bilgi herkes tarafından biliniyor ve Caferi mezhebinin temellerinden birini ise kelam, inanç ve ilahiyat konuları oluşturuyordur. Bu alanda o hazretin yetiştirdiği bir çok talebe halkın inanç konularındaki sorunlarını çözmeye yardımcı oluyor, soruları ve şüphelerini gideriyordu. Aralarında Huşam bin Hekem en tanınanlarından biridir.

Tevhid Mufazzal, İmam'ın tevhid konusunda Mufazzal bin Ömer Cuefi'ye verdiği dersleridir.

Tıp alanında da o hazretin eğitimleri ve tavsiyeleri ise İmam'dan geriye kalan bir çok kitapta kayıtlara alınmıştır.

İmam Cafer Sadık'ın engin bilgisi tüm dünya, İslami olan ve olmayan mezhepleri etkilemiştir, nitekim o hazretin doğa ile ilgili olan ve olmayan ilimlerde yetiştirdiği önemli öğrencileri vardır. Bu öğrencilerden kimya biliminin babası olarak bilinen Cabir bin Hayyan'a değinebiliriz.

Münazaranın temel ilkelerinden biri, ortak usullere odaklanmak ve bu konularda görüş sahibi olmaktır; hiç şüphesiz inanç konularında canlı tartışmalarda taraflar arasında ortak ve kabul edilir konular, yani usul, mantık ve akıl kurallarına riayet edilmesi gerekir.

İmam Sadık'ın çeşitli mezheplerin önde gelenleri ile gerçekleştirdiği sayısız münazaralar, Caferi düşüncede farklı akıl, ilim ve tartışma konularına verilen önemin göstergesidir. İmam'ın diğer dinler ve mezheplerde görüş sahipleri ile yaptığı münazaralarda karşı taraf her zaman yenilen taraf olurdu zira o hazret mantıklı delilleri ile gerçek hakikati gün yüzüne çıkartarak ispat ediyordu.

O hazretin sözleri ve münazaralarından, İmam Sadık'ın din ve mezhebe karşı olanlarla yaptığı tartışmaların vazgeçilmez unsurun akılcılık olduğu anlaşılır. Tabi ki bizzat bu konu muhaliflerin o hazretin karşısında söyleyecek şeyleri olmayarak sessiz kalmalarına, o hazretin sözlerini düşünmelerine ve sonuçta mantıklı gördükleri için onların İslam dini ve şia mezhebini seçmelerine sebep olurdu.

Terbiye boyutunda İmam Sadık'tan -as- bize miras kalan en büyük hazine Sahife-i Seccadiye kitabı, o hazretin toplum ve müminleri yetiştirdiği ve Allah'la nasıl münacat edilmesi gerektiğini öğreten dua kitabıdır. İmam sadık'ın -as- din ve mezhebi tebliğ etme tarihine bakıldığında ve o hazretin bilimsel siyerinde akıl unsurunun rolü dikkate alındığında, o hazreti izlemek isteyenlerin yolunu aydınlatan mübarek sonuçların doğduğu göze çarpıyor.

Çeşitli dinler ve mezheplerin büyüklerinin itiraf ettikleri üzere, dini ve mezhebi düşüncelerde mantık ve akıl çizgisinden uzak kalmak ve fikri donukluğun sonucu günümüzde tekfirci düşünceler ortaya çıkmıştır. Hiç şüphesiz din mantığı ve Caferi mektebin canlılığının örnek alınması insani düşünceleri hidayete erdirerek toplumu saadet, aydınlık ve insaniyete ulaştırabilir. İslam mezhepleri arasında vahdet oluşturan ise öz Muhammed-i İslam'ın ilkelerine geri dönmektir.

Sohbetimizin sonunda bir kez daha bu mübarek veladeti tüm İslam dünyasına kutlayarak o hazrete seslenerek şöyle diyoruz:

Ey al-i Muhammed’in Sadık’ı! Şia, her kitapta senin nefeslerinin sesini duyuyor ve neyi varsa senin güneş gibi mantığındandır. Ey Allah’ın hücceti! Sen öz Muhammed-i İslam’ın gerçeğini aşıklara ve ehlibeyti sevenlere tanıttın ve bu zalim halifelerin üzerindeki çürümüş hırkanın İslam olmadığını anlatmaya geldin. Allah’ım! Bu büyük İmam’ın veladetinde senden bizleri o hazretin talebelerinin halkasına eklemeni diliyoruz.012