Aralık 25, 2021 19:27 Europe/Istanbul

Bugün dünyanın birçok ülkesinde Hz. İsa’nın veladet yıl dönümü kutlanıyor. Biz de hazretin kutlu veladetini tebrik ediyor ve hazırladığımız özel programımızı sunmak istiyoruz

25 Aralık günü Hz. İsa’nın doğum günü yıl dönümü olarak kutlanıyor. Hz. İsa İslam dininde ve Müslümanların nezdinde özel saygı ile anılan bir peygamberdir. Kur'an'ı Kerim’de 45 kez İsa adı geçiyor ve 15 yerde de o hazretten Mesih lakabı ile söz ediliyor. Yine Kur'an'ı Kerim’da bir sure Hz. İsa’nın sevgili annesi Hz. Meryem’in adı ile adlandırılmıştır.

Kur'an'ı Kerim’in öğretilerine göre Hz. İsa İslam Peygamberi Hz. Muhammed’den -s- önce son peygamberdir. Hz. İsa İslam Peygamberi’nin -s- geleceğini müjdelemiştir ve semavi kitabı da İncil’dir. Bu yüzden bu etkinlik Hristiyanların bayramı olmasına karşın Müslümanların da saygı duyduğu bir gündür.

Biz de tüm hak ve adalet yolunu izleyenleri tebrik ediyor ve hazırladığımız kısa sohbetimizi dinlemeye davet ediyoruz.

 

Hz. İsa’nın nasıl doğduğu hakkında Kur'an'ı Kerim Meryem suresinin 16 ila 33. ayetlerinde çok güzel bir öyküyü anlatıyor ve Hz. İsa’nın beşikte konuşmaya başladığını ve insanları hayrete düşürdüğünü beyan ediyor.

Kur'an'ı Kerim ayetlerine göre, insanlar Hz. Meryem’i kocası olmadan nasıl bir bebek dünyaya getirdiği konusunda serzeniş ederken, Hz. Meryem beşikteki bebeğe bakarak, ona sorun diye karşılık veriyor. İnsanlar birbirine şaşkın şaşkın bakarak, biz nasıl beşikteki bir bebekle konuşalım? diyor. Birden Hz. İsa beşikten onlara sesleniyor:

"Ben, Allah'ın kuluyum. O, bana Kitab'ı verdi ve beni peygamber yaptı."

"Nerede olursam olayım, O beni mübarek kıldı; yaşadığım sürece bana namazı ve zekâtı emretti." "Beni anneme saygılı kıldı; beni bedbaht bir zorba yapmadı." "Doğduğum gün, öleceğim gün ve diri olarak kabirden kaldırılacağım gün esenlik banadır."

Hz. İsa’nın veladetine ilişkin bu güzel açıklamayı İncil’lerde yer alan açıklamalarla karşılaştırdığımızda, sadece Metta ve Luka İncil’leri Hz. İsa’nın doğumundan söz ettiği anlaşılıyor. Bu kitaplarda anlatılanlara göre yörenin hükümdarı nüfus sayımı yapacaklarını ve bu yüzden başka yerlere göç edenlerin nüfus sayımına katılmak üzere doğdukları yere geri dönmeleri gerektiğini ilan ediyor. Bu insanlardan biri de marangoz Yusuf’tur ve doğduğu Beyt Lehem kentine geri döner. İncil’lerde belirtildiği üzere marangoz Yusuf yeni yeni Hz. Meryem’le nişanlanmıştır ve bu yüzden nişanlısı Hz. Meryem’i de beraberinde götürür; ancak yolda giderken Hz. Meryem’in gebe olduğunu fark eder ve bu konudan rahatsız olur. O sırada yarı uyanık yarı uykuluyken ona bir melek nazil olur ve eşi pak biri olduğunu söyler. Yusuf uyanınca Meryem’den özür diler ve onunla birlikte Beyt Lehem’e gelir, ancak Hz. Meryem’in doğum yapması için bir ahırdan başka bir yer bulamaz ve Hz. Meryem Hz. İsa’yı orada doğurur.

Metta ve Luka İncil’lerinde anlatılanlara göre, Hz. Meryem ve marangoz Yusuf Beyt Lehem’e vardığında hava kararmaya başlamıştı. Hz. Meryem ve marangoz Yusuf her yere başvurdular, fakat hiç bir yerde kalacak yer bulamadılar ve sonunda geceyi geçirmek için bir ahıra sığındılar. Gece yarısı olunca Hz. Meryem’in doğum sancıları başladı ve Hz. İsa’nın doğum anı yaklaştı. O sırada sürülerini bozkırdan geri getiren bir kaç çoban yolda bir melekle karşılaştılar. Melek onlara bu kentte bir peygamberin doğacağını müjdeledi ve çobanlardan kente gidip insanları haberdar etmelerini istedi.

Yine Hz. İsa’nın doğacağı sıralarda üç bilge insan Beyt Lehem’e doğru gelirken, gökte bir yıldızın parladığını gördüler. Eski rivayetlere göre doğan her padişahla birlikte gökte bir yıldız parlıyor. Bu yüzden üç bilge padişahın sarayına gittiler ve gördüklerini anlattılar. Padişah bu habere asla sevinmedi, zira konumunu ve makamını tehlikede hissetti, ama yine de sevinmiş gibi davranarak, vadedilen yeni bebeği görmek istedi ve bu yüzden üç bilgeyi bebeğin peşinden gönderdi. Üç bilge Hz. Meryem’i ve yeni doğan bebeğini buldu ve ikisine saygı gösterdi. Üç bilge doğan bebeğe altın ve bazı hediyeler getirdi. Hristiyanlık inancının resimlerinde bu üç bilgenin Hz. Meryem ve bebeğini ziyarete geldiklerinde ellerinde taşıdığı hediyeleri görmek mümkün.

Öte yandan padişah bu hediyelere göndermeye karşın Beyt Lehem’de iki yaştan küçük olan tüm erkek çocukların öldürülmesini emrediyor, fakat bu aile Mısır’a gidiyor ve Nasere’ye yerleşiyor.

İncil’lerin bu rivayetine karşı Kur'an'ı Kerim’in de en başta anlatılan öyküsü vardır. Kur'an'ı Kerim’de birçok kez İsa veya Mesih sözcüğü geçmiştir ve İsa adından İsa bin Meryem şeklinde söz edilerek, bazı Hristiyan tarikatların marangoz Yusuf adında bir babası olduğu iddiası reddedilmiştir. Kur'an'ı Kerim ayrıca Hz. İsa’nın doğduğu mekanı da “Mekan-i Şarki” şeklinde ifade ediyor.

İslam dininde belirtildiği üzere Hz. Meryem oğlu İsa’yı Yahudi padişah Mirodes’ten korumak için Mısır’a götürdü ve 12 yıl orada kaldı ve daha sonra Mirodes’in ölüm haberini duyunca Şam’a geri dönerek Nasere’de ikamet etti. Bu yüzden Hz. İsa’yı izleyenlere Nesari deniliyor.

Kur'an'ı Kerim ayrıca Hz. İsa’nın doğum meselesine de açıklık getirmiş ve çarmıha gerilmesini de Al-i İmran ve Nisa surelerinde açıkça beyan etmiş ve Hz. İsa’nın aslında ne çarmıha gerildiğini ve ne de öldürüldüğünü belirtmiştir. Kur'an'ı Kerim’in belirttiğine göre çarmıha gerilen kişi Hz. İsa değildi; Allah teala Hz. İsa’nın saklandığı yeri ifşa eden düşmanının yüzünü o hazretin yüzüne benzetti ve böylece hazrete ihanet eden kişi çarmıha gerildi ve Hz. İsa göklere uruc ederek gözlerden kayboldu. Şia Müslümanların inancına göre Hz. İsa ahir zamanda Hz. Mehdi -s- ile birlikte zuhur edecek ve deccal Hz. İsa’nın eliyle öldürülecek.

Müslümanların inancında Hz. İsa ulul'azm peygamberlerden ve şeriat sahibidir. Hz. İsa’nın annesi Hz. Meryem ise cennetin dört seçkin kadınından biridir. Hz. İsa pak bir sülaledendir ve sevgi, şefkat ve rafet armağan etmiştir. Hz. İsa cahillik ve zulümlere son vermek ve gönülleri iman ve bilinç nuru ile aydınlatmak için geldi.

Müslümanlar Hz. İsa’nın bazı mucizelerine inanır. örneğin beşikte konuşmak, ölüleri diriltmek, hastaları ve görme engelli insanlara şifa dağıtmak, cansız çamura üfleyerek hayat vermek, o hazretin bazı mucizeleridir. Buna karşın Kur'an'ı Kerim Hz. İsa’nın sadece Allah’ın kulu ve peygamberi olduğunu vurguluyor ve teslis inancını veya Allah’ın İsa’da tecelli ettiğini kesinlikle reddediyor.

İslam dini ve Kur'an'ı Kerim’de Hz. İsa’nın kişiliğine ve konumuna gösterilen özel saygı, İslam dini ile Hristiyanlığın ortak temellerini bulmak ve daha da zenginleştirmek için iyi bir fırsat sayılır. Hz. Meryem İslam ve Hristiyanlık arasında ortak bir payda sayılır. Yine Hz. İsa İslam dininde büyük bir kurtarıcı ve insanları hidayete erdiren peygamberdir ve son ilahi kurtarıcı zuhur ettiğinde ona eşlik edecektir. Dolayısıyla onların tüm tavsiyeleri İslam ve Hristiyanlığın ortak temelleridir ve bu tavsiyelere uyarak beşeri toplumların birçok sorunu çözülebilir.

Kur'an'ı Kerim ve İncil’de Hz. İsa ve Hz. Meryem hakkında geçen ortak ayetlerin hepsi birer temeldir ve özellikle son zamanlarda artan şiddetin yerine toplumları birbirine yakınlaştırabilir.

Küfür ve zulümle mücadele, sosyal bozuklukları gidermek, yoksulluğu kontrol altına almak, mazlumlara yardım etmek, barış ve güvenliği sağlamak, Müslüman ve Hristiyan ülkelerin arasında iş birliği ve teamülleri geliştirmek, son dönemde koronavirüs salgını ile mücadele etmek, hepsi ilahi dinlerin vahdeti ile mümkün olan durumlardır.

Allah’ın selam ve salevatı Hz. İsra ve sevgili annesi Hz. Meryem’in üzerine olsun. Bir kez daha bu günü o hazretin tüm sevenlerine tebrik ediyoruz.

Çocuk şöyle dedi: "Ben, Allah'ın kuluyum. O, bana Kitab'ı verdi ve beni peygamber yaptı."

"Nerede olursam olayım, O beni mübarek kıldı; yaşadığım sürece bana namazı ve zekâtı emretti."

"Beni anneme saygılı kıldı; beni bedbaht bir zorba yapmadı."

"Doğduğum gün, öleceğim gün ve diri olarak kabirden kaldırılacağım gün esenlik banadır."

Etiketler