İsrail parlamento seçimlerinin iç ve dış bölgesel sonuçları
25. dönem İsrail parlamento seçimleri 1 Kasım tarihinde düzenlendi. Gelen sonuçlara göre Netanyahu'yu destekleyen sağcı bloku çoğunluğu elde ederek seçimleri kazandı. Biz bu özel sohbetimizde bu seçimlerin sonuçlarının İsrail'in iç arenasını ve bölgesel arenayı nasıl etkileyeceğini ele alacağız.
1 Kasım seçimleri, Siyonist Rejim İsrail'de son üç buçuk yıldaki beşinci parlamento seçimleriydi. Son dört İsrail seçimi sırasıyla Mart 2019, Eylül 2019, Mart 2020 ve Mart 2021'de yapıldı. Kabine kurulmadan yapılan ilk iki seçimde parlamento feshedildi ve yeniden seçime gidilmesi için oy kullanıldı. Mart 2020'deki üçüncü seçimde, Netanyahu ve Benny Gantz koalisyonu kabinenin kurulmasına yol açtı, ancak kısa süre sonra taraflar anlaşamadı ve parlamento feshedildi ve yeni seçimler yapıldı. Dördüncü seçimde, Netanyahu'nun 42 gün içinde kabineyi oluşturamaması üzerine Naftali Bennett ve Yair Lapid, farklı siyasi yelpazeden 8 partinin katılımıyla bir koalisyon kabinesi kurarak Netanyahu'yu 12 yılın ardından ilk kez İsrail başbakanlığından uzaklaştırdı. Şimdi, son üç buçuk yıldaki beşinci İsrail parlamento seçimlerinde, Netanyahu, Likud partisinin lideri olarak, diğer sağ partiler ve aşırı sağları da yanına alarak parlamentoda 64 sandalye kazanmayı başardı. Tabii ki iktidara dönüşü ve yeni bir kabinenin oluşumu konusunda artık şüphe duyulacak bir mesele söz konusu değildir ve Netanyahu'nun iktidara gelişine kesin gözüyle bakılmaktadır.
Son İsrail seçimlerinde siyasi akımların kazandığı sandalyelere bir bakış atıldığında, Netanyahu blokunun zaferinin arkasındaki ana faktörün aşırı sağın sandalye sayısındaki artış olduğunu görüyoruz. 2021 seçimlerinde Likud partisi 30 sandalye kazanırken bu seçimde 32 sandalyeye yükseldi. Likud'un 2 sandalye artışının nedeni, Netanyahu'nun iktidarda olmayışı ve rakiplerine karşı yıkıcı gücünü kullanmasıydı. Bu arada, son seçimlerde Netanyahu'nun ana rakibi olan Yair Lapid'in başkanlığındaki Yeş Atid, son seçimden 7 sandalye daha fazla elde ederek toplam 24 sandalye kazandı. Diğer bir deyişle, Lapid ve Yaş Atid, son seçimlerde yenilgi alsa da geçen yıla göre 7 sandalye daha fazla kazandı. Likud ve Yeş Atid'den sonra aşırı Yahudi liderlerden oluşan Dini Siyonist Parti, önceki seçimlerde sadece 6 sandalyeye karşılık bu seçimlerde 14 sandalye kazanmayı başardı. Bu, Netanyahu blokunun 60'tan fazla sandalyeye ulaşmasını sağlayan faktördü. Böylece Netanyahu kabineyi rakip partilere ihtiyaç duymadan kurabilecek ve bunun için parti sandalye sayısındaki en büyük artışını da yaşayacaktır.
Dördüncü sırada, bu rejimin Savaş Bakanı Benny Gantz'ın başkanlığındaki "Resmi Blok", geçen yılki seçimlere kıyasla 3 sandalye daha kazanarak toplam 12 sandalye ile yer aldı. Netanyahu'nun müttefiki olan "Şas" partisi 12, "Yehdut Hetorah" ise 7 sandalye kazandı. "Şas" ve "Yehdut Hatorah" geçen seçimlerde ise 9'ar sandalye kazanmıştı. İsrail Maliye Bakanı Avigdor Lieberman'ın başkanlığındaki "İsrail Evimiz " partisi, bir sandalye düşerek 5 sandalye kazandı. Geçen seçimlerde 15 sandalye kazanan Araplar, son seçimlerde toplam 10 sandalye kazanırken, geçen seçimlerde 7 sandalye kazanan İşçi Partisi son seçimlerde 4 sandalye kazandı.
Siyonist Rejim İsrail parlamento seçimlerinin sonucunun, bölgesel düzeyde olduğu kadar bu rejimin siyasi sahnesinde de sonuçları olacaktır. İsrail içi düzeyinde, Netanyahu şimdi kabineyi kolayca kurabilse de, kabinesinin 4 yıl süreceğinin garantisi yok. Gerçek şu ki, Netanyahu'yu destekleyen sağ blok faşist ulusal ve dini bir yapıya sahip. Açıkladıkları politika, Filistin topraklarındaki Yahudi yerleşimlerinin genişletilmesi, yargı sisteminde, özellikle Yargıtay'ın işleyişinde değişiklikler yaptırmak ve Ortodoks dini cemaatin ayrıcalıklarının arttırılmasıdır. Tüm bu politikalar laik ve ılımlı Yahudileri tepki göstermeye zorlamaktadır. İşgal altındaki toprakların içinde ve dışında Netanyahu'nun gelecekteki kabinesinden nefret edecek büyük bir kesim söz konusudur. Bu nefret ve tepkiler bu kesimi sağ blokla medeni bir şekilde yüzleşmeye teşvik edebilir ve İsrail sokaklarını Netanyahu'ya karşı bir gösteri sahnesine çevirebilir ve sağcı kabineyi şiddetli baskı altına alabilir.
UCLA'da Yahudilik tarihi profesörü ve İsrail Fonu başkanı David Myers ve bu fonun CEO'su Daniel Sukach, Los Angeles Times gazetesinde bir raporda şunları yazdı: "Halihazırda İsrail Yahudilerinin yüzde 62'si kendilerini aşırı sağcı olarak görüyor,halbuki 2019'da bu rakam %46 idi. Diğer bir konu ise, sağcı akımın İsrail gençliği arasında kök salması ve yaklaşık %70'ini kapsamasıdır. Ben Gafir, liberal Tel Aviv de dahil olmak üzere İsrailli gençler arasında oldukça popüler. Dolayısıyla Yahudi üstünlüğü politikası ve duygusu bu dönemde daha da güçlenir. Dolayısıyla, Netanyahu'nun yeni kabinesinin kurulmasıyla birlikte İsrail iç sahnesinin hem Yahudiler arasında hem de Yahudiler ile Araplar arasındaki uçurumun derinleşmesine tanık olacağı söylenebilir.
Ayrıca geçtiğimiz yıllarda Binyamin Netanyahu'nun varlığının işgal altındaki topraklarda krizin yayılmasına neden olduğu düşünülüyordu. Bu nedenle, rakipler onu iktidardan uzaklaştırmaya çalıştı ve hatta birbirleriyle bunun için anlaştılar. Ancak Netanyahu'nun görevden alınması ve koalisyon kabinesinin bir yıllık performansı ile işgal altındaki topraklarda başbakanın kim olduğunun bir önemi olmadığı kanıtlandı; Her hangi bir durumda, "siyasi kriz İsrail'de normal bir şey haline geldi." Bu tutuma göre, Netanyahu'nun 12 yıllık başbakanlığında 6 kabinenin başında olmasına rağmen, Netanyahu'nun gelecekteki kabinesinin 4 yıl sürmemesini bekleyebiliriz. Başka bir deyişle, Netanyahu'nun her kabinesinin ömrü sadece iki yıldı, bu da İsrail'in 12 yıllık başbakanlığı boyunca siyasi istikrarsızlığa tanık olduğunu gösteriyor.
İsrail'de yapılacak parlamento seçimlerinin bölgesel düzeyde de önemli sonuçları olacaktır. Yahudiler arasında ırkçılığıyla tanınan dinci Siyonist parti, Ürdün Nehri'nin Batı Şeria'sını yutmak için kontrol edilemez bir açgözlülüğe sahip ve şüphesiz Filistin topraklarının kalbindeki Yahudi yerleşimlerinin eşi görülmemiş şekilde genişletilmesi için Netanyahu'ya baskı yapacak. Naftali Bennett, eski Siyonist başbakan olarak de Arap düşmanlığından gurur duyan bir aşırı sağcıydı. Bir keresinde şöyle demişti: "Hayatımda birçok Arap öldürdüm ve bunda bir sorun görmedim." Araplar ve Filistinlilerle olan bu düşmanlığın sonucu, Filistin direniş operasyonlarının işgal altındaki topraklara ve hatta Tel Aviv'in kalbine yayılmasıydı. Gelecekteki kabinenin Filistinlilere karşı şiddeti artırmak için aşırı sağcılarla adımlar atması halinde, Filistinliler ve Siyonistler arasındaki gerilim ve çatışmanın artması ve Tel Aviv de dahil olmak üzere işgal altındaki topraklarda daha fazla direniş operasyonları görmemiz beklenebilir.
Görünen o ki, İsrail parlamento seçimlerinin sonuçları Tel Aviv ile Washington arasındaki ihtilafları da artıracak çünkü Amerika'daki mevcut demokratların hükümetinin Binyamin Netanyahu ile pek dostane bir ilişkisi yok ve Netanyahu da Amerika'da Cumhuriyetçilerin iktidara gelmesini istiyor. Siyonist İsrail gazetesi Israel Hayom bu konuda bir analizde şunları yazdı: "Netanyahu, Washington ziyaretinde, siyasi ve fiziksel olarak zayıf olan ve ara seçimlerde ağır bir yenilgi alması beklenen cumhurbaşkanı ile görüşecek ve bu Netanyahu için bir meydan okuma değil bir fırsattır. "