Nisan 11, 2023 12:19 Europe/Istanbul
  • Siyonistlerin Mescid-i Aksa'ya yönelik tacizleri ve tecavüzlerinin sonuçları 

Bu hafta, işgal altındaki topraklarda, İsrail başbakanı Binyamin Netanyahu'nun aşırılık yanlısı hükümetinin sunduğu yargı reformu yasa tasarısı nedeniyle zirveye ulaşan iç çekişmelerin görece yatışmasıyla birlikte, Siyonist rejim ve yerleşimcilerin Mescid-i Aksa'ya yönelik saldırıları ve saldırgan tacizkar eylemleri arttı.

Bunun sonucunda gerilim işgal altındaki Filistin topraklarını da  aştı.Güney Lübnan ve Gazze Şeridi'nden direniş grupları da Mescid-i Aksa'ya yönelik saldırılara misilleme olarak Siyonist yerleşim birimlerine saldırdı.  İsrail askerleri, aşırılık yanlısı bir grup Yahudi yerleşimcinin Doğu Kudüs'teki Mescid-i Aksa'ya yönelik saldırısına zemin hazırlamak için Filistinlilerin bu kutsal yere girmesini engelledi. Yahudi aşırılık yanlıları Mescid-i Aksa'ya girmeden önce ise işgalci rejimin güvenlik güçleri bu kutsal Cami'ye saldırdı ve alanı yerleşimcilerin gelişine hazırlamak için tüm Müslümanları bu caminin farklı yerlerinden kovdu ve ibadet edenlerin içeri girmesini engelledi. Sabah namazının camide kılınmasına engel olan bu durum, cami dışında ve çevre sokaklarda namaz kılınmasına neden oldu.

Çarşamba akşamı Mescid-i Aksa, Siyonistlerin işgaline ve bu caminin avlularının Müslüman ibadet edenlerden boşaltılmasına ve Ramazan ibadetçilerine yönelik vahşi saldırılara ve onların camiden kovulmasına tanık oldu. Filistin topraklarındaki onlarca yerleşimci, İsrail güvenlik güçlerinin koruması altında Perşembe günü Mescid-i Aksa'nın farklı bölgelerine girdi ve bu insanlık dışı eylemde bulundu.  Bu saldırılar ve tacizler, işgalci rejimin güvenlik güçlerinin sıkı koruması altındaki yerleşimcilerin Mescid-i Aksa'da provokatif programlar ve ayinler ve Talmudik ibadetler gerçekleştirdiği "Fısıh Bayramı" olarak bilinen Yahudi bayramıyla aynı zamanda gerçekleştirildi.

Siyonist rejim askerleri ile yerleşimcilerin Mescid-i Aksa'ya yönelik ortak saldırı ve tacizleri Filistin içinde ve dışında geniş tepkilerle karşılanmış, gerek bölgesel gerekse uluslararası düzeyde birçok hükümet ve parlamento tarafından kınanmıştır. Birçok İslami ülke de bu saldırı ve tacizleri kınamıştır.   Bu bağlamda  Perşembe akşamı BM Güvenlik Konseyi, Siyonistlerin işgal altındaki Kudüs'te uyguladıkları şiddeti ve Mescid-i Aksa'ya yönelik saldırılarını ve tacizlerini soruşturmak üzere olağanüstü toplandı. Güvenlik Konseyi üyelerinin çoğu, Filistinlilerin Mescid-i Aksa'da Siyonist rejim polisi tarafından dövülmesi nedeniyle Siyonist rejim aleyhinde bir açıklama yapılmasını talep etti. Ancak Amerika bir kez daha İsrail'in yanında yer alarak ve Filistin halkına karşı işlenen suçları görmezden gelerek, Güvenlik Konseyi'nin işgal güçlerinin Mescid-i Aksa'ya saldırısını, ibadet edenleri ve namaz kılanları darp etmesini kınayan bir açıklama yapmasını engelledi.

Bir yandan işgalci Siyonistlerin Mescid-i Aksa'ya yönelik saldırı ve tacizlerinin devam etmesi, diğer yandan hükümetlerin, bölgesel ve uluslararası kurum ve kuruluşların önleyici tedbir ve önlemler almaması veya alamaması, direniş gruplarını nihayet Kudüs Kılıcı operasyonunda olduğu gibi davranmaya yöneltti.Böylece direniş grupları ve cephesi füze caydırıcılık gücünü kullanarak, Siyonistlerin Mescid-i Aksa'ya yönelik devam eden saldırılarının sonuçlarını hatırlattı. Direniş gruplarının uyarılarının ciddiyetini artıran husus, direniş güçlerinin Lübnan'ın güneyinden de duruma müdahil olması ve birkaç saatliğine bölgeyi topyekun bir savaş alanına  çevirmesidir. Direniş grupları daha önce  de Mescid-i Aksa'nın kırmızı çizgileri olduğunu ve her türlü saldırıya karşılık verecekleri uyarısında bulunmuştu.

Filistin direniş güçleri, Siyonist rejimin son günlerde düzenlediği saldırgan saldırıların yanı sıra Mescid-i Aksa'ya yönelik tacizlerine karşılık Çarşamba gecesi ve Perşembe sabahı Gazze Şeridi sınırındaki Siyonist yerleşim birimlerini füzelerle hedef aldı. . Perşembe akşamı, güney Lübnan'dan işgal altındaki Filistin'in kuzeyindeki Siyonist yerleşim birimlerine yaklaşık 30 Katyuşa roketi atıldı. Siyonist ordu, Lübnan'ın güneyindeki bölgeleri de füze saldırılarıyla hedef aldı.  Ayrıca Siyonist rejim, Lübnan'ın güneyindeki "El-Qalila" ve "El-Maliya" ve "Wadi Zabqin" şehirlerini de top atışlarıyla bombaladı. Al-Mayadeen kanalı, İsrail savaş uçaklarının Lübnan'ın güneyindeki Tire kentine düzenlediği saldırının herhangi bir can kaybına yol açmadığını, İsrail'in güney Lübnan'da bombaladığı bölgelerin askerlerin bulunmadığı tarım alanlarını hedef aldığını duyurdu.

Kudüs Kılıcı operasyonunda olduğu gibi Gazze'den gelen direniş grupları da, Mescid-i Aksa'ya yönelik art arda düzenlenen saldırılara ve taciz girişimlerine misilleme olarak Gazze çevresindeki kasabalara ve işgalci yerleşim alanlarına roket saldırılarıyla saldırdı. Gazze Şeridi'nden atılan roketlerin tamamı sekiz kilometre menzilli 107 tipi ve bir kısmı da ateşlenen havan toplarıydı. İsrail ordusu Gazze Şeridi'nden atılan 44 roketten 29'unu önleyip imha ettiğini iddia etti, ancak istatistikler sadece üç veya dört roketin vurulduğunu ve geri kalanının hedeflerini vurduğunu ve patlamadan çıkan dumanın tüm kameracılar ve muhabirler tarafından görüldüğünü gösteriyor. .

Ayrıca Siyonist savaş uçakları, Gazze'deki hedefleri bombaladılar ve bu hedefler, direniş güçlerinin hemen füze yanıtıyla karşılandı. Aslında yaşananlar karşılıklı mesaj alışverişi doğrultusunda oldu ve gösterdi ki, Direniş ve Filistin Mescid-i Aksa'ya yönelik saldırılara karşı  sessiz kalmayacağını, ikinci olarak da birlik içinde hareket edeceklerini ve savaşın ve karşılaşmanın kapsamın genişletilmesinin mümkün olduğunu gösterdi. Böyle bir durumda gerilim ve çatışmalar işgal altındaki Filistin topraklarını aşacak ve bölgesel boyutlar da kazanacaktır.Bu gelişmelerle eş zamanlı olarak Perşembe akşamı, 1948'de işgal altındaki sınırlar içerisindeki kentlerde Mescid-i Aksa'ya destek için mitingler düzenlendi. Protestocular bu bölgedeki şehirlerde yürüyüşler yaparak, Mescid-i Aksa'ya yardım ve  destek sloganları attılar. Bu doğrultuda"Sahneyn", "Al-Nasira" ve "Umm ul-Fahm" şehirlerinde Siyonist rejim polisi ile protestocular arasında da çatışmalar yaşandı.

Bu olaylar, 1948'in işgal altındaki topraklarında ve sınırları içerisinde esir düşen ve  yaşamaya mecbur kalan Filistinlilerin de tıpkı Kutsal Kılıç operasyonunda olduğu gibi Mescid-i Aksa konusunda yeni hesaplaşmalar arenasına girmek için fırsat kolladığını gösterdi. İç bölünmeler ve ayrıca bu rejimin ilişkilerini bölgedeki Müslüman ülkeler ile normalleşmesi planlarının İran ve Suriye ile bölgedeki diğer Arap ülkelerinin yakınlaşması ile suya düşmesi ile Siyonistlerin bölgesel çatışmaları yoğunlaştırma ihtiyacı ortaya çıkmaktadır. Ancak Netanyahu'nun aşırı sağcı rejim ve kabinesini temkinli davranmaya ve savaşın bölgeselleşmesinden korkmaya yönelttiği yeni faktörlerin olduğu söylenebilir. 

 

Etiketler