Aralık 10, 2019 18:36 Europe/Istanbul

10 Aralık günü Irak'ta Yevm-ül Nasr adı ile bilinen IŞİD'e galip gelmenin yıldönümüdür. Bu programda IŞİD'in Irak'taki varlığının farklı boyutlarını ele almaya çalışacağız.

Irak eski başbakanlarından Hayder El İbadi 10 Aralık 2017'de resmi olarak Irak topraklarının IŞİD teröristlerinin yapısal varlığından tamamen temizlendiğini duyurdu. Irak hükümet heyeti ise bu günü bu ülkenin takviminde resmi tatil ve " Yevm-ül Nasr" yani zafer günü olarak adlandırdı. 

IŞİD 10 Haziran'da Irak'a girip Musul'un ele geçirildiğini bildirdi. IŞİD'in hiçbir direniş ile karşılanmadan nasıl Irak'a girdiğine dair birçok nedenden söz edilmektedir. Bu nedenlerden en önemlisi de kimi Iraklı siyasi ve güvenlik makamları ve yetkililerinin ihanette bulunup IŞİD ile iş birliği yapması idi. Aslında IŞİD Irak'a girdiğinde Irak orduya sahipti ancak pratikte bu güvenlik yapısı Amerika'nın bu ülkedeki faaliyetleri yüzünden iyice zayıflamıştı. Güçlü bir güvenlik gücünün olmaması ve Ninova dönem valisinin ihaneti IŞİD'in hiçbir direniş ile karşılanmadan Musul'a girmesine yol açtı. 

Kimi Iraklı haber kaynakları bu hususta şöyle yazdı: "Ninova valisi Esil Elnuceyfi ordunun sözde Mücahitler yani IŞİD'liler karşısında mücadele gücüne sahip olmadığını görünce hiçbir devlet memuru ve güvenlik gücünün bunlarla savaşmaması talimatını verdi. "

Financial Times gazetesi ise Musul'un düşmesinden bir kaç gün sonra Iraklı vatandaşlardan naklen şöyle yazdı: " IŞİD'in Musul'daki hareketlenmesi öngörülebilirdi. Ancak Ordu güçleri ve siyasilerin ihaneti de bu şehrin işgalinde etkili idi." Peş peşe gelen ihanetlerin yanı sıra kimi yabancı aktörlerin destekleri de Irak'ın farklı noktalarının işgalinde önemli rol oynadı. Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve Türkiye gibi ülkeler Siyonist Rejim ile beraber IŞİD'in Irak'taki güçlenmesinden hoşnut gibi göründüler. Bu yüzden en başta destek bile verdiler. Bu desteğin en önemli nedenlerinden de Irak'ta Şiilerin güçlenmesi  ve iktidara geçmeleri idi. Bu ülkeler Irak'ta Şiilerin güçlenmesinden rahatsız olup Irak merkezi hükümetini zayıflatma araçlarına baş vurdular. Bu yönde de IŞİD'i işlevli bir araç olarak görmeye başladılar.      

IŞİD teröristlerinin Irak'ta bulunmalarının ardından Irak Şiileri taklit mercii Ayetullah Sistani IŞİD terör örgütü ile mücadele etmek için tarihi bir fetva verdi. Haşdi Şabi IŞİD ile üç buçuk yıl süren mücadele sürecinde kilit rol oynadı. Ayetullah Sistani fetvası ile oluşturulan Irak halk seferber güçleri diğer adı ile Haşdi Şabi, güçlü bir ordunun boşluğu yaşandığı bir sırada IŞİD terör örgütü ile mücadele ve Irak toprak bütünlüğünün korunması yolunda ön safta yer aldı.

Amerika hükümeti sözde uluslararası IŞİD'e karşı mücadele koalisyonu oluşturdu. Ancak Amerika ve bu koalisyonun performansı onların IŞİD'i yok etmek ve bu grup ile mücadele etmek niyetinde olmadığını gün yüzüne çıkardı. Aslında bu koalisyon IŞİD'i zayıflatıp kendi kontrolünde tutmasını istiyordu. Amerikan makamları da resmi olarak IŞİD'in Irak'tan çıkarılması için 10 yıl süreye ihtiyaç olduğunu iddia ediyorlardı.       

Buna esasen Amerikalılar defalarca IŞİD komutanlarını bir bölgeden başka bir bölgeye taşıtarak onlar ile ilgili propaganda mahiyeti taşıyan filmler de çekip yayımlattılar. Buna rağmen Amerikalılar IŞİD ile mücadelenin son günlerinde Musul'daki sivilleri bombardıman ederek Irak askeri ve güvenlik güçlerinin kafasını karıştırmaya çalıştı. Böylece Amerika bu günlerde bile Irak hükümeti aleyhinde uluslararası olumsuz ortam yaratmak istedi.

Zaten Amerika ve IŞİD ile mücadele koalisyonu  IŞİD terör örgütünü Irak'ta yok etmek istemiyorlardı. Tam tersi IŞİD ile mücadele eden ve sonunda da bu terör örgütünün köklerini kazıyan Haşdi Şabi'ye karşı bir mücadele sürdürüyordu. Bu çerçevede Haşdi Şabi'nin özellikle de Irak'ın Sünnileri gözünden düşürülmesi yönünde büyük çabalar gösterildi. Bu koalisyon da bu çerçevede faaliyetler yürüttü. 

Şimdi de IŞİD'in Irak'ta yenilgiye uğramasının üzerinden iki yıl geçtiği bir sırada Batılılar özellikle de Amerika hala Haşdi Şabi aleyhinde çalışmaktadır. Halihazırda Irak halkı zor hayat koşulları, sosyal hizmetlerin uygun seviyede olmaması ve geniş çaplı yönetimsel yolsuzluklara itiraz için protesto gösterileri düzenledikleri bir sırada Batı ve bölgedeki uyduları desteklerinden yararlanan muhalifler protesto gösterilerinin hedefine ömründen sadece 5 yıl geçen Haşdi Şabi'yi yerleştirmek istiyorlar. Bu sinsi planlar Haşdi Şabi'ye yönelik düşmanlıkların bitmediğini gösteriyor. Bu doğrultuda Amerika hazine bakanlığı son zamanda 3 Haşdi Şabi liderini boykot ettiğini bildirdi.  

Sp9    Irak düşmanları şimdi de Irak dini merciliğini hedef olarak belirlemiştir. Halbuki mercilik Irak halkının talepleri ve çıkarlarının destekçisi ve hamilerindendir. Son iki ayda bu ülkede düzenlenen protesto gösterileri sırasında mercilik aleyhinde örgütlenmiş bir ihanet ve aşağılama kampanyası başlatılmıştır. Gerçekte Irak güvenliği ve istikrarının iki önemli hamisi Haşdi Şabi ve Irak dini merciliği son protesto gösterilerindeki Batı destekli sinsi hareketler tarafından hedef alınmıştır. 

IŞİD Irak'ta üç buçuk yıl hüküm sürdü.  Hillary Clinton ve Donald Trump'ın bile itiraf ettiği gibi Amerika yapımı bu canavarın yaptığı cinayetler ve yıkımların eseri yıllarca hatta onyıllarca Irak'ta görülmeye devam edecektir. IŞİD canavarının Irak'ta varlığını sürdürdüğü sürece binlerce Iraklı hayatını kaybetmiş, yaralanmış ve milyonlarca insan da mülteci durumuna düşüp göç etmek zorunda kalmıştır. Bunlara ilaveten bu dönemde birçok kadın ve kız da cinsel tacize maruz kalmış, yaşama altyapısı özellikle de tarımcıların altyapıları yok olmuş ve genel olarak Irak'ın siyasal, ekonomik, sosyal ve kültürel düzeni ve sistemi tamamen bozulmuştur. Bu dönemde Irak ve Suriye'nin 500 milyar doları aşkın zarar gördüğü tahmin edilmektedir. 

Bu acı deneyime rağmen ancak halihazırda IŞİD'in Irak'ta tekrar canlanması hususunda ciddi kaygılar mevcuttur. Farklı ülkelerin makamları bile bu hususta uyarılarda bulunmuşlardır. İç ihanet ve dış desteklere ilaveten bu kaygıların bir başka nedeni de IŞİD düşüncesinin hala Irak'ın kimi bölgelerinde var olması ve IŞİD kalıntılarının da intihar, suikast ve şiddet eylemlerini hayata geçirmek için fırsat kollamasıdır.

Atlantik dergisi ise Eylül 2018'de " Irak'ta IŞİD'in Geleceği " başlıklı raporunda IŞİD'in tekrar faaliyete geçmesi konusunda uyarıda bulunarak şöyle bir değerlendirmede bulundu: "IŞİD'in tekrarlanması ve yeniden güçlenebilmesinin göstergelerinden birinin de IŞİD'lilerin suikast düzenlediği ve öldürdüğü aşiret liderlerinin çok olmasıdır. Nisan 2018'den aynı yılın Eylül ayına kadar her hafta ortalama üç aşiret lideri IŞİD tarafından katledilmiştir. IŞİD'e karşı zafer ilanının ardından ise IŞİD 200 köyde aşiret liderleri ve şeyhleri öldürmüştür. "

Başka bir deyiş ile IŞİD örgütlenmiş hali ile Irak'ta yok edilse de, kalıntıları hala farklı noktalarda terör eylemlerini sürdürmektedirler. Bu teröristler mevcut iktidar boşluğundan yararlanmak istese de ancak Haşdi Şabi buna müsaade etmeyecektir. 

Etiketler