Bahreyn; ithal nüfustan vatandaşlıktan çıkarmaya uzanan kriz
Halife rejimi Bahreyn’de büyük şii alim Ayetullah şeyh İsa Kasım’ı vatandaşlıktan çıkardı, ancak bu karar iç ve dış arenada geniş tepkilere neden oldu.
Şimdi sizin için hazırladığımız sohbetimizde Halife hanedanının Bahreyn’in siyasi yapısındaki yerini, bu hanedana nasıl Bahreyn’de kimli üretildiğini ve Bahreynli vatandaşların vatandaşlık haklarının gasp edilmesinin sonuçlarını anlatmaya çalışacağız.
İlk adı Aval olar Bahreyn 33 adadan oluşuyor ve 706 kilometrekarelik alanı ile Fars körfezinde ve Katar, Arabistan ve İran İslam Cumhuriyeti komşuluğunda yer alıyor. Bahreyn yüzölçümü itibarı ile FKİK ülkeleri arasında en küçük ülke sayılır. Halife hanedanı 1783 yılından beri, yani yaklaşık 233 yıldır Bahreyn’de iktidarı kendi elinde tutuyor. Halife hanedanı ilk kez 1700 yılında Bahreyn topraklarına ayak bastı, fakat iktidarı ancak 1783 yılında ele geçirebildi.
Halife hanedanının kurucusu Şeyh Halife in Muhammed’dir, fakat şeyh Ahmet bin Halife, yani şeyh Halife bin Muhammed’in oğlu bu hanedanın ilk kralıdır ve 1783 ila 1796 yılları arasında Bahreyn’de hükmetti. Bahreyn şeyh Ahmet bin Halife öldükten sonra şimdiye kadar 9 kral değiştirdi ve şimdiki kral şeyh İsa bin Hamd Al-i Halife 1999 yılından beri ve babası vefat ettikten sonra hala iktidarı kendi tekelinde tutuyor.
Halife hanedanı aslen Bahreynli olmadıkları ve bu ülkenin yabancıları sayıldıkları halde 233 yıldır bu ülkede iktidarı kendi elinde tutuyor. Bir başka nokta şu ki Bahreyn nüfusunun %60 ila %65 kadarını şii müslümanlar oluşturuyor, oysa iktidar ehli sünnetten olan Halife hanedanının elinde bulunuyor.
Halife hanedanının bölgedeki Arap ülkelerindeki diğer hanedanlardan farklılıkları, bu hanedanın hem Bahreyn’e ait olmamaları ve hem ehli sünnet azınlık olmaları ve buna rağmen Bahreyn’de iktidarı kendi elinde tutmalarıdır. Oysa örneğin Arabistan’da Suud hanedanı veya Katar’da Sani hanedanı veye BAE’inde Nahyan hanedanı hepsi bulundukları ülkelerin yerlileridir ve ayrıca bu ülkelerde çoğunluğu oluşturan ehli sünnettendir.
Halife hanedanı Bahreyn’de yerli olmayışı ve ayrıca azınlık konumunda oluşundan kaynaklanan sorunları gidermek için Bahreyn nüfusunda değişiklik yapma ve yeni bir kimlik oluşturma yolunu izlemeye başladığı gözleniyor. Halife hanedanı Pakistan, Hindistan ve Bangladeş gibi ülkelerden ecnebi nüfusu getirmek ve ayrıca Bahreynli şii müslümanları vatandaşlıktan çıkarmakla bu ülkede yeni nüfus dengesini sağlama ve yeni bir kimlik üretme hedefleri doğrultusunda hareket etmeye çalışıyor.
Aslında Bahreyn’de nüfus ithalatı yoluyla nüfus yapısını değiştirme projesi bir İngiliz patentli projedir ve 1950’li yılların ortalarında Bahreyn’de İran’ın izlerini silmek amacıyla yürürlüğe konuldu. Bu plana göre bölgedeki çeşitli Arap ülkelerinden ve yine İngiltere’nin diğer bölgelerdeki sömürgelerinden işçi olarak Bahreyn’e getirildi.
İdeolojik açıdan Arabistan’ın Vahabi tarikatının etkisi altında olan Halife hanedanı, 1970’li yıllarda bağımsızlığını kavuştuktan sonra bu ülkede şii karşıtlığı çerçevesinde yeni bir kimlik üretmeyi gündemine aldı ve sonuçta Bahreyn’de nüfus dengesini kurmak istedi. Halife rejiminin bu politikası özellikle kral şeyh İsa bin Hamd işbaşına geldikten sonra şiddetlendi.
Bahreyn’de 1999 yılında şeyh İsa bin Hamd Al-i Halife iktidarın başına geçmeden önce Bahreyn nüfusunun %85 kadarını şii müslümanlar oluşturuyordu, fakat bu yıldan sonra Halife rejimi ülkede nüfusu dengelerini bozma sürecine ivme kazandırdı ve bunun için bölge ülkelerinden göçmen kabul etme sürecini hızlandırırken, muhalifleri vatandaşlıktan çıkarmayı da şiddetlendirdi. Bu politika çerçevesinde 2006 ila 2010 yılları arasında yaklaşık 450 bin kişi Bahreyn’e göç etti ki bu rakam 2000 ila 2005 yılları arasında yaşanan göç oranlarının 17 katıydı. Bahreyn’de 2011’in ikinci yarısına kadar istihdam edilen işçilerin %77 kadarı Bahreynli değildi. Oysa bu oran 2002 yılında sadece %65 kadardı.
Bahreyn nüfusunun en az %65’ini şii müslümanlar oluşturuyor, fakat devlet mevkilerinin sadece %18 kadarı şii müslümanların elinde bulunuyor ve geriye kalan %82’lik oranındaki mevkileri ehli sünnet müslümanları işgal ediyor.
Graham Fuller, halife rejiminin ithal nüfus planını şöyle değerlendiriyor: Bahreyn rejimi bu ülkeye cani ithal ediyor. Bu caniler hatta Arapça konuşamıyor. Bunlar halk itirazları sırasında Bahreynli insanları bastırıyor, üzerlerine ateş açıyor ve tutukluyor. Onlar bu tür şiddet uygulamaları konusunda Halife rejiminin dokunulmazlığından yararlanıyor.
Halife rejiminin Bahreyn’de yeni kimli yaratma politikasını uygulamak için izlediği yöntemlerden biri ise mühaliflerin ve özellikle seçkin siyasi muhalif liderlerin vatandaşlıklık haklarını iptal etmektir. Halife rejimi 14 Şubat 2011 protesto eylemleri başladığı günden bu yana şimdiye kadar 257 Bahreynli vatandaşı vatandaşlıktan çıkardı. Örneğin Halife rejimi 7 Kasım 2012 tarihinde aralarında meclis eski üyeleri veya siyasi yasaklıların da bulunduğu 31 vatandaşının vatandaşlık hakkını iptal etti. Vatandaşlık hakları iptal edilen ve vatandaşlıktan çıkarılan siyasi seçkin muhaliflerin arasında Said Şahabi, Hasan Maşima gibi Bahreyn meclisinin feshedilmesini ve halife rejiminin devrilmesini isteyen ve bu yüzden sürgün edilen bazı şahsiyetler de yer alıyor.
Bahreyn rejimi bazı vatandaşların vatandaşlık haklarını mesnetsiz iddialar ve suçlamalarla iptal ediyor. Bu duruma Ayetullah Sistani’nin Bahreyn’daki özel temsilcisi şeyh Hüseyin Necati’yi örnek vermek mümkün. Halife rejimi şeyh Hüseyin Necati ve ailesinin vatandaşlık hakkını iptal ettikten sonra onlardan derhal Bahreyn topraklarını terk etmelerini istedi. Ve en son, Halife rejimi 79 yaşındaki Bahreynli seçkin şii alim şeyh İsa Kasım’ın vatandaşlık hakkını iptal etti. Bahreyn rejimi bu konuda vatandaşlık konvansiyonu 10. Maddesine istinat etti. Bu madde Bahreynli vatandaşları ülkenin milli güvenliğini tehdit etmekten men ediyor.
Gerçi halife rejiminin ithal nüfus politikası ve Bahreynli vatandaşları vatandaşlıktan çıkarma girişiminin en önemli hedefi, Bahreyn nüfusunu ehli sünnet müslümanların lehine değiştirmektir, fakat Said Şahabi, Hasan Maşima, şeyh Hüseyin Necati ve şeyh İsa Kasım gibi şahsiyetlerin vatandaşlık haklarını iptal etmelerinin başka nedenleri de söz konusudur.
Halife rejimi Bahreyn’de hükümet karşıtı protesto eylemleri Bahreynli siyasi ve dini liderlerin politikaları sonucu devam ettiğini düşünüyor ve bu yüzden bu şahsiyetleri bir şekilde Bahreyn’in siyaset arenasından uzaklaştırmaya çalışıyor.
Şeyh İsa Kasım, Bahreyn halkının en çok sevdiği dini şahsiyetlerden biridir. Bahreyn adalet bakanlığı Ağustos 2011 tarihinde şeyh İsa Kasım hakkında hakaret içeren bir mektup yayımladı ve böylece halk arasında ne kadar sempatisi olduğunu ölçmeye çalıştı. Bu mektup yüzünden Bahreyn genelinde tüm Cuma namazları kapatıldı ve ancak şeyh İsa Kasım Cuma namazı kıldırdı.
Şeyh İsa Kasım’ın Halife rejimine yönelik itirazların devam etmesinde ifa ettiği olumlu rolün bir başka işareti, Bahreyn kralı şeyh Hamd bin İsa Al-i Halife muhaliflerinin sayısını çok az olarak açıkladığında, şeyh İsa Kasım’ın çağrısı üzerine lebbeyk ya Bahreyn başlığı altında bir yürüyüş düzenlendi, yürüyüşe ise yaklaşık yarım milyon kişi katıldı. Bu eylem, Bahreyn tarihinin en büyük eylemiydi, öyle ki düzenlenen yürüyüşe referandum adı verildi ve ilk kez şeyh İsa Kasım da bizzat bu eyleme katıldı.
Öte yandan burada akla gelen soru, herhangi bir devletin kendi vatandaşlarını siyasi muhalif olmaları yüzünden vatandaşlık hakkından mahrum bırakıp bırakamayacağı sorusudur. Bu sorunun cevabı hiç kuşkusuz hayırdır. Uluslararası hukukta var olan temel bir ilkeye göre hiç kimse vatansız değildir. Öte yandan bir insanı vatandaşlık hakkından mahrum etmek, uluslararası konvansiyonlarda reddedilen ve kınanan bir durumdur. Evrensel insan hakları bildirgesinin 15. Maddesi tüm insanların vatandaşlık hakkından yararlanma hakkına sahip olduğu ve hiç kimse başına buyruk bu haktan mahrum bırakılamayacağı vurgulanır.
Uluslararası hukukta insan hakları temel ilkelir adında bir dizi ilkeler söz konusudur ki hayat hakkı, işkence edilmeme, ayrımcılığa maruz kalmama, ifade özgürlüğü hakkı, dini inanç hakkı gibi ilkelerden oluşur. Bu haklar asla değişmezdir ve hiç bir devlet bu hakları ihlal edemez, fakat bu haklar, bir insan vatandaşlık hakkından yararlandığı tadirde anlam kazanabilir. Bir başka ifade ile vatandaşlık hakkı söz konusu temel hakların ötesinde benimsenen ve kabul edilen ve şaşmaz olduğu kesin olan bir haktır. Vatandaşlık hakkının önemine gelince, bu hak manevi bir durumdur ve zaman ve mekan kavramları onun üzerinde hiç bir tesiri yoktur ve bir ülkenin vatandaşı olan her insan hangi ülkeye giderse gitsin , yine de kendi ülkesinin vatandaşıdır ve bu hakkın meziyetlerinden yararlanır. Halife rejiminin muhaliflerin ve özellikle siyasi ve dini liderlerin vatandaşlık hakkını iptal etmesi ise tüm insan hakları temel ilkelerine aykırıdır ve bu insanlar vatandaşı oldukları ülkenin siyasi destek hakkı veya vatandaşlık hakları gibi haklardan mahrum kalır.
Özetle, Bahreyn’de ithal nüfus ve muhalifleri vatandaşlıktan çıkarma politikası bu ülkede zaten kendisi ecnebi ve azınlık konumunda olan Halife rejimi tarafından yeni bir kimlik yaratma amacıyla uygulanmaya başladı. Bahreyn’de halife rejimi kurulduğunda 313 şii köy vardı, fakat bugün bu köylerin sayısı 50’ye bile zor ulaşabiliyor, çünkü geriye kalan köyler ya boşaltıldı ya da vahabilerin eline geçti. Halife rejimi gerçi ithal nüfus politikası ile Bahreyn’de nüfus dengesini kısmen kendi lehine değiştirmeyi başardı, fakat bu süreçte bir kaç nokta dikkat çekiyor. İlkin Halife rejiminin muhaliflerini sadece Bahreynli şii müslümanlar oluşturmuyor ve sünni müslümanlar da şii müslümanlarla beraber halife rejimine muhalefet ediyor. İkincisi, ithal nüfusa karşın Bahreyn nüfusunun hala %65 kadarını şii müslümanlar oluşturuyor. Üçüncüsü gerçi Halife rejimi Graham Fuller’in tabiri ile lcani ithal ederek hamilerinin sayısını arttırmaya çalışıyor, fakat bu caniler halife rejiminin meşruiyetine temel oluşturamıyor, çünkü eğer böyle olsaydı halife rejimi bu ülkede serbest seçim düzenlemekten korkmazdı. Dördüncüse ise şeyh İsa Kasım gibi büyük bir şahsiyetin vatandaşlık hakkını iptal etmek, Bahreyn’de hükümet karşıtı itirazları ve eylemleri şiddetlendirebilir ve bu da iç ve dış kamuoyunun halife rejimine baskılarını arttırabilir.