Ocak 28, 2022 12:43 Europe/Istanbul

2022 yılının ufku ve sanatçıların bu yıla iyimser bakışını ele aldığımız kısa sohbetimizde birlikteyiz.

2019 yılının sonlarından beri şimdiye kadar dünyada milyonlarca insan kovid-19 hastalığına yakalandı, bir kaç milyon insan da hayatını kaybetti.

Bu arada bilim dünyasının mucizesi olan aşılama çalışması halen devam ediyor ve bu krizin son bulmasına umut kaynağı oluyor.

Şimdi ise 2022 yılına girdik ve tüm dünya yeni yılda geleceğe umutla bakıyor. Kuşkusuz hepimiz bu umuda muhtacız, nitekim sanatçılarda yeni yıl için aydın bir ufuktan söz ediyor.

Süleyman Mansur 1947 yılında işgal altındaki Filistin’in Ramallah bölgesinde dünyaya geldi. Mansur şimdi 75 yaşında ve resim ve çanak sanatlarında Filistinli sanatçıların başında yer alıyor. Mansur ayrıca Filistin ülküsüne sıkı sıkıya bağlı olan bir sanatçıdır ve bu yüzden herkes onu “İntifada sanatçısı” olarak bilir.

Filistinli sanatçı Mansur 2022 yılının başlaması dolayısıyla 2016 yılında çizdiği “Benim adım Filistin ve ben hayattayım” adlı eserini yayımlayarak şöyle yazdı:

Herkesin yeni yılı kutlu olsun. Umarım bu yıl daha fazla direniş ve mücadele ile beraber olur.

Belki siz de bizim gibi Filistinli sanatçı Mansur’un bu eserini ve mesajını görünce Filistin milletinin ülküsünü ve Filistin’in gaspçı siyonistlerin işgalinden kurtuluşunu hatırlamış olabilirsiniz. Dünya genelinde mülteci konumuna düşen Filistin milleti uzun yıllar bu umutla yaşadı. Ama şimdi akla gelen soru, kriz ve bireysel ve sosyal yaşamın normal rayından çıkması bir sanatçının ruhunu nasıl etkileyebildiği sorusudur. Bu insanların hassas ve narin ruhu krizi nasıl karşılıyor? Acaba bir sanat eseri zorlu ve ağır şartlarda umudu yaşatabilir mi?

Bu soruların cevabını, dünya son iki yılda koronavirüs salgını ile mücadele ettiği sıralarda sanatçıların davranışında aramak gerekir. hepimiz bu şartların ne kadar ağır ve zor olduğunu biliyoruz; ancak takdiri ve saygıyı hak eden sağlık personelinden başka tüm ülkelerde ve birçok sanat dalında faaliyet yürüten sanatçılar da bu süreçte insanlara moral verdi. Gerçekte sanatçılar da bu salgının etkisi altındaydı, ama asla teslim olmadılar ve insanlara umut, sevinç ve güzel hayalleri aşıladılar.

Şimdi ise 2022 yılının ilk günlerini idrak ediyoruz ve sohbetimizin devamında sanatçıların geleceğe dönük umudumu gözden geçirmek istiyoruz.

Krizler her zaman insanların yaşamında var olan ve zaman zaman meydana gelen bir olaydır. Ancak bunca krize rağmen hayatın devam etmesine sebep olan şey, neşeli olmak, mutluluk duygusu ve geleceğe umutla bakmaktır. Neşeli olmak ve geleceğe umutla bakmak, bir toplumda kalkınmanın en önemli etkenlerinden ve bir milletin hedeflerine ulaşmasına ivme kazandıran unsurdur; zira neşeli bir toplumda bireylerin katılımı ve güdümlü hareket etmeleri daha fazladır.

İngiliz psikolog Michael Eysenck şöyle diyor:

Neşe acısız lezzet, huzur ve hoşnutluğun karışımı bir duygudur. Neşeli olmak ve geleceğe umutla bakmak yaşam kalitesini yükseltir ve insanın huzurlu ve hoşnutluğunu yansıtır. Nitekim Aristo bu bağlamda şöyle diyor: insan yaşamında var olan en güzel şey, neşedir ve bu neşe, hayatın diğer uğraşları sırf onu elde etmeye çalışacak kadar önem arz eder.

Bundan yaklaşık iki yıl önce küresel bir kriz olan koronavirüs pandemisi ile karşılaştık. Bu kriz yüzünden insanların neşesi ve geleceğe umutla bakışı önemli oranda geriledi. Bu süreçte birçok insan neşesini kaybetti ve ailelerinde veya çevrelerinde ölümlerin yasını tuttu veya zor günleri yaşadı.

Bundan başka koronavirüs pandemisi dünyayı alt üst etti ve birçok ülkede eşitsizlik şartlarını arttırırken, sosyal adaleti olumsuz etkiledi ve kurumsal ırkçılığın üzerinde uzun vadeli etkileri oldu.

Buna karşın tarih ve felsefe üzerine eserleri olan Hollandalı yazar Rutger Bregman’a göre krizler her zaman toplumlarda bir dönüm noktası olmuştur, nitekim ilk başta beşeriyeti karanlığa sürükleyeceği düşünülen koronavirüs krizi de aynı işlevi görebilir. Bregman büyük bir umutla tarih krizlerin bir dönüm noktası olabileceğini ispat ettiğini vurguluyor.

Geçenlerde Time dergisinde bir makale yayımlayan Bregman koronavirüs salgınına iyimser bir açıdan bakarak şöyle yazdı:

Hiç kimse koronavirüsün dünyayı nasıl değiştireceğini bilmiyor, ama aynı günlerde, haftalarda ve saatlerde geleceğimiz hakkında bazı kararlar alınıyor; tarih yazılıyor ve inşa ediliyor. Bu tür kriz dönemlerinde kötü gelişmelerin de yaşandığını kabul etmek gerekir; ancak gerçek şu ki insanın krizlerle mücadele yeteneği bir kez daha hepimizi hayata döndürmüştür.

Evet, dünya ve dünya halkı olarak zorlu iki yılı geride bıraktık. Kuşkusuz bu süreçte sinema, tiyatro ve müzik sektörlerinin sanatçıları da büyük zorluklara ve sıkıntılara katlandı. Bu yıllarda insanların yaşamı adeta bir dram gibi cereyan ediyordu. Mevcut düzenin bozulması ve koronavirüs pandemisi birçok sosyal faaliyeti kısıtladı ve hatta durdurdu. Pandemi başladığında dünya genelinde tüm gösteri sanatları tatile girdi. Müzik konserleri ve sinema ve tiyatro gibi etkinlikleri tatile girmesi ile birlikte bu sektörlerin sanatçıları da mali açıdan zor duruma girdi ve sıkıntılı günler yaşadı.

İranlı besteci ve çalgıcı Peşeng Kamkar bu konuda şöyle diyor:

Çok zor günlerdi. Muhatapları ile buluşarak anlam kazanan sanatların tatile girmesi tüm sanatçılar için ağır darbe oldu; özellikle müzik gruplarının sanatçıları birbirinden ayrı düştü ve büyük sıkıntılar yaşadı.

Kamkar 2022 yılına girerken yaptığı açıklamada, şartların eski haline dönmesini ve böyle devam etmemesini umuyor. Kamkar, tarih boyunca birçok salgın hastalıkları insanları etkilediğini ve maalesef birçok insanın hayatına mal olduğunu, ancak buna rağmen hayat devam ettiğini, şimdi de mevcut durumun bir an önce düzelmesini umduğunu vurguladı.

Dünya sineması da son iki yılda oldukça zorlu günleri geride bıraktı. Ancak görünen o ki yeni yıl sinema sektörü için daha iyi bir yıl olacak. Bilindiği üzere koronavirüs pandemisi başlayınca sinema salonları kapatıldı ve daha sonra da sağlık protokolleri yüzünden ekran edilen eserler yeterli sayıda muhatap toplayamadı.

2021 yılında sinema sektöründe bilet satışından elde edilen gelir sadece 19 milyon 200 bin dolarla sınırlı kaldı. Buna rağmen uzmanlar yeni yılda bu krizin aşılacağını ve 33 milyar dolar gelir elde edileceğini öngördüklerini belirtiyor. Gerçi gelirde koronavirüs pandemisinden önceki seviyeye ulaşabilmek için en az 2023 yılına kadar beklemek gerektiği ifade ediliyor. Bu arada ünlü yapımcılar ve yönetmenler de ekran edilmeye hazır olan aksiyon filmleri ile daha fazla sayıda seyircileri sinema salonlarına çekerek son iki yılda uğradıkları zararı telafi etmeyi umuyor.

İranlı yorumcu Muhammed Mutemedi ise koronavirüs pandemisi insanları zor duruma soktuğu sıralarda krizi aşma umudu toplumun atmosferini yumuşatmakta önemli rol ifa ettiğini belirterek şöyle diyor:

Bence ağaçlar yeniden filizlenecek ve hepimiz yeniden ilkbaharda bülbüllerin ötüşüne ve çiçeklerin aşmasına şahit olup iyi duyguları tecrübe edeceğiz. Ben şu zorlu günlerde hâlâ umut filizlerinin yeniden ülkemizde ve dünyada açacağına inanıyorum. Hepimiz bu neşeyi ve umudu aşılamak için çaba harcamalıyız. Nitekim hepimiz en zorlu hastalıkları umut ve neşe silahı ile tedavi edilebileceğini biliyoruz.

Müzik üzerinde çalışan bir psikolog olan Macid Nazımpur da topluma hakim olan şimdiki atmosfere işaretle şöyle diyor:

Neşe, vücudun bağışıklık seviyesini yükseltebilir ve bu alanda sanatçılar önemli rol ifa edebileceği kesindir.

Kendisi hem saz çalan ve hem psikolog olan Nazımpur şöyle devam ediyor:

Sanatçı ve eseri her zaman toplumla ve toplumun şartları ile teamülde bulunmuştur. Sanatçılar eserlerini toplumda meydana gelen hadiselerden etkilenerek yaratır. Son iki yılda koronavirüs pandemisi sadece sıcak bir gündem olarak değil de, ciddi ve tehlikeli bir kriz olarak toplumda gündeme geldi; aynı zamanda sanatçıların yaratıcılığını da etkiledi. Bu süreçte sanatçılar toplumun atmosferine umut aşılamak gibi önemli ve tarihi misyonunu unutmamalıdır.

Son iki yılda dünyada birçok ülke karantinaya girdi ve sonuçta seyahatler ve turizm sektörü de ciddi aksamaya uğradı. Bu yıllarda sanatçılar ise bu hastalığa yakalanan insanlara umut vermeye ve dünya genelinde aşk ve olumlu düşünceleri aşılamaya çalıştı.

Bu sanatçılardan biri de Fransız grafit sanatçısı Saype’dir. Saype çim üzerinde devasa eserleri çizmekle ün yapan bir sanatçıdır. Sanatçının esas adı Guillaume Legros’dir. Legros koronavirüs pandemisinin ilk aylarında İsviçre’nin Leysin dağlık bölgesinde büyük bir sanat eserini çizdi.

 

“Krizin ötesinde” adlı bu eserde Fransız sanatçı ufka bakan genç bir kızı gösteriyordu. Genç kız çimlerin üzerinde oturuyor ve birbirinin elini tutan kuklaların oluşturduğu zinciri tamamlamak istiyor.

Bu devasa resim 2900 metrekarelik bir alanı kapsıyor ve amacı koronavirüs pandemisinde umut ve olumlu düşünce cinsinden mesaj vermek ve gelecekte daha fazla dayanışmaya ve insaniyete dayanan bir dünya inşa etmektir.

Eseri hakkında bir açıklama yapan Fransız sanatçı Saype şu ifadelere yer verdi:

Şu pandemi günlerinde dünya nüfusunun büyük bir bölümü bir dizi kısıtlamalarla karşı karşıya bulunuyor. Gerçi hepimiz bu virüsten etkilendik, ama yine de farklı sorunları ve mücadeleleri tecrübe ediyoruz. Ben bu resmi çizmeye ve açık havada nefes alma ve iyimser olma mesajı vermek istedim.

Saype şöyle ekledi:

Ben bir arada yaşamakta iyimser bir bakışı muhatabıma aktarmaya çalıştım. Resmin ana teması koronadan sonra dünyayı sorgulamak ve umut ve birlikteliğin önemine vurgu yapmaktır.

Etiketler