Şiraz; İran'ın Kültürel Başkenti ve Şairler Şehri
https://parstoday.ir/tr/news/iran-i284626-Şiraz_İran'ın_kültürel_başkenti_ve_Şairler_Şehri
Parstoday – Şiraz’ın uygun coğrafi konumu ve çevresindeki verimli doğa, yüzyıllar boyunca yemyeşil bahçelerin ve parkların gelişmesine zemin hazırlamıştır.
(last modified 2025-10-18T08:30:34+00:00 )
Ekim 18, 2025 11:19 Europe/Istanbul
  • Şiraz; İran'ın Kültürel Başkenti ve Şairler Şehri

Parstoday – Şiraz’ın uygun coğrafi konumu ve çevresindeki verimli doğa, yüzyıllar boyunca yemyeşil bahçelerin ve parkların gelişmesine zemin hazırlamıştır.

Güney İran’da yer alan Şiraz şehri, sadece İran’ın en eski şehirlerinden biri değil, aynı zamanda ülkenin kültürel başkenti olarak da bilinmektedir. Parstoday’in Press TV’den aktardığına göre, tarihî ve doğal zenginlikleriyle bu şehir, İran’ın edebiyat, felsefe ve şiir merkezlerinden biri hâline gelmiştir.

Şiraz’ın kimliğinin kalbinde, şairler şehri olarak taşıdığı eski ünü yer alır; Hafız, Sadi, Hacû-yi Kirmanî, Cihan Melik Hatun ve Ubeyd-i Zâkânî gibi tanınmış isimler, bu şehrin edebî tarihini şekillendirmiştir.

Şiraz Kur'an Kapısının Tarihi

Hafız; Şiraz’ın Bülbülü

Hâfız-ı Şîrâzî olarak tanınan Hâce Şemseddin Muhammed, hş 1325 yılında dünyaya geldi ve İran’ın ulusal şairi olarak kabul edilmektedir. Şiirleri yüzyıllardır dünyanın dört bir yanındaki şiir âşıklarının kalplerini fethetmiştir. Hâfız, çocuk yaşta Kur’an’ı ezberlediği için "Hâfız" unvanını almıştır. Tüm hayatını Şiraz’da geçirmiş ve bugün bile Fars edebiyatının başyapıtları arasında sayılan gazeller yazmıştır.

Hafız’ın şiiri, gazel geleneğinin eksiksiz bir örneğidir; mistik düşünceler, dilsel incelik ve felsefî derinlik taşır. Onun eserleri, İran edebiyatı ve kültürü üzerinde kalıcı bir etki bırakmıştır. Sadece İran’da değil, dünyanın birçok yerinde insanlara ilham kaynağı olmuştur.

İnsanlar, düşünmek, rehberlik bulmak ve duygularını ifade etmek için Hafız’ın şiirlerine yönelirler. Hafız’ın etkisi İran sınırlarını aşmış, şiirleri yüzyıllardır pek çok kalbi büyülemiştir.

Goethe, Nietzsche ve Emerson gibi büyük düşünürler Hafız’ı ideal bir şair olarak görmüş, onun eserlerinden ilham almışlardır.

Hafız’ın mezarı olan Hâfıziye, Şiraz’ın kuzeyinde yer alır ve kültürel bir ziyaretgâh hâline gelmiştir. Selvi ağaçları, akan su yolları ve çiçekli bahçelerle çevrili bu yer, her yıl binlerce ziyaretçiyi ağırlar. Ziyaretçiler, şaire saygı göstermek, düşünmek ya da geleneksel “Fal-e Hâfız” uygulamasını yapmak için gelirler—bu uygulamada Hafız’ın divanı rastgele açılarak hayata dair sorulara ilham verici ve şiirsel cevaplar aranır.

Hâfıziye, Nevruz (İran Yeni Yılı) ve Şeb-i Yelda (en uzun gece) gibi kültürel etkinliklerde de halkın bir araya geldiği önemli bir merkezdir. Bu gecelerde İranlılar Hafız’ın şiirlerini okuyarak geçen yılı düşünür ve gelecek yıl için içsel değerlendirmeler yaparlar.

Sadi; Şiraz’ın Ahlak Sesi

Hş 1210 yılında Şiraz’da doğan Ebu Muhammed Müşerrefeddin Muslih Sâdî, Orta Çağ İran’ının en etkili şairlerinden ve ahlâkçılarından biridir. İslam dünyasında yaptığı uzun yolculukların ardından Şiraz’a döndü ve farklı kültür ve düşüncelerden zengin bir bilgi birikimiyle geri geldi.

Deneyimlerini iki başyapıtında yansıttı: Bûstan ve Gülistan.

Bûstan, hş 1257 yılında tamamlandı ve tamamen manzum olup adalet, tevazu, aşk ve kanaatkârlık gibi konularda öğretici hikâyeler içerir.

Gülistan, bir yıl sonra yazıldı ve nesir ile nazmı birleştirerek sekiz bölümde yöneticilik, ahlak, sessizliğin erdemi ve insani değerler üzerine yoğunlaşır.

Sadi, mizah, kıssa ve pratik öğütleriyle derin etik ve felsefi kavramları sade ve hoş bir dille geniş kitlelere ulaştırmıştır.

Sadi’nin insan onuruna verdiği önem, sadece edebiyatla sınırlı kalmamış, evrensel yankılar bulmuştur. Şiirlerinden biri bugün New York’taki Birleşmiş Milletler binasının girişinde yazılıdır: İnsanlar bir bedenin uzuvlarıdır, yaratılışta aynı özden gelirler.

Bu beyitler, insanî dayanışmaya dair derin bir bakış açısını yansıtır—özellikle bugün, her zamankinden daha anlamlıdır.

Sadi’nin öğretileri günümüzde hâlâ okullarda okutulmakta, günlük konuşmalarda aktarılmakta ve etik konulardaki tartışmalarda yer bulmaktadır. Bu da Şiraz’ın kültürel ve ahlaki bir kaynak olarak önemini artırır.

Sadi’nin mezarı olan Sâdiye, Şiraz’da huzurlu bir bahçede yer almakta ve İran’ın en önemli kültürel ve edebî mekânlarından biridir. Her yıl 31 Farvardin (20 Nisan civarı), İranlılar “Sadi Günü”nü kutlar ve bu büyük şairi anmak için Sâdiye’ye gelirler.

Bu anıt mezar, 13. yüzyılda Sadi’nin evine yakın bir yerde inşa edilmiş, zamanla restore edilerek geleneksel İran bahçesi mimarisi ile Şiraz’ın estetik mirasını bir araya getirmiştir.

Yıl boyunca ziyaretçileri ağırlayan bu yer, şiir, düşünce ve kültürel etkileşim için huzurlu bir ortam sunar.

Cihan Melik Hatun; Şiraz’ın Kadın Şairi

14. yüzyılda Şiraz’da yaşamış bir prenses ve şair olan Cihan Melik Hatun, İran Orta Çağ edebiyatında eserleri tamamen günümüze ulaşmış nadir kadın şairlerdendir. Yaklaşık 1325 yılında doğmuş ve dönemin Şiraz hükümdarı Mesud Şah’ın kızıydı. Babası 1342’de öldürülmüştür.

Siyasi karışıklıklar ve kişisel acılarla dolu hayatı, şiirlerine derin bir duygusal yoğunluk ve karmaşıklık katmıştır.

Onun divanı gazeller, rubailer, kasideler ve birkaç düz yazıdan oluşur; bunların arasında kızı için yazdığı ağıtlar da vardır.

Cihan Melik Hatun’un eserleri, aşk, yas ve övgü gibi temaları işler ve kadın yazarların nadir olduğu bir dönemde kadın deneyimlerine dair eşsiz bir pencere sunar.

Hacû-yi Kirmanî; İki Çağ Arasında Bir Köprü

14. yüzyıl şairlerinden Hacû-yi Kirmanî, hayatının son yıllarını Şiraz’da geçirmiştir. Daha önce İsfahan ve Kirman’da yaşamıştır.

Onun şiirleri duygusal derinlik ve mistisizmle doludur; sıkça aşk, özlem ve ilahi güzellik temalarını işler.

Yaklaşık 44.000 beyit yazmıştır. Önemli eserlerinden bazıları şunlardır:"Hümâ ve Hümâyun", "Gül ve Nevruz", "Sanâyi’ü’l-Kemâl ve Bedâyi’ü’l-Cemâl", "Ravzatü’l-Envar".

Hacû, Sadi’nin ahlaki anlayışıyla Hafız’ın mistik gazelleri arasında bir köprü kurar. Hafız ile aynı dönemde yaşamış ve yakın bir ilişkileri olmuştur. Usta bir şair olarak Hacû’nun sanatsal becerileri, Şiraz’daki edebi ortama derin bir etki bırakmış ve yeni kuşak şairleri etkilemiştir.

Stil çeşitliliği ve yenilikçiliği ile Fars şiirinin dönüşümünde kilit bir rol oynamıştır, özellikle gazel türünün gelişiminde.

Ubeyd-i Zâkânî; Şiraz’ın Mizahçısı

Ubeyd-i Zâkânî, Şiraz’ın öne çıkan edebî simalarından bir diğeridir ve daha çok politik taşlamaları ve hicivleri ile tanınır. Hafız veya Sadi kadar meşhur olmasa da, eser