İmamoğlu – Yıldırım canlı yayında karşılaştı
CHP İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Ekrem İmamoğlu ve AKP İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Binali Yıldırım’ın gazeteci İsmail Küçükkaya’nın moderatörlüğünü yaptığı tüm kanallara açık ortak yayını sona erdi.
Lütfü Kırdar Kongre Merkezi’nde açık oturum şeklinde yapılan yayında, gazeteci Küçükkaya, her iki adaya da sorular yöneltti.
Küçükkaya’nın ilk sorusu, “Seçim neden yenileniyor?” oldu.
Yıldırım, “Bizim tercihimiz yenilenmemesiydi, bunun için çok çabaladık. CHP bize yardım etmedi, oyların yenilenmesi talebimizi kabul etmedi. Keşke oylar yeniden sayılabilseydi” dedi.
Yıldırım, oyların çalınması iddialarına da “Oylar çalındı, ne demek istiyorum, oylar sayıldı, yüzde 10’u sayıldı fark düştü, geriye kalan yüzde 90’ı da sayılsa demek ki sonuç değişecek” cevabı verdi.
Küçükkaya “Oyları kim çaldı?” deyince de, Yıldırım “Onu bulacak olan YSK’dır. Oyların çalınmasıyla yer değiştirmesi aynı şeydir” dedi.
AA’nın veri kesmesi
Aynı soruyu cevaplayan İmamoğlu da “Oyların sayılmasını istedik, CHP istemedi, tamamen yanlış bir yorum” dedi, şöyle devam etti: “31 Mart gecesini hatırlayalım. Yıldırım ‘Ben seçimi kazandım’ diye açıklama yaptı, AA tam o sırada veriyi kesti. AA bu veriyi neden kesti, Yıldırım’ın bu konuda tek açıklaması yok.
Sandıklar sayıldı, geçersiz oylarla beraber sayı (fark), 13 bin 88’e indi. Sondaj yapıldı lehimize oy çıktı. İstanbul seçimi tertemizdir, anamızın ak sütü gibi helaldir. Çaldılar olmaz, iftira var. Kime söylüyorsunuz. Sandık başındaki siyasi partililere mi söylüyorsunuz? Kim çaldı?”
Küçükkaya “Yeni seçime gidiyoruz, bu seçimin manası ne, neyin seçimi?” diye Yıldırım’a sordu.
‘Beklediğimiz anlayışı görmedik’
Yıldırım, “Biz yeniden sayılmasına itiraz etmedik. Bu koca bir yalan. YSK bizden daha iyi bilir, İlçe Seçim Kararının ret kararına uydu, tamamının sayımını asla kabul etmedi CHP. Bunun altını çizerek söylüyorum. Tamamı sayılsa ne olacaktı? Maltepe’de gördük, tamamı sayıldı aradaki fark 808 oy. Bunun bütün ilçelere yayın, bizim lehimize olacaktı. Şaibeler kalksın ve bir daha bu seçim tekrarlanmasına biz bunu istedik. İstanbul halkını düşünerek istedik, beklediğimiz anlayışı görmedik. Ben baştan beri İstanbul konuşuyorum, İstanbul anlatıyorum. Organik bir kampanya yapacağım, STK’larla kadınlarla gençlerle buluşacağım dedim, bunu da yapmaya devam ediyorum” dedi.
‘Süreç kurgudur’
İmamoğlu da ardından şunları söyledi:
“Birleştirme tutanağı burada, işinize geldiği gibi rakamlarla oynamayın. Yalan ifade falan hoş değil. YSK sayıma göre değil gerekçeye göre karar verir. YSK’nın kararında çaldılar diye bir şey yok. 31 Mart akşamını geçelim dedi Yıldırım, geçemeyiz. 31 Mart gecesi, AA’nın veri girişini kesmesi, Yıldırım’ın kazandık demesi… Gönül belediyeciliği kazandı diye her yere afiş asıldı. Biz tutanakların peşinden koşmasaydık o gece bu iş biterdi. O gece yüzbinlerce ilçe başkanlığı yapan kardeşimiz var. Maddi hata olur düzeltilir. Ama seçimin oylarının sayılması gibi bir içtihat yok. O bakımdan bu süreç bir kurgudur.”
Yaptıklarını sıraladı
Küçükkaya seçim vaatlerinden bahsetti ve Yıldırım’a “Partiniz 25 yıldır İstanbul’u yönetiyor, neden daha önce yapılmadı?” diye sordu.
Yıldırım şu yanıtı verdi: “AK Parti’nin yaptıklarını saatlerce anlatırım. 94’de kişi başına 14 litre su veriliyordu, şimdi 101 litre su veriliyor. İstanbul’a su getirildi. Yeşil alan miktarı 10 milyon metrekareydi, şimdi 60 milyon metrekare. 24 kilometre metro vardı, bu sene sonu açılacaklarla 376 kilometre…”
‘Algı yaratılıyor’
İmamoğlu da 18 günde neler yapınız, sorusunu şöyle yanıtladı: “Önceki soruyla ilgili öncelikle, ben yalan konuşmam. 23 Haziran sürecine dair söylediklerimin hepsi belge üzerindedir. Birleştirme tutanağı burada. Algı yaratılıyor, 6 ilçede yapılan oluşan fark nedir? Oluşan fark 469’dur. Yıldırım’ın adına pozitif fark budur.”
İmamoğlu, projeleriyle ilgili de şunları söyledi: “Biz açıkladığımızda parayı nereden bulacaksın dediler. Su indirimini kendileri de açıklamış olabilir, biz gündeme getirdik. 25 yıl! Tabii ki yapacaksınız. 94’te seçildiniz. Ama bugün bizim 18 günde yaptıklarınızı kendinize mal etmenizin bir anlamı yok. Resmi bayramlarda ulaşım tatili, ulaşım indirimi, su indirimi bizim projemiz. Taahhüt ettik, yerine getirdik.”
İmamoğlu Yıldırım’a sordu
Ekrem İmamoğlu, Yıldırım’a bir soru yöneltti, AA’nın veri girişini kesmesini nasıl karşıladığını sordu. Yıldırım da “Normal bir şey değil ama sorumlusu ben değilim” dedi.
İmamoğlu ayrıca, “Gönül belediyeciliği kazandı afişlerinin asılması talimatını kim verdi” dedi, Yıldırım ise “39 belediyenin 25’ini Cumhur İttifakı kazanmışız, İBB’nin meclisini kazanmışız, arada 50 farkla. Çoğunluk Cumhur İttifakında.
Tabii ki kazandık ve o afişler partimiz tarafından asıldı. Bir iki gün sonra onlar da astılar, daha o zaman YSK karar vermemişti” dedi.
İmamoğlu ise “Kim çaldı oyları sorusuna cevap alamadım” dedi.
‘Mahkeme kararı hukuksuz’
Yıldırım da İmamoğlu’na İBB verilerini kopyalamaya neden gerek duydunuz, diye sordu. İmamoğlu, “Yıldırım’a kendi cümleleriyle hatırlatıyorum.
Yıldırım, belediye başkanı kendi işlemleriyle ilgili her türlü işlemi yapabilir, demişti. Bize de ihbarlar geliyor… Kaldı ki yapılamadı, yetişmedi. Mahkeme kararı da hukuksuz bir karar. Veri yedekleme gibi basit kolay bir işlemi başka bir yere taşımak… Büyükşehir belediyesindeki veriler zaten orada, yedekler orada muhafaza edilecekti. Ayıp yazık günah. Bu iş üzerinden kavram üretmek yanlış. Yıldırım’dan ilk fikrine dönüp bu süreci analiz etmesini öneririm. Bir belediye başkanı belediyeyle ilgili her türlü işlemi denetleme yapabilir.”
Programın ikinci yarısı AKP adayı Binali Yıldırım’ın soruyu yanıtlamasıyla başladı.
Moderatör Küçükkaya, “Dün sayın Cumhurbaşkanı Tacikistan’da bir açıklama yaptı, bu nihayetinde İstanbul Büyükşehir Belediye başkanlığı seçimi dedi. Sorum da şu olsun bu kez itiraz olacak mı kabul edecek misiniz?” sorusunu yöneltti.
‘FETÖ’ tartışması
Yıldırım soruyu yanıtlamadan önce veri kopyalama üzerinden İmamoğlu’na “FETÖ taktiği” göndermesi yaptı:
“Teşekkür ederim, bir kere İsmail bey İstanbullular bilsin, biraz teknolojiyle aram iyidir, bu internet alt yapısını da biz yaptık, veri yedekleme ayrı iştir, kopyalama ayrı yerdir. İstanbul’un verileri iki yerde yedekleniyor. Veri yedeklemesi yapmadan hiçbir şekilde veri saklanamaz, bu güvenlik meselesidir. Bir bilgisayarınızda bile yedekleme sistemi vardır. Bunu düzeltme ihtiyacı duydum. İkincisi de benim söylediğim cümlenin ön kısmını Ekrem Bey ifade etti. Tabii ki belediye başkanı, her şeyi inceleme yetkisi var, ama niye kopyalama ihtiyacı duyuyor? İstediği zaman istediği bilgiyi getirirler.
Bu veri kopyalama işi FETÖ taktiğidir. FETÖ yaptı geçmişte bu işi. Bu başlı başına fecahat bir şeydir. Devlette kozmik odalara dışarıdan adam tayin edip görev tayin edemezsiniz.
Her seçimin sonucunu kabul ettik. Ama itiraz, nasıl seçim demokratik bir işlemse, seçim sonucu itiraz icap ederse olur, bu kez belki biz etmeyeceğiz belki Ekrem Bey edecek.”
İmamoğlu: FETÖ uygulamalarını bilmem
Küçükkaya, Ekrem İmamoğlu’na bir sonraki soruyu yöneltti:
İmamoğlu, “Önce şunu söyleyeyim elbette ki seçimlere itiraz haktır. Bizim böyle bir haddimiz yok, ama uydurma gerekçelerle itiraz yapmayız biz, gerçekten gerekçe varsa elimizde, imzalı tutanaklar üzerinden sıkıntı görüyorsak elbette kullanırız” dedi ve ekledi: “Çaldılar…’ bakın bu soru cevaplanmadı. Bilmiyorum olmaz, bu sadece Sayın Yıldırım tarafından da değil, makamlarını söylemeyeceğim, cami avlusundan, mitinglere kadar söylediler.
FETÖ uygulamalarının nasıl olduğunu ben bilmem, ben anlamam o işlerden, ama şunu net söyleyeyim veri kopyalama masum bir işlemdir. Ama bir örnek vereyim, veri kopyalama işlemi tam da o işlem yazılırken bakanlıkların dışına çıkarılmaması netken engelli, kısıtlı seçmen listelerinin AKP’ye verilmesidir. Örnek istiyorlarsa kişisel verilerin nasıl kullanıldığıyla ilgili örnek veriyorum.”
İmamoğlu, Ordu Valisi’ne hakaret ettiği iddialarıyla ilgili soruya ise şu yanıtı verdi: “Basitleşmiştir demek hakaretse hakaret ama hakaret etmedim. Bizim de başka duyumlarımız var. Hakaretleri vardır Vali’nin. Evet bir ay öncesinden. Dolayısıyla ben hala 31 Mart seçiminde ve oraya gidişimizde başka kelimeler hiç bu kadar rahatsız etmedi bize Pontus dediler, terörist dediler bu kimseyi rahatsız etmedi.”
AKP adayı Yıldırım, soruların önceden istenmesi iddialarıyla ilgili “Hayretle izliyorum, Ekrem Bey çarpıtmayı alışkanlık haline getirdi” derken şöyle devam etti: “Soruları (canlı yayın soruları) İsmail Bey’den aldı’ dedi, ‘Ben almadım’ dedim, siz de almadığım yönünde açıklama yaptınız. En yakın arkadaşı Fatih Portakal bile yayınında dedi ki ‘Bu Ordu işi yanlış olmuştur’. Bence kabul etseydi Ekrem bey, özür dileseydi iş bitmişti. İki gün sonra ‘basitlik’ diye bir icatta bulundu düşünüp taşınıp…Millete yalan söylemiştir İsmail Bey. İstanbul seçimlerine de gideceğiz ve İstanbullular kararını verecek. İstanbul’a güveniyorum. İstanbul Türkiye’nin özeti. Ne var 81 vilayet var, demografik yapıya baktığımızda bütün renkleri var.”
İmamoğlu: Üzülerek izledim
İmamoğlu da şunları söyledi: “Sayın Yıldırım yine yanlış bilgilendirilmiş, 31 Mart gecesi gibi oradaki yetkililerin kendisine veridği yetkiyle kazandım açıklamasını yaptığı gibi burada da yanlış açıklamalarda bulunmuştur. Yalan söyledi demiştir, bu kibirli bir cümledir, üzülerek izledim.
Benim ifadem de İsmail Küçükkaya yok, ama Sayın Yıldırım, Küçükkaya olarak söyledi. Ben dedim ki bana gelen bilgi karşı tarafın soruların belirlenmesi soruların bu şekilde moderasyona sunulması, ben dedim ben öyle bir şey istemiyorum. Siz yokken bu konuşma daha gerçekleşti.”
İmamoğlu vakıflara aktarılan paraları anlattı
“Sayın Yıldırım az önce çok talihsiz bir şey söyledi, ‘FETÖ taktiği’ dedi” ifadelerini kullanan İmamoğlu, İBB’nin vakıflara para aktardığını söyleyerek şöyle konuştu:
“TÜRGEV vakfına 53 milyon verilmiş. 2018 ve yenisi burada yazıyor ben demiyorum hepsi yazılı, Ensar Vakfı’na 28 milyon. Bir sürü vakıf var böyle, Türkiye Gençlik Vakfı… Ya İstanbul Büyükşehir Belediyesi var ben yurt yapamıyorumda mı başkasına veriyorum. Saçmalık. Beş yıllık belediye başkanlığı yaptım. Biz bu terör örgütlerinin hiçbiriyle zerre ilişkimiz olamaz.”
Yıldırım yanıt verdi
Yıldırım, İmamoğlu’na şöyle yanıt verdi: “Şimdi tabii temiz vakıflara veririm diyor da, temiz vakfı deterjanla yıkayarak mı belirleyeceğiz. Temiz olup olmadığına kim karar verecek. İstanbul’da 23 bin tane vakıf, dernek var.Bunların hepsine ilçe belediyeleri de destek oluyor. Bir şeyi tekrar söylüyorum. Hiçbir şekilde belediyeler bu kuruluşlara nakdi destek olamaz.
Kendisinin de ilçesinde bir vakıf var (hatırlayamadı) vakıflara destek olmak yanlış değil, sizin yapamadığınız işleri onlar yapıyor, siz de onlara destek oluyorsunuz.
Yıldırım, İmamoğlu’nun “Kent yoksulluğu için ne yapacaksınız?” sorusuna ise şu yanıtı verdi: “Tabii ki ekonomik bir sıkıntı çekiyoruz. Bu da insanların hayatına yansıyor. Bu yükü hafifletmek için bizim bizzat vaatlerimiz var ama genel değerlendirme olarak şunu söyleyeyim. İstanbul ihracatı 72 milyar dolar, gelen turistin üçte biri İstanbul’a geliyor.
‘500 bin istihdam uygulanacak’
Bizim gelecek beş yıl içerisinde yapacağımız projelerle 500 bin istihdam sağlayacak.
Şöyle; Tuzla’da bio teknoloji vadisi kuracağız burada 50 bin kişiye 160 biyo teknoloji fabrikası olacak, hem bu dışarıdan aldığımız ürünlerden döviz kaybını önleyeceğiz, 27 milyar ekonomiye fayda sağlayacağız, ayrıca bir teknoloji üssü kuruyoruz burada big data, yapay zeka merkezi olacak. İstihdam altyapısı hazırlayacağız, onların akıl terini sermayeye dönüştüreceğiz. Bir buçuk milyar yatırım yapılacak.
Pendik’te bir teknoloji geliştirme bölgesi olacak. Alt yapı, arsa tesisi olacak. Rotterdam’da, Singapur’da örneği var. Atatürk Havalimanı millet bahçesi ve kongre merkezi olacak. Buradaki amacımız Avrupa’daki 50 milyonluk fuar-kongre turizminin yüzde 10’unu kazanmak.”
İmamoğlu’ndan ulaşım ve destek paketleri vaadi
İmamoğlu, belediye başkanı seçilirse kent yoksulluğu ve işsizlik ve kadın istihdamı olarak neler yapacağı sorusuna şöyle yanıt verdi: “Öncelikle ben şunu düzelteyim, temiz vakıflara vereceğim değil, işbirliği yapacağım dedim. İşbirliği ayrı 300 milyon lirayı aktarmak ayrı. Kişisel sayfalarımı da karıştırıp kendisine vermişler ama vakıftan bahsederken her şeyi sayın Yıldırım’a konuşmaya hazırım. Bana istediklerini sorabilirler, bir büyük olarak da sorabilirler. Bu şehrin üç gencinden birisi işsiz. Bu şehrin iki üniversite gencinden biri işsiz. Bizim uğraşacağımız şey evet israf. Bu belediyenin parasını israf ettirmeden, tasarrufa dönüştürüp yoksullukla mücadele edeceğiz.
Eğitim seferberliği, içilebilir su kısmı, İBB desteğini, eğitim, geçim, sofra, işsizlik destek paketiyle tam beş katına çıkaracağız. İsmail Bey, dört aileden birisi açlık sınırının altında. Dolayısıyla biz açlık 2020 liraya kadar destek sunacağız ayda.
Biz bunu evin kadınıyla paylaşacağız. Eğitim destek paketinde 500 bin öğrencimiz var. okullarına yemek getiremeyen çocuklara kumanya destek paketimiz bile var.
Biz işsizlerimize destek olacağız. İşsizlik maaşı alana da değil sadece. Bizim eğitim desteğimize katılan insanlara ücretsiz ulaşım sunacağız. Ulaşımda 12 yaş altına ücretsiz yapacağız, 0-4 yaş arası çocuğu olan annelere ücretsiz ulaşım olacak.”
‘Partiler üstü davranacağız’
İmamoğlu, şöyle devam etti: “Yoksulluktan, kadından, anneden bahsediyorum. Bunu derken Kürt kökenli vatandaş mı, Türk kökenli mi diyorum, benim vatandaşım diyorum. Ben İstanbul ittifakının adayı olmak istiyorum. Ben belediye başkanlığı partizanlığı atacağız İstanbul partiler üstü davranacağız.
Birileri için amaca dönüşmüş olabilir. Bunun için de AKP’li hemşerim de Saadet Partili de elbette ki HDP’Li hemşerim de var, sadece ittifak partilerinin belediye başkanı olmayacağım. Partizanlık bu ülkenin en büyük düşmanlarından biridir. İnsanlar birbirlerine selam alıp vermeyecek duruma geliyor. Biz bu milleti eşitlemeye geliyoruz. Barış, özgürlük, eşitlik mahalleden başlar, biz mahallede sonrasında semtte, sonrasında şehirde sağladığımız takdirde bunları, bu şehirde hiçbir sorun kalmaz.”
Mülteci tartışması
Küçükkaya, Suriyeli entegrasyon ve Suriye meselesinde ne yapacaklarını sordu:
Ekrem İmamoğlu, “Mülteci konusunu biz iyi yönetemedik, mülteci konusunu sadece vicdanla ve toplumsal davranışla açıklamak mümkün değil. Zira mülteci konusu bir takım evrensel hükümler içerir” dedi ve ekledi:
“Türkiye yalnız bırakıldı güneyde yaşananlar sonrası. Bunu ben üç buçuk yıl önce Fransa’da yaptım. Siz bizi bu süreçte yalnız bırakarak dünyayı başka bir tehlikeye sürüklüyorsunuz dedim. Bugün geldiğimiz noktada 547 bin nüfusun yüzde 4’ü. Bu sayının kayıt dışı rakamlarla bir milyona ulaştığı yönünde gözlemler var.
Mülteciliğe ilişkin belediye başkanı olarak masa kuracağız ve bu masa sadece bu konuyla ilgilenecek. Bakın İBB bu konuda sessiz, politika üretmiyor, nasıl sessiz kalabilirsiniz siz politika üretmelisiniz. Bakın sokak sokak geziyorum, çocuk evlilikleri görüyorum.Ulusal politika geliştirme konusunda aktif davranacağız. Bir anda üç buçuk milyon mülteci bu ülkenin her yerine dağılmamalıydı. Bu anlamda belediyelere düşen görevler nelerdir, bunu düşünmemiz lazım.
İstanbul’un sokakları tehdit altında, doğudan, güneyden, kuzeyden gelen vatandaşlarımız ekmeğinin elinden alındığını düşünüyor. Bunu aktif olarak ele alacağız.”
Yıldırım: Tutar göndeririz
Yıldırım Suriyeli mültecilerle ilgili soruya şöyle yanıt verdi: “Ekrem Bey çok şey anlattı da ne yapacağını söylemeyi unuttu ben anlatayım ne yapacağımı. Bir, göçmen konusu, biliyorsunuz iç savaş başlayınca bu insanlar ölümden kaçtılar.Biz inancımız gereği misafir ettik ve bu iş böyle başladı. Şimdi bunlar, geçici koruma statüsündeler. Böyle bir kimlikleri var, nerede olurlarsa olsun. Bunların hepsinin kaydı var.
Şu görüşüne katılıyorum, uluslar arası camia bunlara destek vermedi. Afrin harekatını yaptık ben başbakandım bir kısmını gönderdik be yüz bine yakın Suriyeli gitti. Şimdi Fırat’ın doğusunu temizleyip diğerlerini de oraya göndereceğiz.
İstanbul’un bazı semtlerinde sayı fazla, burada bir asayiş sorunu, İstanbulluların rahatını kaçıran olaylara karışırlarsa, bunların normal seyirde gitmesini beklemeden, hiç kusura bakmasından tutar göndeririz. Belediyenin bu işi tek başına yapması mümkün değil, bu iş merkezi hükümetle yapılacak, göç idaresi ile yapılacak.”
Yıldırım: 955 kreş yapacağız
Kadınların iş hayatına ve siyasete katılımıyla ilgili soruyu Yıldırım şöyle cevapladı:
“Öğretmenlerde kadınların sayısı fazla, hakimlerde neredeyse yarı yarıya. Yoğunlaşmamız gereken kısım ev kadınlarımız. Onların da sosyalleşmeye ihtiyaçları var. Her aileye bin liraya kadar katkı sağlayacağız. Kreş olmayan 300 mahallede 955 kreş yapacağız. Bu vaatler zaten Ekrem beyde de olabilir. Birçok vaatler belediyenin sosyal projeleri. Önemli olan vaat vermek değil vaadi yerine getirmek. Siyasetçinin kalitesi oradan ortaya çıkar.”
İmamoğlu: 150 mahallede kreş açacağız
İmamoğlu ise aynı soruya şu yanıtı verdi: “Beylikdüzü halkı ortaya koyduğu takdirle beş yılda neler başardığımızı ortaya koydu. Vaat verme kısmı bize aittir, Binali beye ait değildir. 25 yıldır yönetiyorlar. Siz 25 yıldır yönetimdesiniz zaten. Bir şey yapmamışsanız, kadınla ilgili eylemleriniz yeterli değilse bugün vaat haline getirmişseniz sevindirici. Yıldırım’ın bizim vaatlerimize eşlik etmesi sevindirici, bunu eleştirmem. Biz insana kadına çocuğa bu şehrin gençlerine oturttuk zemini. Hızlıca 150 mahallede kreş açacağız. Sadece kreş meselesi değil, kadın istihdamı, kadın emek ofisleri, kadınların çalışmasına hayat içinde olmalarına fırsat sağlamak… 4 yaşa kadar çocuğu olan annelerin sosyal tesislerimizden yüzde 40 indirim almalarını sağlayacağız. Kadın sığınma evi şiddet kriz merkezi açacağız. İstanbul’da her 10 kadından biri şiddet görüyor, kadınları istismar süreçlerinde destekleyeceğiz. Mahalle meclislerinde 2 sosyolog istihdamı sağlayacağız. Ev kadınlarına, evinde oturan kadınlara ama hayata erişmek isteyenlere olağanüstü fırsat yaratacağız.”
İmamoğlu: İstanbul’a yeni yeşil alanlar getireceğiz
Adaylar, çarpık kentleşmeyle ilgili soruyu da şöyle cevapladı:
İmamoğlu: “2030 hedeflerimizi açıklayacağız, dünya çağında şehirlere atfedilen dönüm noktalarıdır. Kırsal kent planlaması şu, tarım alanı şu… İstanbul’a planlama getireceğiz. Yeşil alan konusunda İstanbul dünyanın en sorunlu şehirlerinden biri. Biz 15 yaşam vadisi açıkladık. Kuzey ormanlarına verilen tahribattan sonra 30 milyon metrekare yeşil alanı katma zorunluluğunu paylaştık. 25 yıldır kenti yönetenler kente ihanet edildiğini söyledi, ben söylemedim. Yeşil alanlar yok edildi imara açıldı, deprem toplanma alanları yok edilerek kent yeşil alan fakiri haline getirildi. Uygar bir kent vadediyoruz.”
Yıldırım: Millet bahçelerine erişim olacak, kuzey ormanlarına erişim sağlayacağız. Hem yeşil alan yerini artıracağız. Bunu yapınca kişibaşı yeşil alan miktarı artmış olacak. Dikey yapılaşma kötü bir şey. İstanbul’un dikey yapılaşmasında ilçe bazında inceleme yaptım, 22 ilçede yoğunlaşmış 22 ilçenin 18’i CHP belediyesi.”