Trump’ın İran’dan müzakere talebi şovu üzerine
İran İslam Cumhuriyeti Bercam nükleer anlaşmasındaki bazı yükümlülüklerini askıya aldığını ilan ettikten sonraki ilk 24 saatte ABD Başkanı Donald Trump üç kez İran ile müzakere etmek istediğini gündeme getirdi.
ABD Başkanı Donald Trump, İranlı yetkililerin kendisini aramalarını istediğini, eğer bunu yaparlarsa da kendisi ve hükümeti İranlı yetkililerle müzakere etmeye hazır olduklarını ileri sürdü.
Perşembe günü bir açıklama yapan ABD Başkanı Donald Trump, İranlı yetkililerin kendisini aramalarını istediğini belirtti.
Aslında son iki yılda ve özellikle ABD Başkanı Donald Trump Bercam nükleer anlaşmasından çekildiği ilan etmesinin üzerinden geçen son bir yılda Amerikalı yetkililer defalarca İran İslam Cumhuriyeti ile müzakere etmeye hazır olduklarını açıkladılar ve Tahran yönetiminden müzakere masasına geri dönmesini istediler. Oysa gerçekte asıl Amerika devleti müzakere masasını terkeden taraftır. Amerika böylece Bercam nükleer anlaşması çerçevesinde üstlendiği yükümlülüklerden da caymış oldu. Bu yüzden müzakere masasına geri dönmesi gereken ülke İran değil, Amerika’dır.
Öte yandan ülkelerin arasında müzakere ve diyalog sürecini başlatacak noktaya ulaşabilmek için bazı ön hazırlıkların yerine getirilmesi gerekir. Örneğin karşı tarafın hakaret, aşağılamak ve tehdit gibi durumlardan el çekmesi şarttır. Oysa son aylarda Amerikalı yetkililer İran İslam Cumhuriyeti’ne hakaretler yağdırmak ve bir dizi mesnetsiz iddialarla suçlamanın yanısıra, diğer taraftan da İran İslam Cumhuriyeti’ni askeri saldırı ile tehdit ederek bu yönde gerginliği sürekli tırmandılar. Amerika bölgeye uçak gemisi ve B-52 bombardıman uçakları göndererek İran ile mücadele etmek istediğini telkin etmeye başladı ve beyaz saray milli güvenlik danışmanı John Bolton bu hareketi resmen İran’a yönelik bir uyarı şeklinde açıkladı.
Bu arada Amerika Başkanı Donald Trump da Bercam nükleer anlaşmasından çekilerek hem İran ve hem diğer birçok ülkenin Amerikalı yetkililere ve verdikleri sözlere yönelik güvenini iyice sarstı. Bu yüzden şimdi de Amerika’nın şimdiki Başkanı ile varılacak yeni anlaşmaların uygulanmasında Trump veya Amerika’nın daha sonraki başkanları rahatlıkla anlaşma belgelerine atılan imzaları ayaklar altına alacakları yönünde ciddi kaygı söz konusudur. Nitekim bu kaygı yüzünden Amerika ve Kuzey Kore liderlerinin iki tur müzakerelerinden hiç bir somut sonuç elde edilemedi. Bu yüzden Amerika ile müzakere eden İran veya bir başka ülkenin Amerika ile muhtemel bir anlaşmaya varması, en başta Amerikalı yetkililerin karşı tarafta Amerika’ya güven duygusunu geliştirmeleri ve Amerika’nın şimdiki belirsiz karakterli başkanının şimdiye kadar sergilediği çelişkili ve belirsiz davranışlarını tekrarlamaması konusunda ciddi güvence vermelerine bağlı olduğu belirtilmelidir.
Her halükarda Amerika devleti ile ilgili son yıllarda yaşanan gelişmeler, ABD başkanları, ister demokrat Obama ister cumhuriyetçi Trump olsun Amerika devleti tarafından müzakere ettikleri taraflara verdikleri sözlerini yerine getirmek üzere yeterli yetkileri bulunmadığını ortaya koymuştur.
Amerikalı cumhuriyetçi senatör Tom Cotton, bazı Amerikalı senatörlerin İran ile gelecekte muhtemel anlaşmalar ve yaptırımları kaldırma şartları ile ilgili önerileri hakkında şöyle diyor: Yaptırımlar sırf bir Başkan tarafından ve sadece kalem ve telefon açmakla kaldırılamaz.
Bir başka ifade ile, bu öneri ABD kongresinde onaylandığı takdirde Amerika’nın ne şimdiki Başkanı ve ne de sonraki başkanları müzakereleri sırasında verdikleri sözü yerine getirebilecek hiç bir yetkileri bulunmuyor ve bu konuda ancak kongrenin 535 üyesi karar verebiliyor. Öte yandan ABD kongresinin yapısı ve siyasi partilerin rekabetleri yüzünden ABD Başkanı ile her türlü muhtemel anlaşmanın sonucu şimdiden bellidir.
Her halükarda görünen o ki Amerikalı yetkililer hakaret ve tehdit içeren edebiyatlarından el çekmeden ve karşı tarafa güvence vermeden ve özellikle Amerika’da karar mekanizmalarını oluşturan kurumlardan yeterli ve sağlam yetki almadan İran’ın Trump’ı araması üzerinde ısrar edilmesi Amerikalı yetkililerin attığı bu düğümün çözülemeyeceği açıkça ortadadır.