Johnson'un Muhaliflerle Brexit Konusunda İhtilaflarının Yoğunlaşması
Britanya'nın Avrupa Birliğinden çıkması-Brexit günümüzde ülkenin en büyük iç ve dış sorunu ve kader belirleyici bir konu haline gelmiştir. Bu mesele anlaşmasız olarak AB'den çıkmaktan yana olan Johnson ve anlaşmalı çıkıştan yana olan muhalifleri arasında da en büyük ihtilaf konusu olmuştur.
Bu doğrultuda Britanya İşçi Partisi başkanı Jeremy Corbyn en büyük muhalif parti temsilcisi olarak hükümetin despot yaklaşımına karşı direneceğini bildirdi.
Corbyn " Britanya başbakanı Boris Johnson'un yaklaşımına itiraz edenlerin arasında Brexit'e oy veren ancak anlaşmasız çıkışa karşı çıkanların sayısı çoktur. Zira bu zarara yol açarken Amerika’nın yararına olacaktır. " dedi.
Corbyn diğer partilerin temsilcileri ile de müzakere ettiğine değinerek onlardan Johnson'un yaklaşımına karşı çıkmalarını istediğini ve önlerindeki 28 saatte yapılan bu baskıların nasıl bir sonuç vereceğini söylediğini belirleneceğini bildirdi.
Britanya İşçi Partisi lideri, başbakan Johnson'un siyasi kifayetsizliği hakkında oylama yapılmasını mevcut seçenekler arasında yer aldığına vurgu yaparak bir kez daha anlaşmasız bir çıkışın Amerika için uygun bir seçim olacağını ve Britanya'ya zarar vereceğini söyledi.
Boris Johnson Britanya'yı 31 Ekim tarihinde anlaşmalı yada anlaşmasız olarak Avrupa Birliğinden çıkaracağını vadederken, Cuma günü de Brexit'in durdurulması için girişimler hususunda uyarıda bulundu.
Tabii Amerika'da Kongre'nin üst düzey makamları Britanya'nın anlaşmasız olarak AB'den çıkması halinde Londra'yla serbest ticaret anlaşması imzalanması gibi ticari bir avantajın verilmeyeceğini söylemişlerdir.
Bu hususta Amerika Temsilciler Meclisi başkanı Nancy Pelosi son zamanlarda Brexit'in Kuzey İrlanda barış anlaşmasını tehlikeye sokması halinde Londra ve Washington arasında ticari bir anlaşmanın da mümkün olmayacağı konusunda uyarıda bulunmuştur.
Pelosi, Kuzey İrlanda barış anlaşmasının tehlikeye girmesi halinde Britanya ve Amerika arsındaki ticari savaş anlaşmasının da bloke edileceğini bildirdi.
Buna karşın Beyaz Saray'ın bu konudaki tutumu farklıdır. Amerika başkanı Donald Trump, Boris Johnson'ın hamisi olarak onu Brexit'ten bir an önce çıkmaya teşvik ederek diğer yandan da Londra'dan Brexit yüzünden Brüksel'e mali tazminat ödememesini istiyor.
Şimdi ise Johnson muhalifleri özellikle de Corbyn anlaşmasız bir Brexit'in gerçekleşmesi halinde Britanya'nın zayıf ve pasif konuma düşmesinden kaygı duyarken bir yandan da Londra'nın Washington'un şartlarını kabul edip Trump hükümetinin itaatkâr komisyonculuğuna dönüşmesinden korkmaktadır.
Mevcut kanıtlar ise Brexit'in halihazırda sırf siyasi bir meselenin ötesine geçerek Britanya’nın siyasi düzeni ve mahiyeti için büyük bir sınav haline gelmesidir.
Johnson'un anlaşmasız Brexit konusunda ayak diremesi ve Britanya'yı 31 Ekim'e kadar ne pahasına olursa olsun AB'den çıkarma çabaları muhalefeti ciddi bir girişimde bulunmaya sürükledi. Ancak Johnson özellikle İşçi Partisi ve diğer temsilcilerin bu doğrultudaki girişimlerini engellemek için Kraliçe Elizabeth'in onayı ile Avam Kamarasını 5 haftalığına 14 Ekim'e kadar kapattı. Böylece muhaliflerin anlaşmalı bir Brexit ile ilgili bir karar çıkarması için inisiyatifi kayboldu. Johnson bu konuda, kendi partisinde bulunanları bile sert Brexit'e karşı çıkmaları haline ihraç edebileceğini duyuracak kadar ciddi.
Buna rağmen muhalifler kalan fırsatta yeni bir girişimde bulunmak için plan yapmaktadırlar. Bu doğrultuda kimi Muhafazakar Temsilciler, Boris Johnson'un AB ile yeni anlaşmada başarısız olması halinde Brexit sürecini uzatmayı zorlayan bir tasarı çıkarmak istiyorlar.
Johnson ise 2 Eylül Pazar günü, "Hiçbir koşul altında Brexit'i uzatmak içi Avrupa Birliğinden istekte bulunmayacağım." Dedi.
Böyle olunca Johnson'un da Theresa May gibi büyük bir riske imza atıp Avam Kamarasında daha fazla sandalye elde etmesi için bugün erken seçim bildirmesi beklenmektedir./