Guterres ve Lavrov'tan Birleşmiş Milletler Teşkilatı Rolüne Vurgu

Tek taraflılık ve uluslararası kurumlar özellikle de Birleşmiş Milletler Teşkilatı, yasalar ve anlaşmalara ilgisizlik meselesi mevcut dönemde Amerika dış siyasetinin ekseni haline gelmiştir. Bu çerçevede Rusya ve Birleşmiş Milletler Teşkilatı görüş birliği ile buna tepki göstermiş ve bu tavrı eleştirmiştir.

Rusya dışişleri bakanlığı bildirisine esasen Rusya dışişleri bakanı Sergey Lavrov  Pazartesi günü Cenevre'de Birleşmiş Milletler Teşkilatı Genel Sekreteri Antoniyo Guterres ve BMT özel Suriye temsilcisi Geir Petterson ile görüştü. Rusya dışişleri bakanı ve Birleşmiş Milletler Teşkilatı genel sekreteri bu uluslararası örgütün dünyadaki eksen rolünün güçlenmesi yönünde çaba gösterdiklerine işaretle Birleşmiş Milletler Teşkilatı anlaşması ve uluslararası kurallara göre tehditlere ve sorunlara çözüm yolu bulunmasına da vurgu yaptı. İşte bu iki makamın vurgu yapmak istedikleri husus Amerika'nın küresel arenasındaki tutumlarıdır. 

Amerika'da 20 Ocak 2017'de Trump'ın ibaşına gelmesi ile Amerika dış siyaseti tek taraflı siyasetler çerçevesinde yürütüldü. Trump "Önce Amerika" sloganı ile Amerika hedefleri ve çıkarlarına öncelik tanıyarak diğer ülkeleri hiçe sayıp tek taraflı ve başına buyruk siyasetlerin Amerika'nın rakipleri karşısındaki gücünü ve etkisini arttıracağını düşünüyor. 

Trump'ın bu yaklaşımı ister Amerika rakipleri ister ortakları tarafından belli başlı eleştirilere neden olmuştur. Fransa Dışişleri Bakanı Jean Yves Le Drian bu hususta şöyle diyor: " Trump "Önce Amerika" sloganı ile Beyaz Saray'a geldi ancak işi ileriye taşıyıp "Sadece Amerika" sloganını ortaya koydu. Yani Amerika herkes ile savaşmaya başladı ve her ikili ve çok taraflı müzakerede de üstünlüğüne vurgu yaptı. 

Trump açık bir şekilde Birleşmiş Milletler Teşkilatı ve de Güvenlik Konseyine tamamen itinasızlık gösterip esasında hiçbir şekilde bu gibi uluslararası kuruluşların kararına önem vermiyor. 

Trump ayrıca planlı bir şekilde çok taraflılık normları ve araçlarının hepsini dağıtmaya ve bozmaya çalışmıştır. Amerika başkanı Trump önemli uluslararası anlaşmalardan çekilerek çok taraflılığı ayakları altına alıp sadece tek taraflı siyasetler sergilemektedir. Bu çerçevede Trump ilk başta Paris İklim Anlaşmasından ardından da İran ile varılan nükleer anlaşmadan çekildi. Trump hükümeti Suriye krizi gibi bölgesel krizlerde de tek taraflı bir şekilde sırf Amerika ve ortaklarının hedefleri ve çıkarları temelinde ilerlemiş ve bu yaklaşımı da krizlerin şiddetlenmesine neden olmuştur. 

Trump Türkiye'ye Suriye'nin Kuzeyine saldırması için yeşil ışık yakarak da uluslararası kurallara aykırı davrandı. Ayrıca Amerika askerlerini de Suriye'den çekmedi. Bu ise Suriye yasal hükümetinin tüm çağrılarına karşı yapıldı. Bu da Suriye topraklarının işgali ve Suriye içişlerine karışma anlamına gelir. Türkiye de Washington desteklerinin yanı sıra  İdlib'deki teröristlerin yardımından da yararlanarak Suriye ordusunu engellemek istiyor. 

Bu arada Amerika'nın siyasi ve askeri alandaki rakibi Rusya ve ticari ve ekonomik alandaki rakibi Çin de Trump'ın Birleşmiş Milletler Teşkilatı ve uluslararası kurallara yönelik yaklaşımını  eleştirmektedirler. 

Hala kendini üstün güç olarak zanneden Amerika'nın tek taraflılığını sürdürmesi ve bu çerçevede dünyada görevleri paylaşmaya çalışması Moksova tarafından hep eleştirilmiştir. 

Trump'ın uluslararası toplum kararlarına ve yaklaşımlarına karşı çıkması ile Çin de bu tek taraflılığı eleştirmiştir. Aslında bu tek taraflı siyasetler Çin ve Amerika arasında da ticari bir savaşa neden olarak küresel ekonomik gelişimi kötü yönde etkilemiştir. 

Aslında Birleşmiş Milletler Teşkilatı da Trump'ın tek taraflı siyasetlerini defalarca eleştirmiştir. 

Şimdi de Trump'ın tek taraflı siyasetlerine karşı küresel saflanmalar açıkça ortadadır. Zaten Trump, ticari tarife savaşı, Paris Anlaşmasından çıkması, Suriye ve Kudüs hususundaki kararları ile de bu tek taraflı siyasetini devam ettireceğini göstermiştir.