Pekin'in Amerika'ya Uyarısı
Çin dışişleri bakanlığı Washington'un Pekin'e karşı son adımına tepki olarak Amerika büyükelçisini çağırdı. Çin dışişleri bakanlığı yasal haklarını ve çıkarlarını korumak için Washington'a gereken cevabı vereceğini ve Amerikalı kurum ve kuruluşlar ve özel kişileri de yaptırımlara tabi tutacağını açıkladı.
Amerika başkanı Donald Trump Salı günü Amerika kongresinin Çin'e karşı bir kararı imzalayarak Amerika'nın Hong Kong'a Tercihli Tavrı hususunda başkanlık kararını onayladı.
Çinli makamlar ise Amerika'ya karşı girişimlerinin sırf telafi edici ve misilleme mahiyeti taşıdığını açıklamışlardı. Bu çerçevede Pekin makamları Beyaz Saray'ın Çin'e karşı adımlarının artması durumunda Pekin'in de tepkilerinin büyüyeceğini ve iki ülkenin de karşı karşıya gelebileceğini açıklamışlardı.
Çin'in bu uyarısı bu ülkenin mevcut Amerikan hükümetinin Çin'e karşı siyasetlerine en sert tepki ve karşılık sayılır. Bu çerçevede Çin Washington aleyhindeki tedbirleri çerçevesinde Ted Cruz ve Marco Rubio dahil iki tanınmış Amerika kongresi üyesine yaptırımlar uyguladı.
Bu iki cumhuriyetçi kongre üyeleri Amerika başkanı partisinden olup Çin'e en çok ve en sert karşı çıkan senatörlerdendirler.
Çin'in bu iki kişiye yönelik yaptırımlar aslında Pekin'in telafi etmek ve misillemekte ne kadar akıllı davrandığını ve bu ülkenin Amerika'ya yönelik dış siyasetinin hırçınlaştığını ve taarruz moduna geçtiğini gösteriyor.
Çin ve Amerika'nın son adımları iki ülke arasında gerilimin artmasının bir başka göstergesidir. Burada sorulması gereken önemli bir soru da gerçekten Çin ve Amerika'nın yıllık olarak 500 milyar doları aşkın ikili ilişkiler ile neden hala karşılaşmaya doğru hareket etmeleridir. Neden bu kadar iyi düzeyde ekonomik ilişkileri bulunan iki ülke her alanda karşı karşıya geliyorlar?
Tanınmış Amerikalı teorisyen Robert Cagan mevcut gerilimlerin artmasının nedenini Amerika'nın düşüşe geçtiği ve Pekin'in dünya liderliği için yeni model sunma çabaları olduğunu söylüyor.
Bu teorisyen Amerika'nın üç önemli güç temel sayılan askeri, ekonomik ve iç kenetlenme gücünün hızlı bir şekilde dağılmakta olduğunu söylüyor. Bu uzmanın tabirine göre Amerika'nın askeri gücü Irak ve özellikle de Afganistan'da zayıfladı. Ekonomik gücü de Çin'in büyümesi ile iç kenetlenmesi ve gücü de Trump'ın işbaşına gelmesi ve ardından gelen sorunlar ile yerle bir oldu.
Böyle bir ortamda Çin'in de Amerika müdahalelerine yönelik karşılıkları ciddileşti. Hem de koronavirüs salgının yayıldığı sırada Çin'in tek ekonomisini başarılı bir şekilde yöneten ülke konumunda olması bu durumu daha da anlamlı kıldı.
Resmi verilere göre Çin gayrı safi yurt içi hasılası alanında 2020'nin ikinci çeyreğinde yüzde 3 kadar büyümüştür.
Bu arada önemli olan mesele Amerika'nın Çinofobi alanında yalnızlaşması ve ortaklarının desteklerinden yoksun kalmasıdır.
Son dönemde ise Avrupa Birliği dış siyaset sorumlusu Josep Borrel de Çin ve Amerika'nın sorunlar yaşamasına rağmen Avrupa Birliğinin Çin ile olumlu ilişkilerini koruyacağını belirtti.
Bir diğer yandan da Pekin ortaklarının yanı sıra Çin'e yakın komşu ülkeleri de günden güne daha yüksek özgüvenle Amerika'nın Çinofobik siyasetlerini eleştiriyorlar.
Son olarak da Kuzey Kore'nin Amerika dışişleri bakanlığının Güney Çin denizi ile ilgili müdahaleci açıklamalarına yönelik eleştirileri de her gün daha fazla aktörün Çin'in bir süper güce dönüşmekte olduğunun farkına vardığını ve yeni gerçeklere ayak uydurmalarını anladıklarını gösteriyor.