BM'den Amerika'da Göstericilerin Bastırılmasına Kınama
İlk başta siyahi Amerika vatandaşı George Floyd'un ölümünü protesto amacı ile başlayan ve görülmemiş çapta olan gösteriler, Trump hükümetinin tüm baskı çalışmasına rağmen devam etmektedir.
Trump'ın sert tepkileri ise BM'nın aleni itirazlarına yol açtı. Bu çerçevede BM insan hakları bürosu Cuma günü Amerika hükümetini ırkçılığa karşı olan protestocuları bastırması yüzünden eleştirdi ve Amerika polisi ve güvenlik güçlerinin kaba kuvvete baş vurmamasına vurgu yaptı.
Uluslararası kuruluşun federal güçler ve emniyet memurlarının kimliklerinin kesin bir şekilde belli olması gerektiğine vurgu yaparak, zira onların her türlü kötü davranışlarından dolayı sorgulanabileceklerinin mümkün olması gerektiğini bildirdi.
Oregan eyaletinde bulunan Portland şehrinde olduğu gibi bölgelerde protesto gösterileri yoğunlaşmıştır. Göstericiler Chicago'da da polis güçlerini orantısız kaba kuvvete başvurmakla suçluyorlar. BM insan hakları bürosu sözcüsü ise Cenevre'deki basın konferansında, "Halkın barışçıl bir şekilde protesto edebilecekleri çok önemlidir. Halk, uygunsuz ve ayrımcı tavırlara maruz kalmamalı." Açıklamasında bulundu.
BM makamı barışçıl protestocuların " kimliği belirsiz ve sivil kıyafetli kişiler" tarafından tutuklandığına dair raporların yayılmasına işaretle, böyle başına buyruk ve yasa dışı tutuklamaların bu süreci meşrulaştırabileceğini de belirtti.
Aslında BM daha önce de Amerika'da geniş çaplı gösterilere yapılan sert müdahaleleri eleştirmişti. BM İnsan Hakları Yüksek Komiseri Michel Bachelet ise Haziran 2020'nin başlarında Amerika'daki yapısal ırkçılığı eleştirip halk gösterilerinden haber hazırlamaya çalışan muhabirlere geçmişte görülmemiş bir şekilde saldırıldığından kaygılarını dile getirmişti.
Bu çerçevede Bachelet bir bildiri yayımlayarak, "Silahsız Afroamerikalıların katliamının sonlanmasını isteyen sesler, duyulmalılar. Ayrıca polis şiddetinin sonlanmasını ve Amerika toplumunda yaygın olan yapısal ırkçılığın sonlanmasını isteyen sesler duyulmalılar." Dedi.
Trump ise bu taleplere aldırış etmeyerek federal güçleri sözde kaos yaşayan bölgelere gönderme planı ile protesto göstericilerini aşırı kaba kuvvet ile bastırmak istiyor.
Trump Perşembe günü de Portland'daki protestocuları anarşist adlandırarak 60 bin kadar federal gücü Amerika sokaklarına sevk edeceğini belirtti. Trump'ın göstericileri bastırmak, onları suçlamak ve karalamak doğrultusunda açıkça ırkçılık kokan tekrarlanan tehditlerine rağmen mevcut gösteriler sonlanmazken üstelik daha da derinleşerek şiddetlenmiştir.
Bu çerçevede protestocuların talepleri de artarak temel olarak adaletin sağlanmasına yönelmiştir. Aslında bu gerçek Trump'ın başkanlığı döneminde sergilediği ırkçı ve yapısal şiddetçiliği ile alakalıdır.
Fransız siyasi analist Brengret Vinnot ise Trump'ın barış ve dostluğu sağlayamayacağına vurgu yaparak "Belli ki Amerika'daki şiddet, Trump başkanlığı döneminde daha da şiddetlenmiştir." Dedi.
Amerika Federal Polisi FBİ tarafından yayınlanan bilgiler, Donald Trump'ın başkanlık koltuğuna oturmasının ardından azınlıklara karşı şiddetin, nefret olayları ve cinayetlerinin de arttığını gösteriyor. Böylece Amerika başkanı Donald Trump'ın ırkçı ve ayrımcı yaklaşımının ve onun açık ve gizli olarak aşırı sağcıları ve ırkçı grupların görüşlerine ve yaklaşımlarına verdiği desteklerin son yıllarda Amerika genelinde siyahilere karşı şiddet dozunun artmasına sebep olduğu ortadadır.
Trump hükümetinin kendini demokrasi, özgürlük ve tüm insani hakların beşiği olarak tanıtan Amerika'da protesto gösterilerine katılanlara tepkisi ve yaklaşımı, aslında tüm bu süslemeler ve sloganların içi boş olduğunu ve sırf demagoji ve dünya kamu oyunu aldatmak doğrultusunda olduğunu gösteriyor./