Trump'ın İran ile Müzakere Konusunda Kuruntuları
Sansasyonel Amerika başkanı Donald Trump Amerika başkanlık seçimleri eşiğinde dış siyaset alanında özellikle de İran hususunda başarılı olduğu iddiasına ciddi şekilde ihtiyaç duymaktadır. Donald Trump kendini seçimin kazanan tarafı ilan etmek ve İran hususunda da seçimleri kazandıktan bir ay sonra yeni bir anlaşma yapılacağını iddia ediyor.
Amerika başkanı yaptığı röportajda Amerika 2020 başkanlık seçimlerini kazanması halinde bir ay içerisinde İran ile olağanüstü bir anlaşmaya varacağını iddia etti. Trump bu hususta şöyle bir iddiada bulundu: " Kazanırsam, bir ay içerisinde İran ile olağanüstü bir anlaşma yapacağım. "
Trump, sunucunun İran ile olağanüstü anlaşmanın tanımının nasıl olduğu sorusuna ise şöyle bir cevap verdi: " Nükleer silahın olmaması üzerinde yapılan anlaşma "
Trump Beyaz Saray'a geldikten sonra defalarca BERCAM nükleer anlaşmasını sert bir şekilde eleştirmiş ve sonunda da 8 Mayıs 2018'de BERCAM nükleer anlaşmasını terk ederek İran'a karşı tek yanlı yaptırımları da doruğa ulaştırdı. Bu çerçevede maksimum baskı siyaseti çerçevesinde hala yeni yaptırımlar uygulanmaktadır.
Trump BERCAM nükleer anlaşmasından çıkarak İran'a karşı maksimum baskı siyasetlerini uygulama şekli ile daha iyi bir anlaşma hedefi çerçevesinde İran'ı müzakere masasına oturtmayı iddia etmişti.
Washington'un bu süreçte güttüğü hedef Tahran'ı Mayıs 2018'de Amerika dışişleri bakanı Mike Pompeo tarafından belirlenen isteklere teslime zorlamasıdır. Bu çerçevede İran'ın nükleer faaliyetlerini tamamen durdurması, füze programını kısıtlaması ve durdurması ve bölgesel girişimlerinden vaz geçmesi istenmektedir. Gerçekte Washington İran'ın Amerika karşısında eli kolu bağlı ve tam teslimiyet içerisinde olmasını istiyor.
Buna rağmen İran halkının örnek oluşturan yaptırımlar karşısındaki direnişi, Trump hükümetinin çaresizliğine neden olmuştur. Bu çerçevede Amerika hükümeti İslam İnkılabı Muhafızlar Ordusunu terör listesine almış, İslam İnkılabı Muhafızlar Ordusu Kudüs Kuvvetleri komutanı Korgeneral Kasım Süleymani'ye yönelik suikast düzenleyerek onu şehit düşürmüş ve İran'ın üst düzey bankacılık makamlarını yaptırımlara tabi tutmuştur. Aynı zamanda doğrudan bankalar, firmalar ve gerçek ve tüzel kişilikler farklı bahaneler ile yaptırımlara tabi tutulmaktadır.
Trump İran'a karşı en ağır yaptırımları hayata geçirmesine ilaveten Tahran ile müzakere talebinde de bulunmuştur. Buna rağmen onun müzakereden amacı Washington'un Tahran'a isteklerini dikte etmesi ve İran'ın da bu şartları ve istekleri koşulsuz şartsız kabul etmesidir.
Doğal olarak bu husus hiçbir zaman İran tarafından kabul görmeyecek ve İran'ın Amerika'nın baskılarına karşı maksimum direniş göstermesine yol açacaktır.
Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu eski genel müdürü Muhammed El Baradei ise Amerika'nın İran'a karşı maksimum baskının işe yaramadığını söyledi.
Üst düzey Amerikalı siyasetçiler bile Trump hükümeti yetkilileri özellikle de Mike Pompeo'nun maksimum baskının İran'ı zor durumda bıraktığı açıklamalarına rağmen İran'ın pratikte bu baskıların karşısında direndiğini ve Trump hükümetinin de pratikte dünya genelinde maksimum tecride sürüklendiğini belirtti.
Washington'daki Batı Asya Enstitüsü İran masası müdürü Aleks Vatanhah ise şöyle diyor: " Amerika İran'a karşı yaklaşımı çerçevesinde yalnız kalmıştır. "
Aynı zamanda İran İslam Cumhuriyeti Trump hükümetinin İran ile müzakere eğilimlerine yönelik tepkisinde kararlı ve dik duruş sergiledi. İran İslam Cumhuriyeti dışişleri bakanı Muhammed Cevad Zarif Tahran'ın müzakere şartları ile ilgili şöyle bir açıklamada bulundu: " Amerika'nın nükleer anlaşmaya geri dönmesi yapmaları gereken ilk girişimdir. Bu geri dönüş için Amerika İran milletine verdiği zararları telafi etmeli ve de nükleer anlaşmanın zayıflatılması yönündeki girişimleri telafi etmelidir. "
Buna ilaveten İran defalarca sırf BERCAM nükleer anlaşmasına bağlı olduğunu Washington'un füze, bölgesel, insani haklar ve benzeri alanlardaki aşırı isteklerine teslim olmayacağını belirtmiştir.