Biden Hükümetinin Dış Siyaseti Hususundaki Tereddütler ve Muğlaklıklar
(last modified Sat, 23 Jan 2021 05:32:57 GMT )
Ocak 23, 2021 07:32 Europe/Istanbul
  • Biden Hükümetinin Dış Siyaseti Hususundaki Tereddütler ve Muğlaklıklar
    Biden Hükümetinin Dış Siyaseti Hususundaki Tereddütler ve Muğlaklıklar

Amerika'da Joe Biden'in tanıtılması töreninin ardından yeni hükümetin işe başlaması ile Amerika dış siyaseti alanında da değişikliklerin alametleri belirmeye başladı. Buna rağmen Biden döneminde Amerika'nın dış siyaseti hususundaki muğlaklıklar ve tereddütlerin de olduğu gözlemlenmektedir.

Joe Biden Çarşamba günü  Amerika başkanı olarak ilk çalışma gününde  eski Amerika başkanı Donald Trump'ın  girişimlerini iptal etme amacı ile 17 kadar başkanlık talimatını imzaladı.  Dış siyaset alanında imzaladığı en önemli talimatlar arasında Amerika'nın Paris İklim Anlaşmasına ve Dünya Sağlık Örgütüne geri dönmesi   talimatları görülmektedir.  Biden'in bu talimatları dünya tarafından özellikle de Washington'un Avrupalı ortakları tarafından memnuniyetle karşılandı. 

Biden'in dış siyaset alanındaki girişimleri,  aslında Donald Trump'ın bu alanlardaki girişimlerini tersine çevirmek doğrultusunda gerçekleştirildi.  Trump hükümeti  Önce Amerika sloganı ve tek taraflılık siyasetleri çerçevesinde belli ve planlı bir şekilde  birçok uluslararası kurum ve kuruluştan ve de anlaşma ve sözleşmeden Amerika'yı çekerek  çok taraflılık araçlarını ve mekanizmalarını yok etmeye çalıştı.  Uluslararası düzeyde Amerika'nın Avrupalı ortakları tarafından bile  eleştirilere yol açan bu girişimler Amerika'nın günden güne daha da inzivaya sürüklenmesine ve  prestij ve imaj kaybına yol açtı. 

Biden şimdi Amerika'nın imajını ve etkili bir dünya gücü olarak konumunu yeniden sağlamaya çalışıyor. Ancak bu alanda pek çok belirsizlik ve şüphe söz konusudur. Bu şüphelerden biri, Biden yönetiminin ABD'nin İran ve BM Güvenlik Konseyi gibi ABD dış politikasındaki bazı önemli uluslararası konulara ve temel gündemlere ve Venezuela ve Kuzey Kore'ye yönelik ABD politikasına yaklaşımını değiştirip değiştiremeyeceğidir. Biden'in ve üst düzey hükümet yetkililerinin son görüşleri göz önüne alındığında, değişikliğin gelmeyeceği söylenebilir.  Diğer bir deyişle, birçok uzman ve analistin inandığı gibi, Amerikan dış politikasının temelleri ve ilkeleri büyük ölçüde değişmez ve sabittir.Bu nedenle pratikte ABD başkanları dış politika konularında sırf taktikleri farklıdır. Bu, Biden yönetiminin İran'la ve nükleer anlaşmayla ilgilenme biçiminde açıkça görülmektedir. Biden yönetimi, Trump yönetimi gibi, nükleer kısıtlamaların uzatılması ve İran'ın füze meselesinin ve bölgesel politikalarının gelecekteki müzakerelere dahil edilmesi çağrısında bulunurken, İran'a karşı çeşitli suçlamaları da dile getirdi. ABD dış politikasının diğer değişmeyen yönleri arasında İsrail'in her koşulda desteklenmesi yer alıyor. Bu bağlamda Biden, Siyonist rejim ile Arap ülkeleri arasındaki ilişkilerin normalleşme sürecinin devam etmesi çağrısında bulunmuştur. 

Öte yandan, Amerika Birleşik Devletleri'ndeki ekonomik gücün azalması, ABD bütçe açığı ve ulusal borcunun eşi görülmemiş bir şekilde artması, milliyetçi akımların güçlenmesi ve ekonomik korumacılığın desteklenmesi, ABD'nin küresel sorumlulukları hakkında artan şüpheler, özellikle müttefikleri desteklemek ve kısacası, 2016'da Trump'ın göreve başlamasına neden olan faktörlerin devam etmesi ve dış politika alanında son dört yılda yapılan köklü değişiklikler, Biden'in ABD dış politikasında köklü değişiklikler yapabileceğine dair şüpheleri arttırmaktadır.  Almanya Dışişleri Bakanı Haiko Maas ise, Temmuz 2020'de ABD dış ve güvenlik politikasının değiştiğini ve bunun Trump'ın başkanlığından bu yana olan bir şey olmadığını vurguladı ve şöyle bir açıklamada bulundu: "Trump başkanlık seçimini kaybetse bile, ABD dış politikası değişmeyecek."

Eski Almanya Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel ise şöyle diyor: "Trump döneminde ABD politikasındaki değişiklikler geçici bir sorun değil, ABD'nin küresel yaklaşımlarında yapısal bir değişimdir" dedi.