Amerika Savunma Bakanının Batı Asya Ziyareti
(last modified Wed, 14 Apr 2021 05:26:42 GMT )
Nisan 14, 2021 08:26 Europe/Istanbul
  •  Amerika Savunma Bakanının  Batı Asya Ziyareti

Amerika savunma bakanı Lloyde Austin, Biden hükümetinin Batı Asya'ya gelen ilk üst düzey makamının ziyareti çerçevesinde 11 Nisan Pazar günü işgal altındaki topraklara gitti.

Austin  Siyonist Rejim İsrail savaş bakanı Benny Gantz ile görüşmesinin ardından katıldığı basın toplantısında   Biden hükümetinin  İsrail'in

güvenliğini desteklemeye bağlı olduğunu açık bir şekilde ifade etti.  Amerika savunma bakanı şöyle bir vurgu yaptı: "  Siyonist Rejim İsrail  Amerika Birleşik Devletleri için  stratejik bir ortak sayılır. Bu ortaklık bölgede istikrarın sağlanması için  önemlidir.  Biz İsrail'in güvenliğinin uzun vadeli olarak garanti edilmesinden söz ediyoruz.  Bu yüzdendir ki Arap ülkeleri ile ilişkilerin normalleştirilmesini destekliyoruz. " 

Lloyde Austin,  Washington ile Telaviv arasındaki işbirliğini,  Batı Asya'daki güvenliğin ekseni olarak addetti. 

Trump hükümeti ise 4 yıllık iktidarı boyunca  Batı Asya'ya odaklanarak, Arap ortakları ile Siyonist Rejim arasında  ilişkileri normalleştirmek ve İranofobi yaparak silahlarını bölgeye satmak ve bölgedeki varlığını sürdürmek için  koalisyon kurmaya çalıştı.  Şimdi de Biden hükümeti aynı  stratejiyi yürütmek istiyor.  

George Town Üniversitesi  hocalarından Mehran Kamreva şöyle diyor: "  Amerika'nın Batı Asya'daki dış siyaseti,  bir kişinin başkan olması ile değişmeyecek kadar ilkelidir.  Örneğin  İsrail'i desteklemek  ve Amerika ile İsrail arasındaki  stratejik birlik bu partilerin ötesine geçen ilkeler arasında yer almaktadır. "

 

Amerika Savunma Bakanı'nın,  Biden yönetiminin Batı Asya bölgesine ziyaret yapan ilk üst düzey yetkilisi olması, yeni ABD yönetiminin bu bölgeye yaklaşımına dair  bir mesajdır ve bir sinyal gibi duruyor. Mesaj, Washington'un Batı Asya'ya yönelik askeri ve güvenlik yaklaşımını sürdürmeye ve müttefiklerini koruma bahanesiyle bölgede askeri varlığını sürdürme niyetine yöneliktir. Bu bağlamda Biden yönetimi, Trump yönetiminin Siyonist rejime yönelik aynı politikasını sürdürürken, İsrail'e kesin desteğini açıklayıp , Arap ülkeleriyle Siyonist rejim arasındaki  ilişkilerin normalleşme sürecini de desteklediğini belirterek tekrar aynı siyasetleri uygulayacağını gösterdi. 

Trump döneminde Beyaz Saray, bazı Arap ülkelerine verdiği vaatlerle hem de yerine getirilmesi belirsizlik içinde olan vaatler öne sürerek Siyonist rejimle ilişkilerini normalleştirmeye teşvik etti. Temelde Amerika Birleşik Devletleri'ndeki İsrail lobisi bu vaatlerde bulundu.  

Amerika Savunma Bakanı'nın işgal altındaki Filistin'i ziyareti sırasında gündeme getirilen ve Biden yönetiminin Tel Aviv ile ittifakına işaret eden bir diğer mesele de ziyaretin İranofobiyi tırmandırmaya yönelik bir girişime eş zamanlı olarak yapılması idi. Washington ve Tel Aviv arasında İran'ın nükleer meselesiyle nasıl başa çıkılacağı ve özellikle BERCAM nükleer anlaşması konusunda bazı anlaşmazlıklar iddialarına rağmen, Washington ve Tel Aviv'in İran'a muhalefeti ve İranofobinin tırmanması konusunda ortak bir tutumu olduğu söylenebilir. Bu bağlamda İsrail Savaş Bakanı, ABD Savunma Bakanı ile düzenlediği basın toplantısında, İran'ın Batı Asya'nın ve Siyonist rejimin istikrarı ve güvenliği için stratejik bir tehdit olduğunu iddia etti. ABD'nin bölgeyi dünyanın en büyük silahlanma yarışı haline getirmesine rağmen, Gantz, Tel Aviv'in İran ile herhangi bir yeni anlaşmanın imzalanmasının bölgede bir silahlanma yarışını tetikleyeceğinin önlenmesinden emin olmak için Washington ile yakın çalışacağını iddia etti. Bu bağlamda Gantz'ın konumu ABD'nin İran karşıtı yaklaşımı ile uyumludur.

Son kırk küsur yılda Amerika , bölgedeki askeri varlığını haklı çıkarmak ve Arap müttefiklerine ve ortaklarına daha fazla silah satmak için İran düşmanlığını tırmandırmış ve  İran'ı bölgede büyük bir tehdit olarak göstermeye çalışmıştır. Ancak Batı Asya'daki duruma bakıldığında, Siyonist rejimin komşu ülkelere defalarca saldırarak bölgede kriz yarattığı ve bu yönde Washington'un siyasi ve askeri desteğinden de yararlandığı görülmektedir.