ABD yaptırımlarına karşı Rusya ve Çin arasındaki sivil nükleer işbirliğinin artması
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Çinli mevkidaşı Xi Jinping, Çarşamba günü video konferans yöntemi ile iki ülke arasındaki en büyük ortak nükleer enerji projesini başlattılar. Ortak işbirliği projeleri arasında, yeni Rus nükleer teknolojisi kullanılarak inşa edilen ve Çarşamba günü Çin'de devreye alınan dört gelişmiş nükleer enerji santralinin inşası yer alıyor.
Önemli olan nokta şu ki, bu yıl Çin-Rusya Komşuluk ve Dostane İşbirliği Anlaşması'nın imzalanmasının 20. yıldönümü ve nükleer santrallerin açılması Xi Jinping ile Putin arasındaki ilk çevrimiçi ikili değişim oldu. Ayrıca bu iki uluslararası güç arasında artan nükleer işbirliği, yeni dönemde Çin ve Rusya arasında yüksek düzeyde kapsamlı bir stratejik ortaklık geliştirmede çok önemli bir husustur.
Aslında nükleer enerji alanında işbirliği, son yıllarda hızla gelişen ve her zaman iki ülke liderlerinin odak noktası olan iki ülke arasındaki işbirliğinin geleneksel eksenlerinden ve önceliklerinden biridir. Çinlilere göre, iki ülke arasında bir nükleer enerji santralinin inşasında işbirliği, nükleer teknolojide ileri ekipman ve inovasyon üretiminde önemli başarılara yol açacak ve çeşitli alanlarda ikili işbirliğini artıracaktır.
Bu mesele, ABD'nın artan siyasi ve ekonomik baskısı karşısında, özellikle Rusya ve Çin'e çeşitli yaptırımlar uygulanırken, iki kat daha önem kazanıyor. Siyaset meseleleri uzmanları, ABD yaptırımlarının ve kısıtlamalarının sıkılaştırılması göz önüne alındığında, Çin ve Rusya arasında sivil nükleer teknolojideki işbirliğinin daha önemli hale geldiğini ve iki ülkeyi birbirine yakınlaştırdığını söylüyorlar. Çin-Rusya ilişkileri uzmanı Li Xin, "İleri teknoloji sektörü kilit bir sektör ve Çin bazı ABD teknolojilerini Rus teknolojisiyle değiştirebilir" dedi.
Joe Biden, Ocak 2021'de Amerika'da göreve geldiğinden beri, Washington'un Moskova ve Pekin ile ilişkileri çeşitli siyasi, ekonomik, ticari, askeri, güvenlik ve insan hakları boyutlarında gerildi. ABD-Rusya ilişkileri Biden döneminde geriledi ve Washington, Rusya karşıtı duruşunu ikiye katladı. Biden yönetiminin "Ulusal Güvenlik Stratejisinin Geçici Kılavuzu" başlıklı ulusal güvenlik belgesinde, "Rusya, küresel etkisini güçlendirmeye ve dünya sahnesinde yıkıcı bir rol oynamaya kararlıdır" diye sürekli olarak Rusya aleyhine suçlamalara yer veriliyor. Bu yüzden, Biden yönetimine göre Moskova, Washington'un dünya sahnesindeki nüfuzunu ve gücünü aktif olarak baltalamaktadır ve bu nedenle Rusya'nın eylemlerini sürdürmesini önlemek için kararlı bir yaklaşım benimsenmelidir.
Biden Beyaz Saray'a girdiğinden beri ABD-Çin ilişkileri de kötü bir yolda ilerliyor. Washington ve Pekin arasındaki ilişkiler şu anda çeşitli alanlarda kriz içinde seyrediyor. Washington'un eleştirisinin keskin kenarı, Çin'in çeşitli ekonomik, ticari, askeri, güvenlik ve insan hakları boyutlarındaki eylemlerine odaklanıyor. Şimdiki şartlarda Amerika ile Çin arasındaki gerilimler, ekonomik, ticari, jeopolitik ve stratejik konular dahil olmak üzere çok çeşitli konuları kapsamaktadır ve Washington'un Hong Kong, Sincan, Tayvan ve Güney Çin Denizi'ndeki toprak anlaşmazlıkları gibi konularda tekrar tekrar müdahalesiyle yoğunlaştı. Biden döneminde Rusya ve Çin'e yönelik Amerika'nın düşmanca yaklaşımı göz önüne alındığında, şimdi Moskova ve Pekin, Washington'un özellikle yaptırımlar alanında yıkıcı eylemlerine karşı koymak için işbirliğinin düzeyini ve kapsamını artırıyor ve teknoloji alanında işbirliği ve nükleer santrallerin inşası gibi barışçıl nükleer faaliyetler bu alandaki önemli konular arasında yer alıyor.