BMT'nın Amerika'nın Tek Taraflı Yaptırımlarına Tepkisi
BMT tek taraflı yaptırımların insan hakları üzerindeki olumsuz etkileri hususundaki özel raportörü Alena Douhan Amerika'nın tek taraflı yaptırımlarının yasa dışı olduğuna vurgu yaptı. Alena Douhan BMT insan hakları konseyindeki oturumunda bu tür yaptırımların kaldırılmasını ve de BMT Güvenlik Konseyi çerçevesinde tek taraflı yaptırımların sınırlandırılması için belli bir mekanizmanın belirlenmesine vurgu yaptı.
Douhan, 2019'da Suriye'ye karşı Amerika kongresinde onaylanan Sezar yasasına değinerek bu yasanın ülkelerin sınırları ötesindeki yaptırımların uygulanmasının en net modeli olduğunu belirtti. Sezar yasası Haziran 2020'den itibaren uygulanmaya başlamıştır. Bu yasaya göre Amerika hükümeti Suriyeli kurum ve kuruluşlara karşı yaptırımlar hayata geçirebilir ve onları sıkıştırabilir. Bu yasayı hayata geçirmekten güdülen amaç Suriye hükümetine karşı baskıları arttırmaktır.
Amerika dünyanın en büyük yaptırım uygulayan ülkesi sayılmaktadır. Amerika dış siyaset hedefleri çerçevesinde türlü yaptırım şekillerini birçok ülkeye uygulamakta uzun bir geçmişe sahiptir. Washington ortakları da yaptırımlar uygulanırken hep Amerika'nın yanında yer almışlardır. Bu yaptırımlar, Amerika ve Batı siyasetlerine ve girişimlerine karşı çıkma veya ülkelerin tehdit oluşturması bahanesi ile uygulanmaktadır.
ABD'nin yeni Başkanı Joe Biden, en azından görünüşteki tutumlarında, hükümetinin dış politika alanında yeni bir yaklaşım içerisinde olduğunu iddia etse de pratikte Amerika Birleşik Devletleri, politikaları ilerletme ve muhalif ülkeleri cezalandırma ve baskı altında bırakmak için bir araç olarak yaptırımlara hala güvenmektedir. Bu bağlamda Amerika'nın ortaklarına bile odaklandığı görülmektedir.
Böylece Biden yönetimi, Trump yönetimi gibi, rakip veya Washington karşıtı ülkelere yönelik yaptırım yaklaşımını sürdürmüştür. ABD yaptırımlarının çoğunun BM yetkisi olmadan tek taraflı olarak ilan edildiği ve uygulandığı göz önüne alındığında, bu yaptırımlar yasa dışı sayılmalıdır.Azami baskı kampanyası bağlamında İran'a şimdiye kadar uygulanan en ağır yaptırımlara ek olarak ABD, Rusya gibi ülkelere karşı da yaptırım kararları almış Çin, Venezuela, Küba, Suriye ve Kuzey Kore'yi de bu suretle aşırı taleplerine karşı teslimiyete zorlamak istemiştir.
ABD'nin diğer ülkelere, özellikle de rakip veya hasımlarına çeşitli siyasi, ticari, güvenlik ve hatta insan hakları bahaneleri altında yaptırımlar uygulaması, görünür sebeplerin yanı sıra sırf Washington'un çıkarlarını gözetmek çerçevesinde olduğu söylenmelidir. Rusya Enerji Bakanı Alexander Novak'a göre, tüm dünya artık kontrolden çıkan Amerika'nın yaptırımlarından tüm dünya liderlerinin de sıkıldığını söylüyor.
Birleşmiş Milletler Teşkilatı, ABD'yi özellikle koronavirüs salgını sırasında tek taraflı yaptırımlar uyguladığı için defalarca eleştirdi ve temel tıbbi, sağlık ve ilaç ürünlere erişimi kolaylaştırmak için yaptırımların kaldırılmasını veya azaltılmasını istedi.
Elena Dohan ise, tek taraflı yaptırımların BM gücünü zayıflattığını, uluslararası işbirliğinde korkuya neden olduğunu ve hukukun üstünlüğünü baltaladığını düşünüyor. Tek taraflı ve ikincil ABD yaptırımlarının hedef ülkeler üzerinde yıkıcı etkileri olduğu kesindir. BM uzmanları, "Yaptırımların ülkeleri kalkınmaktan alıkoyduğunu ve tüm dünyaya zarar verdiğini" düşünüyor.
Siyasi uzman Rıza Resalat, ABD'nin tek taraflı yaptırımlarına atıfta bulunarak şunları yazıyor: "ABD'nin insan karşıtı doğası göz önüne alındığında, Amerikan liderlerinin bu yaptırımların kaldırılması doğrultusunda olumlu bir adım atacağı yönünde bir beklenti yok."
ABD'nin tek taraflı yaptırımlarının yıkıcı etkileri göz önüne alındığında, Birleşmiş Milletler Teşkilatının bu konudaki baskısını artırmanın yanı sıra, bu yaptırımlara karşı uluslararası bir koalisyon oluşturması da zaruri görünmektedir. Böylece Batı blokunun lideri olarak ABD'nin bu tek taraflı siyasetini yeniden gözden geçirmeye zorlanması beklenmektedir.