AUKUS Anlaşmasının Nükleer Rekabeti Kızıştırması
Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı Başkanı Raphael Grossi Amerika, Britanya ve Avustralya arasında AUKUS anlaşmasının imzalanmasının ardından diğer ülkelerin de Avustralya'yı örnek alarak nükleer denizaltılar yapmaya yöneleceği uyarısında bulundu.
Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı Başkanı Raphael Grossi'nin söylediğine göre şimdi de ülkeler Avustralya'yı örnek alıp kendi nükleer denizaltılarını yapmaya başlayabilirler. Bu durum ise nükleer silahların yayılması ve uluslararası kuralların ihlali açısından kaygı vermektedir. Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı bu bağlamda AUKUS anlaşmasının Avustralya için yol açacak güvenlik ve yasal sonuçlarını incelemek için özel bir araştırma takımı göndereceğini bildirdi.
Amerika, Britanya ve Avustralya 15 Eylül 2021'de diplomatik, güvenlik ve askeri alanlarda İndo-Pasifik bölgesinde yeni işbirliği koalisyonu oluşturmak için mutabakat sağlandığını duyurdular. Amerika başkanı Joe Biden, Britanya başbakanı Boris Johnson ve Avustralya başbakanı Scott Morrison üçlü görüntülü konferans aracılığı ile AUKUS isimli bu anlaşmanın sağlandığını duyurdular. Biden hükümetinin böyle bir koalisyonu oluşturmaktan güttüğü önemli hedeflerden biri de Avustralya ile askeri ve silah işbirliklerini arttırmak ve Okyanusya bölgesinde Batı Blok'unun bir parçası olarak Avustralya ile bağları güçlendirmek ve sonuçta Çin ile karşılaşmalarda bu avantajından ve bu ülkenin önemli rolünden yararlanmaktır.
Amerika AUKUS anlaşması çerçevesinde Britanya ile işbirliği içerisinde geçmişte görülmemiş bir girişimde bulunarak nükleer denizaltı teknolojisini Avustralyalılara devredeceğini bildirdi. Washington şimdiye dek nükleer denizaltı yapımı ile ilgili gizli teknolojiyi, stratejik müttefiki olarak 1958 yılında sadece Britanya'ya sundu. Avustralya ise AUKUS anlaşması çerçevesinde Fransa'dan konvansiyonel 12 adet konvansiyonel alımını iptal ederek Washington ve Londra'nın teknik yardımları ile Adelaide limanında 8 adet nükleer denizaltı yapacağını bildirdi.
Böylece ilk kez nükleer silah sahibi olmayan bir ülke, nükleer denizaltılar ile donatılacaktır. Halihazırda sadece büyük nükleer güçler artı Hindistan nükleer motorlu nükleer denizaltılarına sahiptir. Avustralya bu hususta bir istisna sayılmaktadır.
Biden hükümetinin Avustralya ile ilgili bu girişimi, bu ülkenin Amerika'nın Hint-Pasifik bölgesindeki güvenlik stratejisinde önemli bir konuma sahip olduğunu ve aynı zamanda Washington'un Çin ile karşılaşmak için ödemeye hazır olduğu bedelin boyutunu göstermektedir.
CNN muhabiri Steven Jiang şöyle bir değerlendirmede bulunmaktadır: "Avustralya için nükleer denizaltı yapmak, Doğu Asya'nın silahlanma yarışının dönüm noktası sayılıyor. "
Amerika Birleşik Devletleri, askeri nükleer teknolojinin ülkeler tarafından kullanımında çifte standartlı bir yaklaşım içerisindedir. Biden yönetiminin eylemi, Washington açısından, müttefiki Avustralya'nın askeri nükleer teknolojiyle donatılmasının hiçbir sorun oluşturmadığını gösteriyor. Ancak Amerika'nın siyasetlerine karşı duran bir ülkenin böyle bir şey yapmasına karşı tolerans göstermeyen Washington, bu durumun Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı'nın tüzüğünün ihlali olduğunu ve NPT anlaşmasının maddelerine aykırı olduğunu dilden düşürmeyecek şekilde tekrarlamaya başlar.
Daha da önemlisi, Avustralya'yı nükleer denizaltılarla donatmak, bölgedeki diğer ülkeleri benzer kabiliyetler kazanmaya ve silahlanma yarışını yoğunlaştırmaya teşvik edecektir. Bu durum, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı direktörünün son açıklamalarında vurguladığı bir konudur.
Aynı zamanda, Avustralya'yı nükleer denizaltılarla donatmak, nükleer silahları ortadan kaldırmayı amaçlayan bir anlaşma olarak Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Anlaşması-NPT'yi daha da zayıflatacaktır. NPT'nin amacı, dünyanın nükleer cephaneliklerini ve depolarını azaltmak ve nihayetinde nükleer silahları ortadan kaldırmaktır ve bu uygulamaya karşı yapılacak herhangi bir eylem, bu önemli silah kontrol anlaşmasının ruhuna aykırı olacaktır.