BM Genel Kurulunun Küba yaptırımlarına karşı yeni kararı
BM Genel Kurulu oy çoğunluğuyla Amerika'nın onyıllarca yıldır Küba'ya yönelik yaptırımlarını kınadı. Bu kınama kararı 2 aleyhte olan oya karşı 185 lehte oyla onayladı. Amerika ve Siyonist Rejim İsrail bu karara karşı çıkan ülkelerdi.
Küba Dışişleri Bakanı "Bruno Rodriguez" oylamadan önce ise yaptığı konuşmada şunları söyledi: "ABD'nin ekonomik yaptırımları, Küba hükümetinin halkın ihtiyaçlarını karşılama kabiliyetini sorgulatma, ekonomik çöküşü ve ekonomik düşüşünü sağlamak için başlatılan bir ekonomik savaş eylemidir. Yönetilemez koşullar yaratmak istendi. Biden yönetimi, Trump yönetiminin maksimum baskı politikasını sürdürüyor."
Altmış yıldan fazla bir süredir ABD, Küba'yı sahte iddialarla en ağır yaptırımlara maruz bıraktı. Washington'un Havana'ya karşı ilk ekonomik yaptırımları ise Şubat 1962'de John F. Kennedi döneminde hayata geçirilmişti.
Küba Devlet Başkanı "Miguel Diaz-Canel", ABD'nin eski başkanı Donald Trump'ın yönetimi sırasında yaptırımlar uygulayarak ve şimdi de Joe Biden'ın başkanlığı döneminde ABD'nin eylemlerini ve Küba'daki iç huzursuzluğu destekleme doğrultusundaki girişimlerin Küba devrimini yok etmek için bir adım olduğunu vurguladı. ABD'nin ekonomik ve ticari yaptırımlarına karşı Küba'nın çeşitli yerlerinde törenler ve etkinlikler düzenlenirken, Diaz-Canel Twitter sayfasında şunları yazdı: "60 yıllık bir direnişi geride bıraktık. Şimdi de bu dehşet verici ve modası geçmiş politikanın sonlandırılması yönündeki talebinden vaz geçmeyeceğiz. " Havana hükümeti, Küba'nın ekonomisini felç etmek ve bu ülkede iç huzursuzluğu yaymak amacıyla artan ekonomik baskıların nedeni olarak ABD'yi görüyor ve bu konuyu Birleşmiş Milletler'de defalarca gündeme getirmiş ve getirmektedir.
Aslında Küba, 60 yıldan fazla bir süredir Washington'un insanlık dışı ve yasadışı eylemlerine direndi. Washington'un Havana'ya karşı düşmanca tutumu uluslararası kuruluşlar tarafından da eleştirildi.Son birkaç on yılda Birleşmiş Milletler, çeşitli kararlarda ABD'den Küba'ya yönelik ambargoyu ve ekonomik ambargoyu sona erdirmesini istedi, ancak ABD bu küresel talebi her zaman göz ardı etti. Küba'ya yönelik baskının devam ettiğini vurguladı.
Ağustos 2020'de bir raporda, bir takım Birleşmiş Milletler uzmanları, bu ülkede Corona salgınının ortasında ABD'nin Küba vatandaşlarına yönelik yaptırımlarını eleştirmiş ve bu yaptırımların, insan haklarını koruma bahanesi altında olmasına rağmen, aslında insanları öldürdüğünü ve insanları ölüme mahkum ettiğini vurgulamıştır. Onları sağlık, yiyecek ve yaşam gibi temel haklarından mahrum ettiğini belirtmişlerdir.
Amerika'nın Küba'ya yönelik benzeri görülmemiş tehditlerinin ve yoğunlaşan mali ve ekonomik baskılarının asıl amacı, bu ülkenin sol hükümetini olabildiğince zayıflatmak ve sonunda onu devirmektir. Ancak Washington'un bu politikası uluslararası düzeyde ve Latin Amerika'da birçok itiraz ve kınamayla karşı karşıya kaldı. Amerika Birleşik Devletleri'nin Latin Amerika'yı münhasır etki alanı olarak gördüğü Monroe Doktrini çerçevesinde, Amerika Birleşik Devletleri her zaman bu bölge ülkelerinin, özellikle de Küba'nın iç işlerine müdahale eder ve sürekli olarak bu ülkelerdeki denklemleri kendi lehine altüst etmek için çaba sarf eder. Şimdi ise Havana hükümetini devirmek istemektedir.
Bu yaklaşım, Amerika'nın emperyalist ve otoriter doğasının bir işaretidir. Ancak, ABD'nin Küba'ya yönelik politikası açık bir başarısızlıkla karşı karşıya kaldı.Ayrıca Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda ABD'nin Küba'ya yönelik insanlık dışı yaptırımlarını kınayan ve bu yaptırımların iptali talebini isteyen birçok karar alındı. Bu kararlar ise dünya ülkelerinin güçlü desteğine sahiptir. Amerika'nın Küba'ya yönelik eyleminde uluslararası toplum tarafından tecrit edildiği ve Küba'ya karşı insan karşıtı yaklaşımını sürdürmede stratejik müttefiki olan Siyonist rejimden başka ortağı kalmadığı görülmektedir.