Ağustos 08, 2023 18:40 Europe/Istanbul
  • Maduro'dan Avrupalı ​​liderlerin Kur'an-ı Kerim'e hakaret konusundaki sessizliğine eleştiri

Venezuela Cumhurbaşkanı Nicolas Maduro, Avrupalı ​​liderlerin Kur'an'a hakaret konusunda süregelen sessizliğini eleştirerek, Kur'an'a yapılan saygısızlığa gösterdiği tepkide Avrupalı ​​yetkililerin Kur'an'a hakarete karşı derin sessizliğinden üzüntü duyduğunu ifade etti.

Maduro konuşmasının devamında "Avrupa devlet başkanlarının bu konudaki sessizliğine tanık olduğumuz gibi, bu suça ortak olanların da susmalarını kınıyorum" vurgusunda bulundu.

Venezuela Cumhurbaşkanı sözlerini şöyle sürdürdü:

"Dünyadaki Hristiyanlara soruyorum, İsveç, Danimarka veya diğer ülkeler Hristiyanların kutsal kitabı olan İncil'i yakmak için inisiyatif alsalar ne hissederdik? Bir Hristiyan olarak kendi kendime soruyorum, biri İncil'i yakmaya kalksa biz Hristiyanlar ne hissederdik? Çok kızacağız ve biri kutsal yazıları yakarsa bu büyük bir hakaret olacak. Kalbimin derinliklerinde, Kur'an-ı Kerim'in yakıldığını gördüklerinde dünyanın dört bir yanındaki Müslümanların öfkesini anlıyorum."

Venezuela  Cumhurbaşkanı'nın başta İsveç ve Danimarka olmak üzere Avrupa ülkelerinde Kur'an-ı Kerim'e yönelik hakaretlere ilişkin net duruşu, İsveç ve Danimarka başkanları da dâhil olmak üzere Avrupa liderlerinin ifade özgürlüğü bahanesiyle Kur'an'ın yakılmasına engel olunmadığı yönündeki iddialarına rağmen bunu gösteriyor ki Venezuela gibi Batı egemenliğine ve değerlerine karşı olan ülkelerin başkanları arasında bu hakaret hiçbir şekilde kabul edilemezdir.

İki kuzey Avrupa ülkesi olan İsveç ve Danimarka'da Kur'an'ın yakılması meselesine Müslümanların ve İslam ülkelerinin yaygın tepkisine, Birleşmiş Milletler'in bu aşağılayıcı eyleme açık muhalefetine ve hatta bu tür eylemleri engellemek için söz konusu iki ülke yetkililerinin vaatlerine rağmen, İslam karşıtları Kur'an-ı Kerim'e hakaret etmeye devam ediyorlar. Bu nedenle Müslümanlara yönelik nefretin yayılmasını eleştiren Maduro, Batılı ülkelerde Kur'an-ı Kerim'e hakaret eden aşırı sağcı ve ırkçı grup ve örgütlerin de kınandığını vurguladı.Selvan Momika  gibi Siyonist ajanların hakaretlerine karşı Müslümanların ve İslam ülkelerinin ve hatta Birleşmiş Milletler'in tavır koymasına rağmen İsveç vatandaşlığı almış ve Tel Aviv'le bağlantısı kesin olan bir Irak vatandaşı üç kez Kur'an-ı Kerim'i yakmış, ancak Batılılar hâlâ ifade özgürlüğü bahanesiyle başta Kur'an'ın yakılması olmak üzere İslam'ın kutsal değerlerine hakaret edilmesine izin veriyorlar.

Batılılar Kur'an'ın yakılması gibi aşağılayıcı bir eylemi desteklerken, Birleşmiş Milletler bu utanç verici eyleme karşı çıktı. Birleşmiş Milletler Sözcü Yardımcısı Farhan Hak şöyle diyor: "Birleşmiş Milletler Medeniyetler İttifakı Yüksek Temsilcisi Miguel Moratinos, İsveç'in Stockholm kentindeki bir caminin önünde Kur'an-ı Kerim sayfalarının yakılmasını açıkça kınadı.

Hak sözlerini şöyle sürdürdü:

"BM Yüksek Temsilcisi, bunun Kurban Bayramı'nı kutlayan Müslümanlara yönelik çirkin ve saygısız bir eylem olduğunu söylüyor. BM Yüksek Temsilcisi, temel bir insan hakkı olarak ifade özgürlüğünü korumanın önemini vurguluyor, ancak aynı zamanda kutsal kitaplara ve ibadet yerlerine ve dinî sembollere yapılan saygısızlığın kabul edilemez olduğunu ve şiddeti kışkırtmaya yol açabileceğine de vurgu yapıyor."

Anlaşılan, Batılılar, ifade özgürlüğü ile kutsallarla alay etme ve kutsallara saygısızlık özgürlüğü arasındaki farkı kasıtlı olarak görmezden geliyorlar. İsveç ve Danimarka da dâhil olmak üzere Batı'nın ifade özgürlüğü konusundaki çifte standartlarına bakıldığında, bu konunun ancak Batı'nın düşündüğü İslamofobi ve İslam karşıtlığı gibi meseleleri sorgulamak ve aşağılamak ve Müslümanların kutsallarına hakaret etmek olduğunda geçerli olduğunu görüyoruz. Holokost meselesi veya Ukrayna'daki mevcut savaş sırasında Rusya'nın yanında yer almak gibi diğer durumlarda, Avrupa hükûmetleri sert tepki gösterir ve bu alanda alışılmadık veya yetkisiz tutumlar alan kişiler yargı önüne çıkarılır.

Venezuela cumhurbaşkanının Avrupalı ​​liderlerin Kur'an-ı Kerim'e hakaret konusundaki sessizliğine yönelik sert eleştirisi, ifade özgürlüğüne ilişkin Batı standartlarının ikili doğasını bir kez daha gözler önüne serdi.

Etiketler