İsrail’in Türkiye’ye Yönelik İddia Edilen Güvenlik Kaygılarına Eleştirel Bakış
Parstoday – Siyonist rejim İsrail Ulusal Güvenlik Araştırmaları Enstitüsü (INSS) kıdemli araştırmacısı Galia Lindenstrauss, kaleme aldığı bir makalede İsrail’in Türkiye’nin bölgesel politikaları karşısında öne sürdüğü dört temel güvenlik kaygısını dile getirdi.
1. Türkiye’nin Suriye’deki Varlığı
Türkiye, 2016’dan itibaren kuzey Suriye’ye askeri operasyonlarla girdi ve Aralık 2024’te Beşar Esad hükümetinin düşmesinin ardından diğer bölgelerdeki varlığını genişletme imkânı buldu. İsrail, Türkiye’nin merkez ve güney Suriye’deki varlığının hava kuvvetlerinin serbest hareketini kısıtlayabileceğinden endişe ediyor. Ayrıca Türkiye’nin ekonomik yatırımlarının ticaret ve enerji yollarını değiştirebileceği, Hindistan-batı Asya-Avrupa koridoru gibi projeleri tehlikeye atabileceği belirtiliyor. Buna rağmen Ankara ve Tel Aviv doğrudan çatışmadan kaçınmış, ABD ise arabuluculuk yapmıştır.
2. Türkiye’nin Hamas ve Gazze ile İlişkisi
Erdoğan hükümeti Hamas’ı “direniş hareketi” olarak tanımlıyor, terör örgütü olarak görmüyor. Türkiye, Güney Afrika’nın girişimiyle İsrail’i Gazze’de soykırımla suçlayan davaya Uluslararası Adalet Divanı’nda destek verdi ve İstanbul savcılığı 37 İsrailli yetkili hakkında yakalama kararı çıkardı. İsrail, Türkiye’yi Hamas’ın destekçisi olarak görüyor ve ateşkes müzakerelerinde rolünü sınırlamaya çalışıyor. Bununla birlikte, Türkiye bazı durumlarda, örneğin İsrailli esirlerin serbest bırakılmasında olumlu rol oynamıştır. İsrail’in bir diğer kaygısı, Türkiye’nin uluslararası istikrar gücü kapsamında 2000 askerini Gazze’ye göndermesi ihtimalidir
3. Doğu Akdeniz’deki Çekişmeler
Kıbrıs meselesi ve Gazze’ye yönelik yardım filoları iki taraf arasında süregelen ihtilaf konularıdır. Kıbrıs’a Barak-MX hava savunma sisteminin konuşlandırılması Ankara’nın tepkisini çekmiştir. Gazze’ye yardım filoları, 2010’daki Mavi Marmara olayından bu yana sürekli bir gerilim noktası olmuştur. Geçtiğimiz yıl Türk milletvekilleri “Küresel Dayanışma Filosu”na katılmış, Erdoğan bizzat İHA’ların koruma operasyonunu denetlemiştir. Buna rağmen ticari ilişkiler sürmekte, Türkiye’nin uyguladığı ekonomik yaptırımlar tam bir engel oluşturamamaktadır.
4. Türkiye’nin Artan Askerî Gücü
Ankara, ordusunun üç temel zayıflığını belirleyerek bunları gidermeye yönelik adımlar atmıştır: Umman, Katar ve İngiltere’den Eurofighter savaş uçakları alımıyla hava filosunun modernizasyonu; “Demir Kubbe” benzeri bir füze savunma sistemi geliştirilmesi ve Somali’de füze test merkezi kurulması. Bu girişimler, Türkiye’nin askeri kapasitesini artırma ve bölgesel nüfuzunu genişletme çabasını göstermektedir.
Sonuç
Lindenstrauss, tüm bu ihtilaflara rağmen işbirliği alanlarının mevcut olduğunu vurgulamaktadır. İran’ın Suriye ve Kafkasya’daki varlığına karşı ortak hareket, ABD ve özellikle Donald Trump’ın gerilimi azaltmadaki rolü, NATO üyelerinin farklılıkları yönetme gerekliliği bunlar arasında sayılmaktadır. Araştırmacı, İsrail’in derin güvensizlik nedeniyle Türk askerlerinin Gazze’de bulunmasını asla kabul etmeyeceğini, ancak ticari ilişkiler ve bazı ortak çıkarların doğrudan çatışmayı engelleyebileceğini belirtmektedir./