Lavrov'un AB ve ABD'nin sığ politikalarını eleştirmesi üzerine
(last modified Sat, 15 Jul 2017 07:08:10 GMT )
Temmuz 15, 2017 10:08 Europe/Istanbul
  • Lavrov'un AB ve ABD'nin sığ politikalarını eleştirmesi üzerine

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Almanya'da düzenlenen "Değişen Dünyada Rusya ve AB Toplantısı"nda yaptığı konuşmada, Batı'nın politikalarını sert bir şekilde eleştirerek, Soğuk Savaş'tan beri, Moskova'nın uluslararası barış ve işbirliğinin kurulmasını temenni ettiğini, ancak Batılı ortaklarının karar ve girişimlerinin Avrupa'da daha fazla ayrışmaya ve Ukrayna krizinin derinleşmesine neden olduğunu belirtti.

Lavrov'un açıklamasına göre, ABD ve müttefikleri 90'lı yılların başında, kendilerini Soğuk Savaş'ın galibi olarak görerek, eşit güvenlik düzeninin kurulması için işbirliği yapmaktan kaçındılar. Bu politika NATO'nun Avrupa'ya yayılması ve AB'nin "Doğu Ortaklığı" denen programı çerçevesinde uygulandı.

Böylece, Doğu Avrupa ülkeleri, Rusya ile Batı'dan birine destek vermek zorunda kaldılar.

Ukrayna krizi başta olmak üzere Avrupa kıtasının geçen 25 senede tanıklık ettiği gelişmelere göre Lavrov Batı'nın Avrupa'daki mantıksız ve dar görüşlü politikalarına kendince işaret etti.

Ruslar'a göre, Sovyetler Birliği'nin dağılmasının ardından, Batılılar, Avrupa'da mantık ve işbirliğine dayalı bir politika takip etmek yerine, yayılmacılık ve üstüncülüğe dayalı bir yaklaşım izlediler.

Bunun en bariz örneği, NATO'nun Doğu Avrupa'ya doğru genişlemesi ve de 2014 yılından beri Avrupa'nın güvenliğini gölgeleyen Ukrayna krizinin devam etmesi ve bu krize Batılılar'ın müdahale etmesinde görüldü.

Lavrov, Ukrayna krizinin dışarıdan ve AB ve ABD'nin sığ ve dar görüşlü politikalarından kaynaklanan bir kriz olup, Avrupa'yı doğrudan etkilediğine inanıyor.

Esasında, Brüksel ile Washington, Ukrayna krizini, bu ülkeyi Rusya'nın nüfuz ve etkinlik alanından çıkarma noktasında tekrarlanmayacak bir fırsat olarak görüp 2014 yılında protestoculara destek verdiler. Bunun sonucu Rusya yanlısı olan Viktor Yankoviç hükümeti devrilerek, Batıcı Petro Proşenko iktidara geldi.

Ancak Rusya da boş durmadı, bu tehdidi kendisi için bir fırsata dönüştürmeyi başardı ve Kırım yarımadasını kendi topraklarına ilhak etmek ve Ukrayna'nın doğusundaki muhaliflere tam destek vermek suretiyle, kendine yönelik uygulanan yaptırımlarına rağmen Kiev yönetimi ve Batılı müttefiklerini çıkmaz sokağa sokmuş oldu.

Rusya merkezli Avrupa Araştırma Merkezi Direktörü Nikolay Topornin yaptığı bir analize göre, Ukrayna'nın doğusundaki münakaşa ve bunun için çözüm bulmak mevcut durumda, Rusya için ciddi bir sorun haline gelmiştir, hatta, Washington ile ilişkilerinden bile daha önemlidir, bu yüzden, Rusya'ya yönelik yaptırımların iptal edilmesi, Ukrayna'da barışın sağlanmasına bağlıdır ve yaptırımlar, Moskova'nın Avrupalı ortaklarıyla ilişkilerine ciddi zararlar vermiştir.

Moskova, Ukrayna krizinin çözümü için imzalanan Minsk anlaşmasının Avrupa kıtasında gerilimin hafiflemesine katkı sağlayabileceğine inanırken, Batı yanlısı Ukrayna hükümetinin Minsk anlaşmasını yerine getirmesine oldukça kuşkuyla bakıyor.

Batılılar ise Rusya'nın Minsk anlaşmasına bağlı olmadığını ileri sürerken, Moskova, Batılılar'dan Kiev yönetimine Minsk anlaşmasını yerine getirmesi için baskı yapmasını istiyor.

Rusya, NATO'nun kendi sınırlarına doğru genişlemesini ve yanı başında topraklara askeri güç konuşlandırmasını açıktan bir kışkırtıcı ve bu ülkeyi çevrelemeye yönelik bir girişim olarak görüyor.

Ukrayna krizi bahanesiyle, Doğu Avrupa'da askeri gücünü arttıran NATO'nun hasmane yaklaşımı sebebiyle Moskova, kendi ulusal güvenlik doktrininde NATO'yu Rusya'ya karşı ulusal bir güvenlik tehdidi olarak değerlendirmiş bulunuyor.

Moskova yetkilileri, Batılılar'ın Rusya'ya yönelik düşmanlığı geçici değil, NATO ve ABD tarafından Rusya'ya karşı sürekli olarak takip edilen bir yaklaşım olduğu kanaatine varmışlardır. 

Bu yüzden Batılılar'ın tehditkar girişimlerine karşı topyekun karşılık vermek doğrultusunda aktif bir yaklaşım izlemeye devam ediyorlar.